• Sonuç bulunamadı

Belirli bir bölgede yetişen bitkiler o bölgenin florasõnõ oluşturur. Bir ülkenin florasõnõn zenginliği o ülkede yetişen bitki türlerinin sayõsõ, ilginçliği ise bitkilerin yayõlõşõ ve değişik vejetasyon tiplerine sahip olmasõ ile ölçülür. Türkiye florasõ tür sayõsõ bakõmõndan õlõman kuşakta bulunan ülkeler arasõnda dünyanõn en zengin floraya sahip ülkeleri arasõnda bulunmakla birlikte, çok farklõ vejetasyon tiplerine de sahiptir. Türkiye Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz bitki coğrafyasõ bölgelerinin geçiş kuşağõnda yer alõr(1). Ülkemiz florasõnõn zenginliğinin temelinde, değişik iklim tiplerinin varlõğõ, coğrafik durumu, jeolojik yapõsõ, topoğrafik özellikleri, çeşitli toprak gruplarõna sahip olmasõ ve üç değişik fitocoğrafik bölgenin birleştiği yerde bulunmasõ başlõca etken faktörlerdir.

Bitkiler ekolojik isteklerine uygun ortamlarda yaşarlar. Bu şartlar zamanla değişirse mevcut bitki örtüsünün tür çeşidi, türlere ait bireylerinin sayõsõ ve baskõnlõğõ bakõmõndan değişmeler gözlenir.

İklim bitki yaşamõnõ ve yayõlõşõnõ etkiyen en önemli ekolojik etmendir.

Türkiye’de ve kuzey yarõmkürenin orta kuşağõnda yer alan diğer ülkelerde Kuaterner’de oldukça köklü ve sõk sayõlabilecek iklim değişimleri yaşanmõştõr. Bu zamanda yaşanan son buzul dönemi öncesinde sõcaklõklarda büyük artõşlar olmuş ve buzullar eriyerek deniz seviyesi yükselmiştir. Ancak son buzul döneminde genel bir

soğuma meydana gelmiş ve kuzey yarõm kürede buzullar orta Avrupa’da Almanya içlerine kadar ilerlemiş, Alp’ler Kafkas’lar ve Himalaya’lar buzullarla kaplanmõştõr.

Buna bağlõ olarak yeryüzündeki mevcut suyun bir kõsmõ buzullarda depolandõğõndan deniz seviyesinde yaklaşõk 100 metrelik düşüş olmuştur. Bu iklim değişmelerine bağlõ olarak gerek dünyada ve gerekse Türkiye’de bitki örtüsünde farklõlaşmalar meydana gelmiştir. Tersiyer ve Kuaterner’de meydana gelen iklim değişimleri nedeniyle yeryüzünde, soğuma ve õsõnmalar birbirini takip etmiştir(2) .

Türkiye topoğrafyasõ çok değişken özellik göstermektedir. Çok sõk iklim değişiklikleri ve topoğrafyadaki farklõlõklar ülkemizde çok sayõda mikro iklim ve habitat oluşumuna ve dolayõsõyla bir çok relik alan ve endemik merkezinin ortaya çõkmasõna neden olmuştur.

Ülkemiz florasõnõn Avrupa florasõ ve komşu ülke floralarõ ile kõyaslandõğõnda, diğer ülkelerden çok daha zengin bir floraya sahip olduğu görülmektedir. Türkiye florasõna göre ülkemizdeki bitki türü sayõsõ 9222 iken, tüm Avrupa’daki bitki türü sayõsõ 11500 civarõndadõr(3,4) . Bu sayõ diğer komşu ülkelerden Lübnan ve Suriye’de 3000 ve Irak’ta 2900 civarõndadõr(5,6) .

