• Sonuç bulunamadı

Türkiye Ekonomisi

Belgede HRACATIN GENEL GÖRÜNÜMÜ (sayfa 16-19)

I. DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

I.10. Türkiye Ekonomisi

üretimini kısmamakta kararlı olduğunu tekrarlarken, Suudi Arabistan’ın siyasi nedenlerle Rusya ve İran’a karşı ABD ile beraber hareket ettiği ve petrol fiyatlarındaki düşüşten kaynaklanan zararı sineye çektiği belirtilmektedir.cak 2011

I.10. Türkiye Ekonomisi

Türkiye ekonomisi 2014 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,7 ile beklentilerin oldukça altında bir büyüme kaydetmiştir. Böylece, Türkiye ekonomisi 2012 yılının son çeyreğinden bu yana çeyreklik bazda en zayıf büyüme performansını göstermiştir. Diğer yandan daha önce %4,7 ve %2,1 olarak açıklanan 2014 yılı birinci ve ikinci çeyrek büyüme oranları sırasıyla %4,8 ve %2,2’ye revize edilmiştir. Böylece, 2014 yılının ilk dokuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı %2,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Öte yandan, yılın son çeyrek dönemiyle ilgili büyüme oranı henüz açıklanmamakla birlikte 2014 yılı büyüme oranının % 3 oranını geçmeyeceği öngörülmektedir.

TCMB’nin faiz indirimlerinin etkisine ve yurt içi siyasi belirsizliklerin azalmasına bağlı olarak yılın üçüncü çeyreğinde özel tüketim harcamalarının bir miktar canlanacağı öngörülmekteydi. Ancak, üçüncü çeyrek büyüme verileri özel tüketim harcamalarında beklenen canlanmanın henüz gerçekleşmediğine işaret etmektedir. Öte yandan yılın üçüncü çeyreğinde, toplam yatırım harcamalarındaki yıllık daralmanın ikinci çeyreğe göre hız kesmesi ve mevsimsellikten arındırılmış verilere göre yatırım harcamalarının ikinci çeyreğe göre artması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Özetle, beklentilerden oldukça düşük açıklanan üçüncü çeyrek büyüme verisi ile yılın son çeyreğine ilişkin göstergeler Ekim ayında yayımlanan Orta Vadeli Program’da yer alan %3,3 seviyesindeki 2014 yılı büyüme tahminine ulaşılmasının güç olduğunu göstermektedir.

Başta Irak ve Suriye’de devam eden iç savaşın yanısıra Ukrayna merkezli siyasi krizin de dahil olduğu jeopolitik risklerin arttığı uluslararası konjonktür, Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkilemeye devam ederken, AB ekonomilerinde tekrar yükselişe geçen kriz ve durgunluk beklentisinin Türkiye’nin bu pazara olan ihracatını olumsuz yönde etkilemesinden endişe edilmektedir.

Dış ticaret verileriyle ilgili olarak, ekonominin lokomotifi olan ihracat 2014 yılında TİM ihracat kayıt verilerine göre geçen yılın aynı dönemine göre % 4 artışla 157,6 milyar dolara yükselmiştir.

En büyük ihracat pazarımız AB’nin önde gelen ülkelerinden İtalya ve Fransa gibi ülkelerinin ekonomilerinin durgunluktan çıkamaması, gelecek dönemde bu ülkelere yönelik ihracat açısından öngörülerin belirsizleşmesine yol açmaktadır. Diğer yandan, özellikle Almanya ve İngiltere’nin performansı,

Türk hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü kadar diğer sektörlerin de ihracat performansı açısından büyük önem taşımaktadır.

Öte yandan, TÜİK verilerine göre Türkiye genel ihracatı 2014 yılının ilk 11 aylık döneminde % 4,2 artışla yaklaşık 145 milyar dolar olarak kaydedilirken, ithalat ise aynı dönemde % 3,5 düşüşle 220 milyar dolara gerilemiştir. Bu sonuçlara göre yılın ilk 11 aylık döneminde dış ticaret açığı % 15,5 düşüşle 76 milyar dolara gerilemiş ve ihracatın ithalatı karşılama oranı geçen yılın aynı döneminde % 60,7 iken, bu yılın Ocak-Kasım döneminde ise % 65,5’e yükselmiştir.

İhracat sektörlerimizi yakından ilgilendiren döviz kurlarıyla ilgili olarak Döviz kurlarıyla ilgili olarak, 2013 yılını dolar/ değeri 2,13 ve euro/ 2,94 ortalama değerleriyle kapatan Türk Lirası, ABD kaynaklı sermaye hareketi algılarına da bağlı olarak Ocak ayı boyunca dolar ve euro karşısında değer kaybetmiş bulunmaktadır. Dolar/ 2,39 ve euro/ 3,12 seviyelerine kadar gerileyen TL’nin değeri, Merkez Bankası’nın müdahelesiyle Şubat ayından itibaren daha sakin bir seyir izleyerek Mart – Temmuz dönemini ortalama dolar/

2,10 - 2,15 ve euro/ 2,85 - 2,95 seviyelerinde seyrederken, euro / dolar paritesi ise Mayıs ayında 1,39’a kadar yükseldikten sonra Haziran – Temmuz döneminde 1,36 seviyesine gerilemiştir. İhracat sektörlerimizi yakından ilgilendiren dolar / euro paritesi Ağustos ayında 1,30’a, Eylül ayında 1,27’ye, Kasım ayında ise 1,24’e kadar gerilemiştir.

