• Sonuç bulunamadı

Türkler ve Protestanlar

Kanuni Süleyman’ın Osmanlı İmparatorluğu tahtına çıkması Türklerin dış politikasında esaslı bir değişiklik yaratmıştı. Ba­

basının Mısır’da ve İran’da elde ettiği zaferleri yeterli bulan yeni Padişah Güneydoğu Avrupa’ya saldırıya geçmişti. Yarım yüzyıl boyunca Türk saldırılarına dayanmış olan Tuna'mn baş­

ta gelen müstahkem kalesi Belgrad nihayet 1521’de düşmüştü;

artık Macaristan yolu açılmıştı. Akdeniz'de Hıristiyanlık alemi­

nin kalesi sayılan Rodos adasının da 1522’de düşmesi Orta Avrupa’nın geleceğini büsbütün karartmıştı1.

Avrupa'da Türk saldırılarının yeniden başlaması Akdeniz Ülkeleri ile birlikte Macaristanı da telaşa düşürmüştü. Venedik, her zaman olduğu gibi, Padişahın gözüne girebilmek için ge­

rekli çarelere başvurmuştu. Bu suretle, verdiği çeşitli imtiyazlar karşılığında 1521 yılında Babıâli ile kârlı bir ticaret anlaşması yapmak imkânını bulmuştu. Rodos’un muhasarasından huzur­

suzluk duyan ve Sen Jan Şövalyeleri “ Kâfirleri” durdurama­

yacak olursa Otranto hezimetinin tekrar başlarına gelmesinden korkan Papa "Adrian” adayı kurtarabilmek için Birinci Fransua, Sekizinci Hanri ve Beşinci *Şarl’dan yardım ricasında bulun­

muştu. Papa işin çıkar yolunu ancak Haçlı seferinde buluyor­

du. Öte yandan, birbirleri ile geçinemeyen Hiristiyan hüküm­

darları Adrian'ın gizli emeller-fni ve Türk tehlikesinin vahamet derecesini şüphe ve tereddütle karşılıyorlardı. Bu durum’ kar­

şısında Rodos'un akibeti de çizilmiş oluyordu2.

Belgrad’ın ve Rodos’un düşmesi Macaristan üzerinde uy­

gulanan baskının artmasına yol açmıştı. Louis’in krallığı büyük bir Türk taarruzuna dayanabilecek güçte değildi. Kral zayıf, asiller sabırsız, köylüler de isyankâr idi. Memleket 1514’deki köylü ayaklanmasının açtığı yaraları sarmağa çalışıyor ve pek

1 Sultan S üleym an ve onu n tahta çıkışının A vrupa löp luluğu na olan etkisi için, bkz: von H am m er, "H isto ire V ." I. v.d; Jo ıg a , " G e s c h ic te " II. 3 4 2 v.d;

R. M errim an , "S u le im a n the M ag n ificen t, 1 5 2 0 -1 5 6 6 ", (C am b rid ge, 1944), 31 v.d; Zin keisen, "G e s c h ic h te d es O sm a n is ch e n R e i c h e s " , II. 611 v.d.

2 A d ria n 'ın tavrı h akkında bilgi için, bkz,: L.P. G a ch a ıd , " C o o re s p o n d a n c e d e C h a rle s -Q u in t et d 'A d rie n V I " , (B rük sel, 1 8 5 9 ), 1 v.d.

yavaş bir tempo içinde kalkınma çabaları gösteriyordu1. Böyle bir durum içinde bulunan Louis güçlü komşusu Hapsburglar- dan daha iyi bir müttefik düşünemezdi; çünkü iki taraf ayni siyasi çıkarları paylaştıkları gibi, üstelik izdivaç yolu ile de akraba oluyorlardı2.Fakat Hapsburglardan yardım beklemenin boş ümit olduğu kısa zaman içinde belli olmuştu. Çünkü Şarl Macaristan’a yardıma yanaşmıyor, Ferdinand ise bu yardımı göstermeye muktedir bulunuyordu.

