• Sonuç bulunamadı

TEKİRDAĞ İLİNDE SIĞIR MEVCUDUNUN IRKLARA VE YILLARA GÖRE DEĞİŞİMİ

5. TÜRKİYEDEKİ HAYVANCILIĞIN YAPISI 1 Hayvansal Kaynakların Durumu

5.1.1 Mevcut Durum

Ülkemizde ağırlıklı olarak süt sığırcılığı yapıldığından süt denince akla direkt olarak büyükbaş yetiştiricilik gelmektedir. İnsanların sağlıklı ve dengeli beslenebilmeleri için hayati öneme sahip hayvansal proteinler sütte bulunduğundan süt sığırcılığı ekonomik ve sosyal açıdan çok büyük öneme sahiptir.

Ülkemizde süt sığırcılığı kırsal kesimde yaşayan milyonlarca insanın esas işi veya yan işi niteliğindedir. Bu sebeple çok önemli bir istihdam kaynağıdır. Yedisinden yetmişine kadar ailede her fert bu alanda belirli hizmetleri yürüterek aile ekonomisine katkı sağlar. Diğer iş kollarına kıyasla az bir yatırımla kısa vadede üretime geçiş imkanı sağlaması da diğer bir avantajlı yönüdür. Günün 24 saatinde hizmet gerektiren bir iş kolu olduğu için, insanı evine ve köyüne bağlayan bir faktördür. Kırsal kesim insanına bulundukları yerlerde iş ve aş imkanı sağladığı ve bu insanların evleri ve köyleriyle ilişkilerini devam ettirdiği için emsalsiz bir sosyo ekonomik işleve de sahiptir. Süt her gün üretildiği ve çok kısa vade de paraya dönüştürüldüğü için aile ekonomisine hareket ve bereket kazandırır ve günlük geçim sıkıntısının giderilmesine yardımcı olur. Süt ineği her yıl doğurduğu bir buzağı ile kendi kendini yenileyebilen bir fabrikaya benzer. İhtiyaç fazlası bir ineğin veya dananın istenildiği zamanda satılarak paraya çevrilmesi mümkündür. Bu bağlamda inek ailenin en güvenilir sigortasıdır(Aytuğ ve ark. )

Ülkemizdeki hayvancılık işletmelerinin durumu incelenirken bu yapı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Uygulanacak politikalar bu yapının eksikliklerini giderip, geliştirme yönünde olmalıdır. Özellikle G. doğu ve Doğu Anadolu gibi göç veren bölgelerimiz için hayvancılığın Devletçe daha fazla teşvik edilmesi gerekir. Bu sayede göç eden insanların en iyi bildikleri iş olan hayvancılığa dönmesi ile doğu ve güneydoğu illerimizde hem ekonomi canlanır hem de sosyal hayat üreticilerin elde ettiği gelir ile daha da güzelleştirilip güvenli hale getirilebilir.

5.1.2 İşletme Ölçekleri

Süt hayvancılığında işletme başına düşen hayvan sayıları gelişmiş bir yapıya sahip olan AB ülkelerine göre çok düşüktür. Çizelge 5.1’ de görüldüğü gibi AB’de ülkelere göre değişmekle birlikte, en yüksek sürü büyüklüğü %28,5 ile 50-99 baş işletmelerden oluşmakta, ülkemizde ise %81,7 ile 1-9 baş işletmelerden oluşmaktadır. Bu farklılık verim, kaliteli üretim, örgütlenme gibi yapısal sorunlarımızı da aşmamızı engellemektedir (Anononim 2004-b).

Çizelge 5.1 AB ve Türkiye’de Sürü Büyüklüğüne Göre Süt İneğinin Dağılımı Grup Büyüklüğü (Süt İneği Sayısı)

1-5 Baş 10-19 Baş 20-29 Baş 30-49 Baş 50-99 Baş 100 ve Üzeri *Ülkeler

Ülkeler Bazında Toplam Süt İneğinin Yüzdesel Oranı

Almanya 2,8 10,9 13,6 23,5 27,8 22,8 Fransa 1,2 5,6 14,1 41,4 33,8 3,8 İtalya 9,3 12,0 11,2 16,7 23,5 27,3 Hollanda 0,9 1,9 4,1 17,9 55,2 19,8 Bel. Lüx. 1,5 6,7 13,8 33,5 38,1 6,4 B. Krallık 0,4 1,0 2,2 8,9 31,9 55,5 İrlanda 1,2 5,7 11,5 34,4 37,2 9,9 Danimarka 0,5 1,4 3,2 12,7 46,4 36,0 Yunanistan 17,4 18,6 8,1 19,2 19,2 18,0 İspanya 7,5 14,4 16,4 24,7 21,0 16,0 Portekiz 11,2 13,3 17,2 21,6 20,7 16,0 Avusturya 32,1 42,6 16,1 7,4 1,7 0,2 Finlandiya 8,5 39,5 30,4 16,8 4,3 0,5 İsveç 0,9 7,3 14,8 29,2 31,3 16,9 EU 15 4,6 10,4 13,4 24,9 28,5 18,3

1-5 Baş 5-10 Baş 11-50 Baş 51-100 Baş 101 Baş ve üzeri

**Türkiye 81,7 14,4 3,1 0,3 0,5

Kaynak: * Eurostat, AB Ülkeleri 2001 yılı değerleridir.

