• Sonuç bulunamadı

Türkiye İle Tebligata İlişkin İki Taraflı Ve Aynı Zamanda Çok Taraflı

Uygulanması

3.9.1. Çok Taraflı Sözleşmelere Taraf Olunması

1905 veya 1954 Tarihli Lahey Sözleşmesine taraf olması hâlinde, 1965 Tarihli Sözleşme’nin 22. maddesinde âkit devletler arasındaki ilişki düzenlenmiştir.

“İşbu Sözleşme, tasdik eden Devletler arasındaki ilişkilerde, Hukuk Muhakemeleri Usûlü ile ilgili olarak Lahey'de sırası ile 17 Temmuz 1905 ve 1 Mart 1954'te imzalanan Sözleşmelerin biri veya diğerinde taraf oldukları nispette bunların 1 ila 7’nci maddelerinin yerine kaim olacaktır.” (Sözleşme madde 22)

Sözleşmenin 22.maddesine göre, taraf devletler. 1905 veya 1954 Tarihli Lahey Sözleşmesine taraf olmaları hâlinde 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesi’nin hükümlerine göre tebligat yapılacaktır.

Ülkemiz bakımından 22.maddenin uygulanmasına bakıldığında; Türkiye hem 1954 hem de 1965 Tarihli Sözleşmelere taraftır. 1905 Sözleşmeye ise taraf değildir. Bu madde kapsamında Türkiye ile aralarında hem 1954 Tarihli hem de 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesine taraf olan devletler bakımından, tebligata ilişkin 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesi uygulanacaktır.

3.9.2. 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesine Ve İki Taraflı Sözleşmeye Taraf Olunması Hâlinde

1965 Tarihli Lahey Sözleşmesi’nde, taraf devletlerin kendi aralarında ikili

sözleşmeler akdetmesi halinde hangi sözleşmenin öncelikli uygulanacağı

düzenlenmemiştir.

“İşbu Sözleşme, 22 ve 24 üncü maddelerin uygulanmasına halel gelmemek kaydı ile işbu Sözleşme ile düzenlenen hususlara ilişkin hükümler ihtiva edip de Âkit Devletlerin taraf oldukları veya olacakları Sözleşmeleri ihlâl etmez.” (Sözleşme madde 25)

Türk hukukunda, 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesi ile iki taraflı sözleşmeye taraf olunması halinde hangi sözleşmeye öncelik tanınacağına ilişkin 23/04/1982 Tarihli

Tebliğ201 yayınlanmıştır. Bu Tebliğ’in 3.bölümün 1.fıkrasındaki hükme göre;

“Tebliğ evrakının gönderileceği devletlerle memleketimiz arasında adlî yardım konusunda iki taraflı ve çok taraflı sözleşme varsa, ancak iki taraflı sözleşmede ayrı ve özel bir hüküm varsa o hususta ikili sözleşme uygulanacaktır. Tereddüt hâlinde ikili sözleşme uygulanacaktır”.

Bu hüküm bazı tartışmalara sebebiyet vermiştir. Bunlardan ilk görüşe göre; iki taraflı sözleşme ile çok taraflı sözleşme arasında özel hüküm genel hüküm ilişkisi vardır. Özel hüküm ile genel hüküm karşılaştığında, özel hüküm uygulanması gerekeceğidir. Mahkemelerin iki taraflı sözleşme ve çok taraflı sözleşme ile karşılaştıklarında hangisinin daha çabuk ve kolay şekilde uluslararası tebligatı sağlayacağını sağlıklı bir şekilde tespit edemeyeceği, bu nedenle farklı hükümleri ihtiva eden iki taraflı sözleşmenin, çok taraflı sözleşmeye göre tercih edilmesi ve uygulanması gerektiğidir202.

İkici görüşe göre ise, 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesi, âkit devletlerin taraf olduğu ve olacağı sözleşmelerde açıkça bir hüküm bulunmaması hâlinde, 1965 Tarihli sözleşme, adlî yardımlaşmaya ilişkin iki taraflı sözleşmelerin tebligata ilişkin hükümlerini yürürlükten kaldırmaz. Uluslararası sözleşmelerin çatışması hâlinde ise, uygulanacak Devletler hukuku kurallarının bu sonucu engellemediği ve ortada bir çatışma olmadığıdır. Taraf devletlerin amacının, uluslararası tebliğin sağlanması olduğu, aynı şekilde Adalet Bakanlığı’nın tebliğlerinde de bu hususun vurgulandığı, ancak “ayrı ve özel” bir hükmün bulunması hâlinde veya bu konuda tereddüt duyulması hâlinde, ikili sözleşmenin uygulanacağı belirtilmiş ise burada kastedilen “ayrı ve özel” hükümden anlaşılması gerekenin ne olduğu üzerinde durulmaktadır. Bu görüşe göre, tebligat hususunda sözleşmeler arasındaki her farklı esas ayrı ve özel hüküm olarak görülür ve bu konuda bir tereddüt duyulması hâlinde ikili sözleşmenin uygulanacağı ancak 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesinin uluslararası tebligat hususunda çok daha kolay ve süratli tebligat esaslarını getirdiğidir. Burada da mahkemelerin kesin olarak bağlanmayacağı ve tebligatın en hızlı ve

201 23/04/1982 Tarih ve 17673 Sayılı Resmi Gazete.

