• Sonuç bulunamadı

Türkiye ve Libya Dış Ticareti

3.4. Arap Baharının Türkiye’nin Dış Ticaretine Etkileri

3.4.3. Türkiye ve Libya Dış Ticareti

Arap Baharı sürecinde Libya’nın diğer ülkelere göre özel bir konumu vardır. Baharın yaşandığı ülkelerde lider, rejim veya iktidar değişimi söz konusu olmakla birlikte, Libya’daki sürece özel olarak NATO dahil olmuş ve Muammer Kaddafi öldürüldükten sonra ülkede tam bir otorite boşluğu ve kaos meydana gelmiştir. Kaddafi sonrasında ortaya çıkan boşlukta Libya’da DEAŞ terör örgütü faaliyetlerini güçlendirmiş, bu örgüte karşı başlatılan NATO bombardımanında ülkede 14 milyar dolardan fazla zarar meydana gelmiş, siyasi boşluk ve istikrarsızlık nedeni ile farklı bölgelerde üç ayrı hükümet teşkil etmiştir. GSYH yaklaşık yarıya düşmüş ve petrol üretimi de nerdeyse üçte bir oranında azalmıştır.

Libya’yı NATO için önemli kılan temel husus, Kaddafi’nin terör konusundaki düşünceleri ve geçmişten beri uluslararası terörle ilişkileri olduğu iddiasıdır. Nitekim Dawis’e (1990: 10-11) göre Kaddafi, terörizmi uluslararası emperyalizmle mücadele etmenin ve kendi sosyalist dünya görüşünü gerçekleştirmenin bir yolu olarak görmektedir. Bundan dolayı Libya’da pek çok terör örgütü yuvalanma olanağı bulmuş, ülke bu örgütlerin eylem, eğitim ve finansmanı bakımından önemli bir merkez haline gelmiştir (Akt. Doğan ve Durgun, 2018: 72). Diğer yandan 1979 yılında ABD’nin Tahran Büyükelçiliğinin yakılmasından sonra 1980 yılında da Libya Büyükelçiliğinin

yakılması, yine 1980 yılında Libya’nın Çad’ı işgali, 1986 yılında Amerikan askerlerine yönelik gerçekleştirilen Batı Berlin’deki LaBelle Disco saldırısı ve nihayet 1988 yılındaki Pan-Am Havayolları uçağının İskoçya’nın Lockerbie kasabasında düşmesi gibi hadiselerde Kaddafi olağan şüpheli veya fail olarak ilan edilmiştir (Doğan ve Durgun, 2018: 73).

Ortadoğu’da Taliban, DAEŞ vb. gibi terör örgütleri ile Kaddafi ve Saddam gibi diktatöryel rejimler karşıtlığı üzerinden demokrasi betimlemeli yükselen/yükseltilen “Yeni Dünya Düzeni” söylemleri ile kıskaca alınan Kaddafi ve başında bulunduğu rejimi ABD ve Batı dünyasında “Başıbozuk Devlet (The Maverick State)” olarak nitelenmiştir (Caner ve Şengül, 2018: 59). Yaşanan tüm gelişmeler doksanlı yılların ortalarından itibaren Kaddafi’yi hedefe yerleştirmiş, Arap Baharı sürecine ABD-AB- NATO’nun müdahil olması için aranan bahaneyi sağlamış, neticede Arap Baharı ile başlayan süreç sonunda Kaddafi linç edilerek öldürülmüştür. Kaddafi’den sonra beklenen demokrasi gelmediği gibi, ülkedeki yaklaşık 140 kabile arasında iç mücadele başlamış, bunlar arasında Abaidat, Magariha, Warfalla15, Avagir, El-Mujabra ve

Farjan gibi kabileler diğerleri üzerinde tahakküm kurma yarışına girişmişlerdir. Libya, halen Ulusal Geçiş Konseyi/Ulusal Kongre tarafından yönetilmekteyse de ülkede Trablus’ta Halife Guvey’in başında olduğu Ulusal Mutabakat Hükümeti olan, Tobruk'taki Abdullah Sini’nin başında olduğu diğer siyasi kanatta yer alan Temsilciler Meclisi'ne yakın olan, yine Tobruk’ta güçlü olan ve karışıklığı bahane ederek darbeye kalkışan emekli General Hafter’in başında olduğu bir başka hükümet vardır (Şekil 3.2). Esasında bunlar bilinen hali ile “hükümet” olmaktan ziyade, içerideki güçlü kabilelerin desteklediği, iktidarı ele geçirmek isteyen gruplardır. Bu durum ülkeyi tam bir “başarısız devlet”16 formuna getirmiştir (Rotberg, 2003: 1; Yılmaz, 2012: 5; Ömer,

2016: 7-9).

15 Kaddafi rejimine karşı isyanda en büyük ve en önemli muhalefeti yapan kabile olup, rejim

değişiminde büyük payı vardır.

16 Bir devletin başarısızlığı yasal ve politik alanda temelde üç katmanda veya kategoride açıklanabilir,

bunlar (Rotberg, 2003: 1-4);

Başarısız devletler, ilk olarak, coğrafi etkinlikleri ile ilişkilendirilmekte ve kendi sınırları içerisinde kontrol ve otorite sağlama konusunda yetersiz kalmaktadırlar. Başarısız devletler, politik açıdan bir çöküşe işaret edecek şekilde, ülke içerisindeki hukuk ve düzen yok olmuştur.

