• Sonuç bulunamadı

göçmen iflçilerin paralar›ndan da yoksun

Belgede 32 6 (sayfa 71-74)

kalabilirler. Bölgedeki

birçok ülkede seçim olmas›

krizin siyasal sonuçlara yol

açmas›n› da getirebilir.

yürüttüklerini böylece krizin etkileri-ni azalttıklarını anlatıyor.

İstatistikler Karamsar

Latin Amerika’da bir çok ülkenin ekonomisi geçtiğimiz on yılın özel-likle son yarısında ortalama yüzde 5 oranında büyüyordu. Arjantin, Peru, Kosta Rica ve Dominik Cumhuri-yet’inde büyüme hızı yüzde 7’den fazlaydı. Büyüme hızı 2008 yılında yüzde 4.6 ya geriledi. Birleşmiş Mil-letler Latin Amerika ve Karayipler Ekonomi Komisyonu’nun en iyim-ser tahminlerine göre 2009’da büyü-me en iyimser tahminle yüzde 1.9 oranında olacak.

Geçtiğimiz Kasım ayında Ulusla-rarası Para Fonu (IMF), 2009 yılı için ekonomik tahminlerini gözden ge-çirdi. Yeni rapora göre Latin Ameri-ka’daki 6 büyük ekonominin büyü-me hızının yüzde 4’ten yüzde 3’e ge-rileyeceği söyleniyordu. Inter Ame-rikan Kalkınma Bankasından Arturo Galindo’ya göre, olanların üstünden dört ay geçtikten sonra bu yorum çok iyimser görünüyor. Gerçekte, yı-lın ilk aylarında toplanan veriler, en-düstriyel üretimdeki düşüşün hızla gerçekleştiğini düşünüyor.

Latin Amerika’da endüstri ve ekonomi alanındaki istatistiklere gö-re endüstriyel ügö-retim 2008 ile karşı-laştırıldığında Arjantin’de yüzde 15.1, Brezilya’da yüzde 6.2, Şili de yüzde 5.7, ve Meksika’da yüzde 2.7 oranında düştü. Tüketim oranında ise yüzde 15– 20 oranında bir düşüş gözleniyor. Bölge genelinde, Gayri Safi Milli Hasıla için yapılan tahmin, yıl sonunda yüzde 1.4 oranında dü-şeceği yönünde. Bu tahmin geçtiği-miz eylül ayı ile karşılaştırıldığında yüzde 3.6 daha düşük.

Analistlere göre Meksika, Ar-jantn ve Venezuela’da sıfıra yakın büyüme oranları gözlenebilir. Diğer üç büyük ülke Brezilya, Kolombiya ve Şili yüzde 2 ye yakın oranlarda büyüme oranı sergileyecek. Peru ise büyümesine devam edecek ve yüzde 4.5 oranında büyüyecek. Galindo, bu büyüme oranının yine de 2008

yılın-daki yüzde 9’luk orana kıyasla çok düşük olduğunu söylüyor.

Dünyadaki petrol fiyatlarının düşmesi özellikle petrol bakımından zengin Brezilya, Venezuela, Ekvator ve Bolivya’yı olumsuz yönde etkile-di. Maden yönünden zengin Peru da ise düşen talep, binlerce işçinin geçi-ci olarak işten çıkarılmasına neden oldu.

Uluslararası bir finans ve danış-manlık kuruluşu olan Capital Eco-nomics’in yayınladığı rapora göre Venezuela’da yıl sonunda durgun-luk (resesyon) olma ihtimali oldukça yüksek. Aynı rapora göre Arjantin’in perakende satışlarındaki 2008’e oranla yüzde 8’lik keskin düşüş ülke ekonomisini olumsuz olarak etkile-di. Ülkede Ocak ayındaki endüstri üretiminin yüzde 11 oranında düştü-ğünü belirten rapora göre, Arjantin ekonomisinin önemli gelir kaynakla-rından olan tarım ve doğal kaynak fiyatlarındaki düşüşlerin devam et-mesi bekleniyor.

