• Sonuç bulunamadı

Türkiye'de Eğitim Alanında Kamu Özel İşbirliği

BÖLÜM 2: DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ

2.2. Kamu Özel İşbirliğinin Türkiye’de Sektörel Açıdan İncelenmesi

2.2.1. Türkiye'de Eğitim Alanında Kamu Özel İşbirliği

Türkiye’de KÖİ faaliyetlerini icra etmekle vazifeli idari makam Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) yapısında yer alan İnşaat ve Emlak Grup Başkanlığı’dır (İEGB).

53

“İEGB 652 sayılı MEB Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin” (KHK) 23. maddesinde tanzim edilmiştir. 652 sayılı KHK'nin 23. Md. 4. fıkrasında eğitim sektöründe KÖİ’nin boyutu "Bakanlığın kullanımında bulunan eğitim öğretim tesislerinin, öngörülecek proje ve belirlenecek esaslar doğrultusunda yenilenmesi; tesislerdeki eğitim öğretim hizmet alanları dışındaki hizmet ve alanların işletilmesi karşılığında, sözleşmeyle gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılabilir" şeklinde tanzim edilmiştir. Bu tabirden de belli olacağı gibi ülkemizde eğitim sektöründeki KÖİ sadece eğitim öğretim kurumlarının inşa edilmesi ve yenilenmesi ile eğitim öğretim haricindeki hizmet sektörlerinin işletilmesini ihtiva etmektedir (KHK, 2011). MEB var olan eğitim öğretim kurumlarının ve bu kurumların ilave binalarının onarılması işlerini, ön yapılabilirlik raporu, restorasyon tasarısı, ihale vesikaları ve anlaşmada belirtilecek konular doğrultusunda, eğitim öğretim kuruluşlarındaki eğitim öğretim hizmetleri haricindeki hizmet ve alanların üstleniciye bırakılması karşılığında özel girişimciye yaptırabilir. “652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK” ya göre restorasyon ve onarım işlerinde özel girişimci hiçbir icar ücretine ödeme yapmaz. Bedel üstlenici lehine üst hakkı kurumu yapılmaksızın, eğitim öğretim hizmet alanları haricindeki hizmet ve alanların çalıştırması karşılığında verilebilir (KHK, 2011).

Sosyal devlet esası anlayışının bir lüzumu olarak eğitim sektörünün altyapı çalışmalarını üstlenecek olan devletin bu çalışmaları KÖİ’nin kişisel yapısına uymayan bir şekilde, yalnızca bir vade devreye sokularak özel girişimcilere gördürmesi söz konusudur. Haliyle kamu maliyesinin tasarımsız borçlanması ve gelecek kuşaklara çoğalan bir borçlanma tevdiine neden olmaktadır. Bu sebeple uzun süreli vadede eğitim hizmetlerinin altyapı faaliyetlerine bağlı çalışmaların kesilmesine ve tıkanmasına neden olmaktadır (Çelikay ve Gümüş, 2009). Eğitim hizmetine ilişkin KÖİ tasarılarının yürütülmesi görevinin İEGB’de olması yukarıda bahsedilen yargılamaları haklı çıkarmaktadır. Bu nedenle eğitim öğretim hizmetini de ihtiva eden ve bu hizmetin devletin katı denetiminde olacağı bir ünitenin teşekkülü gerekmektedir. Bu da ancak MEB kuruluşu içinde ayrı bir KÖİ ünitesinin kurulması ile mümkündür (Karasu, 2009). KÖİ ünitesine kurulan işbirlikleri kontrol yetkisi verilmesi ve bu salahiyetin hiyerarşik kontrollerle ifa edilmesi gerekmektedir. Eğitim sektörüne bağlı KÖİ uygulamalar ayrıca Kredi Yurtlar Kurumu vasıtasıyla yurtların inşası ve yenilenmesinde de olası hale

