• Sonuç bulunamadı

1.4. Yerel Özerklik

1.4.4. Yerel Özerklikle İlgili Yasal Düzenlemeler

1.4.4.1. Türkiye’deki Düzenlemeler

Bu bölümde 1876 Kanun-i Esasi, 1921, 1924 ve 1961 Anayasa’larında yerel özerklikle ilgili düzenlenen maddeler inceleme konusu olmaktadır.

1.4.4.1.1. 1876 Kanun-i Esasi- 1921,1924 ve 1961 Anayasa’larındaki Düzenlemeler

Türk Anayasa’larında yerel yönetimlerle ilgili birçok düzenleme söz konusudur. Ancak bu maddeler birbirlerini tamamlar niteliktedirler. Buna karşın yerel özerklik kavramı açısından Anayasalarımızda farklılık arz eden birçok yeni düzenlemeler yapılmıştır. İlk olarak 1876 Kanun-i Esasi’ye baktığımızda, yerel yönetimlerle ilgili idari ve mali özerklik kavramlarına yer verilmediğini görürüz.

90 Süreyya Sakınç, “Türkiye’de Merkezi Yönetim ve Yerel Yönetimler Arasındaki Mali İlişkiler”,

Yerel Yönetimler, Ed. Kemal Görmez ve Hasan Yaylı, Orion Kitabevi, Ankara, 2018, ss.131-132.

Anayasa, yerel özerkliğin baş aktörü olabilecek olan yerel yönetim organlarına karar verme yetkisini değil danışılma yetkisini öngörmüştür92. Bu Anayasa dönemi

içerisinde yerel özerklikle ilgili düzenlemelere daha geçilmediği görülmektedir. 1921 Anayasası’nın bulunduğu dönem milli mücadele yıllarına denk gelmektedir. Bu yıllarda oluşturulan maddeler günün şartlarına göre pek uygulanma imkanı bulmamıştır. Ancak, yerel yönetimlerle ilgili düzenlemelere de yer verilmiştir. Buna ek olarak “özerklik” ifadesinin yer aldığı bir Anayasa metni olmuştur. Bu özellik 1921 Anayasası’nı diğer Anayasalardan ayırmaktadır. 1921 Anayasa metnine bakıldığında 11. madde “iller yerel yönetim görevlerinde özerktir” ifadesi vardır. Ayrıca, 12. maddede yerel yönetimlerle ilgili hukuki ve idari konularda yetkili kılınmış “Vilayet Şuraları” oluşturulmuştur. Halkın seçtiği üyeler tarafından yönetilmektedir. Buna ek olarak, illerin dışında bucaklara da tüzel kişilik verilip özerk yönetim haline gelmeleri 1921 Anayasası’nın yerel özerklik anlamında farklılığını göstermektedir93. 1921 Anayasası dönemi yerel özerklik ve özgürlükler

noktasında diğer Anayasaların önüne geçerek kendisine bu alanda örnek gösterilebilecek bir özellik katmıştır. Bir başka ifadeyle yerel organları aktif noktaya getirmiştir.

1924 Anayasası, 1921 Anayasası’ndaki özerklik ilkelerine yer vermemiştir. Bu Anayasa 1921 Anayasası’nda bucaklara tanınan özerkliği de bulundurmama yoluna gitmiştir. 1924 Anayasası’nın 91. maddesi illerin yetki genişliği ve görev ayrımı şeklinde olacağını belirtmiştir. 1921 Anayasası’nda belirtilen seçimle üyelerini oluşturan Vilayet Şurası’na 1924 Anayasası’nda yer verilmemiştir. Açıklanan bu maddeler çerçevesinde 1924 Anayasası 1876 Kanun-i Esasi’ye geri dönüldüğü sinyallerini vermiştir94. Bir anlamda 1921 Anayasası ile özgür

belediyecilik kavramının oluşmasına zemin hazırlayan Anayasal düzen bir anda kendini tekrar eski düzenin içinde bulmuştur.

1961 Anayasası demokrasi ve özgürlükler konusunda geniş yetkiler içermektedir. Bu özelliklerini yerel yönetimler üzerinde de göstermektedir. Yerel

92 İsbir, a.g.e., s.1588 93 Yaman, a.g.e., s.237 94 a.g.e., ss.237-238

yönetimlerin mali açıdan görev ve geliri arasında denge kurulmasını öngörmüştür95.

1961 Anayasası’nın bu özgürlükçü yapısı, Anayasa yapım aşamasında ülke genelinde bilim adamlarının ve uzmanların uzun uğraşları sonucu ortaya çıkarılmasından gelmektedir. Belediyelere geniş yetkiler tanınmıştır. Belediye başkanı seçiminde valinin ve cumhurbaşkanının onayı usulü kaldırılmıştır. 1961 Anayasası’nda yerel yönetimlerin karar organlarının feshi konusunda yetkiyi yargı organlarına vermiştir96. Genel anlamda 1961 Anayasası’nın yapılış şekli ve

maddelerinin içeriği özerklik kavramını yansıttığını söyleyebiliriz. Bu anlayışla belediyecilik kavramının gelişmesi ve yerel oranlara karşı bakış açısının değişmesi olanağı hasıl olmuştur. Merkezi yönetimin yerel organlar üzerindeki onaylama veya denetleme gibi denetim araçlarının kullanma olanağının ortadan kaldırılması yerel yönetim açısından özgürlük alanı olma ve kendi kararlarını verebilme imkanı sağlamıştır.