Uluslararası Kalkınma Kurumu (International Development) sekre-teri Douglas Alexander, krizin Latin Amerika bölgesindeki bazı ülkelerin ekonomisini ve kişi başına düşen ge-liri etkilediğini ve etkilerin uzun sü-rebileceğini belirtiyor. Sivil Toplum Kuruluşu Oxfam’dan Duncan Green ise 2008’in ortalarına kadar Latin

Amerika’nın bölgesel olarak kalkın-masından umutlu olduklarını fakat krizde bölge ülkelerinin genel olarak iyi bir makroekonomik yönetimi iz-leyememesi nedeniyle bölge hakkın-da iyimser konuşulamayacağı yoru-munu yapıyor.

Ekonomik gerileme sürecek

Brookings Latin Amerika İnsiya-tifi yöneticisi Mauricio Cardenas, 2009 yılı boyunca küresel krizin La-tin Amerika’daki etkilerinin dikkatle incelemek gerektiğini, Latin Ameri-ka’daki bazı ülkelerin krize karşı ön-lemleri daha da arttırması gerektiği uyarısını yapıyor.

Şu anki kredi krizinden ABD ve dünya üzerindeki diğer önemli fi-nansal merkezler etkilenirken, Latin Amerika’nın etkilenmemesinin ola-naksız olduğunu söyleyen Carde-nas, bir yıl önce bir çok analistin ABD’de özellikle alt gelir grubunu etkileyerek bir krizin gelişmekte olan ülkeleri derinden etkilemeyece-ğini düşündüklerini, gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümelerinin ABD’nin resesyona yaklaşmasına rağmen devam edeceği görüşünün etkin olduğunu söylüyor. Sözlerine, bu yorumların geçerliliğini yitirdiği-ni belirterek devam eden Cardenas, büyüme hızı yavaşlayan ABD

eko-nomisinin ve gelişmekte olan ülkele-re düşük para akışının bölgede en azından gelecek 18 ay boyunca bek-lenenden daha düşük bir ekonomi büyümesine neden olacağını düşün-düğünü açıklıyor.

Latin Amerika’da doğal kaynak-lar ve tarım ürünleri, bölge ekono-mileri için yaşamsal önem taşıyor. Cardenas’a göre ekonominin yavaş-lamasıyla bu ürünlerin değerleri de düşecek. Düşük ticaret oranı ile böl-gedeki bir çok ülkede bütçe açıkları artabilir. Cardenas, bölgedeki para değerlerinin de 2008’in ilk yarısında-ki kadar güçlü olacağını beklemedi-ğini belirtiyor. Bu değişimde Çin’in büyümesinin de etkisinin olduğunu, fakat şu an için en önemli etkenlerin ABD, Avrupa ve Japonya’daki eko-nomik yavaşlama olduğunu sözleri-ne ekliyor.

Siyasete Etkileri

2009 yılında Şili, Uruguay, Hon-duras, El Salvador ve Panama da başkanlık seçimleri yapılacak. Siya-sal Bilimler uzman Maria Sanchez’e göre bu ülkelerde patlak veren bir kriz, siyasi dengeleri tahmin edilen-den de fazla değiştirebilir. Sanchez ayrıca, Venezuela’nın referandum sürecini atlatmasına rağmen, krizin devlet başkanı Chavez için de zorlu bir sınav olabileceğini, Chavez’in be-lirli bir oranda destek yitirebileceği-ni söylüyor.

Küresel ısınma tehlikesi ile birlik-te bölgede özellikle Amazon orman-larının korunmasına yönelik, doğal kaynakları koruma projeleri etkin bir şekilde hayata geçiriliyordu. Fra-ser, bütçe kısıntılarının ülkelerdeki doğal kaynakları koruma odaklı bir çok projenin gerçekleşme ihtimalini de yakın vadede tehlikeye attığının altını çiziyor.

