• Sonuç bulunamadı

2. POPÜLER KÜLTÜR, POP MÜZİK VE TÜRKİYE’DE POPÜLER MÜZİKLER

1.4. Türkiye’deki Müzik Endüstrisinin Tarihsel Gelişimi:

70’li yılların ortalarına kadar, plak sektörü Türkiye’de altın yıllarını yaşamıştır. 1965’te Türkiye’de taş plakların üretiminin tamamen durması, kayıt sektöründe değişikliklere yol

açar. Çavdaroğlu 1970’li yılların başında yurtdışında yaşayan gurbetçi vatandaşların

kasetçalarları Türkiye’ye getirmesinin, plak sektörünü derinden etkilediğini söyler. 1979’da

Raks’ın boş kaset, 80’de ise dolu kaset üretmeye başlaması, Türkiye’de korsan kaset devrini

başlatır. (Çavdaroğlu) 1980’lerle birlikte kayıt endüstrisi plak yerine kasete yönelir.

Kasetlerin, kayıt şirketlerinin denetimi dışında kaliteli ve büyük sayılara çekilmesi

üzerinde vergisinin ödendiğini belirten bandrollerin bulunmasını şart koşan 3257 sayılı kanun

uygulanmaya başlanır. 90’lı yıllarla birlikte plak sektöründe büyük bir dönüşüm meydana gelir ve yılda ortalama 200 milyon kaset üretilir. Bu kasetlerin 150 milyonu arabesk müzik

türüne aittir. (Stokes 183)

90’lı yılların müzik sektöründeki durumunu değerlendirmek üzere Murat Beşer ile yaptığımız söyleşide, müzik endüstrisinin 80’ler ve 90’lar dönemindeki durumu hakkında

konuştuk. Beşer öncelikle, ‘’endüstri’’ tanımı yerine ‘’piyasa’’ kelimesini tercih etti. Ticaretin

endüstri sınırlarında gerçekleşmesi için, müzik endüstrisindeki departmanların birbirine

organik bir şekilde bağlı bir şekilde olması gerektiğini belirten Beşer, 80’li yıllarda plak

şirketlerinin promosyon stratejilerinden bahsetti. 80’ler döneminde, promosyonun piyasa

sürülen kasetin kendisini olduğunu ifade eden Beşer, kasetle birlikte sanatçıların film

formatında çekilen fotoğrafın ve sanatçıya dair bir açıklama metnin beraberinde hazırlandığını

söyledi. Dijital müzik pazarından önce, sektördeki departmanlar arasında net bir dağılım

olmadığından bahseden Beşer, plak şirketlerinin anlaşmalı olduğu sanatçıların P&R’ını kendi

plak şirketleri üzerinden yürüttüğünü söyledi. Daha sonra, plak şirketinin çalışmış olduğu

sanatçıların promosyonunu yapmak üzere, şirket içerisinde ‘’P&R’’ departmanı açıldığını, bu

departmanlarda 2-3 kişinin çalıştığını ve medyada kuvvetli insanların bu kişilerle bağlantıda olduklarını belirten Beşer, hazırlanan görselin ve metnin medyada çalışan kuvvetli insanlara

gönderildiğini ifade etti. Kasetlerin yerini CD’ye bırakması sonucunda promosyon ürününün

değiştiğini söyleyen Beşer, CD’ye yönelik promosyon stratejilerinin geliştirilmeye başladığını

ifade etti. Bu dönemde canlı müzik sektörü atılım göstererek, konserlerin sayısında ve konsere

katılan kişi sayısında artış meydana geldi. Plak şirketlerinin konserden para almak için yasal

düzenlemeler gerçekleştirdiğini belirten Beşer, sanatçıyla yapılan kontrat içeriklerinin

değiştiğini söyledi. Türkiye’de büyük festivallerin düzenlenmeye başlaması sonucunda plak

kısa sürdüğünü belirterek, müzik sektörünün irtifa kaybetmeye başladığını, bu durumun

gerçekleşmesinde de 2000’de gerçekleşen ekonomik krizin payının büyük olduğunu ifade etti.

Krizle birlikte konserlerde az bilet kesildi. Beşer, canlı müzik sektörünün azalışının bir

sebebinin de, belediye ve çeşitli kurumlardan alınan sponsorluklarla konserlerin

düzenlendiğini ve menajerlerin de konserleri, davetiyelerle doldurarak, yanılsama

yarattıklarını söyledi.

Stageart adlı organizasyon firmasının sahibi olan Rıza Okçu ile yaptığımız görüşmelerde de benzer ifadelere rastladık. Okçu, müzik sektöründeki yaşanan krizlerin sebebini öncelikle

ekonomik etkenden ziyade toplumsal etkene bağladı. 90’lı yıllardaki müzik sektörünün

canlılığının günümüzde olmadığının altını çizen Okçu, sektördeki krizin başlıca sebeplerinden

birinin kasetlerden CD’lere geçiş sürecinde yaşanan döneme işaret etti. 2000’li yıllarla birlikte

kasetlerin yerini dijital müziğin ve CD’lerin almasıyla birlikte bir geçiş yaşandığını belirten

Okçu, müzik sektörünün bu dönemi iyi yönetemediğini ve dijital müziğe geçiş sürecinde

dengenin sağlanamadığını ifade etti. Bu durumun gerçekleşmesindeki bir diğer etken ise, 2005 ve 2006’da üretilen kasetlerin bandrollerinin, CD’deki üretiminde geçersiz sayılmasıdır.

Ayhan Erol Popüler Müziği Anlamak adlı eserinde, 2000’lı yılların başında Türkiye’de 400’ü

bulan yapımcı firmasına sahip şirket olduğunu belirtir. Bu firmaların yaklaşık 40 tanesi

göreceli olarak ‘’büyük’’, kalan 360 firma ise küçük ölçekli yapımcılardır. Küçük ölçekli

firmalar, anlaşmalı oldukları 3,4 sanatçıyla birlikte çalışır. Hatta kendi kasetini çıkarmak ve

daha fazla kar elde etmek adına kendi yapımcı firması belgesini alanlar da mevcuttur.

Türkiye’de kaset satışı döneminde, bir pop kaseti, ortalama 30.000 satıştan sonra kar elde

etmeye başlar, küçük ölçekli firmalar ise paravan şirketler vasıtasıyla, dağıtımını kendileri

Türkiye’de Dünya’daki toplam müzik perakende satışında 25. sıradadır. (Aguiar, Martens) Türkiye’de müzik satışlarında genellikle yerli CD’ler tercih edilmektedir. Yerli CD’lerin satın

alınmasında bütün Dünya’da 3. Sırada olan Türkiye, toplam perakende satışlarının %87’si

yerli CD’leri oluşturmaktadır. Bu durum aynı zamanda, Türkiye’deki müzik endüstrisinin dış

pazarla kuvvetli ilişkilerinin olmadığının ve içine dönük tavrının bir göstergesidir. 1

AMERİKA %93 HİNDİSTAN %90 TÜRKİYE %87 JAPONYA %75 BREZİLYA %71

Tablo 8: Müzik Satışlarında ‘’Yerli’’ Ürün Alan İlk 5 Ülke

1Amerika müzik endüstrisindeki toplam pazarın büyük çoğunluğun sahip olduğu için