• Sonuç bulunamadı

Tahkim ve Ülkemizdeki Sorunlar›

Belgede 32 6 (sayfa 53-58)

yapılabilir (HUMK 519)

e) Tahkimde çözüme kavuşturula-cak uyuşmazlığın belirli olmaları ge-rekir. Mesela, tahkim sözleşmesinde “Bundan böyle aramızda çıkacak her türlü uyuşmazlık tahkim yolu ile çö-zümlenir” şeklinde bir tahkim sözleş-mesi geçerli olamaz.

2-Aralarında Tahkim anlaşması yapılmış olan taraflardan birisi,bu anlaşmaya rağmen uyuşmazlığın çö-zümü için Mahkemeye başvurursa, diğer tarafın tahkim itirazı üzerine mahkeme davayı reddetmek zorun-dadır. Tahkim itirazının davalıya ya-sal olarak verilmiş olan itiraz süresi içerisinde yapılması gerekir. Mahke-me resen tahkim anlaşmasını ya da tahkim şartını dikkate alarak davayı reddedemez.

3-Hakem sözleşmeleri ve Hakem-lerle ilgili hususlar;

a) Hakem sözleşmeleri; uyuşmaz-lıkta taraf olanlarla, hakemler arasın-da yapılan ve uyuşmazlığın çözümü-nü hakemlere teklif ve hakemlerin de bu teklifi kabul etmesi ile oluşan söz-leşmeye hakem sözleşmesi denilmek-tedir.

b)Hakemlerin seçilişi; taraflar ara-sında aksine bir anlaşma yapılmadık-ça, hakemler üç kişiden oluşacak şe-kilde, tahkime gidilmese idi davaya hangi mahkeme bakacaksa hakemleri de o mahkeme seçer. Tahkim anlaş-ması hükümlerine uygun biçimde iki taraftan biri, hakemini seçtikten son-ra, karşı tarafı hakemini seçmeye da-vet eder. Diğer taraf, tebligat tarihin-den itibaren yedi gün içerisinde seçi-mini yapmazsa, onun hakemi mahke-me tarafından belirlenir.(HUMK 520)

c) Hakemlerin reddi; Hakemler, hakimlerin reddine ilişkin olarak HUMK’un 28-29 maddelerinde belir-lenen nedenlere dayanılarak reddedi-lebilirler. Hakemi reddetmek isteyen taraf seçimi öğrendiği tarihten itiba-ren beş gün içerisinde ret talebinde bulunabilirler. Mahkeme tarafları din-ledikten sonra, red hakkında kararını verir.(HUMK md. 521)Tahkim süre-since iki tarafın rızası olmadıkça ha-kemler azlolunamazlar haha-kemlerden biri ret ya da istifa zoru ile ayrılırsa, yerine diğeri seçilir. Bu durumda

mahkeme tahkim süresini uzatabilir. (HUMK Md.522)

d- Hakemlerin Ücreti; Hakemler yaptıkları hizmet karşılığı bir ücret al-makla beraber, ücret bizzat hakemler tarafından belirlenemez. Taraflar ha-kem ücretini kararlaştırabilirler. Eğer ücret taraflarca kararlaştırılmamış ise, hakem kararı verildikten sonra, ha-kemlerin mahkemede açacakları bir eda davası ile ücret belirlenir.

4-Hakem yargılaması;

a- Genel olarak, tahkim davası ta-raflardan birinin kendi hakemini se-çip karşı tarafa bildirdiği, ya da ha-kemlerin mahkemece seçilmesi için mahkemeye başvurulduğu tarihte açılmış sayılır.(HUMK 523)Taraflar arasında aksine bir anlaşma yok ise, hakem yada hakemler yargılama şek-lini ve duruşma sürelerini belirtirler, (HUMK md.525)Hukuk Usulü Muha-kemeleri Kanunundaki deliller hak-kındaki hükümler aynen alınarak ha-kem yargılamasına da uygulanır (HUMK Md.526)

b- Hakemler, yargıla-ma sırasında kimi iş-lemleri yapamaz-lar.Bu işlemler için Sulh Hukuk Mahke-mesine başvurmak zorundadırlar. Bu iş-lemler Kanunun 527.ci maddesinde sayılarak belirtil-miştir.Bu maddeye göre hakemler yemin verdiremezler, tanıkları zorla çağırıp dinleyemez-ler, yabancı mahkemeleri

