• Sonuç bulunamadı

Dar/Kapalı Labirentleşen Mekânlar

3 ÖYKÜLERDE YAPI VE İZLEK

3.6 AYAN

3.6.3.1 Dar/Kapalı Labirentleşen Mekânlar

Dar/kapalı ve labirenleşen mekânlar, bireyin varoluşunu gerçekleştiremediği, kendini yalnız, yabancılaşmış, karamsar ve bunalımda hissettiği yerdir. Ayan öyküsü köy ve köylüyü geçmiş yaşantısıyla birlikte anlatan, mekân olarak daha çok çadırda, obada, köyde yaşam süren insanların anlatıldığı bir öyküdür. Öykü kahramanı Kerimbek’in yengesini sevmesi ve bunun anlaşılması üzerine iki kardeş arasında çekişmeler yaşanmaktadır. Bu çekişmelerden asıl zarar gören Aşırbek’in karısı Aytolgon’dur. “Aşırbek bütün gün Kerimbek’e sinir oluyor, bu sinirini de geceleri karısından çıkarıyordu. Genç karısının bedenini sessizce acıtıyor ve vuruyordu. Zavallı gelin ona karşı bir şey diyemiyordu. Çünkü keçe obanın bir köşesinde yengesiyle Kerim uyuyor, hatta onların nefes aldıklarını da duyuyordu” (H.A.: 1). İnsanın kendini güvende hissettiği, ruhunu dinlendirdiği ve varlık alanını genişlettiği ev/oba mekânı Aytolgon için kendini güvende hissetmediği, ruhunu dinlendiremediği ve varlık alanını sınırlayan bir mekâna dönüşür. Aşırbek’in eşine olan acımasız davranışları aslında tüm aileyi etkiler. Çünkü aynı odada yaşadıkları için yaşanan her şeyden haberleri

olmaktadır. Kunduz yenge Aşırbek’in bu durumdan vazgeçmesini söylese de Aşırbek eşine daha fazla yüklenmektedir ve varlık alanını iyice sınırlandırarak onu mekân içerisinde bunalıma, yalnızlığa ve yabancılaşmaya itmektedir.

Göçebe hayattan yerleşik hayata geçen Kırgız Türleri obaları söküp onun yerine ev yapmışlardır. Obaların yerini evlerin alması, öykü mekânı için dar/kapalı mekân olarak deva etmektedir. İki kardeşin sürekli kavga etmesi ev mekânını yine huzursuzluğa sürüklemektedir. Aşırbek, Kerimbek’in yüzüne kırbaçla vurur. “Kerimbek yüzündeki kanı görüp onu silmeden evin duvarlarına bakıyordu” (H.A.: 2). Evin içinde derin düşüncelere dalan içinde yaşadığı anlam karmaşasını duvarlara bakarak açığa çıkarmaya çalışan Kerimbek bir türlü huzura kavuşamaz. Huzur mekânı huzursuzluk mekânına dönüşür. Böylece hikâyede geçen kahramanlar aynı çatı altında aynı odanın içinde yalnızlaşırlar.

3.6.3.2 Açık/Geniş Mekânlar

Ayan öyküsünde açık/geniş mekân olarak nitelendirilebilecek mekânlar yoktur. Akmatov, bireyin iç dünyasında karşılık bulan içtenlik mekânları başvurur. Bu mekânların yanında komşu köy, Dolonotu köyü gibi mekânlarda da olaylar geçmektedir. Kerimbek’in hayatının geriye kalanını şekillendirmesinde yardımcı olan mekân Karakol ilçesidir. Kerimbek eğitimi için ilçeye yatılı okula gider. Yatılı okula gönderen “Aşırbek’in kavgalarına dayanamayan Aytolgon” (H.A.: 5) dur. Kerimbek’in evden gitmesiyle birlikte kavgalar azalmış, bireyin ruhunu sıkan ev mekânının yerini huzur mekânı almıştır.