1.2. Türkiye Florasõ İle İlgili Genel Kaynaklar

Türkiye florasõyla ilgili ilk önemli çalõşma İsviçreli botanikçi Boissier(7) tarafõndan 1865-1888 yõllarõ arsõnda 5 ana ve 1 ek cilt olarak yayõnlanan Flora Orientalis adlõ eserdir. Ancak bu konuda 1965-1985 yõllarõ arasõnda Davis’ in(8) editörlüğünde hazõrlanan Flora of Turkey and the East Aegean Islands adlõ 9 ciltlik eser en önemli kaynaktõr. Bu esere daha sonraki çalõşmalarõnõn değerlendirilmesi ile

1988 ve 2000 yõllarõnda iki ek cilt daha ilave edilmiştir(3,9). Halihazõrda 11 ciltten oluşan bu eserler değişik ülkelerden yüzden fazla botanikçinin katkõlarõyla hazõrlanmõştõr.

Türkiye florasõnõn yazõlmasõnda katkõsõ bulunan Türk botanikçilerin sayõsõ 37’dir. Türk botanikçilerinin katkõlarõ özellikle 7. ciltten itibaren artarak devam etmiştir ve halen de çalõşmalar devam etmektedir.

1.3. Çalõşmanõn Amaçlarõ

Delice, Ortakõşla ve Salmanlõ arasõnda kalan bölge Davis’in kareleme sistemine göre Türkiye haritasõnda B5 karesi içerisinde, Kõrõkkale, Çorum ve Yozgat il sõnõrlarõ içerisinde bulunur.

Delice, Salmanlõ ve Ortakõşla arasõnda kalan bölgenin çalõşma alanõ olarak seçilme nedeni, Delice, Salmanlõ ve Ortakõşla arasõnda kalan bu bölgenin şimdiye kadar detaylõ olarak çalõşõlmamõş, florostik ve ekolojik açõdan ilginç bir alan olduğu düşünülmesidir.

Bu çalõşmanõn amacõ Delice, Salmanlõ ve Ortakõşla arasõnda kalan coğrafik bölgenin floristik ve ekolojik özelliklerini ortaya çõkarmaktõr.

2. MATERYAL VE YÖNTEM

Araştõrmanõn arazi çalõşmalarõ 2003-2004 yõllarõ arasõnda gerçekleştirilmiştir.

Uygun vejetasyon dönemlerinde toplam 916 bitki örneği toplanarak, floranõn en iyi şekilde tespit edilmesine çalõşõlmõştõr. Toplanan bitki örneklerinin güvenilir bir şekilde teşhis edilmesi amacõyla, bu bitkilerin gerekli morfolojik yapõlarõ taşõmasõna özen gösterilmiştir. Bu örnekler kurutma kağõtlarõ arasõnda preslenerek kurutulmuştur. Alandan toplanan tüm bitki örnekleri Kõrõkkale Üniversitesi Anadolu herbaryumunda (ADO) korunmaktadõr.

Bitki örnekleri teşhis edilirken Türkiye Florasõ kullanõlmõştõr(3,8,9). Flora kitaplarõnda geçen terminolojinin anlaşõlmasõ için Botanical Latin ve İngilizce Türkçe Botanik Kõlavuzu kitaplarõ kullanõlmõştõr(10,11) . Yazar isimleri Authors of Plant Names isimli eserden kontrol edilerek yazõlmõş, ancak şüphe edilen bazõ yazar isimleri Türkiye Florasõndaki yazõlõşõ değiştirilmeden kullanõlmõştõr(12) .

Çalõşma alanõnõn haritasõ Harita Genel Müdürlüğünce hazõrlanan 1/100.000 ölçekli paftalardan basitleştirilerek çizilmiştir(13). Araştõrma alanõnõn toprak gruplarõna ait bilgiler ve bu topraklarõn yayõlõş haritasõ Toprak Genel Müdürlüğünün ýKõzõlõrmak Havzasõ Topraklarõý adlõ eserinden sadeleştirilerek alõnmõştõr(14) .

