• Sonuç bulunamadı

PARA İKAMESİ OLGUSU VE TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİ

2.1. Finansal Liberalizasyon ve Türkiye Ekonomis

2.1.1. Finansal Liberalizasyon

Liberal iktisat 18. yüzyılda Fransa’ da ve İngiltere’ de merkantilizme bir tepki hareketi olarak doğmuştur. Liberal iktisat ilk olarak Fransa’ da tarımsal kapitalizmin, daha sonra hem Fransa hem de İngiltere’ de sınai kapitalizmin savunucusu olmuştur (Kazgan, 1997: 43). Liberal düşünce asıl olarak ortaya çıktığı dönemde güçlenmekte olan girişimci kesimin haklarını korumuştur.

Bu anlamda, Liberal düşünceye sahip olanlar, piyasalarda oluşan tekellere, kamunun denetimine ve piyasalardaki tüm engellere karşıdırlar ve piyasalarda serbest bir yapı ve serbest girişim isterler. Liberal bir ekonomik yapıdan söz edildiğinde hem reel kesimde hem de finansal kesimde, özel girişimin özgür olduğu bir yapıdan söz edilmektedir. Çünkü bu düşünceye göre akılcı ve rasyonel olan ekonomik birimler kendileri için en iyi kararı vereceklerdir. Bu nedenle ekonomik birimlerin önündeki tüm engeller kalkmalıdır. Salt akıl tüm bilim alanlarında tam ve yanılmaz bilgiye ulaşmayı sağlayabilir ve bu bilginin bireyler arasında serbest bir şekilde dolaşması sonucu, bireylerin davranışları da aklın yoluna uygun olacaktır. Bu şekilde toplum rasyonel ve akılcı bir yapıya kavuşacak ve toplumsal kurumlara akılcı biçimler verilebilecektir (Kazgan, 1997: 47). Bu şekilde 18 yüzyıl başlarında temelleri atılan liberal düşünce ve bu düşüncenin hayata geçmiş hali olan liberal ekonomi zaman içinde tüm dünyada etkili olmaya başlamıştır.

Bu çalışmada para ikamesinin nedenlerinin ve etkilerinin incelenmesi daha çok finansal piyasalar temelinde yapılacağı için, finansal alanda ortaya çıkan liberal yapılanmalar ayrı bir önem kazanmaktadır.

Finansal liberalizasyon, reel piyasalarda meydana gelen serbestleşme hareketlerinde olduğu gibi finansal piyasalarda etkinliği ve verimliliği hedefleyen bir serbestleşme sürecini ifade etmektedir. Etkin bir yapının oluşması durumunda, finansal piyasalarda tasarruf sahipleri ve yatırım yapacak birimler kararlarını piyasa dinamiklerine bağlı olarak ve serbestçe verebilirler. Bu kararlar rasyonel olduğunda ortaya çıkacak faiz oranı da denge faiz oranını

verecektir. Finansal piyasalarda serbestleşme hareketleri, aynı zamanda piyasadaki toplam tasarrufun, bu kaynağı en etkin şekilde kullanacak olan ekonomik birimlere aktarılmasını sağlayacak, bu da ödünç verilebilir fonların verimli kullanılmasını sağlayacaktır.

Finansal alanda meydana gelen liberalizasyon hareketlerinin faiz oranlarına ve toplam borç verilebilir kaynak miktarına etkileri, Şekil 2.1’ de gösterilmiştir. Şekil 2.1’de kamu sektörünün piyasadan borçlanmadığı varsayılmaktadır (Yülek, 1998: 2). (Aynı şekilde, Şekil 2.1’de fon arzı ve fon talebi, sadece özel sektör kapsamaktadır). Piyasaya kamu müdahalesi yoktur. Finans piyasalarının liberalizasyonu ile tam rekabet koşullarının sağladığı varsayımı altında, şu sonuçlara ulaşılmaktadır;

Şekil 2.1.

Finansal Liberalizasyonun Fon Arzı ve Talebi Üzerine Etkileri

Finans piyasasının liberalizasyonu öncesi kamu müdahalesi ve borçlanmasının mevcut olduğu dönemde, faiz oranları üzerinde baskı kurulması ile birlikte, faizler r0 düzeyinde oluşacaktır. Bu düzeyde, yatırımlar denge

düzeyine göre daha düşük olacaktır (S0=I0 < Se=Ie). Yine r0 faiz düzeyinde

yatırım talep eğrisi (I’nın) alt tarafı ve r0 ‘ın üst tarafında okla gösterilen alan,

yatırımcılar için bir ranttır (surplus). Aynı şekilde tasarruf arzını gösteren S’in ve r0’ın alt tarafında ok ile gösterilen alan da tasarruf sahipleri için bir rant (surplus)

bölgesini göstermektedir. ABC üçgeni ise piyasada oluşacak faiz oranına müdahale edilmesi sonucunda, toplumun kaybını gösteren alandır (deadweight

loss). ABC üçgeni piyasanın liberal bir yapıda olmaması sonucu r0 faiz oranının,

re denge faiz oranından daha düşük olması nedeniyle, yatırımların azaldığını ve

ekonomik büyümenin re denge faiz oranının belirlediği büyümeden daha düşük

olduğunu göstermektedir. (Yülek, 1998: 2).