Riskler ve Fırsatlar

Latin Amerika ülkelerinin ekono-milerinin hala dış ülkeler ile ticarete çok bağlı olması, enerji ve gıda fiyat-larındaki dengesizlik, bu fiyatların beklenenden daha düşük olması

böl-gede krizin etkilerini arttırıyor. Fi-yatların 2009 yılı içinde de çok yük-sek olması beklenmiyor. Rekabet odaklı bir ihracat sektörünün yara-tılmasının eksikliği, bölgedeki alt ya-pı sorunları da bölge için birer prob-lem niteliği taşıyor.

Bu öngörüler bir çok değişkene bağlı. En önemli nedenlerden bir ta-nesi ABD’deki ekonomik büyüme. ABD, Meksika, Orta Amerika ve And bölgesinin en önemli ticari orta-ğı konumunda bulunuyor. Ülke dı-şından, özellikle ABD’deki göçmen-lerden gelen nakit miktarının azal-ması da Latin Amerika’da özellikle alt ve orta sınıfı kötü etkiliyor.

Ekonomist Juan Martin’e göre ABD’de meydana gelen keskin dur-gunluğa (resesyona) rağmen, Latin Amerika ülkelerinin en azından bü-yümeye devam etmesi bazı ekono-mistlere göre şaşırtıcı. Bu durum La-tin Amerika’nın ABD’nin arka bah-çesi olmaktan çıktığının bir gösterge-si olarak da algılanabilir.

Latin Amerika’daki büyüme ge-nel olarak yerel kaynaklara, dikkat çekici ölçüde artan tüketim ve yatırı-ma dayanıyor. Para akımındaki an-lık ve tersine bir değişiklik, bölgede-ki ekonomik durumu dramatik bir şekilde etkileyebilir. Büyük serma-yenin bölge dışına akması tüketim ve yatırımı şu anki değerlerinde tut-mayı olumsuz etkiliyor. Gazeteci Francesca G. Cerrea’ya göre kriz sü-resince büyük pazarlar, pazar dostu ekonomilere açık olacak. Latin Ame-rika pazarının yüksek derecede risk içermesi bölge için bir dezavantaj.

Cerrea’ya göre Asya ve özellikle Çin ekonomisinin de Latin Amerika ekonomisi üzerindeki etkileri önem-senmesi gereken bir başka konu. As-ya hesaplarındaki bir düşüş, hazine bonolarına olan talebi değiştirebilir. Ayrıca likidite sorunun yükseldiği ve dünyanın ekonomik darboğazda olduğu bu dönemde ülkeler yatırım için ekonomik açıdan daha düşük riskli bölgelere yönelebilirler.

ABD’deki ekonomik krizin etki-lerini arttırması, bölgedeki para

akı-şını da aksatabilir. İki talep arasında-ki sürenin artması Latin Amerika en-düstrisinin hız kesmesine neden ola-bilir. Uluslararası rezervler ve nomi-nal exchange rates şu anda bile böl-ge dışına bir para akımı olduğunu gösteriyor. Bu noktada en önemli so-ru işlerin daha kötüye gidip gitme-yeceği?

Yine de Latin Amerika hakkında olumlu konuşmak için nedenlerin de bulunduğunu sözlerine ekleyen Cardenas, bu nedenlerin başında son yıllarda hayata geçirilen makro ekonomik politikalar, tek rakamlı enflasyon ve azalan mali açıkları gösteriyor. Latin Amerika’nın kriz öncesine ekonomik açıdan olumlu bir görüntü çizmesini ve daha önce-ki yıllardaönce-ki krizlerin deneyimi sa-yesinde krizin olumsuz herhangi bir şok etkisinde bir çok bölgeye oranla avantajlı olacağının altını çiziyor.

Ayrıca bölgedeki uluslararası re-zervler, düşüşe rağmen 1990’ların çok daha üzerinde. Bu durum da La-tin Amerika’nın krizi önceki krizlere oranla daha da hafif geçirebileceği yorumlarına neden oluyor.