istinabe edemezler.Kanunun 322-323, ile 333 ve devam eden maddelerinde-ki belgelerin ibraz edilmesini isteye-mezler Hakemler ihtiyati tedbir ve ih-tiyati haciz kararı veremezler.Ayrıca ,baktıkları uyuşmazlığın hakemler aracılığı ile çözümlenip çözümlene-meyeceği konularında meydana ge-len uyuşmazlıkları da karara bağlaya-mazlar.Bu uyuşmazlıklar mahkeme tarafından basit yargılama usulüne göre karara bağlanır.(HUMK md.519)Hakem yada Hakemler,yargı-lama süresini kendiliğinden uzata-mazlar.Prensip olarak altı ay içerisin-de karar vermek zorundadırlar.Bu süre taraflarca veya tarafların anlaşa-maması halinde mahkeme tarafından uzatılabilmektedir.

c) Hakemler, ilk toplantılardan başlayarak altı ay içerisinde, karar vermek zorundadırlar. Eğer bu süre içerisinde karar veremezlerse, yapılan işlemler geçersiz olur. Bu durumda uyuşmazlık mahkemeler tarafından karara bağlanır. Altı aylık süre tarafların bu konudaki yazılı mutabakatı ile uzatılabilir. Daha önce de açıkladığı-mız gibi, hakem-lerden birinin red-di veya istifa et-mesi durumların-da, yeni bir ha-kem seçildiği takdirde mah-keme tahkim sü-resini uzatabilir (HUMK md.522) Tahkim sürelerinin iş-leyemeyeceği özel

bir durum HUMK da yer almıştır. Ha-kem ya da haHa-kemler tarafından yargı-lama sürdürülürken ceza davasına konu olacak bir sahtekarlık suçu orta-ya çıkarsa, ceza mahkemesince bu ko-nu karara bağlanana kadar hakem yargılamasına ara vermek zorunlu ha-le gelmektedir. Bu dönemde tahkim süresi işlememektedir.

5-Hakem Kararları;

a) Hakem kararının şekli ve içeriği; hakem kararında, uyuşmazlığın ne-den ibaret olduğu, kararın parasal ve hukuki dayanakları; davanın esası ve dava masraflarının taraflardan hangi-sine ait olduğu, belirtilir. Hakem kara-rının verildiği tarih yazılarak belirtilir ve hakemler tarafından imzalanır. Ka-rara taraflar arasında yapılan tahkim sözleşmesi veya tahkim şartı ekle-nir.(HUMK 530) Tek hakimli yargıla-malarda da karar hakem tarafından verilir. Birden fazla hakem tarafından yapılan yargılamalar oy çokluğu ile karara bağlanabilir.(HUMK Md.531)

Hakemler verdikleri kararı yetkili mahkemenin kalemine aktarırlar. Ka-rar Mahkeme arşivinde saklanır ve is-teyen tarafa bir sureti verilir. Kararın mahkemeye iletilmesinden sonra, mahkeme durumu ve kararın neden ibaret olduğunu taraflara yazılı olarak tebliğ eder. Hakem kararı taraflar için ancak tebliğ tarihinde mevcut sayı-lır(HUMK Md.532)

b)Hakem Kararlarına Karşı Kanun Yolları

ba-Temyiz;Hakem kararları aley-hine Temyiz yoluna gidilmesi ancak kanunda sayılan sebeplerle mümkün olmaktadır.( HUMK Md. 533) Bu se-bepler;

-Tahkim süresinin bitmesinden sonra karar verilmiş olması,

- Hakemlerin, taraflarca talep edil-memiş bir konuda karar vermiş olma-ları,

- Hakemlerin yetkileri dışında ka-lan konuda karar vermiş olması,

- Hakemlerin, iki yargılamanın ta-raflarının iddialarından her biri hak-kında karar vermemiş olması.