Öte yandan Aralık ayına girildiğinde dolar/ değeri 2,22, euro/ değeri ise 2,77 seviyesindeyken, ay ortasında dolar/ değeri 2,32, euro/ değeri ise 2,89 seviyesine yükselmiş; yılı ise dolar/ 2,33, euro/ değeri 2,83’te kapatmıştır. Böylelikle 2013 yılını dolar/ değeri 2,13 iken, 2014 yılı sonunda 2,33’e yükselmiş, euro/ değeri 2013 yılı sonunda 2,93 iken, 2014 yılının sonunda 2,83’e gerilemiştir. Bunun sonucunda 2013 yılı sonunda euro / dolar paritesi 1,37 seviyelerindeyken, 2014 yılı sonunda 1,18 seviyesine kadar gerilemiştir.

Euro / dolar paritesinde yaşanan hızlı düşüş ve yeni yılla birlikte paritenin 1,12 düzeylerine kadar inmesi 2015 yılında Türkiye’nin genel ihracatı ve ihracatının dörtte üçünü AB’ne gerçekleştiren hazırgiyim sektör ihracatının önündeki en büyük handikaplardan biri olarak görülürken, paritenin mevcut halinin devamı halinde Türkiye genel ihracatında yıllık 7 – 8 milyar dolara kadar kayıp yaşanacağı belirtilmektedir.

Petrol fiyatlarıyla ilgili olarak Haziran ayında 115 dolara kadar yükseldikten sonra Ağustos ayından itibaren gevşemeye başlayan petrolun varil fiyatı Orta Doğu kaynaklı arz endişelerinin kısmen hafiflemesinin yanı sıra küresel petrol üretimindeki artışla Euro Bölgesi ve küresel ekonomideki durgunluğa paralel küresel petrol talebinin azalacağına yönelik beklentilerin etkisiyle Eylül - Kasım döneminde de düşmeye devam ederek Kasım ayı sonunda 70 dolar seviyesinin altına gerilemiştir. Yılın son ayında ise petrol fiyatlarındaki düşüş hızlanarak 50 dolar seviyesinin altına gerileyerek yaklaşık son 4 yıldan bu yana kaydedilen en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir.

Petrol fiyatlarındaki hızlı düşüşün Türkiye’nin enerji faturasını ve ithalatını azaltarak ekonomiyi olumlu yönde etkilemesi beklenirken, önemli ihracat pazarlarımız başta Rusya olmak üzere petrol ihracatçısı BAE, S.Arabistan, ve Kuveyt gibi ülkelerin petrol fiyatlarının düşüşünden olumsuz etkilenmesinin Türkiye’nin ihracatını olumsuz yönde etkileyeceği belirtilmektedir.

TÜİK sanayi üretim endeksine göre imalat sanayii endeksi bir önceki yılın aynı dönemine göre Eylül ayında % 2,4 artarken, Ekim ve Kasım aylarında ise sırasıyla % 1,7 ve % 0,3 oranlarında gerilemiştir. Sanayi üretiminde Ekim ve Kasım aylarının düşük gerçekleşmesi ve Aralık ayı beklentilerinin de yüksek olmaması, yılın son çeyrek dönem büyüme oranının düşük olacağı sinyallerini vermektedir.

Merkez Bankası tarafından açıklanan kapasite kullanım verilerine göre ise imalat sanayii kapasite kullanım oranı 2014 yılı Kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre % 0,9 oranında düşerek % 74,5 olarak gerçekleşmiş, Aralık ayında ise geçen yıla göre % 1,4 düşüşle % 74,6 oranına gerilemiştir.

Öte yandan, TÜİK tarafından açıklanan verilere göre 2014 yılının Ağustos ayında % 10,1 seviyesinde açıklanan işsizlik oranı, Eylül ayında % 10,5’e yükselmiş, Ekim ayında ise % 10,4 seviyesine gerilemiştir.

Öte yandan, Merkez Bankası Aralık ayında gerçekleştirdiği yılın son Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini değiştirmeyerek % 8,25 düzeyinde bırakmıştır. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) PPK açıklamasında sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyrettiği, zayıflayan küresel talebe rağmen ihracat dengeli büyümeyi desteklemeye devam ettiği belirtilirken, gıda fiyatlarındaki yüksek seyrin enflasyon görünümündeki iyileşmeyi geciktirdiği ancak başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatlarının önümüzdeki yıl için enflasyonda öngörülen düşüş sürecini destekleyeceği değerlendirilmiştir. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurların yakından izlenerek enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği de belirtilmiştir.

Son gelişmeler çerçevesinde Merkez Bankasının 2015 yılı içinde kademeli bir biçimde faizleri düşürmeyi planladığı ancak acele de etmediği değerlendirilmektedir.

2015 yılı beklentileriyle ilgili olarak, yeni yılın Türkiye için dalgalı ve zorluklar içeren bir yıl olması beklenmesine karşın özellikle petrol fiyatlarında yaşanan sert düşüşün Türkiye’nin enerji ithalatını azaltarak cari açığına yaptığı olumlu etkinin 2015 yılında da devam edecek görünmesi ve en azından yılın ilk yarısında siyasi istikrarın göreceli olarak devam edecek olması yeni yılda Türkiye ekonomisi için olumlu beklentileri güçlendirmektedir.

Belgede HRACATIN GENEL GÖRÜNÜMÜ (sayfa 16-19)

Benzer Belgeler