• Sonuç bulunamadı

Türkiye ve dünya kültürünün en aydınlık ürünlerini, Türkiyeli okuyucuyla

Not 3: Papirüs ya da Ant olabilir Önce yazıları bitirelim” (a.g.e: 70).

5- Türkiye ve dünya kültürünün en aydınlık ürünlerini, Türkiyeli okuyucuyla

tanışık kılmak. Militan-okuyucu yaratmak. vb. vb. vb.”

Sadece çıkış gerekçelerini belirlemekle kalmaz, dergiye vereceği şiirlerden de söz eder ve yeni değişik bir isim teklif eder. Dev-Sanat. Açılımını da “devrimci sanat- kültür dergisi” olarak yapar (a.g.e: 95-96).

Ataol Behramoğlu 1974 yılının şubat ayında Nihat Behram’a üst üste mektuplar yazar. Bu mektupların ana konusu, çıkacak olan dergidir: Çıkış programı, yazı kadrosu, ana konular ve isim. Behramoğlu 24 Şubat 1974 tarihli mektubunda daha önce önerdiği isimlere bir önceki mektupta önerdiği Dev-Sanat’ın taşıdığı anlamı açıklamaya koyulur:

“Önerdiğim Dev-Sanat adında direniyorum. Delice ve sanki ciddi değilmiş gibi de dursa (…) Dev-Sanat, sadece bir dergi değil; bir sanat ve kültür hareketi olacak. Örneğin, Dev-Sanat’ın düzenlediği birinci sanat gününde, sen, ben, İsmet, başkaca arkadaşlar, şiirlerimizi okuyacağız. Devrimci sanatın ne olduğu konusunda konuşacağız, soruları yanıtlayacağız. Dev-Sanat’ın bir başka sanat günü, örneğin, kuşağımızın, hareketimizin, ayrılmaz ve en güçlü bir parçası olan

Bekir Yıldız’ın yaratıcılığına ayrılacak. Bir başka Dev-Sanat gününde, Mayakovski’nin şiiri anlatılacak, ve kuşağımızdan devrimci-artist arkadaşlar Mayakovski’nin şiirlerini okuyacaklar. Bu sanat günlerinde, ya da kuşağımızın, devrimci sanatın bu artık zafer adına meydan okuma günlerinde, dergimiz ve kuşağımızın devrimci yazarlarının yapıtları sergilenecek. Bilmem, kafamda ne kadar uzun zamandır canlanıp duran, ve şimdi senin özgürlüğünle birden fışkıran, yaşamaya koyulan tasarıları anlatabiliyor muyum. Dev-Sanat hareketinin dergi dışında yayınları da olacak. Ben bu konuda da, gerek kitap seçimi, antoloji vb., vurucu çeviriler düzenleme, örgütleme ve bu alanda çalışma yönünde, doludizgin çalışmaya hazırım” (a.g.e: 17-98).

Dev-Sanat’ın sadece bir dergi değil, aynı zamanda bir kültür hareketi olduğunu yazdığı bu mektuptan iki gün sonra, kaleme aldığı 26 Şubat 1974 tarihli mektubunda dergi üzerine görüş ve düşüncelerini anlatmaya devam eder:

“Çıkaracağımız dergi konusunda düşüncelerimi epeyce yazdım. Birkaç ünlü ad ve alelaceleye getirilmiş bir dergi, enerji yitiminden başka bir işe yaramaz. En azından üç- dört yıllık bir çalışmanın planını yapmak zorundayız. Kişisel olarak, kendi sanatlarımızın ve Türkiye’de devrimci siyasal hareketin gelişmesi yönünde ilerici edebiyatı toplu bir güç haline getirme yönünde bir çalışmanın merkezi olmalıdır bu dergi ” (…).

Derginin hiç değilse ilk altı aylık yazılarını, planını tasarlamak gerekir. Bunları da birkaç ay sonra daha somutlamış oluruz. Siz şimdilerde bir arşiv düzenlemeye koyulun.