Çalõşma alanõnõn iklimi ile ilgili meteorolojik veriler Kõrõkkale Meteoroloji il Müdürlüğü arşivlerinden alõnmõştõr(15). Çalõşma alanõnõn ombro-termik diyagramõ çizilirken Walter metodu ve alanõn iklimsel değerlendirilmesi yapõlõrken Emberger(17)

Araştõrma alanõnõn floristik özellikleri daha önce yakõn bölgelerde yapõlmõş Dumanlõ Dağõ (Çankõrõ), Kervansaray Dağõ (Kõrşehir), Karagüney Dağõ (Kõrõkkale) ve Dinek Dağõ (Kõrõkkale) floralarõ ile karşõlaştõrõlmõştõr(18-21) .

Floristik listede tür ve tür altõ taksonlar alfabetik sõraya göre cins ve cins üstü taksonlar ise Türkiye florasõndaki filogenetik sõraya göre verilmiştir. Çalõşma alanõnõn tamamõ B5 karesi ve Kõrõkkale, Yozgat, Çorum il sõnõrlarõ içinde yer alõr.

(Şekil 2.1.1) Bu nedenle bitki lokaliteleri verilirken tekrardan kaçõnmak amacõyla

‘‘B5 Kõrõkkale, Yozgat, Çorum’’ ifadesi verilmemiştir. B5 karesi için yeni olan taksonlar ‘‘ YK’’ kõsaltmasõ ile belirtilmiştir. Bitki örneği toplana lokaliteler yazõlõrken adres, yükseklik, toplanma tarihi, habitat, toplayõcõ adõ (Eftal) ve numarasõ belirtilmiştir. Ayrõca tür ve tür altõ taksonlar için endemizm durumu ve biliniyor ise ait olduğu bitki coğrafyasõ bölgesi verilmiştir. Taksonlarõn ait olduğu bitki coğrafyasõ bölgeleri verilirken İran-Turan için ‘‘IT’’ Akdeniz için ‘‘AKD’’, Avrupa-Sibirya için ‘‘AS’’ ve endemik olanlar için de ‘‘E’’ kõsaltmalarõ kullanõlmõştõr.

Şekil 2.1.1. Çalõşma alanõnõn kareleme yöntemine göre Türkiye’deki konumu (! Çalõşma alanõ)

Kõrõkkale

!

●Yozgat

●Çorum A

B

C

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

26 28 30 32 34 36 38 40 42 44 42

40

38

36

3. ARAŞTIRMA BULGULARI

3.1. Coğrafya

Delice, Salmanlõ ve Ortakõşla arasõnda kalan bölge, İç Anadolu bölgesinin ortasõnda, Kõrõkkale, Yozgat, Çorum il sõnõrlarõ içerisinde Davis’in kare sistemine göre B5 karesinde yer alõr(8). Çalõşma alanõ Kõrõkkale, Yozgat ve Çorum illerinin birleşim noktasõnda yer alõr ve yaklaşõk 20 km uzunluğunda ve 10 km genişliğindedir (Şekil 3.1.1). Alan bitki coğrafyasõ olarak İran-Turan bölgesinin Orta Anadolu alt bölgesinde yer alõr(22).

Alanda yükseltiler 750 ile 1680 metre arasõnda değişir. Çalõşma alanõnda Delice ilçe merkezine doğru olan az eğimli araziler alanõn en düşük yükseltilerini içerirler. Alanõn en fazla yükseltisi kuzeyyurt beldesindeki ‘‘Eşekli Dağõ’’dõr ve 1644 metredir.

Çalõşma alanõnda doğal göl bulunmamakla birlikte az sayõda sulama amaçlõ küçük göletler mevcuttur. Çalõşma alanõn Delice kõsmõnda Delice Çayõ geçmektedir, ayrõca yazõn kuruyan kuru dereler bulunmaktadõr. Gavur Deresi, Mezar arkasõ Deresi ve Eşekli Deresi bunlarõn birkaçõdõr.

