• Sonuç bulunamadı

185/352 Takip dayanağı kararda alacağın yönetim gideri ve vade farkı olduğu belirtildiğine ve takipte

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

185/352 Takip dayanağı kararda alacağın yönetim gideri ve vade farkı olduğu belirtildiğine ve takipte

de asıl alacak ve vade farkı alacak miktarları belirtilmeden toplam alacak talep edildiğine göre, Mahkemece, alacaklıya takip konusu alacağın hangi dönemlere ilişkin olduğu,ne kadarının asıl alacak ne kadarının faiz alacağı olduğu açıklattırıldıktan sonra gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 16 /son maddesinde

"...müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararları ilam hükmünde olup,ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilir..." hükmüne yer verilmiştir.Anılan madde gereğince takip dayanağı kararın yönetim aidatına ilişkin olması zorunludur.Somut olayda,icra takibinde istenen alacağın niteliği açıklanmamış olsa da takip dayanağı kararda birikmiş yönetim aidatı olduğu belirtilmiştir.Kaldı ki; borçlu da İcra Mahkemesine başvurusunda takibe konu edilen alacağın arıtma tesisi işletme masrafları olduğunu ileri sürmüş olup anılan yasa uyarınca arıtma tesisi işletme masrafları yönetim aidatı kapsamında olduğundan borçlu vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda takipte istenen faiz oranına da itiraz etmiştir.Takibe konu alacak 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 16 /son maddesinde öngörülen yönetim alacağı olup anılan madde de faize ilişkin özel bir düzenleme olmadığından alacağa 3095 sayılı yasanın 1.maddesine göre yasal faiz hesaplanmalıdır.Aynı yasanın 15.maddesi arsa satış bedelinden kaynaklanan alacaklar hakkında bu maddede öngörülen faize ilişkin düzenlemenin yönetim aidatı alacağına uygulanma imkanı yoktur.Takip dayanağı kararda alacağın yönetim gideri ve vade farkı olduğu belirtildiğine ve takipte de asıl alacak ve vade farkı alacak miktarları belirtilmeden toplam alacak talep edildiğine göre, Mahkemece, alacaklıya takip konusu alacağın hangi dönemlere ilişkin olduğu,ne kadarının asıl alacak ne kadarının faiz alacağı olduğu açıklattırıldıktan sonra gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken borçlunun faize itirazı hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 27.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

27 no.lu karar

• İCRA MAHKEMESİNİN GÖREVİ ( İlamın Hüküm Fıkrasının Aynen Uygulanmasını Denetlemekle Görevli Olup İlamın İnfaz Edilecek Kısmını Yorum Yolu İle Değiştiremeyeceği ve İlavelerde Bulunamayacağı )

• SÜRESİZ ŞİKAYET ( İlama Aykırılık Süresiz Şikayete Tabi Olup Her Zaman İleri Sürülebileceği - Hükmün İçeriğinin Aynen İnfazının Zorunlu Olduğu )

• İLAMA AYKIRILIK ( Borçlu Takip Dayanağı Belgeye Aykırı Olarak Alacak ve Faiz İstendiğini Şikayete Getirdiğine Göre İlama Aykırılığa İlişkin Bu Şikayetin Süresiz Şikayet Konusu Yapılabileceği )

2004/m.16

ÖZET : İlama aykırılık süresiz şikayete tabi olup, her zaman ileri sürülebilir. Hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. İcra Mahkemesi, ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile

186/352 değiştiremez, ilavelerde bulunamaz. Takipte alacak kalemlerinin tek tek gösterilmesi ve faiz talebinin de yine ilama uygun olarak istenilmesi gerekir.

Somut olayda borçlu, takip dayanağı belgeye aykırı olarak alacak ve faiz istendiğini şikayete getirdiğine göre, ilama aykırılığa ilişkin bu şikayetin süresiz şikayet konusu yapılabileceği gözetilerek esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Gebze Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyeti'nin 12.01.2010 tarihli yönetim aidatı ile ilgili kararına dayanılarak ilamlı takip yapılmış; borçlu vekili tarafından İcra Mahkemesine, icra emri tebligatının usulsüz olduğu, icra emrinde OSB. yönetim aidat borcu olarak belirtilen miktarın hangi dönemleri kapsadığı, açık ve net olmadığı, alacağın aylara göre oluşumu ve kaynağının belirtilmediğinden bahisle ve ayrıca faize itiraz edilerek takibin ve icra emrinin iptali istemiyle başvurulmuş; Mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin reddine, diğer itiraz ve şikayetlerin süresinde olmadığından reddine karar verilmiştir.