Yazı, çeviri, fotoğraf, karikatür, yazarlarla konuşmalar, röportaj, kitap tanıtma yazıları vb. Doğum-ölüm yıldönümü listesi çıkarılarak özel sayılar şimdiden planlanabilir. Nâzım-Neruda-Mayakovski-B.Brecht-O.Veli-S.Ali-J.Marti vb. özel sayıları. Bu konularda şimdiden kitaplıklarda araştırmalara girişilebilir. Yetenekli, istekli arkadaşlar bu yönde görevlendirilebilir” (a.g.e: 99-100).

Dergi için hem Avrupa’yı Marksist bir süzgeçten geçirebilecek, hem de batılı ülkelerin sanat-kültür-felsefe-politika alanlarında olup bitenleri yakından ve dikkatle izleyebilecek yazarlar gereklidir (a.g.e: 112).

Çıkarılması düşünülen dergiye sadece Behramoğlu veya kardeşi Behram ad düşünmezler. Derginin yazı kadrosuna dahil etmeyi düşündükleri ve bu konuda

görüştükleri şair ve yazarlardan da isimler gelir. Bunlardan biri Ahmed Arif’tir. Ahmed Arif, Nihat Behram’a yazdığı bir mektupta derginin adının “Filinta” olmasını teklif eder (Behram 2005:77-78).

Ataol Behramoğlu yurda döndükten sonra kardeşi Behram’la, dergi üzerine çalışmalarını yoğun şekilde devam ettirir. Ancak bu günlerin düşünce ve fikir zeminini, mektuplar kesildiği için artık o kaynaktan takip edemiyoruz. Ama araya bir başka bilgi kaynağı girer: Metin Demirtaş’la mektuplaşmaları. Derginin yayına başlamasına ve ondan sonraki birkaç aya ait safhayı bu mektuplardan izleyebiliyoruz.

Behramoğlu, yurda döndükten kısa süre sonra Metin Demirtaş’a yazdığı 25 Eylül 1974 tarihli mektubunda “Temelli döndüm” der ve hemen arkasından “ Bir dergi tasarım var”diye konuyu açar. Ama dergi hazırlıkları üzerine ayrıntılı bilgiyi iki ay sonra yazdığı, 25 Kasım 1974 tarihli mektubunda verir: Derginin forma sayısından çıkış aralığına, çekirdek yazar kadrosundan genişletilmiş kadroya, tahmini yayın ömrüne, sağlanan ve sağlanabilecek mali desteğe, hesap analizlerine varıncaya kadar hemen her konuyu bu mektubunda anlatır.

Ama asıl önemlisi bu mektupta, uzun tartışma ve değişik teklifler sonunda derginin isminin, artık değişmeyecek şekilde Militan olarak belirlendiğini bildirmesidir. “Militan adının bu yapı ve kadro içinde ışıldayacağına, gerçeklik bulacağına inanıyorum” şeklinde de amaca uygun bir isimde karar kılındığına inancını belirtir (Behramoğlu, Demirtaş.2011: 18-20).

Militan uzun bir hazırlık devresinden sonra 1 Ocak 1975 tarihinde, içerik, yaygınlık ve derinliği Ataol Behramoğlu’na, sahipliği ve yazı işleri müdürlüğü Nihat Behram’a ait olmak üzere yayınlanmaya başladı.

Derginin amacının anlatıldığı “Çıkarken” adlı yazıda, gerici sanata hücum sloganıyla yayınlanan Halkın Dostları’nın ufuk ve ülküsünün benimsendiği ve onun bıraktığı yerden yürüyüşe devam edileceği dile getirilir: “ Militan, Halkın Dostları’nın yürüttüğü kavgayı, yaşanan bunca şeyin ardından, daha net, daha kesin ve bu kez gücünün daha bilincinde sürdürmek üzere çıkıyor.”

1- Militan’ın ilk hedefi, “sanat-kültür ortamında çeşitli görüşlerde yaygınlığını sürdüren küçük burjuva kökenli tutumlar ve yönelişlere karşı toplumcu sanat- kültür anlayışının kavgasını vermektedir.”

Benzer Belgeler