şarl yeni bir Mukaddes Roma İmparatorluğu içinde Hiristi- yan birliğini kurma emellerini bir tarafa bırakarak, onun yerine Türklerin Macaristan’a ve Doğu'ya karşı giriştikleri tehdit ha­

reketlerine öncelik tanımak istemiyordu. Birinci Fransua, Se­

kizinci Hanri ve Papalık Şarl’ın Hapsburg hakimiyeti projesine karşı olduklarından, 1521 yılında batıda giriştiği teşebbüsleri başarı ile sona erdirip zor durumdaki Doğu’nun yardımına vaktinde yetişebilmesi pek muhtemel görünüyordu3.

Şarl Belgrad’ın düşmesine seyirci kalmış ve Rodos’u ko­

rumak işinde de pek az yardımda bulunmuştu. Adrian'ın Türk- lere karşı bir Haçlı Seferi düzenleyebilmek için yaptığı Batıda iki yıllık mütareke teklifine verdiği cevapta Fransa yenilmedik­

çe, ya da elverişli bir barış sağlanmadıkça kendisinden hiç bir hareket beklenemeyeceğini bildirmişti4. Onun istediği

şart-ı Macaristan'ın durumu için, bkz: Kupelwieser, "D ie Kampfe U n gam ", 199 v.d; Merriman, "Suleim an", 79 v.d; Zarek, "H istory", 212 v.d.

2 1521'de Ferdinand'in Macaristan'li Anna ile, Louis'in oğhı Habsburg'lu Mary ile evlendi. Bu evlilik sözleşmesi, Louis'in oğlu olmaması dolayısıyla, Macaristan tahtına Ferdinand'm geçmesini sağladı: Zaıek, "H istory", 228-229.

3 Şarl'm am açlan ve dış politikası için Ferdinand ile olan yazışmalarına bkz: W .Bauer ve R. Lacroix, "D ie Korrespondenz" Ferdinands I, (Viyana, 1912), I, 22 v.d, Buna ilave olarak, İngiltere ve Fransa elçileri ile olan yazışm aları için, bkz: W.Bradford, "C orresp on den ce of the Em peror C harles V and his A m bassadors at the Courtes of England and Fran ce"

(Londra, 1850), 469 v.d. Diğer en iyi ikinci kaynak için, bkz: K. Brandi,

"T h e Em p eror Charles V ." (C.W.Wedgwood, New York, 1939), 13-17, 114 v.d, E.Fueter, "G eschich te des Europaischen Staatensystem s von 1429- 15 5 9 ", (Miinih, 1919), 250 v.d.

4 Şarl'in G achard'daki Adrian ile yazışmaları için, bkz: G achard, "C orres­

p on d en ce", 52 v.d. Özellikle, A dıian'a yazdığı 7 Eyliil 1522 tarihli mektup için, aynı esere bakınız. 112-114; Aynı zamanda, Adrian'm ŞaıTa 16 Eylül 1522'den bu yana yazdığı mektuptan için, aynı esere, bkz: 116 v.d.

22

ların kabulüne imkân yoktu; bu sebeple Adrian’ın müdahalesi hiç bir sonuç vermemişti, Altı ay süren devamlı baskınlardan sonra İmparatordan ancak itibarlı bir yardım sağlanabilmişti.

İmparator Hiristiyanlık aleminin uğradığı büyük kayıptan dolayı duyduğu keder ve üzüntüyü açıklamış ve Allah’a bir adak olmak üzere bu yenilginin acısını çıkaracağını ve Hiristiyanlı- ğın dünya üzerindeki başı ve koruyucusu sıfatı ile mukaddes dinin bekasına yardımda bulunmağı va’detmiştir1.

Şarl’ın bu davranışının Louis’i hayal kırıklığına düşürmüş olması gerekir, gerçekten, gerek doğrudan doğruya, gerekse Ferdinand vasıtası ile yaptığı müracaatlar İmparator tarafından olumlu karşılanmamıştı. 1922’den sonra Louis ile Ferdinand, Şarl'a içinde bulundukları zor durumu bildiren mesajlar gön­

dererek, kendisinden derhal Batıda barış anlaşması yaptıktan sonra Macaristanı bekleyen felâketten kurtarmak üzere doğu­

ya yönelmesini ve bu arada zor durumda bulunan Macarlara para ve asker yardımında bulunmasını rica etmişlerdi. İmpa­

rator Batı'da büyük masraflara girişmiş olduğunu ileri sürerek para yardımı teklifini reddetmişti; Fransua’nın uzlaşmak iste­

mediği bahanesiyle barış talepleri de yerine getirilememişti.