Inter Amerikan Kalkınma Banka-sı Başkanı Luis Alberto Moreno da, verdiği demeçte, krizin Latin Ameri-ka bölgesini etkilediğini ama yine de bölge genelinde korumacı bir politi-ka izlenmesini savunmadığını belirt-ti. Moreno, “ Kriz, bölgedeki gelişen ülkelere verilebilecek kredi olanak-larını ve ham maddeye olan ihtiyacı azaltıyor, yine de devlet odaklı ko-rumacı politikalardan uzak durul-ması gerektiğini düşünüyorum. Ko-rumacılık durumu daha kötüye gö-türebilir ve ticari bağlara zarar vere-bilir” diyor.

Analistler genel olarak 2009 yılı boyunca finansal akımlarda bir dü-şüş olacağını, bir çok ülkenin büyü-me hızının yavaşlayacağını, Latin Amerika’nın küresel krize karşı aldı-ğı tedbirleri arttırması gerektiğini düşünüyorlar. Fakat bölgede büyük ve çok uzun vadeli ekonomik bir durgunluk hala çok uzak bir ihtimal olarak görünüyor.

Bildiren Haber Merkezi

K

üresel mali krizin etkisiyleÇin’in tüm planları alt üst oldu. Ekonomisi ihracatla büyüyen Çin, şimdilerde talep daralması nedeniyle yeniden ihracatı teşvik, vergi indirimi ve is-tihdamı artırma politikaları izleme-ye başladı. Çin’i en çok endişelendi-ren ABD’den aldığı rekor düzeydeki hazine bonosu. Başbakan Jiabao, al-dıkları ABD hazine bonolarından endişe duyduğunu söylemişti. Çin’in 2035’te ABD ekonomisini ge-çerek dünyanın en büyük ekonomisi olacağı tahmin ediliyor. Bu küresel krizi başarıyla atlatıp, ekonomik ve sosyal istikrarı devam ettirmesine bağlı.

- Tüm dünyada etkili olan küre-sel kriz, Çin’in Salı etkiliyor, belir-li düzeyde sürekbelir-li kalkınma hızı vardı, büyüme oranlarının düşmesi bekleniyor mu?

- Kırılgan ekonomiye sahip ve ge-lişmekte olan bir ülke olan Çin, dün-yanın en hızlı büyüyen ekonomisi unvanını sürdürüyor. Ancak küresel mali krizin etkileri yine dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip bu ülkede başta istihdam olmak üzere kendini derinden hissettiriyor. Uzun yıllar iki haneli büyüme yakalayan ancak son yıllarda ekonominin ısınmasını frenlemek için bunu aşağı çeken Çin, hiç beklemediği bir anda küresel mali krizin etkisiyle tüm planları alt üst oldu. İhracata dayalı büyümeye dayanan ekonomisi şimdilerde talep daralması nedeniyle yeniden ihraca-tı teşvik, vergi indirimi ve istihdamı artırma politikaları izlemeye başladı. Öyle ki eskiden yüzde 11’lere çıkan büyüme hızı, şimdi yüzde 8’in altına

düştü. Pekin yönetimi, 2009’daki bü-yüme hedefini yüzde 8 olarak belir-ledi ancak bunu yakalayabilmesi çok güç.

- Çin’in krizi aşma ve kriz sonra-sına hazırlanma planları nasıl işli-yor, ne tür önlemler alınıyor?

- Çin, krizde için iç piyasayı can-landırmak amacıyla 586 milyar do-larlık bir paket açıkladı. Bunun ya-nında küçük ve orta ölçekli işletme-lere getirilen kredi desteği ve vergi indirimleri krizin çözümü adına ya-pılan önlemlerin başında geliyor. Çin’in en önemli hedeflerinden biri ise iç piyasayı canlandırma. Bunun için halkın tüketim alışkanlıklarını göz önüne alarak, tüketimi arttırma stratejileri geliştiriyor. Kriz

nedeniy-EKONOM‹K KR‹Z

Çin’e yerleflen Türk ifladam›, Alaaddin Çolak, ‘uyanan ejderha’y› anlatt›:

‘Kriz Çin’i de Etkiliyor’

Uzun süre iki haneli

Belgede 32 6 (sayfa 71-74)