3.6.4 Öyküde Kişiler Dünyası 3.6.4.1 Erkekler

Akmatov’un öykülerinde erkekler toplumsal normların belirleyicileri ve devam ettiricileri olduğu gibi bazen farklı bir kimliğe bürünerek toplumun ölümcül bir devam ettiricisi olarak göze çarpar. Ayan öyküsü zıt karakterler etrafında kurgulandığı için sürekli çekişme aksiyonu okuyucuya yansır. İki zıt karakter abi-kardeş Aşırbek ve

Kerimbek’tir. Yazar, öyküde gerilimi bu karakterler üzerinden başlatır. “Aşırbek bütün gün Kerimbek’e sinir oluyor, bu sinirini de geceleri karısından çıkarıyordu. Genç karısının bedenini sessizce acıtıyor ve vuruyordu” (H.A.: 1). Öykü bu iki karakterin kavgalarıyla başlar ve dolayımlı olarak Aşırbek’in eşine de sıçrar. Abi-kardeş arasındaki kavga özelde birbirlerini üzen bir durum olsa da genelde tüm aile fertlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. “-Hey aptallar, hemen kavgayı durdurun! Bir evde üç kişi oturuyorsunuz ve köpek gibi birbirinizi yiyorsunuz!” (H.A.: 3). Erkek karakterlerin aile içindeki çekişmeleri okuyucuya onların kimliği hakkında bilgi verir. Fakat bu iki kardeşin kavga etmesinin sebebi Kerimbek’in abisi Aşırbek’in karısını sevmesindendir. Bu durumdan en fazla zarar gören kişi Aytolgon’dur. Bu yüzden Kerimbek’i Karakol’daki yatılı bir okula gönderir. Böylece aile içi kavgalar azalmıştır. Yazar, bu öyküde erkek karakterleri sınırlı tuttuğu için abi-kardeşten başka erkek kahraman bulunmamaktadır.

3.6.4.2 Kadınlar

Modernleşen ve robotlaşan dünyada kadına verilen değer birbirinden farklılık arz etmektedir. Her toplumun kadına verdiği değer birbirinden farklıdır. Paleolitik çağda kadına verilen değerle günümüzde verilen değer de birbirinden farklıdır. O dönemlerde avcılıkla geçinen toplumlarda geçimin büyük bir bölümü erkek üzerinde

şekillenmektedir. “Avcılar kadınların yeni yaşamın kaynağı olduğunu

anlayabiliyorlardı; soyun sürekliliği onlara bağlıydı – sayıları çok olan erkeklere değil. Dolayısıyla kadınlar yaşamın ürkütücü ikonaları olmuştu ve bu yaşamda erkekler ile hayvanların durmaksızın kurban edilmesi gerekiyordu” (Armstrong, 2014: 33). Önceki dönemlerde kadına verilen değer günümüzle tutarlı değildir. Çünkü günümüzde kadının yetersizliği görüşü oldukça yaygındır. Bu durum erkeğin ön plana çıkmasıyla kadının ruhsal gelişimini önemli ölçüde aksatır, böylece kadınlar kadın rolünden kaçışa neden olurlar.

Akmatov, Ayan öyküsünde kadının acizliğini, güçsüzlüğünü ve ezildiğini dile getirir. Kerimbek’in yengesi Aytolgon’a olan aşkı abisi Aşırbek tarafından rahatsız edici bir durumdur. Bu olumsuz olayların tüm yansıması Aytolgon’da toplanır. Aşırbek,

Kerimbek’le kavga ettiği zamanlarda bütün acısını Aytolgon’dan çıkarır. “Aşırbek bütün gün Kerimbek’e sinir oluyor, bu sinirini de geceleri karısından çıkarıyordu. Genç karısının bedenini sessizce acıtıyor ve vuruyordu. Zavallı gelin ona karşı bir şey diyemiyordu. Çünkü keçe obanın bir köşesinde yengesiyle Kerim uyuyor, hatta onların nefes aldıklarını da duyuyordu” (H.A.: 1). Aytolgon’un yaşamış olduğu bu durum kadının ezildiği, önemsenmediği ve değersiz olarak görüldüğü gerçeğini pekiştirmektedir. Erkeğin baskınlığı kadın üzerinde daha da şiddetli boyutlara çıkar. Öyküde Aytolgon’un sürekli ezilmesi, üzerinde şiddet uygulanması, onu ruhsal olarak bir yıkıma sürüklemektedir. Kunduz yenge Aşırbek’e sürekli uyarılarda bulunur. “-Öyle yapma, o da birinin evladı. Günahsız biçareyi ağlatma!” (H.A.: 1). Alıntıdan da anlaşıldığı üzere kadının yetersizliği onu çıkmaza iter. Öyküde kadın kadına bir dayanışma söz konusudur. Ne Kerimbek ne de Aşırbek herhangi bir acıma hissi taşımaz, tam aksine şiddet uygulayan karakterler olarak karşımıza çıkar. Varlığın asıl özleri olan kadın kahramanlar, değerler dünyasında kendine yer bulmak için çabalar. Fakat bu çabaların çoğu erkeğin ezici baskısı altında sonuçsuz kalır.

3.6.5 Öyküde İzleksel Kurgu

Benzer Belgeler