Hakem kararı süresi içinde karara bağlanmazsa, uyuşmazlık artık mah-kemeler tarafından çözümlenir. Yeni-den tahkim yoluna gidilemez. (HUMK Md. 533)

bb) Karar Düzeltme(Tashihi Ka-rar); HUMK 440/III-4 maddesine gö-re, Hakemlerin verdiği hükümlerin ve bu Kanunun tahkim hükümlerine göre mahkeme tarafından verilen ka-rarların onanmasına veya bozulması-na ilişkin Yargıtay kararları aleyhine karar düzeltme yoluna gidilemez.

bc) Yargılamanın Yenilenmesi(İa-de-i Muhakeme); Hakem kararı aley-hine HUMK’nun 445- 454 maddeleri-ne dayanılarak yargılamanın yenilen-mesi yoluna başvurulabilir.(HUMK md.534)Taraflar arasında önceden an-laşma yapılarak yargılamanın yeni-lenmesinden feragat edilmesi müm-kün değildir(HUMK md.535)

6-Hakem Kararının Kesinleşmesi ve İcrası

Hakem kararı Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiş ise, hakem ka-rarının altına veya arkasına kesinleş-me şerhi verilir. Bu durumda mahke-menin yapacağı iş, hakem kararına kesinleşme şerhi vermekten ibaret olup, HUMK’nun 536. maddesine gö-re tasdik işlemi yapmasına gegö-rek bu-lunmamaktadır. Ancak, eğer hakem kararına karşı temyiz yoluna başvu-rulmamış ise, hakemlerin verdiği ka-rar, temyiz müddeti geçtikten sonra mahkemece tasdik edilir. Tasdik sade-ce temyiz müddetinin geçmesi nede-niyle hakem kararının kesinleştiğini tespit eden bir şerh değildir. Aynı za-manda Hakem kararının usule, şekle ve kamu düzenine uygunluğunu teyit eden, hakem kararına kesin hüküm niteliği veren ve hakem kararına icra kabiliyeti veren işlemdir. Hakem ka-rarları bu işlemden sonra icra olunabi-lir.(HUMK md.536)

Milletler Arası Tahkim

Milletler Arası Tahkim konusu çok kaynaklı, çok belgeli, çok geniş açıkla-malar gerektiren, işbu makale boyut-larında bir yazı içerisine sığamayacak boyutlarda bir konu olduğundan, de-taya girmeden, Türk Uyruklu Özel Hukuk Tüzel Kişileri ile Şahısların varlığını bilmesinde yarar olan belge-ler ve bu belgebelge-lerin konularının ne ol-duğu hususlarını açıklayarak, Özel-leştirme, Yap İşlet Devret gibi model-lerin Su kaynaklarına uygulanması halinde uluslar arası tahkim

uygula-malarının getirebileceği sorunları in-celemekle yetineceğiz.

1-Milletler arası Tahkim Kanunu;

21.06.2001 Tarihinde yürürlüğe gi-ren, kanun numarası 4686 olan iş bu Kanun, 24453 sayılı Resmi gazetede yayınlanmıştır. Bu Kanunun amaç ve kapsamının ne olduğunu düzenleyen birinci maddesi;”Bu Kanun Yabancı-lık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildi-ği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır. Bu kanunun 5 ve 6 madde hüküm-leri, tahkim yerinin Türkiye dışında belirlendiği durumlarda da uygulanır. Bu Kanun Türkiye de bulunan taşın-maz mallar üzerindeki ayni haklara ilişkin uyuşmazlıklar ile iki tarafın ira-delerine tabi olmayan uyuşmazlıklar-da uygulanmaz.

21.01.2000 Tarih ve 4501 sayılı Ka-mu Hizmetleri İle ilgili İmtiyaz Şart-laşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Baş-vurulması Gereken İlkelere Dair Ka-nun uyarınca yabancılık unsuruKa-nun bulunduğu kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerin-den doğan uyuşmazlıkların milletle-rarası tahkim yolu ile çözülmesi de bu kanuna tabidir. Türkiye Cumhuriyeti-nin taraf olduğu milletlerarası anlaş-ma hükümleri saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

2-Milletlerarası özel hukuk ve usul hukuku hakkında kanun,

Kanun Numarası 5718 olan, 27.11.2007 de kabul edilen, 26728 sayı-lı Resmi Gazete ile yayınlanan bu Ka-nunun “Kapsam” başlıklı 1.maddesin de; ”yabancılık unsuru taşıyan, özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uy-gulanacak hukuk, Türk Mahkemeleri-nin milletlerarası yetkisi, yabancı rarların tanınması ve tenfizi bu ka-nunla düzenlenmektedir.