1.4.4.1.2. 1982 Anayasası’ndaki Düzenlemeler

Anayasal düzenlemeler yerel yönetimlerin yürütmenin baskılarını azaltmak anlamında kalkan niteliği taşır. Ancak Anayasalarımızda düzenlemeler merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki konumunu belirtmenin dışına çıkamamıştır. Ayrıntılı düzenlemelere Anayasal çerçevede girilmemiştir. Federal anayasalarda yerel yönetimle ilgili düzenlemeler eyaletlere bırakılmıştır. Bu aşamada kendileri için ayrıntılı düzenleme yapabilme imkanına sahiptirler. 1982 Anayasası’na bakıldığında da üniter yapıda olan devletin önceki belirtilenler ışığında genel hükümler içerdiği görülür. Ayrıntılı düzenlemelerin yerel yönetimlerle ilgili yasalara bırakıldığı görülmektedir. Yerel yönetimlerle ilgili yasa hazırlanması yasama organının tek elinde olması ve yürütme organının zaman zaman yasama üzerindeki etkileri düşünüldüğünde siyasi etkilerin yerel yönetimlerin özerkliği açısından endişe oluşturmaktadır97. Oluşan bu endişe yersiz olmadığı gibi yasal düzenlemeler

eşliğinde de kendisini göstermekte ve yerel özerklik anlamında olumsuz durumun devam ettiğini göstermektedir.

95 İsbir, a.g.e., s.1589

96 Yaman, a.g.e., s.238

1982 Anayasasının 126. maddesinde merkezi idarelerle ilgili 127. maddesinde de mahalli idarelerle ilgili düzenlemelere gidilmiştir. 127. maddede illeri kamu tüzel kişiliğine sahip ve yerel özerkliği bulunan bir yapı içerisinde oluşturmuştur. Ancak kanunun lafzında “yerel özerklik” ibaresi geçmese de bunun Anayasa Mahkemesi kararlarından anlaşıldığı üzere kanunun ruhunda mevcut olduğu görülmektedir98. Açıklanan bu durum anayasal düzen içerisinde olmaması gereken

bir durumdur. Bir başka ifadeyle, yerel yönetimlere tanınan özerk yapının mahkeme kararlarındaki yorumdan anlaşılması değil de anayasa metninden de anlaşılması gerekli bir durumdur. Böylece yerel organlara tanınan yetki, kargaşanın oluşma ihtimalini ortadan kaldıracak ve daha sağlam zeminlerde kamu hizmeti yapılmasını sağlayacaktı.

1982 Anayasası’nın 127. maddesinin temel ilkeleri sıralanacak olursa şu şekildedir;

a) Tüzel kişiliğe sahip olan yerel yönetim idareleri; il, belediye ve köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını gidermek için kurulurlar.

b) Karar organları o bölgedeki seçmenler tarafından oluşturulur.

c) Yerinden yönetim ilkesine uygun olarak ve kanunla kuruluş, görev ve yetkileri belirlenir.

d) Büyük yerleşim yerleri için kanunla yeni yönetim birimleri oluşturulabilir.

e) Seçilmiş organların, organlık sıfatlarının kazanılmasına karşı itiraz ve kaybedilmesine ilişkin yargı yoluna bırakılmıştır.

f) Görevleriyle ilgili nedeniyle soruşturma veya kovuşturmada yerel organ ve üyeleri İçişleri Bakanı geçici tedbir ile kesin hükme kadar görevden uzaklaştırılabilir.

98 Şensoy, a.g.e., s.46

g) Merkezi idareye idarenin bütünlüğü ilkesi çerçevesince idari vesayet yetkisi olanağı tanınmıştır.

h) Mahalli idarelere görevleriyle orantılı olarak gelir kaynakları sağlanacaktır99.

127. maddede açıklanan unsurlardan idari vesayet yetkisi 1961 Anayasası’nda olmayıp da 1982 Anayasası’na getirilen yeni bir kavramdır. Yerel özerklik adına sakıncalar oluşturmaktadır. İdari vesayet ile mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun olacağı, kamu görevlerinde birlik sağlanacağı, toplum yararı korunacağı ve yerel ihtiyaçların gereği gibi yerine getirileceği amaçlanmıştır. Ancak ne var ki yerel yönetimlere özerklik anlamında genişlemeden çok daha da daraltılmayı ve daha da çok denetlenmeyi getirdiği açıktır100.