• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: II. MEŞRUTİYET SONRASI MEDRESELERİN PROBLEMLERİ

2.4 Talebelerin Durumu

2.4.2. Talebenin Ekonomik Durumu ve İaşeleri

II. Meşrutiyet’e gelininceye kadar mederese öğrencilerinin yiyecek, kıyafet ve kitap gibi ihtiyaçları, yapılan yardımların dışında genel olarak medreselere tahsis edilmiş olan vakıflardan karşılanıyordu. Bunun dışında talebelerin “Cer”332 ismi verilen bir uygulama ile de maddi ihtiyaçlarını karşıladığı bilinmektedir. Osmanlı vakıf sisteminin bozulması medreseleri maddi anlamda büyük sıkıntıya sokmuştur. Ahmet Hamdi

329 Gürünlü Hilmi, s. 202. 330 Şevketî, s. 31.

331 Cevad, “Medrese Teşkilatı”, s. 325.

332 Talebe-i Ulûmun şuhur-i selasede (recep-şaban-ramazan) imamet ve vaaz vesair bu gibi vazifeyi ifa ederek nafakalarını toplamaları. bk. Şemseddin Sami, s. 472.

87

Aksekili vakıf sistemindeki bu bozulmayı Sebilürreşad dergisinde şu cümlelerle ifade etmiştir.

“Vaktiyle otuz şimdi de bu kadar isimleri sayılabilen medreselerin vakıfları acaba nereye gitti. Medreselerle beraber onlarda harfe-i nisyana mı gömüldü? Nereye gittiğini sormaya hiç hacet var mı ya! Medreselerin binaları baykuşlara mesken olduğu gibi evkafı da mütevellilere, evkaf idaresine me’kul olmaktadır.”333

Talebelerin maddi gelirlerinden birisi olan cer uygulaması, kimi düşünürler tarafından eleştirilmiştir. Bazı düşünürler tarafından ise gerekliliği, üzerinde düzenlemeler yapılmak şartıyla savunulmuştur. Talebe-i ulûmdan Ethem Ruhi, Sebilürreşad dergisinde konuyla ilgili yazdığı makalesinde cer uygulamasını eleştirmiş ve kaldırılmasını istemiştir. Ona göre medreseleri ıslâh namına ne yapılırsa yapılsın bu uygulamanın kaldırılmaması halinde yapılanlar hiçbir işe yaramayacaktır. Çünkü cer uygulaması o kadar önemlidir ki bugün medreselerde görülen atâlet, cansızlık, kansızlık, sefalet gibi pek çok düşüklüğün sebebidir. Cer yüzünden talebe halkın gözünde birkaç kuruşa el açan kişiler olarak görülmekte, hem itibarlarını hem de karakterlerini kaybetmektedir. O, cer uygulamasının talebe üzerindeki etkisini şu cümlelerle gözler önüne sermektedir:

“…Zavallı dokuz ay yorulmuş, vücudunu dinlendirmek isterken bu vazifeyi ifa sadedinde rahat yüzü görmez. Herkes o mübarek günleri ailesinin yanında tatlı tatlı geçiriyorken o birkaç kırıntı için bütün kuvvasını, bütün hasletlerini feda eder. Nihayet bayram günü bununla zehirlen demek kabilinden eline birkaç yüz kuruş tutuşturulur.”334

Ethem Ruhi, cer uygulamasını sert bir şekilde eleştiridiği makalesinin sonunda kaza ya da sancaklara gönderilecek olan talebenin seviyesine göre münasip bir maaşla gönderilmesini istemektedir. Ona göre talebe eğer bu şekilde gönderilirse hem kendine güvenir hem de halk gözünde itibarı gözetilir. Böylelikle umulan fayda da sağlanmış olur.335 Cer uygulamasının bir diğer olumsuz sonucu ise talebe-i ulûmdan olmayıp da öyleymiş gibi köylere giden ve başlarına sardıkları sarıkla halkı soyan, zihinlerini bulandıran sahte hocaların vermiş olduğu zararlardır.336

333 Ahmet Hamdi Aksekili, “Anadolu Mektupları: Birgi Medreseleri”, Sebilürreşad, XI, Sayı: 274, Ay: 11, Yıl: 1329, s. 221.