Türkiye Cumhuriyetinin taraf ol-duğu milletlerarası sözleşme hüküm-leri saklıdır.” Hükmü yer almıştır. Ka-nunun “Yabancı Hukukun uygulan-ması “ başlıklı 2.maddesinde”; Ha-kim, Türk Kanunlar ihtilafı kuralların-da ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hükümleri re’sen uygular.

Hakim, yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir.

Yabancı hukukun olaya ilişkin hü-kümlerinin tüm araştırmalara rağmen t6espit edilememesi halinde, Türk hu-kuku uygulanır.

Uygulanacak yabancı hukukun kanunlar ihtilafı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece kişinin hukuk ve aile hukukuna ilişkin ihti-laflarda dikkate alınır ve bu hukukun maddi hukuk hükümleri uygulanır.

Uygulanacak olan hukuku seçme imkanı verilen hallerde, taraflarca ak-si açıkça karşılaştırılmadıkça seçilen hukukun maddi hukuk hükümleri uygulanır.

Hukuku uygulanacak devlet iki veya daha çok bölgesel birime ve bu birimler de değişik hukuk düzenle-rine sahipse, hangi bölge hukuku-nun uygulanacağı o devletin kuna göre belirlenir, O devlet huku-kunda belirleyici bir hükmün yoklu-ğu halinde ihtilafla en sıkı ilişkili bölge hukuku uygulanır.” Hüküm-leri yer almıştır.

3-Kamu hizmetleri ile ilgili imti-yaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda tahkim yo-luna başvurulması hakkında uyul-ması gereken ilkelere dair kanun;

21.01.2000 tarihinde yürürlüğe gi-ren 4501 sayılı bu Kanunun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde,”Bu kanunun amacı kamu hizmetleri ile ilgili imti-yaz şartlaşma ve sözleşmelerinde, bunlardan doğan uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözülmesinin öngö-rülmesi durumunda, taraflarca söz-leşme yapılırken uyulması gereken il-ke ve esasları belirlemektir” hükmü yer almaktadır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde ise;”

a)Tahkim Yolu: tarafların doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlığı ara-larındaki anlaşmaya göre; Hakem ve-ya hakem kuruluna götürdükleri usu-lü taraflarınca belirlenebilecek özel bir yargılama faaliyetlerini,

b)Milletlerarası Tahkim Anlaşma-sı; yabancılık unsuru taşıyan kamu hizmetleri ile ilgili İmtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde, bunlardan doğan uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının milletlerarası tahkim yolu ile

çözülmesi için yapılan anlaşmayı, c)Yabancılık Unsuru; sözleşmeye taraf kurulu veya kurulacak şirket or-taklarından en az birinin 18.1.1954 ta-rih ve 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu hükümlerine göre ya-bancı sermayeyi teşvik mevzuatı hü-kümlerine göre yabancı menşeli olma-sı veya sözleşmenin uygulanabilmesi için yurt dışı kaynaklı sermaye veya kredi veya teminat sözleşmelerinin akdedilmesinin gerekli olması halle-rinden birinin,

d) Sözleşme; “kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmele-rini ifade eder” şeklindeki tanımlar vazolunmuştur.

4-Danıştay kanunu ve idari yargı-lama usulü kanununun bazı madde-lerinde değişiklik yapılmasına dair kanun;

Bu Kanunun 1. maddesinde;” 06.01.1982 tarih ve 2575 sayılı Danış-tay Kanununun 23.maddesinin (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştiril-miştir;

d)Tüzük tasarılarını inceler, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında düşüncesini bildirir. ”Kanunun 2 maddesinde; ”Danıştay Kanununun 24 maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendinden sonra gelen paragrafı aşağıdaki şekil-de şekil-değiştirilmiştir;

“…karşı açılacak iptal ve tam yar-gı davaları ile tahkim yolu öngörül-meyen kamu hizmetleri ile ilgili imti-yaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan idari davaları karara bağlar.”

Kanunun 1. maddesinde; “Danış-tay Kanununun 42. maddesinin © bendi aşağıdaki şekilde değiştiril-miştir;

“ c)Kamu hizmetleri ile ilgili imti-yaz şartlaşma ve sözleşmeleri-ni…”hükmü yer almıştır.