Görülüyordu ki, Şarl Macaristan'ın hatırı için kendi planlarını değiştirmek fikrinde değildi; ancak, Batı’da elverişli bir barış sağladığı takdirde yardım vaadinde bulunuyordu2.

Pavya zaferinde ve Madrit Muahedesi’nden sonra kısa bir süre Şarl Macarlara yardım işini kendisi için bir eğlence ko­

nusu yapmıştı3. Alman derebeylerine yazdığı mektuplarda Türklere karşı savaşmak arzusunda olduğunu bildirmişti. Hatta İran Şahına dahi ittifak teklifinde bulunulmuştu. Haçlı sefer konusu üzerinde Fransua ile de yazışmalar olmuştu. Hatta

ı "E ğ e r böyle bir ihtiyaç doğarsa, Tanrı adına bir fedakarlık, kulsal Hıris­

tiyan inancına yardım ve devam ettirme ve Hıristiyanlığın kutsal uhıevi ve dünyevi kum yucusu ve gerçek savunucusu olarak" Charles'den Sessa Düküne, 15 Nisan 1523, G achaıd, "C orresp on d an ce", 178.

2 Genel olarak bkzİ: Bauer ve Lacroix, "K orresp on d en z", I, 17 v.d; K.Lanz,

"C orresp on den z des K aisers Karl V ", (Leibzig. 1844), 1.66 v.d. Şarl'ın durum u en açık bir şekilde Ferdinand'a yazdığı 16 Ocak 1524 ve 15 Nisan 1525 tarihli mektuplarda görülebilir; aynı eser, I, 97-97, 105-108.

3 K.Lanz, "C o rresp on d en z", I, 66 v.d, 168-169.

23

aralarında yapılan barış anlaşmasında dahi "Din düşmanları"- na karşı ortak olarak savaşma azmini belirten hükümler bu­

lunuyordu. Fakat pratik siyasi düşünceler İmparatoru o gün­

lerde Türklere karşı meydan okumaktan alıkoymuştu.

Fransa’nın ve Papalığın yardımları sağlanmadan Türklere kar­

şı savaş açmak tehlikeli olabilirdi; İtalya meselesi çözülmeden ortada durduğu müddetçe Türklere karşı harekete geçilemiye- ceğine misal göstermek gerekirse, Konyak (Cognac) Anlaşma­

sı bunun canlı örneğini teşkil ediyordu. 1525'de Şarl'ın naza­

rında İtalya, Macaristan’dan daha önemli yer tutuyordu. İtalya Savaşlarına yeniden başlanmış ve Mohaç hezimeti sırasında bu savaşlar devam ediyordu.

Şarl’ın ilgisizliği karşısında Macaristan’a yardım yükü, ha­

nedanın Doğu Avrupa’daki çıkarlarının koruyucusu sıfatıyla, tamamen Ferdinand'ın sırtına yüklenmiş bunuluyordu1. Ancak, gerek Macaristan ve gerek Hapsburglar hesabına çok yazık ki; Ferdinand, kayınbiraderinin ülkesini kurtarabilmek için ge­

rekli imkân ve kudrete sahip bulunmuyordu.

Daha 1521 yılından itibaren Ferdinand Türklerin Doğu Av­

rupa'daki durumundan endişe duymaya başlamıştı; çünkü gö­

rüyordu ki, yeniden başlamış bulunan Türk saldırısı durdurul­

mayacak olursa, Macaristan’a ve hatta Almanya ile Avusturya’daki Hapsburg mülklerine dahi felâket getirebilecek­

ti. Ferdinand'ın Şarl’a, teyzesi Margarita'ya, Alman liderlerine ve daha başka ileri gelen kimselere sık sık yazdığı mektup­

larda Macaristan’ın maruz bulunduğu büyük tehlike belirtilmek­

te ve Türkler Macaristan'da zafer kazandıkları takdirde İmpa­

ratorluğun içine düşeceği kötü duruma işaret edilmekte idi.