202 Moroğlu, Erdoğan, Muşul, Timuçin, Tebligat Hukuku, İstanbul, 1985, s.98 den aktaran Toker, 2011, a.g.d., s.145. dn.117.

kolay bir şekilde hangi sözleşme nezdinde gerçekleşmesi mümkün ise o sözleşmeye göre tebligatın yapılmasının daha doğru olacağıdır203.

Bu konu, Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan 63/3 No.lu Genelge’de düzenlenmiştir. Genelge de Tebliğ ile aynı hususa temas etmektedir.

“Türkiye ile tebligatın yapılacağı devlet arasında aynı zamanda ikili anlaşma ve çok taraflı sözleşme varsa, kural olarak çok taraflı sözleşmenin uygulanması, ancak ikili anlaşmada çok tarattı sözleşmelere nazaran tebligatı kolaylaştıran ayrı ve özel bir hükmün bulunması hâlinde ikili anlaşma hükümlerinin uygulanması; tereddüt hâlinde de yine ikili anlaşmaya göre işlem yapılmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir204.”

Türkiye bakımından, sonuç olarak, yerel mevzuatın da öngördüğü üzere, 1965 Tarihli Lahey Sözleşmenin kural olarak uygulanması gerektiğidir. Ancak ikili sözleşmede, uluslararası tebliğe ilişkin daha kolay yapılmasını sağlayan ve hızlandıran bir özel bir hüküm olması hâlinde, ikili sözleşme uygulanacaktır. Bu özellik ihtiva eden hüküm, çok taraflı sözleşmenin öngörmüş olduğu tebligat usulüne göre daha kolay uygulanabilir ve süratli bir şekilde, tebligatın yerine getirilmesini sağlayabilir olmalıdır205. Yargıtay bir kararında Almanya ile ülkemiz arasında yapılan ikili sözleşme hükümlerinin olduğunu ve tebligatın ise uygulamaya esas olan 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesine göre yapılacağını belirtmiştir:

“Davalılardan M.C. 18.01.2002 tarihinde, O. C. ise 07.11.2006 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybetmiş ve Alman vatandaşlığına geçmişlerdir; Almanya ile aramızda, 15/05/1930 tarih ve 1622 sayılı Kanunla onaylanan ve 04/06/1930 gün ve 1511 (III.Tertip II.Cilt, 470 s.) sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak her iki devlet arasında 18.11.1931 tarihinde yürürlüğe giren, 1929 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Devleti Arasında Hukukî ve Ticarî Mevaddı Adliyeye Müteallik Münesabatı Mütekabiliyeye Dair Mukavelename” mevcuttur. Almanya, 1965 Lahey Tebligat Sözleşmesi ve 1954 tarihli Lahey Hukuk Usulü Sözleşmesine taraf bulunmaktadır. Mukavelenameye göre, tebligata ilişkin talepname, talep edilen Devletin dilinde düzenlenecek ve tebligatı çıkaran makam, davacı ve davalının isim ve sıfatları, tebliğ

203Sakmar, A. (1982). “Hukuki Veya Ticari Konularda Yabancı Ülkelerde Tebligat”, Milletlerarası Hukuk Ve

Milletlerarası Özel Bülteni, 2(2), 25-26. 204 63/3 Sayılı Genelge, s. 4/8.

muhatabının isim ve adresi ve evrakın niteliği ile ilgili bilgiler yazılacaktır. Talepnameye, tebliğ edilecek evrakın, talep edildiği devletin dilinde düzenlenmiş onaylı tercümeleri eklenecektir. Tebligat ise halen uygulamaya esas olan 1965 Lahey Tebligat Sözleşmesine göre, tebligat evrakı 184 numaralı forma bağlı olarak Türkçe ve Almanca tercümeleri olmak üzere iki takım olarak düzenlenecektir, ancak mahkemece davalılara usulüne uygun gerekçeli karar tebliğ edilmemiş olup, Türkiye ve yurt dışında yayımlanan Türkçe gazeteler ile ilân yapılmış olması da tebligat yerine geçmemektedir. Bu nedenle mahkemece davalılar M.C. ve O.C. adına usulüne uygun tebligat çıkarılarak temyiz sürelerinin beklenmesinden sonra dosyanın gönderilmesi…206

206 Yargıtay 20 HD, 2015/10107 E. 2016/11810 K sayılı ve 06/12/2016 tarihli kararı. Web: www.uyap.gov.tr. 13 Eylül 2019’da alınmıştır.