Alanõn en yaygõn formasyonu steptir. Bununla beraber bozuk meşe topluluklarõ da alanda önemli yer tutar. Eşekli Dağõnõn kuzey ve kuzeydoğu kõsõmlarõnda bazen yoğunlaşan, ancak çoğu kez seyrek olan Quercus cerris L. var.

cerris ve Quercus pubescens (Willd.) karõşõk topluluklarõ yer alõr. Bu topluluklarõn daha dejenere olmuş kalõntõlarõ, dağõn kuzey kõsmõnda sõk aralõklarla yer alan vadi yataklarõnda bulunur.

Alandaki step formasyonlarõ , İç Anadolu bölgesinin büyük kõsmõnda olduğu gibi, antropojenik etki sonucu regresif süksesyon ile olmuştur. Bu antropojenik etkiler alanda artarak devam ettiğinden birçok yerde step formasyonu da doğallõğõnõ yitirmiştir.

Ulaşõm Kõrõkkale - Delice arasõnda Samsun devlet yolu ve Kõrõkkale-Yozgat arasõnda Yozgat devlet yolu ile sağlanõr. Köyler arasõ ulaşõm nadiren asfalt, çoğu kez stabilize olan yollar ile sağlanmaktadõr (Şekil 3.1.1).

Alanda özellikle az eğimli kahverengi topraklarda yapõlan hububat tarõmõ, bağ ve bahçecilik ile mera hayvancõlõğõ en yaygõn tarõmsal faaliyetlerdir. Ayrõca şehrin su ihtiyacõnõn önemli bir kõsmõ dağdan ve kuyudan çõkan kaynaklardan elde edilir.

Şekil 3.1.1. Çalõşma alanõnõn coğrafik haritasõ (Çalõşma alanõ düz kalõn çizgi ile

gösterilmiştir)

3.2. İklim

İklim tipleri belli bitki türlerini karakterize ederler. Bitki türleri, çeşitli iklim elemanlarõnõn değerleri arasõnda yaşayabilirler. Bu sebeple iklim tiplerine göre bitkilerin dünya üzerindeki dağõlõmõ gerçekleşir.

Türkiye iklimsel olarak Akdeniz iklimli ve Akdeniz iklimli olmayan bölgeler olarak ikiye ayrõlõr. Çalõşma alanõ Akdeniz iklimli bölgelere girer. Akdeniz iklimi, fotoperiyodizmi günlük ve mevsimlik olan ve yağõşlarõ soğuk veya nispeten soğuk aylara toplanmõş, yazõ kurak olan ve bu yaz kuraklõğõ maksimum bir yaz sõcaklõğõ ile uyuşan tropikal dõşõ bir iklimdir.(16)

Çalõşma alanõna ait sõcaklõk, yağõş, bağõl nem ve rüzgar değerleri Kõrõkkale meteoroloji istasyonundan alõnmõştõr. Bu veriler sõcaklõk için son 32 ve yağõş için 21 yõllõk rasatlara ait ortalamalarõ yansõtmaktadõr. Araştõrma alanõnõn Kõrõkkale il merkezine yakõn olmasõ nedeniyle Kõrõkkale meteoroloji istasyonunun iklim verileri kullanõlmõştõr. Kõrõkkale meteoroloji istasyonu şehir merkezinde olup, rakõmõ 747 m dir.

3.2.1. Sõcaklõk

Canlõlar belirli sõcaklõk sõnõrlarõ içinde yaşar ve gelişirler. Bitki büyüme mekanizmasõ sõcaklõk değişimlerinden hayvanlara göre daha çok etkilenmektedir.

Çalõşma alanõnda ortalama yõllõk sõcaklõk 12.4°C’dir. Ortalama en yüksek sõcaklõk 30° ile Temmuz ayõnda ve ortalama en düşük sõcaklõk ise -3°C ile Ocak ayõnda gerçekleşmektedir.

3.2.2. Yağõş

Yağõş da sõcaklõk gibi iklim elemanlarõnõn en önemli karakteridir. Bitkiler için yağõşõn miktarõndan çok, yağõşõn mevsimsel dağõlõmõ önemlidir. De Martonne ve Gottmann yõllõk yağõş miktarõnõ ve yõllõk ortalama sõcaklõk değerlerini kullanarak iklim sõnõflandõrmasõ yapmõşlardõr (16) . Buna göre çalõşma alanõnda ortalama yõllõk 361 mm yağõş ile ‘‘yarõ- kurak yerler’’ grubuna girmektedir.