Ferdinand, hiç değilse 1526’ya kadar, yardım sağlandığı tak­

dirde Macaristan’ın kurtarabileceğine inanmıştı; bu itibarla 1521'den Mohaç müharebesine kadar geçen zaman zarfında Macaristan’a verimli yardımda bulunacak güçte değillerdi. Bu sebeple, Ferdinand yardım için üçüncü muhtemel kaynak

say-ı Ferdinand'ın politikası mektup ve makalelerinde görülebilir. Dunun için, bkz: T3aıter ve Lacroix, Korrespondenz, cilt I. İkinci bir kaynak için, bkz:

von Bııcholtaz, "G eschich tc der Regierung Ferdinand des E n ste n ", (ViT yana, 1838), I, 135 v.d.

24.

dığı Almanya’ya dönmüştü. Almanya’nın 1521'deki durumu ba­

kımından belki de zamansız sayılabilecek olan bu karar Ma­

ximilyen tarafından kurulmuş bulunan geleneğe, Şarl’ın ve onun güvendiği müşavirlerinin tavsiyelerine ve Macaristan du­

rumunun icaplarına dayandığı için yerinde bir hareket sayılı­

yordu. Daha sonra cereyan eden olaylar açısından bu kararın, genç devlet idaresi ile müşavirlerinin ümit ettiklerinden çok daha önemli neticeler doğurduğu görülmüştür.

Ferdinand Almanya halkının Macaristanı korumak için para ya da asker yardımına yanaşmayacağını yakında anlayacaktı1.

Bu görüş halk kitleleri ve derebeylikleri tarafından olduğu ka­

dar, bir kaç yıl öncesine kadar Maximilyen’in Haçlı sefer plan­

larını hararetle destekleyen aydınların büyük bir kısmı tarafın­

dan da paylaşılıyordu. Esas itibariyle, Alman halkının Ferdinand’ın ricalarını soğuk karşılamasının sebebi Almanya davalarına bütün diğer meselelere nazaran öncelik tanınması yolundaki genel görüşe dayanmakta idi. Bu davranış, bundan başka, Türk tehlikesinin taşıdığı nitelik ve buna karşı açılacak mücadelede Almanya’ya düşen vazife hakkındaki belirli tutum­

ları da yansıtıyordu.

1520'lerin ilk yıllarında halk kitleleri hâlâ Türkleri coğrafi bakımdan uzakta bulunan insanlar sayıyordu. Bu görü İmpa­

ratorluğun asıl maksatları üzerinde beslenen şüphelerle bir kat daha kuvvet buluyordu. Almanların çoğunun nazarında Türk­

lerle mücadele için yapılan para talepleri genel dikkati Alman­

ya'nın içinde bulunduğu nazik şartlardan uzaklaştırıp Alman halkının parası ile Papalığı zengin etmek için hazırlanmış bir tertipti. O zamanlarda yayınlanan gazetelerde de görüldüğü gibi, aydınlar Türklerin Macaristan için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu daha yakından görüyorlardı. Fakat, Türklerin

"korkunç” manzarası ve faaliyetleri bu yazılarda belirtilmiş ol­

masına rağmen, “ Dinsizlere" karşı derhal savaş açılması fikrini destekleyenlerin sayısı bir kaçı geçmiyordu. Asıl büyük çoğun­

luk Papanın liderliği yerine imparatorluğun liderliğiydi.

Alman-ı Almanların Tiirklere tepkisinin genel bir irdelenmesi için, bkz: R.lîber- mann, "D ie Turkenfurcht" (Halle, a.s., 1904).

25

ların birlikte Türklere karşı harekete geçmesi gerektiği üzerin­

de ısrar ediyordu. Hatta içlerinden bazıları daha da mutaassıp bir davranışla bir Haçlı sefer düzenlenerek saldırıya geçilme­

sini büsbütün reddediyorlardı. Bunların sözcüleri, Macaristan’ın içinde bulunduğu tehlikeyi takdir etmekle beraber, ya Türk tehditlerini asgari ölçüde görmekte, ya da Türklerin verimlilik güçlerini Alman reformları için bir örnek olarak göstermekte, veyahut bunu, işledikleri günahları için Allah’ın Almanya’ya ve Hiristiyanlık alemine revâ gördüğü bir ceza olarak kabul et­

mekte idiler. Bu adamların kanaatlerine göre, doğrudan doğ­

ruya Almanya üzerine vaki bir Osmanlı saldırısı olmadıkça, Türklere karşı savaşmak tamamen yersiz bir hareket olacaktı.