54

gelmektedir. 351 sayılı Yüksek Öğrenim KYK Kanunu'nun 20. maddesinde tertip edilen yurtların inşası ve tamirinde KÖİ faaliyetlerinin boyutu belirtilmiştir. Bu nedenle yurtların inşası ve onarımında, yapılan KÖİ ile kurumun bir kısmının veya tamamının 49 seneyi aşmaması şartıyla kiralanması mümkündür Ayrıca “351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanunu’nun” 20. Maddesi gereğince yapılacak YKD modeli kapsamında yurtlar ve tesislerin yönetimi makul bir süreyle sınırlı olup müddet bitiminde devir öngörülmesine karşın, 2012 yılında Kalkınma Bakanlığının yayınlamış olduğu KÖİ’ye ait mevzuatta Yİ modeli olarak belirlenmiştir. MEB’e tabi Eğitim Kampüsleri’nin inşa edilmesi, geliştirilmesi, bahse konu kampüslerde yer alan müşterek kısım ve kurumların; bütçe, tasarruf, yönetme, idari ve mali mekanizmasına ilişkin yöntem ve kaidelerinin tertip edilmesi için 2009 yılının mart ayında MEB Eğitim Kampüsleri Direktifi yayınlanmıştır. Bu direktifte eğitim kampüslerinin inşa prosedürü, mali mükellefleri, yönetim örgüsü, hizmet satın alması ve kampüs idaresinin ne şekilde olacağı ve bu idarenin mesuliyetleri ayrıntılı bir biçimde tanzim edilmiştir. Fakat bu direktif eğitim sektöründe KÖİ modeli hükümlerini tertipten çıkarıldığı için yeterli mahiyete sahip değildir (MEB, 2009).

Eğitim hizmetlerinde KÖİ hakkında Türkiye’nin durumuna bakmak için MEB Stratejik Planına bakılabilir. Stratejik Plan’da özel kesimin mali gücünden yararlanma amacını; devletin tanzim edici, denetleyici ve takviye edici rolüyle devrin her türlü teknolojik ve fiziksel çevrelerini meydana getirme özelliğine sahip özel öğretim kurumlarında; topluluğun değişen ve türleşen eğitim isteklerinin karşılanması, eğitim sistemimizin daha da ilerlemesi ve hususi öğretimin eğitim düzeni içerisindeki hissesinin artırılması için özel sektörün mali gücünü eğitim mevduatlarına dönüştürmek tabirleriyle dile getirmektedir (MEB, 2009).

MEB, KÖİ kapsamında ülke genelinde 33 adet eğitim kampüsü inşa etmek için "Eğitim Kampüsleri Mimari Proje Yarışması" tertip edilmiştir. Belirtildiği üzere proje yarışması ülke çapında lise gereksiniminin daha çok olması ve il merkezlerinde yeteri kadar arazilerin olmaması sebebiyle KÖİ projeleri tanımlanmıştır. Evleviyetle İstanbul, İzmir, Adana, Kocaeli, Aydın, Şanlıurfa, Erzurum ve Muğla illerinde tahakkuk etmesi planlanan KÖİ projelerinin ilk gayesi, şehir merkezinde yoğun olarak yerleşmiş olan liselerin şehir merkezi dışına taşınmasıdır. Bu kentlerdeki liselerin il dışına çıkarılması ile bahse konu lise binaları ilk ve ortaokula çevrilecek ve böylelikle ufak çağdaki

55

öğrencilerin ikametlerine uzak olmayan okullarda eğitim almaları temin edilecektir. Hatta lise binalarının ilk ve orta öğretime çevrilmesiyle derslikte bulunan öğrenci sayısının azalması gibi birçok yarar sağlanacaktır. Türkiye’de KÖİ projeleri ile kurulan eğitim kampüsleri hala inşa edilmemekle birlikte, KÖİ ile eğitim kampüslerinin ihalelerine başlanacağı ve KÖİ ile yapılacak olan projeler ihaleler yapıldıktan sonra hizmete sunulacağı MEB tarafından açıklanmıştır. Bu kampüsler, mimari yarışmalar ile elde edilecek projelerin uygulanabilir duruma getirileceğinden dolayı şehir merkezlerinde kalmış eğitim tesislerinin problemlerine çözüm mahiyetine sahip olmasının yanı sıra, fakir ve henüz gelişme aşamasındaki bölgelerde sosyal ve fiziki yönden emsal kalitede olacak ve bu kesimin hayat standardını arttıracaktır.