• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III. ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNDE MODERNİZM,

3.2. Türkiye’de Modernizm, Modernleşme ve Modern Mimarlık

3.2.2. Türkiye Cumhuriyeti’nde Modernizm, Modernleşme ve

Batur (2007), 1920’li yılların karakterini Osmanlı siyasi yapısının ortadan kaldırılmasının ve Cumhuriyet reformlarının başlaması ile gerçekleşen dönüşümlerin belirlediğini söylemektedir. Bu dönüşümleri anlamak için Ulus-devlet kavramına değinmektedir. Ulus-devlet kavramı bir hükümetin altında göreceli olarak aynı tarih, gelenek ve dile sahip bir politik kurumu anlatmaktadır (Webster, Nation-State).102 Smith (2002, s.33)’ye göre,

101 “Definition of westernization: conversion to or adoption of western traditions or techniques.” (Webster,

Westernization)

102 Definition of nation-state: “a form of political organization under which a relatively homogeneous people inhabits a

“Batı Avrupa’da, belli bir ‘ulusal’ duyguya onbeşinci yüzyıl sonu veya onaltıncı yüzyılda rastlanırken, ideoloji ve hareket olarak milliyetçilik onsekizinci yüzyılın sonunda ortaya çıkan bir olgudur. ‘ulus-devlet’ de siyasal bir norm olarak moderndir. Eğer Avrupa devletler sistemi 1648 yılındaki Vestfalya Antlaşmasıyla ortaya çıktıysa, ondokuzuncu yüzyıla kadar bu devletler ‘ulus-devletler’e dönüşmeye başlamamış, dolayısıyla bir ulus- devlet sistemi meydana gelmemiştir. Bu bağlamda ‘ulus’ ve ‘ulusal karakterin’ modern olduğu görülecektir: Avrupa’da kesinlikle modern dönemin başlarına kadar (kesin bir tarih vermek gerekirse onyedinci yüzyılın sonu) Avrupalı eğitimli sınıflar arasında ortak birliğe sahip olma ve halkın ulusal karakter temelinde bölünmesi fikri yaygınlık kazanmamıştır.” (Smith, A.D., 2002, s.33)

Saklı (2011, s.3)’e göre; “Ulus-devlet ve milliyetçilik anlayışları, ülkelerin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak belirlenmekte ve ülkenin birliğini sağlayacak stratejik politikalar oluşturulmasına çalışılmaktadır”. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti farklı etnik ve kültürel grupları barındıran yapılardır. Bu durumda, farklı etnik grupların kendini dışlanmış hissetmemesi için vatandaşlık bağına ve ortak kültür değerlerine dayalı bir ulus-devlet anlayışının olması beklenilebilir. (Saklı, A. R., 2011).

Vardar (2014), Türkiye’nin modernleşme sürecinin batı medeniyetlerine kültürel ve politik anlamda benzemesi ile gerçekleştiği için, Türkiye’de modernleşmenin batılılaşma olarak da algılandığından bahsetmektedir. Batıdan çevrilen edebiyat, hukuk, mimari ve giyim-kuşam alışkanlıkları Türkiye’deki modernleşme sürecinde büyük önem taşımaktadır (Vardar, A., 2014). Bu bağlamda, Osmanlı İmparatorluğu’nun aksine, Türkiye Cumhuriyeti’nin batı sistemlerini de uygulamakta olduğu söylenilebilir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de modernleşmenin politik uygulamalar haricinde, sosyal ve kültürel etkileri olduğundan bahsetmek mümkündür.

Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra gerçekleşen dönüşümün ideolojiyle bağlantılı olduğunu söylemek mümkündür. Mustafa Kemal Atatürk modern ulusun kuruluşunda Avrupa’daki politika ve hukuk sistemlerini almakla yetinmemiş ve toplumun değişmesine yönelik bir modernleşme ideolojisi izlemiştir (Spencer, R., 1958). Giritli (1992, s.289) bu ideolojiyi “Çağdaş Türkiye”yi amaçlayan bir “Ulusal Modernleşme İdeolojisi” olarak tanımlamaktadır.

Türkiye’de modernleşme ideolojisi çerçevesinde pek çok inkılap / devrim gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet’in ilanı sonrasında uygulanmaya başlanan inkılaplar, modern bir toplumun ihtiyacını karşılamak amacıyla, toplumun dönüşümünü gerçekleştirmek üzere hayata geçirilmiştir (Doğaner, Y.T., 2004). Batıdan çevrilen edebiyat, hukuk, mimari ve giyim-kuşam alışkanlıkları Türkiye’deki modernleşme sürecinde büyük önem taşımaktadır (Vardar, A., 2014).

