• Sonuç bulunamadı

PARA İKAMESİ OLGUSUNUN TEORİK ÇERÇEVESİ

1.3. Para İkamesine Yol Açan Faktörler

Para ikamesi sürecinde 70’li yıllarda meydana gelen finansal serbestleşme önemli bir rol oynamaktadır. Bundan önceki dönemde geçerli olan Bretton Woods sisteminde Amerikanın dış ticaret açıklarının büyümesi ile birlikte dolara olan güvenin azalmasıyla başlayan sistemin yıkılışı, doların devalüe edilmesiyle de önlenemeyince, sistemin işlememesi nedeniyle bu sistemden vazgeçilmiştir. Bundan sonra yerli paralar arasındaki sabit kurlar sürdürülemediği için, kurlar dalgalanmaya bırakılmıştır.

Sabit kur sisteminin dünyada uygulandığı dönemde, para ikamesi olgusu söz konusu değildi, çünkü bu dönemde paraların altına bağlı değerleri sabitlenmişti. 1970’li yıllardan itibaren ise ABD dolarının hakim para özelliğini kısmen yitirmesiyle birlikte Avrupa’daki bazı ülkelerin paraları ile birlikte Japon yeni gibi güçlü paralar piyasalarda etkin rol oynamaya başlamıştır. Bu dönemden sonra artık dolar tek başına uluslar arası sistemde hakim para olarak rol oynayamamıştır. Piyasa aktörleri artık hangi parayı ellerinde tutacaklarına karar vermekle kalmayıp aynı zamanda bu paralar arasında değişim yapabilme olanağını da ellerinde bulundurmuşlardır.

1980’li yıllardan itibaren finansal piyasalar arasındaki bütünleşmenin hızlanmasıyla birlikte, bu yeni sürece gelişmekte olan ülkeler uyum sağlamakta zorlanmışlardır. Bu ülkelerin Uluslar arası piyasalara entegre olamamaların da etkili olan faktörler arasında, enflasyonist bir yapıya sahip olmaları, kamu kesimindeki mali disiplinsizlik, kamudaki yüksek borçlanma gereği, piyasalardaki geleceğe dair beklentilerdeki belirsizlik durumu, ödemeler bilançosundaki açıklar gibi faktörler etkili olmuştur. Özellikle bu dönemden itibaren gelişmekte olan ülkelerde yerli para talebinde istikrarsızlıklar meydana

gelmeye başlamıştır. Gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik birimler, piyasa yapılarındaki çeşitli sorunlar nedeniyle, sağlam para birimlerine, para taleplerinde yer vererek varlıklarını koruma yoluna gitme imkanı bulmuşlar ve para talebinde istikrarsızlıklar ortaya çıkmaya başlamıştır.

Bu dönemle birlikte gelişmekte olan ülkelerin kaynak ihtiyaçlarını dışardan sağlama imkanlarının oluşmasıyla birlikte, söz konusu ülkelere hızlı kaynak girişi yaşanmıştır. Faiz – kur arbitrajıyla da hükümetlerin kaynak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışması, spekülatif amaçlı sermayeyi bu ülkelere çekmiştir. Bu spekülatif amaçlı fonların piyasalar arasında hızlı hareket edip, ülkede kısa vadeli kalmasından dolayı daha da kırılgan hal alan gelişmekte olan piyasalarda, yerli paradan kaçış hız kazanmıştır. Bu ülkelerde yaşanan para ikamesi olgusuna gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek enflasyonist yapı ve finansal piyasaların sığ olması da katkıda bulunmuştur.

Süreç içinde gelişmekte olan ülkelerde para ikamesini besleyen bu yapının yanında, gelişmiş ülkelerde para ikamesi süreci farklı sebeplere dayanmaktaydı. Gelişmekte olan ülkelerde para ikamesi süreci yerli paranın geleneksel fonksiyonları olan işlemlere aracılık etme, hesap birimi olma ve değer saklama aracı olma özelliklerini kapsayan bir yapı haline gelir iken, gelişmiş ülkeler için para ikamesi sadece ekonomik birimlerin portföy tercihi olarak ortaya çıkmıştır. (Ertürk, 1991: 125)

Getiri ve risk faktörlerine göre gelişmiş ülkelerdeki ekonomik birimler, portföylerine yabancı para ve bu paraya bağlı likit varlıklara yer vermektedirler. Gelişmiş ülkelerde para ikamesinin ekonomileri zarara uğratan bir yapı haline gelmemesinin nedeni, bu ülkelerin uluslar arası piyasalara entegre olabilmeleri, hem reel hem de finansal piyasalarının sağlıklı işlemesidir.