Gerek bu yönden ve gerekse başka yönlerden, bu kimselerin görüşleri Luther’in görüşlerine çok uygun düşmekte idi; çünkü 0 da tekrar ve tekrar bu "dinsizlere” karşı taarruza geçmenin aleyhinde bulunmuş ve bunların Almanların işledikleri günah­

ların ve Hiristiyanlık düşmanı Papa’nın kötülüklerinin cezası olduğunu belirtmişti1.

Savaş aleyhtarı gazeteler ve broşürler muhteva bakımından birbirinden farklı olmakla beraber, bir nokta üzerinde, yani Türklerin Almanya için yakın bir tehlike arzetmediği görüşü gibi önemli bir konu üzerinde birleşiyorlardı. Hatta Macaris­

tan’ın düşmesi ihtimali dahi genel olarak kabul edilmiyordu.

Durumun bu şekilde değerlendirilmesi Hapsburgların 1521 ile 1526 arasında topladıkları Reichstag'ın görüşüne de uygun düşüyordu2.

Alman prensleri ve Alman şehirleriyle olan münasebetlerin­

de gerek Şarl ve gerekse Ferdinand ve özellikle bunlardan İkincisi, çok zor bir durum karşısında kalmışlardı. Macardan son derece şüphe eden bu prensler ve şehirliler Alman Di­

yetlerine gönderilen Macar elçilerinin kendilerini kandırmaya

1 Tiirkler h ak k ın d a L u th e r'in görü şlerin in genel analizi için, bkz: H . B u c- h an o n , "L u th e r an d the Turks 1 5 1 9 -1529), "A rc h iv fü r R e fo r m a tio n s g e s - c h ic h te ", 4 7 (1 9 5 6 ), 1 4 5-160. "K a firle re " k arşı b azı askeri p ro b lem ler için, bkz: G .W .Foreli, "L u th e r and the W ar again st the T u rk s", C h arch H istory, X V I (1945) , 2 5 6 -2 7 1 .

2 20']i y ıllan n b aşın d a, Tiirk M eselesi ile ilgili D iyet'in tavrı için, bkz: D R A , I-JV.

çalıştıklarına kanaat getirmişlerdi. Şarl’ın Almanya meseleleri­

ne karşı kayıtsız kalmasından memnun olmayan prensler Ma­

caristan’a yardım işinde şahsen İmparatorun büyük miktarla örnek olması teklifinde bulunmuşlar ve herşeyden çok Alman­

ya meseleleri üzerinde durarak kendi iç davalarını çözümle­

meden önce dış yardımlara girişmekte hevesli görünmemiş- lerdi. Bundan başka, Mohaç hezimetine kadar Al man Diyetleri Türklerin Doğu Avrupa'daki faaliyetlerinden dolayı kaygı duy­

mamışlardı.

Prensler ile şehirliler 1521'de Worms'da toplanan Diyetteki Macar elçilerinin taleplerine fazla önem vermemişlerdi1. Lou- is’in elçileri Türk saldırısı gerçekleştiği taktirde bunu önleyici tedbirler almak üzere yardım telebinde bulunmuş ve Macaris­

tan’ın Almanya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında tampon devlet olarak oynadığı rolün önemine işaret etmişlerdi. Dere­

beyleri Türklerin gerçekten Macaristan üzerine yürüyeceklerini şüphe ile karşıladıklarından ve Almanya üzerine saldırmalarını da büsbütün imkan ve ihtimal dışı gördüklerinden, Macarların rica ve taleplerini reddetmişlerdi. Görülüyor ki, Diyet de Lou- is’den ve Süleymandan ziyade Luther ile meşgul olduğundan 1521’de Macaristan'a yardım teklifini kabul etmemişti. Ancak, ileride vaziyet nazik bir hal aldığı taktirde yardım imkânlarının yeniden aranacağıda kaydedilmişti. Macarlar görünüşe naza­

ran derebeylerinin fikirlerine katılan Şarl'ın, ya da Vorms top­

lantısında önemli bir söz sahibi olmayan Ferdinand'ın yardım­

larını sağlayınca, bu çabalarından vazgeçip gelecek yıl tekrar yardım talebinde bulunmaktan başka bir çare bulamamışlardı.