Giritli (1992, s.289) Afet İnan’ın Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler kitabına referans vererek, Atatürk’ün 4 Haziran 1933’de devrimi şu şekilde açıkladığını belirtmektedir: “Devrim... Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak, yerlerine, milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek yeni müesseseleri koymuş olmaktır”. Bundan yola çıkarak, Kemalist ideolojinin temel amacının, Türk toplumunu ve insanını çağdaş ve modern hale getirmek olduğu anlaşılabilir. Spencer (1958, s.644-646) Türkiye’de gerçekleştirilen önemli inkılap/ devrimleri aşağıda şekilde sıralanmaktadır:

“1922 Saltanatın kaldırılması. (1 Kasım) Sultan’ın sürgün edilmesi. (18 Kasım)

1923 Ankara’nın İstanbul yerine ulusun başkenti olması. (13-14 Ekim) 29 Ekim - Cumhuriyetin’in ilan edilişi. (29 Ekim)

1924 Halifeliğin kaldırılması; Osmanlı hanesinden kişilerin sürgün edilmesi; dini okulların, dini yasaların ve yürürlükten kaldırılması; Şeyhülislamın kaldırılması. Cumhuriyet Halk Fırkası (Cumhuriyet Halk Partisi) tarafından hazırlanan anayasanın yürürlüğe girmesi. (Bu anayasa Atatürk’ün sosyal ve politik mantığını ve felsefesini içermektedir)

1925 Çok eşliliğin ve İslam kurallarına göre boşanmanın kaldırılması ve bunun yerine İsviçre boşanma kanunlarının başlangıcının yapılması.

Dini manastır ve türbelerin kapatılması.

Şapka ve kıyafet devrimi. (Şekil 33) Buna göre fes kullanılması yasaklanmış ve insanların Batılı kılık kıyafete geçmesi istenmiştir. Kadınların örtünmesi yasaklanmamakla birlikte basın kampanyaları yoluyla vazgeçirilmeye çalışılmıştır. Bu kanun geçmişten ve geleneksel kıyafetlerden kopuşu ifade etmesi sebebiyle özellikle bir hassasiyete sebep vermiştir. Atatürk bu değişimde öncülük yaparak, ülkede Batılı laik kıyafetler ile seyahatler gerçekleştirmiştir.

1926 Özellikle İsveç, İtalyan ve Alman hukuk sistemlerinden yola çıkılarak hazırlanan yeni medeni, ceza ve ticaret kanunlarının yürürlüğe girmesi.

Resmi nikahın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için tek geçerli evlilik olarak benimsenmesi.

1926 Harf Devrimi.

1928 Arap alfabesi ile yazılmış kitap ve gazetelerin baskısının yasaklanması.

İslam’ın anayasada ulusun dini olması ibaresinin kaldırılması. Bu düzenlemede tanrı yemin ederken bir zorunluluk olmaktan çıkmıştır, başka bir deyişle bu düzenlemede dini yeminler kaldırılmıştır.

1930 Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde ilk muhalefet partisinin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası) kurulması.

1934 Kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi.

1935 Pazar gününün resmi olarak haftalık tatil kabul edilmesi. Dini kıyafetlerin cami ve kiliseler dışında yasaklanması.

1934-1936 Soyadı kanunu.

1938 Mustafa Kemal Atatürk’ün Vefatı. (10 Kasım)” (Spencer, R., 1958, s.644-646)103

Yukarıda bahsedilen reformların gerçekleştirilen bütün değişiklikleri kapsamadığını belirtmek önem taşımaktadır. Eğitimde, ekonomide, ve politikada günümüzü de etkileyen pek çok değişim gerçekleşmiştir. Eğitimdeki değişikliklerin modern mimarlık açısından öneminin büyük olduğunu söylemek mümkündür. Mennan (2012), eğitimde gerçekleşen reformlar kapsamında pek çok yabancı mimar ve şehir planlamacısının Türkiye’ye davet edildiğini söylemektedir. Bu yabancı mimarlar hem ülkedeki mimarların eğitiminde önemli bir rol oynamış, hem önemli şehirlerin planları çizmiş, hem de devletin desteklediğini kurumların tasarımlarını yapmıştır (Mennan, Z., 2012). Bu bağlamda, Erken Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de modern mimarlığın, modernleşme ideolojisi ile ilişkili olduğu, ve modernleşmeyi temsil ettiği söylenilebilir.

Şekil 33 - Mustafa Kemal Atatürk, Şapka Devrimi, 1925, İzmir, Kaynak: https://de.wikipedia.org/wiki/Hutgesetz