• Sonuç bulunamadı

Türkiye Ekonomisinde Para İkamesine Yol Açan Faktörler, Para İkamesinin Ölçümü ve Göstergeler

PARA İKAMESİ OLGUSU VE TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

2.2. Türkiye Ekonomisinde Para İkamesine Yol Açan Faktörler, Para İkamesinin Ölçümü ve Göstergeler

Türkiye ekonomisini genel hatları ile finansal liberalizasyon çerçevesinde açıklamaya çalıştıktan sonra, bu bölümde yaşanan gelişmelerle birlikte

meydana gelen Türkiye’deki para ikamesi sürecine neden olan faktörler, para ikamesinin ölçümü ve göstergeleri ortaya koyulmaya çalışılacaktır.

2.2.1. Para İkamesine Yol Açan Faktörler

Para ikamesinin yaşandığı diğer piyasa ekonomilerin de olduğu gibi, Türkiye ekonomisinde de para ikamesine yol açan faktörler paralellik göstermektedir. Para ikamesinin meydana gelmesi için gerekli hukuki koşulların sağlanmasıyla birlikte, Türkiye ekonomisinde de para ikamesi olgusu hızla yaşanmaya başlamıştır. Türkiye ekonomisinde bu olguya neden olan faktörler, aşağıda açıklanmaya çalışılacaktır.

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte piyasa ekonomisini benimseyen Türkiye ekonomisinde, izlenen politikalar ile birlikte yaşanan problemler nedeniyle enflasyon olgusunun meydan gelmesi ve bu olgunun kronik bir hal alması Türkiye’deki para ikamesi sürecinde önemli rol oynamıştır (Tunay, 2001). 1980’li yıllardan sonra izlenen Ortodoks istikrar tedbirleriyle birlikte ücret ve maaşlarda enflasyon altında artış sağlanması, yaşanan krizlerle birlikte satın alma gücü düşen halk, gelirlerindeki azalmanın önüne geçmek için hızla TL’den uzaklaşmaya ve yabancı para birimlerine yönelmeye başlamıştır. Zaman içinde değerinde istikrarsızlıklar yaşanan TL’den enflasyon nedeniyle hesap birimi, işlemlere aracılık etme ve değer saklama aracı olarak uzaklaşmıştır. Özellikle ekonomik birimlerde, 24 Ocak 1980 İstikrar Tedbirlerinin başarıya ulaşmaması ve yeniden bir kriz ortamına girilmesi nedeniyle, enflasyondaki artışların kalıcı olacağı yönünde bekleyişlerin oluşması, hem enflasyon olgusunu beslemiş hem de TL’den uzaklaşmayı hızlandırmıştır (Oskooee, Domaç: 2002).

24 Ocak 1980 yılından önce de Türkiye’de enflasyonist bir ortamın yaşanması ve dış ticaret açıklarını kapatmak için birçok kez devalüasyon yapılmıştır. Halkın da bu yönde bekleyişlerinin oluşması ve hem portföylerinde hem de ekonomik faaliyetlerine kullandıkları TL’leri diğer para birimlerine çevirebilecekleri bir hukuki ortam oluşmamıştı. Ancak 24 Ocak Kararları ile birlikte finansal alan liberalizasyon sürecinin yaşanmasıyla birlikte, kurlardaki

artışların devam etmesi yani TL’nin yabancı para birimleri karşısında serbest piyasa koşullarında da değer kaybetmesiyle ekonomik birimler TL’den uzaklaşmaya bu kanaldan da yönelmişlerdir (Civcir, 1998). Bu nedenin yanında iç piyasaların yanında, dış piyasalarla olan ilişkilerde de liberal bir yapılanmaya gidilmesi, ekonomik faaliyetlerde (ithalatın serbest bırakılması ile birlikte) yabancı para birimlerinin kullanımı artmıştır.

Türkiye’deki ekonomik birimler 1980’li yılların öncesinde özellikle Amerikan Doları ve Alman Markı’nı yaşanan devalüasyonların etkisiyle portföylerinde bir aktif olarak bulundurmuşlardır. Özellikle Almanya’ya giden Türk işçilerin artmasıyla birlikte Alman Markı TL’nin yerini bu dönemde almaya başlamıştır. Fakat 1980 öncesi yaşanan olgu tam olarak para ikamesi olarak adlandırılamaz. Çünkü para ikamesinden söz edebilmek için TL’nin Amerikan Doları ve Alman markı gibi yabancı para birimleri değişiminin, tedrici ve sürekli bir hal alması gerekmektedir. Bu durum da 1980’li yıllarda sağlanan hukuki değişim ve finansal alanda yapılan liberalizasyonla mümkün olmuştur (Selçuk, 1994).