334 Ethem Ruhi, “Talebe-i Ulûmda Hareket-i Fikriye: Dertlerimiz: Cercilik”, Sebilürreşad, X, Sayı: 248, Ay:5, Yıl: 1329, s. 231.

335 Ethem Ruhi, “Dertlerimiz: Cercilik”, s. 232.

336Sadullah, “Talebe-i Ulûmda Hareket-i Fikriye: Ulema-i Kiram ve Talebe-i Ulûma Açık Mektup Muharriri Mecdüddin Efendiye”, Sebilürreşad, XI, Sayı: 268, Ay: 10, Yıl: 1329, s. 121.

88

Cer konusuna belirli şartlara bağlanmak şartıyla olumlu yaklaşan Şevketî’ye göre ise ramazan, kurban ve harman ceri olarak senede üç kere uygulanacak cer, talebenin ufkunun gelişmesine, ilimlerinin zenginleşmesine yardımcı olduğu gibi halkın din eğitimini sağlama noktasında da faydalı olacaktır. Meşihat tarafından belirlenen yerlere maaş verilerek gönderilecek olan talebe halktan para toplamayacaktır. Bunun yanında makbuz karşılığında Meşihat adına yardım kabul edebilecektir.337

II. Meşrutiyet döneminde ihtiyaçlarını karşılamak için talebeye günümüzdeki burs benzeri bir maaş bağlanması fikri yaygın bir görüş olarak kabul görmüştür. Gürünlü Hilmi bu görüşü savunanlaradan biri olarak talebenin sağlıksız ve yetersiz bir şekilde yiyecek ihtiyaçlarının karşılanması yerine vakıf gelirlerinin nakte çevrilip talebeye maaş verilmesi gerektiğini savunmuştur. O bu konuda şunları söylemektedir:

“Evvela ashab-ı hayrat tarafından talebe-i ulûmun idaresi için tahsis edilmiş vakıfların yekünü mühim bir meblağ teşkil ettiği halde, talebe köpeklerin bile yiyemeyeceği birkaç kaşık çoba ile birkaç fodla mukabilinde mahv olup gidiyor. Suistimale meydan vermemek için bunlar nakte tahvil edilsede talebe-i ulûma maaş verilse bir dereceye kadar talebenin idaresi temin edilmiş olur.”338

Şevketî orta dereceli medrese talebesine haftalık, yüksek dereceli medrese talebesine ise aylık verilmesini istemiş, bunun yanında çamaşır, yemek ve kitap gibi masraflarının karşılanması gerektiğini söylemiştir. Bu hususların temini için gerekli olan masrafın vakıflardan ve bağışlardan sağlanabileceğini savunan Şevketî’ye göre talebenin sadece eğitim ile uğraşması gereklidir ve bunun için de yemek, çamaşır gibi işleri müdüriyet tarafından başkalarına yaptırılmalıdır.339

II. Meşrutiyet döneminde talebeye burs verildiği dönemler olmuştur. Fakat verilen bursun talebenin ihtiyacını karşıladığını söylemek pek mümkün değildir. Talebe-i ulûmdan H. Osman Niyazi kendilerine verilen bursun yetersiz olduğunu şu şekilde belirtmiştir: “…senenin dokuz ayında ayda altmış sekiz kuruş verilen paranın elbise, ekmek, aş, kitap…vb. hangisini temin edeceğini düşünür.”340

II. Meşrutiyet döneminde öğrenciye yemek ya da elbise yardımı yapılması yerine maaş verilmesi düşüncesi günümüz eğitim anlayışıyla örtüşen bir düşüncedir. Bununla

337 Şevketî, s. 39-40. 338 Gürünlü Hilmi, s. 201. 339 Şevketî, s. 38-39.

89

beraber vakıf sisteminin bozulması, resmi makamlarca medreselere yeterince ilgi gösterilmemesi ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi buhran gibi sebepler neticesinde bu düşünce, kısmi uygulamalar dışında düzenli bir şekilde fiiliyata geçme fırsatı bulamamıştır.