Bunlara ek olarak finansal piyasalardaki yeniden düzenleme hareketleriyle birlikte ticari ve finansal işlemleri kolaylaştıracak teknolojik yeniliklerin hızlı bir şekilde gelişmesi ve uygulanması, para ikamesinin hızlanmasına yardımcı olmuştur. Böylece bir ülkenin vatandaşları, bir diğer ülkenin parasını ister kendi ülkelerinde, ister ilgili paranın bulunduğu ülkede ve isterse üçüncü bir ülkede

açtıracakları çeşitli hesaplarda tutabilir hale gelmişlerdir. Bireysel bankacılık hizmetlerine kadar yaygınlaşan bu gelişmelerin temelinde, gelişen teknolojinin işlem maliyetlerini hızla aşağı çekmesi yatmaktaydı. Bu sayede para ikamesinin oluşması için gerekli altyapı meydana gelmiştir.

Genel olarak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde para ikamesinin yapısının bu tür özellikler taşımasının yanı sıra, hangi ülkede olduğuna bakmazsızın, bu olguya neden olan faktörler şu şekilde açıklanabilir (Girton, Roper, 1981: 17);

Bir ülkede para ikamesinin ortaya çıkmasında ana nedenler olarak yüksek enflasyon ve yüksek enflasyonun süreceğine dair beklentiler, yerli paranın yabancı para birimi veya birimlerine karşı reel olarak sürekli değer kaybetmesi ve devalüasyon beklentisi ve son olarak da ülkeler arasındaki faiz farklılıklarından yararlanmak için yapılan arbitraj olarak görülmektedir.

Rasyonel davranan ekonomik birimler, ekonomik faaliyetlerinde kullanacakları para biriminin değerinin zaman içinde azalmamasını istemektedirler. Ancak enflasyonun yaşandığı ülkelerde, ülkenin para birimi sürekli değer kaybetmektedir. Bu durumda ekonomik birimler ellerindeki yerli para ve bu paraya bağlı varlıkları, değeri zaman içinde istikrarlı olan yabancı para veya para birimlerine çevireceklerdir. Özellikle ülkede finansal liberalizasyonun sağlanmasıyla birlikte, yabancı para birimleri, işlemlere aracılık etme ve hesap birimi olma özelliklerini daha geniş bir şekilde yerine getirebilecektir (Selçuk, 1994: 510). Aynı şekilde tasarruf edilen likit varlıkların da zaman içinde değer kaybına uğramaması için istikrarlı bir para birimine bağlanması gerekmektedir. Enflasyonun yaşandığı ve özellikle kronik hale geldiği ülkelerde tasarrufların enflasyonun etkisinden korunması için ekonomik birimler yabancı para birimi ve bu para birimlerine bağlı varlıklara yöneleceklerdir.

Yerli para biriminin yabancı para birimleri karşısında değer kaybına uğraması durumunda da yerli para biriminin değeri istikrarlı olan diğer para birimleri tarafından ikamesi söz konusudur.

Döviz kurlarının serbest belirlenmesi durumunda yerli para birimi diğer para birimleri karşısında değer kaybına uğruyorsa yani döviz kurları sürekli artma eğiliminde ise ellerinde yerli para ve bu paraya bağlı aktif bulunduranlar, likit varlıklarının değerini bu düşüşten korumak için yerli parayı istikrarlı ve güçlü olan para birimleriyle ikame edeceklerdir. Aynı şekilde sabit kur sisteminin uygulandığı dönemlerde de ülkede geçmiş dönemlerde devalüasyonun yaşanması nedeniyle sürekli olarak bir devalüasyon beklentisinin olması durumunda, yerli para birimi ve bu para birimine bağlı aktif sahipleri aynı şekilde ikame sürecinde bulunmuşlardır (Movchan, 2002).

Sabit ya da esnek kur sistemlerinin her ikisinde de yerli paranın ikamesi sürecinde yerli para birimi, hesap birimi olma, işlemlere aracılık etme ve değer saklama özelliklerini zaman içinde yabancı para birimlerine devredecektir.

Diğer faktörler sabitken, ülke içinde diğer para birimlerine çevrilmiş kaynaklar için açılan vadeli hesaplar olan döviz tevdiat hesaplarının varlığı da para ikamesi sürecine katkıda bulunmaktadır. Bu hesaplara verilen faiz oranının yükselmesi, özellikle değer saklama aracı olarak yerli paranın ikame edilmesine katkıda bulunmaktadır.