Çalõşma alanõnda en fazla yağõş 53,9 mm ile Mayõs ve 49,8 ile Nisan aylarõnda düşmektedir. En düşük yağõş 7,5 mm ile Eylül ve 12,8 mm ile Ağustos aylarõnda görülür. Yõllõk yağõş miktarõnõn aylara ve mevsimlere göre dağõlõş şekline

‘‘yağõş rejimi’’ denir. Yağõş rejiminin bilinmesi biyolojik açõdan son derece önemlidir. Çünkü vejetasyon, yağõşõn mevsimsel dağõlõmõ veya kurak bir mevsimin varlõğõndan etkilenir. Türkiye’deki yağõş rejimi tipleri azalan yağõş miktarõna göre dört mevsimin baş harfleri ile gösterilir. Kõrõkkale istasyonunda azalan yağõş miktarõna göre yağõş rejim tipi İKSY, ( Doğu Akdeniz yağõş rejimi II . alt tipi ) dir.

Bu yağõş rejim tipi Afyon, Ankara, Çorum,Yozgat, Niğde, Nevşehir, Sivas, Elazõğ ve Van dolaylarõnda oldukça geniş bir alanda yaygõndõr(16).

3.2.3. Bağõl Nem

Bağõl nem belli bir sõcaklõktaki havanõn içerdiği su buharõnõn o sõcaklõktaki bir havanõn ihtiva edebileceği en fazla su buharõna oranõdõr. Yani mevcut su buharõ ile doyma miktarõ arasõndaki farktõr, ki buna doyma açõğõ da denir ve % olarak ifade edilir. Bağõl nemin günlük değişimi sõcaklõkla ters orantõlõdõr (16). Çalõşma alanõn yõllõk ortalama bağõl nemi % 63’ dür. Ortalama bağõl nemin en yüksek olduğu aylar

% 78 ile Aralõk ve %74 ile Ocak aylarõdõr. Bağõl nemin en düşük olduğu aylar %51 ile Ağustos ve %52 ile Temmuz aylarõdõr.

3.2.4. Rüzgar

Rüzgar, farklõ basõnçlardan oluşan ve yatay yer değiştiren bir hava kütlesinin hareketi ile oluşur. Rüzgar önemli bir ekolojik etmendir. Rüzgar, sõcaklõk, atmosfer basõncõ ve coğrafik özellikler gibi çeşitli ortamsal etmenlerden oluşur. Sõcaklõk ve yağõş kadar olmasa da rüzgar bitkinin büyümesinde, üremesinde, yayõlmasõnda ve ölmesinde etkilidir. Çalõşma alanõnda hakim rüzgarlar batõ ve güneybatõndan esmektedir. En hõzlõ esen rüzgar batõdan esmekte olup, ve hõzõ 28.1 m/sn dir.

3.2.5. Alanõn İklimsel Yorumu

Dünyayõ çeşitli iklim bölgelerine göre gruplandõrmak için bir çok araştõrmacõ farklõ prensipleri ve iklim formüllerini ortaya koyarak orijinal çözüm yollarõ aramõşlardõr. Bu çalõşmada alan Akdeniz iklimli bölgelere girdiğinden daha çok Akdeniz iklimi ve bunun problemleri üzerinde durmuş olan Emberger’in metodu dikkate alõnacaktõr. Emberger’in sõnõflandõrmasõ fotoperyodizm, sõcaklõk ve yağõş rejimlerine dayanmaktadõr (16).

