• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.5. Türkiyede İlk Televizyon Yayınları ve TRT Dönemi

1.5.1.TRT’nin Kuruluşu ve İlk Yayınlar

Türkiye’de ilk televizyon yayını, 09 Temmuz 1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından sadece İstanbullulara yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Asıl Türkiye çapında örgütlenecek olan TRT bünyesindeki ilk televizyon yayını ise 31 Ocak 1968 tarihinde yapılmıştır (Kejanlıoğlu, 2003: 151).

1961 Anayasası’nın, 121. Maddesinde belirtilen “Radyo ve televizyon istasyonlarının idaresi, özerk kamu tüzel kişiliği halinde, kanunla düzenlenir.

Her türlü radyo ve televizyon yayınları tarafsızlık esaslarına göre yapılır…”

hükmü ile ilk defa radyo yayınlarının yanında televizyon yayınları için de bir düzenleme getirilmiştir. Böylelikle devletin güvencesinde tarafsız, özerk ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir yayın kurumunun kurulacağının amaçlandığı haberi verilmiştir. 1963’de 359 sayılı TRT Kanunu çıkarılarak; bu kanunun 35. maddesi ile Türkiye’de radyo ve televizyon istasyonlarını kurma ve işletme hakkı yine TRT’ye verilmiştir.

1964 – 1971 yılları arası dönemde TRT, yasal olarak kendine tanınmış olan özerkliğe rağmen, radyo ve televizyon yayınlarında siyasal iktidarın baskılarına maruz kalmıştır.

12 Mart muhtırasının ardından, 20 Eylül 1971’de Anayasa’nın 121.

maddesi değiştirilerek, gerçekte de uygulanmayan TRT’nin özerkliğine yasal olarak da son verilmiştir. Buna ek olarak TRT Kanunu’nda da özerkliği ortadan kaldırıcı değişiklikler yapılmıştır. Artık TRT üzerinde hükümetin doğrudan kontrolü söz konusu olmuştur. Dolayısıyla bundan böyle siyasal

24 iktidar el değiştirdikçe TRT’nin genel müdürleri değişecek, genel müdürler değiştikçe kadrolar tekrar belirlenecektir (Kejanlıoglu, 2003:153–154).

Türkiye’de 1980 ile 1983 yılları arasında baskıcı bir askeri yönetim olduğu için, bundan radyo ve televizyon yayınları da nasibini almıştır (Kejanlıoğlu, 2003: 155). 1982 Anayasası’nda “Radyo ve televizyon istasyonları ancak devlet eliyle kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde kanunla düzenlenir” maddesi yer almaktadır.

TRT tarafından kullanılan radyo ve televizyon yayınları üzerindeki devlet tekelinin kalkması ise ancak 1993 yılındaki anayasal değişiklikle mümkün olmuş; 1993 yılında anayasanın 133. maddesi, “Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek, kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir…” şeklinde değiştirilmiştir. Sonrasında özel radyo ve televizyonların birbiri ardına açıldığı yıllar başlamış; bu yıllar itibariyle de TRT Türkiye’de kamusal yayıncılığın tek örneğini oluşturmaya devam etmiştir. (Cankaya, 1997b:45)

Haber yayıncılığı, TRT’nin kuruluşundan bu yana önemli bir yere sahip olmuştur. Özerk yapısına rağmen TRT, belli dönemlerde getirilen yeni düzenlemelerle siyasal baskılara maruz kalmıştır. Her ne kadar ‘protokol haberciliği’, ‘resmi habercilik’ gibi nitelemelerle anılsa da TRT, ilkeli haber yayıncılığı açısından örnek teşkil etmektedir (Cankaya, 1997b: 45-46)

TRT’nin yayın politikası ve haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasıyla ilgili olarak TRT kanununda yer alan maddeler şöyledir:

(Cankaya, 1997b:63-64; www.mevzuat.gov.tr )

- Haberler ile yorumların kaynaklarını açıklamak,

- Kamuoyunun sağlıklı ve serbest bir şekilde oluşabilmesi için, kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak, tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak,

- Toplumun beden ve ruh sağlığına zarar verecek hususlara yer vermemek,

25 - Karamsarlık, umutsuzluk, kargaşa, dehşet, saldırganlık gibi

olumsuz duygular uyandıran ve telkin edici yayın yapmamak, - Kişilerin özel hayatlarına, şeref ve haysiyetlerine saygılı olmak ve

dürüstlük anlayışına bağlı olmak.

TRT’nin bu yayın politikası ilk televizyon program formatlarının da bu doğrultuda şekillenmesine sebep olmuş, bunun haricinde Milli Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa yürütülen köylü vatandaşlara, çocuklara, gençlere ve kadınlara yönelik eğitim programları gerçekleştirilmiştir (Aziz, 1999: 30-31).

1.5.2.Siyasal Açıdan TRT

Televizyonun ilk yıllarında yayınların yeni olması, kapsama alanının sınırlılığı ve ülkedeki alıcı sayısının azlığı gibi sebeplerden dolayı, siyasal iktidar bu iletişim aracına başlangıçta ilgisiz kalmıştır (Aziz, 1999:32-33).

Fakat zamanla siyasal alan TRT’ye ilgi göstermeye başlamış; kurumu etki altına alınmaya çalışmıştır. Baskılar özellikle TRT’nin bütçe görüşmeleri sırasında ve kadro atamalarında yoğunlaşırken; 2954 Sayılı TRT Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte hükümete, yayınlara doğrudan müdahale edebilme yetkisi verilmiştir (Aziz, 1999: 34).

Askeri darbeler, siyasi karışıklıklar ve inişli çıkışlı süreç, TRT ile siyasal anlamda yaşanan ilişkilere de yansımıştır. Siyasal otorite, zaman zaman, toplumu etkilemek adına radyonun ve televizyon üzerinden çalışmalarda bulunmuştur. Özellikle televizyonun bireysel ve toplumsal hayatı düzenlemeye başlaması ve ilgi odağı haline gelmesiyle birlikte TRT’ye karşı siyasal alanın ilgisi artmış ve buna bağlı olarak da baskılar yoğunlaşmaya başlamıştır (Cankaya, 1997b: 109).

Türk toplumu televizyona büyük bir ilgi göstermesine rağmen televizyon yayınlarının kapsama alanının darlığı ve alıcıların pahalı olması nedeniyle, ilk yıllarda seyirci sayısı oldukça sınırlı kalmıştır.

TRT yayın süreleri, 1970’li yıllarda artmaya başlayınca, TRT yayınlarına reklam almaya başlamıştır (Aziz, 1999: 41). Böylece TRT devlet

26 tarafından karşılanan bütçesine reklam gelirlerini de ekleyerek toplumsal ve siyasal alanın yanı sıra ekonomik anlamda da bir güç haline gelmiştir.

1980’li yıllara gelene kadar gerek teknik, gerekse program yapımı ve yayını konularında büyük bir ilerleme gösteren TRT, küresel düzeyde yaşanan gelişmelerle birlikte yeni bir döneme de girmiştir. 1990’larda ilk özel kanalların açılmasıyla oluşan yeni rekabet ortamına ayak uydurabilmek amacıyla TRT kendini yenilemek zorunda kalmıştır.