İşbu Kanunun 4. maddesinde; ”Danıştay Kanununun 46. Maddesi-nin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;

b)Kamu hizmetleri ile ilgili, imti-yaz, şartlaşma ve sözleşmelerini” hükmü yer almıştır.

Kanunun 5 maddesi; “Danıştay Kanununu 48. maddesi başlığı ile bir-likte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir, “Madde 48-Danıştay, kanun tasarı

ve teklifleri ile tüzük tasarıları üzerin-deki incelemesini, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmele-ri hakkında düşüncesini bildirmeye, geliş tarihinden itibaren iki ay içinde sonuçlandırmak zorundadır” şeklin-de yenişeklin-den vazolunmuştur.

Kanunun 6.Maddesin de, ”06.01.2577 Sayılı İdari Yargılama usulü Kanununun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi aşağıda-ki şeaşağıda-kilde değiştirilmiştir.;

c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetle-rinden birinin yürütülmesi için yapı-lan her türlü idari sözleşmelerden do-layı çıkan uyuşmazlıklara ilişkin da-valar…” hükmü yer almıştır.

Görüldüğü üzere Kamu Hizmetle-rine ilişkin yatırımları düzenleyen İm-tiyaz Şartlaşma ve Sözleşmeleri sürat-le Danıştay denetiminden uzaklaştı-rılmıştır.

5-13.08.1999 tarihli anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapıl-masına dair kanun;

446 sayılı bu kanunla Anayasanın 47. Maddesi şu şekilde değiştirilmiş-tir;”Devletin, Kamu İktisadi Teşeb-büslerinin ve diğer kamu tüzel kişile-rinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine iliş-kin esas ve usuller kanunla gösteri-lir.(fıkra 3) ve Devletin, Kamu iktisadi teşebbüslerinin ve Devletin diğer ka-mu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve-ya tüzel kişilere ve-yaptırılabileceği veve-ya devredilebileceği kanunla belirle-nir(Fıkra 4)” şeklinde değiştirilmiştir. 47. madde değişikliği ile özelleştir-meye böylece (bireylerin zararına, özel hukuk tüzel kişiliklerinin ve ya-bancı şirketlerin,su kartellerinin yara-rına) Anayasal Statü bahşedilmiş ol-maktadır. Değişiklik bununla da kal-mamış, Anayasanın 125/1 maddesi de şöyle değiştirilmiştir;

“İdarenin her türlü eylem ve iş-lemlerine karşı yargı yolu açıktır” cümlesinden sonra gelmek üzere; kamu hizmetleri ile ilgili İmtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bun-lardan doğan uyuşmazlıkların milli, milletlerarası tahkim yolu ile

çö-zümlenmesi öngörülebilir. Milletle-rarası tahkime ancak yabancılık un-suru taşıyan uyuşmazlıklar için gidi-lebilir” cümlesi eklenerek yapılan madde değişikli ile kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz, şartlaşma ve sözleş-melerinde, taraf da yabancılık unsu-ru varsa uluslar arası tahkim kabul edilmiş oldu. Danıştay’ın yetkileri de yukarıda da açıkladığımız gibi, Anayasa değişikliğine paralel hale getirildi. Öte yandan Anayasanın 155/2 maddesi değiştirilerek Danış-tay’ın bu işlemler konusundaki yet-kileri “iki ay içinde düşüncesini bil-dirmek” düzeyine indirilmiştir.

6-Bazı yatırım ve hizmetlerin yap işlet devret modeli çerçevesinde yap-tırılması hakkında kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapılması-na ilişkin kanun;

20.12.1999 tarih ve 4493 sayılı Ka-nunun 1. maddesinde;”08.06.1994 ta-rih ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hiz-metlerin Yap-İşlet-Devret modeli Çer-çevesinde Yaptırılması Hakkındaki Kanunun 2 maddesine,”haberleşme” kelimesinden sonra gelmek üzere “elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ti-careti” ibaresi eklenmiştir.

İş bu Kanunun 2.maddesi ile “ 3996 Sayılı Kanunun 5. maddesi aşa-ğıdaki şekilde değiştirilmiştir:

Madde 5-Yüksek Planlama Kuru-lunca belirlenen idare ile sermaye şir-keti veya yabancı şirket asında yapıla-cak sözleşme, özel hukuk hükümleri-ne tabidir.”.