Akdeniz ikliminin en önemli özelliği az çok belirgin ama devamlõ olan bir kurak evrenin bulunmasõ ve yõl içindeki en yüksek sõcaklõğõn bu evreye rastlamasõdõr. Bu evrede çok miktarda yağõş görülür. Akdeniz iklimindeki bu kurak evreyi tespit için Emberger şu formülü önermiştir;

S= PE / M Burada;

S= Emberger’in kuraklõk indisi,

PE= P6+P7+P8 ( En sõcak üç ayõn yağõş toplamõ, alan için bu aylar Haziran, Temmuz ve Ağustos’tur )

M= en sõcak ayõn maksimum sõcaklõk ortalamasõdõr.

S değerine göre istasyon;

S ‹ 5 ise Akdeniz iklimli,

5 ‹ S ‹ 7 ise yarõ Akdeniz iklimli, S › 7 ise Akdenizli iklimli değildir.

Bu formüle göre çalõşma alanõ için S değeri 1.7’ dir. Bu değer 5’den küçük olduğundan çalõşma alanõmõz Akdeniz ikliminin etkisi altõndadõr. Ayrõca, Emberger Akdeniz ikliminin katlarõnõ ve kuraklõk derecesini tayin için şu formülü önermiştir;

Q= 2000. P / (M2 - m2 ) Burada;

Q : Yağõş- Sõcaklõk emsali

P : Ortalama yõllõk yağõş miktarõ,

M : En sõcak ayõn maksimum sõcaklõk ortalamasõ, m : En soğuk ayõn maksimum sõcaklõk ortalamasõdõr.

Formülde sõcaklõk değerleri Kelvin derece olarak kullanõlacağõndan M ve m değerleri 273 sayõsõ ile toplanmalõdõr. Q ve P değeri ne kadar büyükse iklim o kadar nemli, ne kadar küçükse iklim o derece kuraktõr. Q ve P değerlerine göre Akdeniz iklimleri farklõ katlara (Biyoiklim Katlarõ) ayrõlõrlar. ‘‘m’’ aynõ zamanda donlu devrelerin süresini de ifade eder. ‘‘m’’ değeri ne kadar küçükse o kadar uzundur.

‘‘m’’ değerinin 0’dan büyük veya küçük oluşuna göre Akdeniz Biyoiklim tipleri ayrõlõr.

Emberger’in bu formülü çalõşma alanõna uygulandõğõnda Q =38.5 ve m = -3

0C bulunur. Buna göre çalõşma alanõn biyoiklim katõ Çizelge 3.1.1 ‘de ‘‘yarõ-kurak alt soğuk Akdeniz iklim tipi’’ olarak verilmiştir(22).

Çizelge 3.1.1. Çalõşma Alanõn İklim Sentezi

İstasyon Yükseklik

Alanõn ombro-termik diyagramõ için öncelikle aylara göre yağõş ve sõcaklõk işaretlenerek eğriler çizilir. Kurak evre bu iki eğrinin ilk kesiştikleri yerde başlar ve ikinci kesiştikleri noktada biter. Diğer noktalar arasõnda kalan kõsõm ise yağõşlõ evreyi gösterir. Çalõşma alanõ için çizilen diyagram incelendiğinde beş ay gibi uzun geçen bir yaz kuraklõğõ evresinin varlõğõ görülür. Bu yaz kuraklõğõnõn varlõğõ, özellikle kurak ortam şartlarõna adapte olmuş kserofitlerin alanda bulunmasõna imkan tanõmaktadõr. Yaz kuraklõğõ bize alanõn Akdeniz ikliminin etkisi altõnda olduğunu göstermektedir, çünkü bu yaz kuraklõğõ Akdeniz ikliminin en tipik özelliğidir.

Şekil 3.2.1 ‘de çalõşma alanõn ombro-termik (yağõş sõcaklõk) diyagramõ çizilmiştir(17). Ombro-termik diyagramõnda iki eğri vardõr. Bunlardan biri 0C olarak sõcaklõk eğrisi, diğeri ise mm cinsinden yağõş eğrisidir. Bu grafikte yağõş ve sõcaklõk karşõlõklõ iki ayrõ dikey koordinatta, aylar ise yatay eksende gösterilir.