Finansal alanda meydana gelen serbestleşme ile birlikte Şekil 2.1’de gösterilen r0 faiz oranı, denge faiz oranı olan re’ye doğru yaklaşacaktır. Bu

durumda daha fazla kaynak yatırıma yönelecek ve yatırım oranında bir artış meydana gelecektir. Aynı zamanda toplumun liberalizasyondan önceki kaybını gösteren ABC üçgeni de daralacaktır. Bu durum liberalizasyonun, yatırımlar üzerindeki arttırıcı etkisini göstermektedir (Gibson, Tsakalatos, 1994: 585). Tam liberal bir finans piyasası olması durumunda ise r0=re olacak ve ABC üçgeni

(deadweight loss) ortadan kalkacaktır. Tam liberalizasyon olması durumunda, yatırımlar ekonomik büyümeye yapması gereken katkıyı yapmış olacaktır.

Finansal alanda meydana gelen liberalizasyon sonucu, önemli bir etki daha meydana çıkmaktadır (Yülek, 1998: 3). Kredilendirilecek yatırım projeleri için bankaların verdiği kredi notlarının yükselmesi ve bu yolla yatırımların ortalama etkinliğinin artmasıdır. Şekil 2.1’ de r0 faiz oranında, düşük riski ve

düşük getirisi olan yatırım projeleri bankalar tarafından kredilendirilecek, yüksek risk – yüksek getiri içeren diğer yatırım projeleri kredilendirilmeyecektir. Çünkü r0 faiz oranı bankalar için yüksek getirili yatırım projelerinin riskini kapsayacak

bir düzeyde değildir.

Finans piyasalarında meydana gelen liberalizasyon ile birlikte r0 faiz oranı

denge faiz oranı olan re’ye doğru yaklaştığında bankalar artık riski ve getirisi

daha yüksek olan projeleri kredilendirecekler, aynı zamanda yatırım yapacak birimler de faiz oranları yükseldiği için riski ve getirisi daha yüksek olan yatırım projelerine kredi aramayacaklardır. Sonuç olarak finansal alanda meydana gelen liberalizasyon hareketleri, yatırımların ortalama etkinliğini de arttıracaktır. Bu durum piyasanın etkin çalışmasına da katkıda bulunacaktır.

Finansal alandaki liberalizasyonun faiz oranları ve yatırımlar üzerindeki bu olumlu etkilerinin yanında bazı olumsuz etkilerinin de ortaya konulması gerekir.

Finansal liberalizasyona yönelik eleştiriler makro ve mikro açıdan ayrı ayrı ortaya konulmaktadır (Yülek, 1998). Makro açıdan post keynesyen ekolün temsilcileri tarafından dile getirilen eleştiri şu şekildedir. Finansal alandaki liberalizasyon sonrası faizin denge faiz oranına doğru yükselmesi sonucu marjinal tasarruf eğiliminin artacağı ve bunun sonucunda toplam talepte bir düşüş yaşanacağı belirtilmektedir. Toplam talepteki bu düşüş sonucunda karlılık oranında azalma meydana gelecek ve yatırımlar düşecektir. Bu durum yatırım yapacak firmaların bekleyişlerini olumsuz etkileyeceğinden, yatırımlar ve toplam talep üzerinde yeni bir düşüşe neden olacaktır. Bunun yanında post keynesyenlerin yaptığı diğer bir eleştiri de, liberalizasyondan sonra faiz oranlarında ortaya çıkacak artışın özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bütçe açığını arttırması olasılığı ile ilgilidir.

Finansal alanda yaşanan liberalizasyon sonucu makro anlamda getirilen diğer bir eleştiri de, yeni yapısalcılar tarafından dile getirilmiştir (Buffie, 1984: 308). Buna göre, liberalizasyondan sonra toplam talepte yaşanan düşüş ile birlikte firmaların çalışma sermayesi ihtiyaçlarında bir azalma meydana gelecektir. Aynı zamanda, faiz oranlarında dengeye doğru bir yükseliş sonucu krediye ihtiyaç duyan ekonomik birimler bu ihtiyaçlarını resmi olmayan kaynaklardan sağlamaya yöneleceklerdir.

Mikro açıdan getirilen eleştiri ise, finansal alanda yaşanan liberalizasyon sonrasında meydana gelen piyasa başarısızlıklarından biri olan asimetrik enformasyon sorunu ile ilgilidir. Asimetrik enformasyon literatürde önemli bir yer tutmaktadır. Buna göre asimetrik enformasyon finans piyasalarında borç verenler ile borcu kullananların piyasada aynı bilgiye sahip olmamasıdır. Bu nedenle asimetrik enformasyon nedeniyle ortaya çıkan riski yenmek için borç verenler, piyasa faiz oranları üzerinde bir ekstra prim istemektedirler (Stiglitz, Weiss, 1981: 397).

Finansal liberalizasyon kavramı ve finansal liberalizasyona yöneltilen eleştiriler ortaya konulduktan sonra, bir alt bölümde finansal liberalizasyon

süreci açısından Türkiye örneği incelenecek ve Finansal Liberalizasyon – Para İkamesi ilişkisi ortaya konulmaya çalışılacaktır.