Şekil 3.2. Libya’daki Hükümetler

Kaynak: (Domazeti ve Altun, 2018: 8)

Siyasi sorunlar yaşanan Libya’da çözüm için arayışlar devam ederken Arap Baharı sonrasında ekonomik yapı da oldukça bozulmuştur. Tablo 3.8’de gösterildiği üzere Arap Baharından sonra ülkenin GSYH’sı 2011 yılında %62,1 oranında düşmüş, 2012 yılında toparlanma görülse de 2013 ve sonraki yıllarda gerileme devam etmiştir. Benzer şekilde kişi başına GSMH’da da düşüş ve dengesiz seyir devam etmiştir. Tablo 3.8’de Libya’nın 2010-2018 yılları temel ekonomik göstergeleri aktarılmıştır.

Başarısız devletlerde, işlevsel manada yeterli devlet organlarının bulunmamasının yanı sıra, devleti uluslararası düzeyde temsil edecek, müzakerelerde bulunacak kurumlar da yoktur ve ülke dış dünyaya karşı aşırı derecede duyarlı hale gelmiştir.Başarısız bir devletin en temel niteliği ulusal ve uluslararası düzeyde “zorlayıcı güç” olarak varlık gösterememesi olduğu gibi bunu sağlayabilecek bir yönetsel kapasitesi ve insan kaynağı da bulunmamaktadır. Başarısız devlet vatandaşlarına kamu hizmeti götürememekte, vatandaşları nezdinde meşruiyeti bulunmamakta, otoritesinden söz edilememekte ve hükümet erkinin itibari değeri bulunmamaktadır.

Tablo 3.8. Libya’nın Temel Ekonomik Göstergeleri* Ana Göstergeler 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 GSYH (milyar USD) 74,77 34,69 81,87 65,50 41,14 27,84 26,22 38,11 48,31 GSYH (Yıllık Değişim %) 5,0 -62,1 123,1 -13,6 -24,0 -8,9 -2,8 26,7 7,8

Kişi Başına GSYH (Bin USD)

12,38 4,69 11,55 10,75 7,61 5,69 4,56 5,33 6,34

*Parçalanmış yapısından dolayı ülke hakkında sağlıklı ekonomik veri üretilememektedir.

Kaynak: Worldbank Data (2019) üzerinden oluşturulmuştur.

https://databank.worldbank.org/reports.aspx?source=2&country=LBY#advancedDownloadOptions, (03.06.2019).

Libya ekonomisinde görülen daralma ve istikrarsızlık Türkiye olan dış ticareti de etkilemiştir. Libya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkileri belli dönemlerde değerlendirmek mümkündür. Tablo 3.9’da görüldüğü üzere 2000-2006 yılları arasında petrol ithalatından dolayı Türkiye tarafında açık söz konusudur. 2007-2010 yılları arasında Türkiye’nin petrol ithalatında başka ülkelere yönelmesi ve Libya’da alt-üst yapı, müteahhitlik hizmetleri ve mal ihracatı nedeniyle negatif görünüm pozitife dönmüştür. Arap Baharının etkisi ile 2011 yılında Türkiye’nin Libya’ya ihracatı ciddi oranda düşmüştür. Ancak 2012-2015 yıllarında tekrar yükselerek eskisinden daha fazla olmuşsa da, ülkedeki karışıklıktan dolayı 2016 ve 2017 yıllarında nerdeyse yarı yarıya azalmıştır. 2018 yılında ise yeniden bir artış gözlenmektedir. Tablo 3.9’da Türkiye-Libya dış ticareti gösterilmiştir.

Türkiye’nin Libya’ya yaptığı ihracatta Arap Baharının olumsuz etkisi söz konusu olmuştur. Nitekim 2010 yılında 1,935 milyar dolar olan ihracat 2011 yılında 748 milyon dolara gerilemiştir. 2012 yılında 2,14 ve 2013 yılında 2,75 milyara dolara yükselen ihracat 2015 yılından 2017 yılına kadar gerilemeye devam etmiştir. 2018 yılında toparlanma söz konusu olsa da eski seviyelerin oldukça uzağında kalmıştır. Libya’da Arap Baharı sonrasında yaşanan siyasal ve ekonomik kaos ortamı Türkiye’nin ihracatında da dengesizliğe yol açmıştır. Türkiye’nin İzmir Ticaret Odası (2016) verilerine göre Libya’ya ihraç ettiği başlıca ürünler, mücevherci eşyası, mobilyalar, tavuk eti, halılar, demir çelikten yarı mamuller, hijyenik havlular, bebek bezleri, bitkisel sabit yağlar, plastik profiller, plastik ambalaj malzemeleri, ilaçlar, hazır giyim, ay çiçek yağı, bisküvi ve gofretlerdir.

Tablo 3.9. Türkiye-Libya Dış Ticareti (1.000 Dolar)

YILLAR İHRACAT İTHALAT HACİM DENGE

2000 96 786 882 -690 2001 67 848 915 -780 2002 163 754 917 -591 2003 255 1.073 1.327 -818 2004 337 1.514 1.851 -1.177 2005 384 1.989 2.373 -1.605 2006 489 2.297 2.787 -1.808 2007 643 400 1.043 243 2008 1.074 336 1.411 738 2009 1.798 403 2.201 1.395 2010 1.935 426 2.360 1.509 2011 748 140 887 608 2012 2.140 416 2.556 1.724 2013 2.753 304 3.057 2.449 2014 2.060 249 2.309 1.811 2015 1.420 196 1.616 1.224 2016 906 161 1067 745 2017 881 248 1129 633 2018 1499 367 1866 1132

Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı, 2018.