3.3. Toprak

Delice (Kõrõkkale), Salmanlõ (Yozgat) ve Ortakõşla (Çorum) arasõnda kalan bölgenin toprak bilgileri ve toprak haritasõ Toprak ve Su İşleri Genel müdürlüğünce hazõrlanmõş “Kõzõlõrmak Havzasõ Topraklarõ’’ adlõ eserden ve alandan alõnan toprak örneklerinin Köy Hizmetleri Ankara Araştõrma Enstitüsü Müdürlüğü laboratuarlarõnda yapõlmõş analiz sonuçlarõndan yararlanõlarak hazõrlanmõştõr(14). Araştõrma alanõnõn en yaygõn toprak grubu ‘’kireçsiz kahverengi topraklar’’ olup.

“kahverengi’’, “kõrmõzõ–kahverengi’’ ve “tuzlu” topraklar ise alandaki diğer önemli gruplardõr. Kuru dere yataklarõnda bulunan aluviyal topraklar ile toprak örtüsünden yoksun çõplak kayalõklarõn alandaki mevcudiyeti önemsenmeyecek düzeydedir.

3.3.1. Kireçsiz Kahverengi Topraklar

Bu toprak grubu bölgenin ana kütlesini oluşturur ve en yaygõn gruptur.

Bölgenin büyük bir kõsmõnõ oluşturan kireçsiz kahverengi topraklar üzerinde tarõm faaliyeti oldukça azdõr ve bu topraklar daha çok doğal step vejetasyonu ile örtülüdür.

Bu topraklar kireçsiz jeolojik maddeler üzerinde oluşmuş kahverengi, kalõn A1 ve genellikle kil birikimli B katmanõndan ibaret topraklardõr. Üst toprak kahverengi ve sarõmsõ kahverengidir. Serbest kireç tüm profilden yõkanmõştõr, ancak alt katlarda çok az miktarda bulunabilir. Alandaki kireçsiz kahverengi topraklar granitten ayrõlmõş kumlu materyal üzerinde oluşmuş koyu bir üst toprak ve az belirgin bir B katmanõ şeklinde gözlenir. Bu topraklarda, ana maddenin (granit) kireçten yoksun oluşu, kil birikimini kolaylaştõrõlmõştõr.

Alanda genellikle dik ve sarp yamaçlarõ tercih eden bu toprağa, daha az eğimli alt kõsõmlarda kahverengi ve kõrmõzõ kahverengi topraklar komşu olurlar. Bu iki toprak grubunda katmanlar nispeten daha net olarak gözlenebilir. Kireçsiz kahverengi topraklarõn yayõlõş gösterdiği dik ve sarp eğimler, çok sõğ topraklõ, taşlõ arazi halindedir. Bu topraklar komşu olduklarõ kahverengi ve kõrmõzõ kahverengi topraklardan profilde serbest kireç içermemeleri, kil birikimli bir B katmanõna sahip olmalarõ ve daha sert ve sõkõ kõvamlõ bir yapõya sahip olmalarõ ile ayrõlõrlar. Bu topraklar genel olarak orta derinliktedir. Dik ve sarp eğimlerde 10-30 cm’ lik bir A katmanõ bulunur. B katmanlarõ kil birikimlidir. Üst toprak kahve ve sarõmsõ-kahve renkli, taneli ve blok yapõlõdõr. Kõvam hafif sert, nemliyken dağõlgan-sõkõdõr. Alt toprak daha kõrmõzõ, orta-kuvvetli blok ve prizmatik yapõlõ ve A’dan daha sõkõ ve serttir. Bünye genellikle killi-tõn ve kildir. Kil zarlarõ belirgindir. Taşlõlõk oldukça yaygõndõr. Profilin A katmanõnda serbest kireç yoktur, ancak B’nin alt kõsõmlarõnda ve C de az miktarda bulunabilir.