4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun 12. maddesinde Organize Sanayi Bölgesi'nin gelirleri açıklanmıştır. Yasa koyucu aynı kanunun 16. maddesinin son fıkrasında ise, "müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararları ilam hükmünde olup, ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilir" hükmüne yer verilmiştir. Anılan madde gereğince takip dayanağı kararın yönetim aidatına ilişkin olması zorunludur. Alacaklı Gebze Organize Sanayi Bölgesi takipte, ödenmeyen yönetim aidatı bedellerini takip konusu yapmıştır. Anılan yasa uyarınca alacaklının borçlu şirket hakkında İİK'nun 38. madde kapsamında takip yapmasında yasaya uymayan bir yön yoktur, dayanak belge ilam niteliğindedir.

Öte yandan, ilama aykırılık süresiz şikayete tabi olup, her zaman ileri sürülebilir ( HGK'nun 21.06.2000 tarih, 2000/12-1002 sayılı kararı ). HGK'nun 08.10.1997 tarih ve 1997112-517 E., 19971776 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, i1amların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. İcra Mahkemesi, ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile değiştiremez, ilavelerde bulunamaz. Takipte alacak kalemlerinin tek tek gösterilmesi ve faiz talebinin de yine ilama uygun olarak istenilmesi gerekir.

Somut olayda borçlu, takip dayanağı belgeye aykırı olarak alacak ve faiz istendiğini şikayete getirdiğine göre, ilama aykırılığa ilişkin bu şikayetin süresiz şikayet konusu yapılabileceği gözetilerek esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde süre aşımı nedeniyle şikayetin reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. ( HMK. M.297/ç ) ve İİK.nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3,15 TL'nin temyiz edenden alınmasına, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

187/352

28 no.lu karar

• ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Çekişmeli Yoldaki Muhtesatın Kaldırılması Yönünde Davacının Aktif Dava Ehliyetinin Mevcudiyeti Kabul Edilmek Suretiyle Bu İstek Yönünden de Bir Karar Verilmesi Gereği )

• DAVA HAKKI ( Çekişmeli Yoldaki Muhtesatın Kaldırılması Yönünde Davacının Aktif Dava Ehliyetinin Mevcudiyeti Kabul Edilmek Suretiyle Bu İstek Yönünden de Bir Karar Verilmesi Gereği - Elatmanın Önlenmesi )

• MUHDESATIN KALDIRILMASI (Davacının Aktif Dava Ehliyetinin Mevcudiyeti Kabul Edilmek Suretiyle Bu İstek Yönünden de Bir Karar Verilmesi Gereği - Elatmanın Önlenmesi )

4721/m. 683, 4562/m.19

ÖZET :Çekişmeli yoldaki muhtesatın kaldırılması yönünde davacının aktif dava ehliyetinin mevcudiyeti kabul edilmek suretiyle, bu istek yönünden de bir karar verilmek gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, adlarına kayıtlı 57 parsel sayılı taşınmazın davalılar tarafından işgal edilip üzerine bina yapıldığını ileri sürerek, davalıların elatmalarının önlenmesine, kaçak yapının yıkımına;

dava tarihinden yıkım tarihine kadar aylık 1.250.000.000 TL. ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kısmen kabulüne; dava tarihinden sonraki süre için ecrimisil istenemeyeceği gerekçesi ile de bu istemin reddine karar verilmiştir.

Karar, davacılar ve davalılar tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.12.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Aysel Drama vekili Av.Özgür Kayguluoğlu ile yine temyiz eden Şener Özüer v.s. vekili avukat Dinçer Cesur geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi N.Semra Soydaş tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın öncesinde 743 Sayılı kadastral parsel iken, imar uygulamasına tabi tutulup, bir kısmı yola terkedilmek suretiyle 2018 ve 2019 parsellerin oluştuğu; daha sonrada bu parsellerin yenilemeye tabi kılınarak 57 parsel sayısını alanın davacılar adına, 58 parsel sayılı olanın ise bu yeri 29.4.2003 tarihinde satın alan davalılar adlarına tescil edildiği ve kayıtların halen böyle olduğu görülmektedir.

İmar düzenlemelerinden sonra yol olarak terkin edilen ve 1 nolu fabrika binası olarak krokilerde işaretli yerin davalılarca işgal edildiği ve bu binaya bitişik olarak bir kısım müştemilatın inşaa edildiği anlaşılmaktadır.

Davalılarca inşaa edilen yapıların 30.4.2004 tarihli keşifte düzenlenen krokide A-C-D ile gösterilen bölümlerinin davacılara ait 57 parsele tecavüzlü bulunduğu anlaşıldığına göre bu bölümler ve üzerinde yapı olmayan B kısmı bakımından davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.

Davacıların temyizine gelince; ecrimisilin ancak dava tarihinden önceki döneme ilişkin olarak hükmedilmesi olanaklı bulunduğuna, davacıların ise davadan sonraki dönem bakımından ecrimisil istedikleri gözetilerek, bu isteğin reddedilmiş olması doğrudur.

188/352