1522’de Macaristan’ın durumu büsbütün kötüleşmiş ve Türkler de Belgrad’ı almışlardı. Tehlikenin arttığını Ağustos 1521’de taktir eden Şarl Alman derebeylerinden Louis’in yar­

dım talebini daha müsait şekilde karşılamaları ricasında bu­

lunmuştu. Bunu takiben Ferdinand da 1522 yılı ilkbaharında Diyet’e başvurarak Macaristan'a derhal yardımda bulunulması lüzumu üzerinde durmuştu. Yapılan bu aracılık hareketlerinin tesiri ile derebeyleri nihayet Macaristanın karşısında

bulundu-ı İlgili d ok ü m an lar için bkz: D RA , II, 1 6 7 v.d.

ğu Türk tehlikesinin mevcudiyetini kabul etmişler ve Macar delegelerinin izahlarını dikkatle dinlemişlerdi. Bu delegeler A- vusturyalı ve Hırvat sözcüler tarafından da kuvvetle destek­

lenmekte idiler. Tehlikenin büyüklük derecesine ve ihtiyaç du­

yulacak yardım miktarını tayin ve tespit etmek üzere Türkler tarafından tehdit altında bulundurulan milletler temsilcilerinden kurulu bir komisyonun Viyana’da toplanması kararı hesaba katılmayacak olursa, bu yardım taleplerinin hiç bir sonuç ver­

mediğini söylemek yerinde olur. Aradan geçen zaman içinde, derebeyleri Macaristan bunalımı ile Almanya davaları arasında bir bağlantı kurmak için boşuna çaba harçamışlardı. Şarl’ın daha ziyade Alman meselelerine önem vermesine taraftar bu­

lunan Reichstag İmparator’dan Batıda bir uzlaşmaya varıp çalışmalarını daha ziyade Almanya’nın barışı ve Macaristan’ın karşılaştığı Türk tehlikesi işleri üzerinde toplamasını kendisin­

den rica etmişti. Bu ricayı yapanlar da bunun yersizliğini taktir etmiş olacaklar ki, diğer bir alternatif olarak Macaristan’ın sa­

vunulması sorumluluğunu İmparator ile paylaşmak teklifinde de bulunmuşlardı. Macaristan’ın güvenliği için gerekli miktarda kuvvet göndermeği Şarl kabul ettiği taktirde, Diyet ve Maca­

ristan’a bir kaç bin asker göndermeği uygun buluyordu. Şar- l’dan olumlu bir cevap alınamayınca Macar taleplerinin yerinde olduğundan hâlâ şüphede bulunan derebeyleri 1522 ilkbaha­

rında hiç bir kesin harekette bulunmamışlardı. Ancak Viyana’­

da toplanan komisyonun tehlike işareti veren raporu üzerine Macaristan’a 3000 kişilik bir kuvvet göndermeye razı olmuş­

lardı. Bu miktardaki kuvvet Macarların ihtiyacını karşılamaktan uzaktı, fakat Reichstag daha geniş ölçüde taahhüt altına gi­

rilmesini doğru bulmamıştı1.

Alman prensleri ile şehirlerin yardım konusu üzerindeki tu­

tumları 1522 sonbaharında ikinci Nürnberg Diyeti toplandığı zaman belirli bir değişiklik arzetmiyordu2. Şarl’da yardımda bulunmadıkça, ya da hiç değilse Batı ile barış akdi için ciddi bir teşebbüste bulunmadıkça, Reichstag da büyük ölçüde para ve asker yardımında bulunma teklifini tekrar reddetmişti.

Al-ı D .R .A . III, 75 v.d.

2 D .R .A ., III, 2 1 8 -2 1 9 , 338 v.d.

manlar Macarların 24000 kişilik bir kuvvet gönderilmesi talep­

lerini reddederken buna sebep olarak Almanya’nın içinde bu­

lunduğu zor şartları göstermişler ve bu kadar büyük bir kuv­

vete ihtiyaç görülmesini de şüphe ile karşılam ışlardır.