Bu topraklarda organik madde genellikle % 1-2’dir. Doğal örtünün korunduğu yükseltilerde ( Eşekli Dağõnõn güney etekleri gibi) %5’e kadar çõkabilir.

pH 6.5-7.6 arasõnda değişir. Katyon değişim kapasitesi 30-45 me/100g kadardõr.

Bazla doyma yüksektir. Değişken katyonlardan Ca++ baskõndõr. Su ve besin tutma kapasitesi ortadõr. Yarayõşlõ fosfor genellikle düşük ve potasyum yüksektir.

3.3.2. Kahverengi Topraklar

Alanda Baraklõ ve Kuzeyyurt arasõndaki az eğimli arazide bulunan bu toprak grubu daha çok hububat tarõmõ, bağ ve bahçe olarak değerlendirilmektedir. Üzerinde doğal vejatasyon pek kalmamõştõr. Sadece alandaki kuru dere yataklarõnõn dik, çok dik ve sarp sayõlacak eğimli yamaçlarõnda çoğu kez meşe ve step karõşõmõ heterojen bitki topluklarõ bulunur.

Bu topraklar; pekişmemiş, kireçli tortullar üzerinde oluşmuş, organik madde birikimli A1, yapõ ve renkçe farklõ B ve kireç birikimli C katmanlarõndan ibaret zonal topraklardõr. Kurak orta Anadolu kuşağõnõn en yaygõn ve tipik toprağõ olan kahverengi topraklarda çoğu kõş ve ilkbaharda düşen yağõş serbest kireci 40-50 cm derinliğe kadar kõsmen yõkanmõştõr. Yõkanan kireç bu derinliğin altõndaki bir katta birikmiştir. Birikim kata yayõlmõş halde, veya iplikçikler, ve yumuşak cepler şeklindedir. Kireç yõkanõmõ kahverengi toraklarõnõn oluşumunda en belirgin işlemdir.

Fakat bu işlem üst katlardaki kirecin tümünü yõkayacak derecede ileri değildir.

Kirecin biriktiği katlar akçõl yada beneklidir. Üst katlar ise kahve renklidir. A ve B katmanlarõndan ibarettir. A1, bitki köklerinin çürümesiyle toprağa katõlmõş organik madde dolayõsõyla koyuca renklidir. Daha az organik madde içeren ve A’ ya göre daha nemli koşullara sahip B katõ, farklõ yapõsõ, daha sert kõvamlõ ve net kahve rengi ile A’dan ayrõlõr.

Alandaki kahverengi topraklar hafif ve orta eğimli eteklerde bulunurlar.

Eğimin azlõğõ nedeniyle daha çok tarõm arazisi olarak değerlendirilen bu topraklarda doğal bitki örtüsü pek kalamamõştõr. Alanda daha çok kuru tarõm yapõlõr. Tahõl tarõmõ ve bağcõlõk yaygõndõr. Azda olsa sebze ve meyve yetiştiriciliği şeklinde bir sulu tarõm faaliyeti de mevcuttur. Bu topraklar genel olarak sõğ ve orta derinliktedir (40-90 cm).

Hafif eğimlerde derin, dik-sarp eğimlerde çok sõğ değişimlerde rastlanõr. Renk koyu kahve-koyu sarõmsõ kahve arasõndadõr. Bünyece killi tõn ve kildir. Bazen B’ de bünye daha ağõrdõr. Bu toprağõn aşõnõmla ince fraksiyonunu yitirmesinden ileri gelir. Yapõ bütün profilde bloktur. Ancak B’de daha kuvvetlidir. Kõvam üstte hafif sert,

Hafif eğimlerde derin, dik-sarp eğimlerde çok sõğ değişimlerde rastlanõr. Renk koyu kahve-koyu sarõmsõ kahve arasõndadõr. Bünyece killi tõn ve kildir. Bazen B’ de bünye daha ağõrdõr. Bu toprağõn aşõnõmla ince fraksiyonunu yitirmesinden ileri gelir. Yapõ bütün profilde bloktur. Ancak B’de daha kuvvetlidir. Kõvam üstte hafif sert,

Benzer Belgeler