Para ikamesinin meydana gelmesine neden olan bu iki doğrudan faktörün yanında, dolaylı faktörler de vardır. Bu faktörler daha çok para ikamesinin varlığı durumunda bu olgunun gücünü arttıran ya da azaltan faktörler olmaktadır. Bu tür faktörler daha çok para ikamesine yönelik yeni yaklaşımlarda ve uygulamaya yönelik modellerde kullanılmaktadır. Türkiye’de para ikamesinin meydana geldiği 1980’li yıllardan itibaren TL mevduatlara verilen reel faiz oranlarında artış yaşandığı dönemde DTH’larında bir azalma yaşanmıştır. Ancak bu durum para ikamesine neden olan bir değişken değil sadece portföy ayarlama etkisine neden olan bir faktördür. Aynı şekilde para ikamesinin varlığı veri alındığında parasal tabanda bir artış olduğunda bu artış para ikamesini besleyecek şekilde yabancı para birimi talebine dönüşmektedir (Özkaramete, 1996).

2.2.2. Para İkamesinin Ölçümü ve Göstergeleri

Türkiye’de para ikamesinin yaşanmaya başlandığı 1980’li yıllardan itibaren yapılan çalışmalarda bu olguyu ölçmek için kullanılan değişkenler, bu olgunun

yaşandığı diğer ülkelerdeki değişkenlerle aynıdır. Ancak ölçüm sırasında bu değişkenlerin kullanımında çeşitli farklılıklar görülmektedir.

Türkiye’de para ikamesinin bir göstergesi olarak en önemli ve açık gösterge DTH’ları ve bu hesaplardaki aylık ya da yıllık artış oranlarıdır. Örnek olarak Özkaramete (1996) yaptığı çalışmada, para ikamesinin ölçümü ve göstergesi olarak, toplam yurtiçi döviz tevdiat hesaplarını, toplam mevduatlara bölümünü kullanmıştır. Benzer yöntem Selçuk (1994) tarafından da izlenmiş ve para ikamesinin ölçümü ve göstergesi olarak toplam yurtiçi döviz tevdiat hesaplarının M2Y’ye bölümünü kullanmıştır. Burada eklenmesi gereken, dolaşımdaki yabancı para birimi ve yastık altındaki yabancı para birimi hakkında her hangi resmi bir veri olmamasından dolayı, yabancı para biriminin değer saklama aracı olarak tutulduğuna dair güçlü bir gösterge olan DTH’larının Türkiye’deki para ikamesinin ölçümü ve göstergesi olarak yoğun olarak kullanıldığıdır. Enflasyonist bir liberal ekonomide para ikamesi varsayımıyla Çağlar (1996), DTH’larının toplam mevduatlara oranını para ikamesinin ölçümünde kullanmıştır (Çağlar, 1996).

Bu yönteme paralellik oluşturan bir başka yöntem de, yerli reel para birimi ya da bu para birimine olan talebi para ikamesinin ölçümünde kullanmaktır. Bu yönteme göre, yerli para ve yabancı para biriminin birbirinin fırsat maliyeti olduğu durumda, yerli reel para arzının ya da talebinin artması, para ikamesinin azalması anlamına gelmekte, ya da tam tersi durum da olmaktadır. Bu yöntem de Türkiye’de para ikamesinin ölçümü ve göstergesi olarak kullanılmaktadır (Ertürk, 1991).

Türkiye’de para ikamesinin ölçümünde kullanılan ve gösterge niteliğinde olan bir başka yöntem de DTH’larını son yıllarda oluşturulan parasal büyüklüklere oranlamaktır. Bunda amaç, para benzerlerindeki gelişmeler ve finansal alandaki gelişmelerle birlikte para arzı tanımlarında yapılan değişiklikleri, yapılan tahminlere yansıtmak ve analizin geçerliliğini arttırmaktır. Bunlardan biri DTH’larını daha önceki çalışmalarda kullanılmış olan, geniş tanımlı para arzı olan M3A’ya bölümüdür (Kural, 1997). Özellikle Türkiye’de

para ikamesinin ölçümü ve göstergesi olarak DTH ve bu hesabın çeşitli büyüklüklere bölümünün yoğun bir şekilde kullanıldığı görülmektedir.