Gönderebilecekleri azami kuvvetin 4000’i geçemeyeceği ken­

dilerine bildirilmişti. Macar delegeleri ile Papalık temsilcisi ta­

rafından ısrarla tekrarlanan ricalar Macarların samimiyetine dair beslenen şüpheleri büsbütün arttırmıştı. Ferdinand’ın bü­

yük bir ümitsizlik içinde yardım talep etmesi dahi derebeylikleri harekete geçirmemişti. Gerçek bir Türk tehlikesinin mevcudi­

yetine inanmamaları ve Şarl'ın Macaristan'ın savunmasına yardımda bulunmaya yanaşmaması derebeylerin de Ferdi- nand’ın taleplerini reddetmelerine yol açmıştı. Bu şartlar altın­

da, Alman Diyetlerinin taleplerine muvafakat etmesini karde­

şinden defalarca rica eden Ferdinand Macarlara teklif edilen 4000 kişilik kuvveti kabul etmeleri tavsiyesinde bulunmaktan başka bir çare bulamamıştı. İmparator adına hiç bir yükün altına giremeyeceği gibi, Hapsburg ülkelerinden asker gönder­

mek hususunda da yetkiye sahip bulunmuyordu. Bu durum karşısında Macarlar da Ferdinand’ın tavsiyesine uymuşlardı.

Ocak 1524’de Nürnberg'de yeni bir Diyet meclisi toplandığı zaman, derebeyleri Macaristan’a yardım konusunda Şarl’ın tu­

tumunun değişmiş olduğunu farketmişlerdi1. Bu defa İmparator en muktedir elçilerinden biri olan Josef Hannart’i temsilci ola­

rak Diyet meclisine göndermişti. Hannart Şarl'ın Batıda karşı­

laştığı zor durumu izah etmiş ve bu meclis toplantılarına şahsen gelememesinin ve şu sıralarda yardımda bulunamamasının ne­

denlerini açıklamıştı. Bununla beraber, İmparator imkân bulur bulmaz Almanya meseleleri ile meşgul olacak ve macaristan’a da yardım gönderecekti; bu arada, tehlike karşısında bulunan bu krallığa muhtaç bulunduğu yardımı sağlama işinde Reic- htağ'a güveniyordu. Ferdinand Doğu’da harekete geçebilmek için Şarl’ın batıda derhal bir barış anlaşması yapmasını tercih ediyor idiyse de, yine de Hannart’ın bildirisini memnunlukla karşılamış ve onu kuvvetle desteklemişti. Her zamanki gibi bu

ı D .R .A ., IV, 2 8 9 v.d.

defa da Macar temsilcileri gösterişli bir şekide ricalarını tek­

rarlamışlardı. İleri sürdükleri tehlikeyi, Türklerin merhametsiz­

liğini ve Müslümanların Hiristiyanlık alemine yönelttikleri teh­

didi belirtiyorlardı. Türkler o sıralarda Mısırlıların üzerine çullanmış bulunduklarından Türk saldırılarının başlamak üzere bulunduğunu iddia edecek durumda değillerdi. Şimdiye kadar takip edilen yoldan ayrılarak, Diyet meclisi Macar iddialarının doğru olup olmadığı üzerinde durmadığı gibi, İmparatorun ta­

leplerine de muhalefette bulunmamıştı. Fakat buna karşılık, derebeyleri bütün yükü kendi üzerlerine almak arzusunda bu­

lunmadıklarını ve Batıda barış akdinin artık bir zaruret halini almış olduğunu belirtmişlerdi. Hatta, bu zarureti İmparatora bildirmek üzere kendisine bir heyet göndermeye dahi karar vermişlerdi. Bütün bu itibarı gösterilere rağmen Diyet meclisi­

nin yardım meselesini ciddiyetle ele aldığı görülmekte idi.

Ferdinand’ın desteği ile Şarl Macaristan’ın müdafaası için sürekli olmak üzere büyük ölçüde yardım talebinde bulunmuş­

tu. Diyet uzun vadeli bir yükün altına girmeyi kabul etmemiş,

tu. Diyet uzun vadeli bir yükün altına girmeyi kabul etmemiş,

Benzer Belgeler