Suya ilişkin kamu hizmet ve yatı-rımlarının özelleştirme ve milletle-rarası tahkim kuralları ve mevzuatı karşısındaki durumu

Yukarıdan beri açıklamaya çalıştı-ğımız mevzuat yığını, elbette ülke ya-rarı düşünülerek vazolunmuştur. Devletin ulaşamadığı, finansal kay-nak bulamadığı için yapılamayan ve-ya geciken Kamu Yatırım Ve hizmetle-rinde elbette “Yap işlet devret modeli-nin ve diğer “ Özelleştirmelerin” ka-munun ve bireyin çıkarları, hakları düşünülerek uygulandığı takdirde büyük bir atılım yaratacağına yürek-ten inanmaktayız. Bu anlamda yap-iş-let- devret modeline ve özelleştirmele-re karşı değiliz. Ancak, yabancı

ser-mayenin yurda gelmesini, önünün açılmasını, sözleşmelere “Milletlera-rası Tahkim“ şartını koyarak gerçek-leştirmeye çalışılmasının kimi kamu sektörlerinde yaptığı olumsuz tahri-batı yakın tarihte (Antalya içme suyu) görmüş bulunmaktayız.

Su sektörü ile ilgili Kamu Hizmet ve Yatırımlarının bir bölümü de elbet-te sözü edilen modellerle yaptırılabilir ve bu sözleşmelere tahkim şartı da ko-nabilir. Ancak tüm canlılar için yaşam hakkı olan “sürdürülebilir ve kullanı-labilir kalitede Suya Ulaşım Hak-kı”nın ticarileşmesini içeren anlaşma-lara meydan verilmemesi için de ted-birler alınması gerekmektedir. Ancak Hükümet ve Parlamentonun bu konu da ufukta görünen bir gayreti bulun-mamaktadır. Tam tersine, mevcut ye-ni düzenlemeler canlının yaşam hak-kının bir bölümü olan Suya Ulaşım Hakkının ticarileşmesi sınırı aşılmak üzeredir. Şöyle ki;

1-Yukarıda da açıkladığımız, 13.08.1999 tarihli, Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması-na Dair Kanunun, AYapılması-nayasanın 47 maddesinde yaptığı “Devletin, Ka-mu İktisadi Teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özel-leştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir,” hükmü ile, 125/1 maddesindeki değişik”…Ka-mu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şart-laşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli ve mil-letlerarası tahkim yolu ile çözümlen-mesi öngörülebilir” hükmü, Devlet’e Anayasanın 168. maddesi ile verilen kamu’ya ait sular üzerindeki ege-menlik ve bu sulardan ortaya çıkabi-lecek uyuşmazlıkların çözümündeki yargı hakkı, Anayasanın yukarıda sözünü ettiğimiz milletlerarası tah-kim konusundaki değişiklikle tehli-keli bir sınıra sürüklenmiş bulun-maktadır. Devletin Yargı erki yerine üç kişiden oluşan bir yabancı hakem heyetinin oturmasını herhalde hiçbir yurtsever insan istemez. Hele Türki-ye’nin dış politikasının endeksli ol-duğu “Sınıraşan Sularımız ve Sınır Oluşturan Sularımız “üzerinde yapı-lacak tesislerle ilgili imzalanabilecek ,”Milletlerarası Tahkim” kurallarını içeren anlaşmaların getireceği

tehli-keleri hiçbir Türk yurttaşının kabul etmesi düşünülemez.

Anayasamızın 168 maddesine göre Kamuya ait sular Devletin hü-küm ve tasarrufu altındadır. Devle-tin hüküm ve tasarrufunda olan, devletin egemenlik haklarının çok açık bir şekilde izlenebileceği bu do-ğal kaynaklarla ilgili ihtilafların ka-mu hukuku çerçevesinde çözümlen-mesi zorunludur. Bu sular üzerinde yaptırılacak özellikle içme suyu ve Sulama hizmetlerine ilişki tesislerle ilgili olarak yap-işlet-devret modeli ile yapılacak olan sözleşmelerde ta-raflardan birisi yabancı ise, sözleş-melere milletlerarası tahkim kuralla-rının konulması doğrultusunda da-yatmalar yapılabilecektir.

Böyle bir sözleşme ile,

Belgede 32 6 (sayfa 53-58)