** Türkiye , Anonim,, (1995) Devlet Bakanlığı, “Hayvancılığımızda Reform Tedbirleri”, Ankara.

5.1.3 Hayvan Varlığı Ve Türkiye Nüfusu İle Karşılaştırılması

Türkiye büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı açısından, Avrupa’da ikinci ve dünyada altıncı sırada olmasına rağmen, hayvan sayısı gittikçe azalmaktadır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren yeterli olmasa da sürekli bir artış gösterirken, 1980 yılından sonra ani bir düşüş eğilimine girmiştir.1980 yılı hayvan sayıları 100 olarak kabul edildiğinde 2000 yılında dünyada sığır sayısı 110.5’e yükselirken bu değer ülkemizde 67.7 olarak bulunmuştur(Kutlu ve ark. ). Yine diğer hayvan ırkları için dünyada ve AB’de genelde önemli bir artış eğilimi görülürken, ülkemizde belirgin gerilemeler dikkati çekmektedir.

Çizelge 5.2’de görüldüğü gibi manda, koyun ve keçi varlıklarında önemli bir düşüş söz konusudur. Keçi sayısındaki düşme kamunun orman varlığının korunmasına yönelik çalışmalarına, koyun sayısındaki azalış, mera tahribatına ve manda sayısındaki düşme ise ekonomik nedenlere dayanmaktadır.

Çizelge 5.2Yıllar İtibariyle Türkiye Hayvan Varlığındaki Gelişmeler (Bin Baş)

Yıllar Sığır Manda Koyun Keçi Toplam Tavuk

1928 6.934 795 13.632 12.106 33.467 1936 8.329 801 20.772 15.017 44.919 18.018 1940 9.759 947 26.272 16.896 53.874 19.757 1945 9.810 848 23.386 16.248 50.292 18.874 1950 10.123 948 23.082 18.464 52.617 20.544 1955 11.059 1.058 26.444 21.033 59.594 23.629 1960 12.435 1.140 34.463 24.633 72.671 28.821 1965 13.203 1.216 33.382 20.805 68.606 31.023 1970 12.756 1.117 36.471 19.483 69.827 34.289 1975 13.751 1.051 41.366 18.763 74.931 41.489 1980 15.894 1.031 48.630 19.043 84.593 61.450 1985 12.466 551 42.500 13.336 68.853 64.361 1990 11.377 371 40.553 10.977 63.278 102.262 1995 11.789 255 33.791 9.111 54.946 135.251 2000 10.765 146 28.492 7.201 46.604 258.168 2005 10.069 104 25.201 6.609 41.983 296.876

Kaynak: www. fao. org, 2005

Söz konusu dönemde hayvan varlığımızda meydana gelen bu olumsuz değişim, nüfustaki değişimle karşılaştırıldığında: Çizelge5.3’de görüldüğü gibi 2000 yılı itibariyle 67.804.000 olan nüfusumuz 1928 yılına göre yaklaşık 5 kat artış gösterirken aynı yıl

itibariyle hayvan sayısı 1,39 kat artmıştır. Kişi başına düşen hayvan sayısı 1928 yılında 2,45 baş iken 2000 yılında 0,69 baş olarak azalma göstermiştir.1945 yılından 1980 yılına kadar nüfus %138 artarken, hayvan sayısında %68’lik bir artış gerçekleşmiş, 1980 sonrasında ise nüfusumuz %52 artarken, hayvan sayısında %45’lik bir azalma meydana gelmiştir. Nüfus artış oranıyla kıyaslandığında, 1980’e kadar yeterli olmasa da belirli bir artış gösteren hayvan varlığımız, 1980 yılı sonrası yaşanan terör, göç ve uygulanan yanlış hayvancılık politikaları nedeniyle artış eğilimini tamamen kaybederek hızlı bir düşüş eğilimine girmiştir. Özetle, ülkemiz için 1928 yılı 100 kabul edildiğinde, 2000 yılında toplam hayvan sayısı 139’ayükselirken yine aynı dönemde nüfus artışı 497 olarak gerçekleşmiştir. Kişi başına hayvan sayısı ise aynı dönemde 2.45’den 0.69’a gerilemiştir

Çizelge 5.3 Yıllar İtibariyle Kişi Başına Düşen Hayvan Sayısı

Yıllar Nüfus Sabit indeks (1928=100) Hayvan sayısı(baş) Sabit indeks (1928=100) Kişi başına hayvan sayısı (baş) 1928 13.648.270 100 33.467.000 100 2,45 1936 16.158.018 118 44.924.000 134 2,78 1940 17.820.950 131 53.874.000 161 3,02 1945 18.790.000 138 50.292.000 150 2,68 1950 20.947.000 153 52.617.000 157 2,51 1980 44.947.000 328 84.598.000 253 1,89 1985 50.664.000 371 68.853.000 206 1,36 1995 60.611.000 444 54.946.000 164 0,91 2000 67.804.000 497 46.604.000 139 0,69 2005 72.400.000 530 41.983.000 125 0.58 Kaynak:DİE 2005

Aşağıdaki Çizelge 5.4’te görüldüğü gibi süt,et ve yumurta üretiminde önemli artışlar meydana gelmiştir.1980-2000 yılları arasında süt üretimi 2,09, kırmızı et üretimi 2.41, piliç eti üretimi 9.35 ve yumurta üretimi ise 2.95 kat artış göstermiştir. Birim hayvan başına elde edilen verimin arttırılması sayesinde bu artışlar sağlanmıştır.

Çizelge 5.4 Yıllar İtibariyle Hayvansal Ürün Üretim Miktarları

Yıllar Süt (%) Kırmızı Et (%) Piliç Eti (%) Yumurta (%)

1980 4.817.270 100 203.995 100 68.785 100 265.693 100 1985 5.472.345 114 410.606 201 135.283 197 338.586 127 1990 9.670.123 201 476.319 233 288.942 420 446.521 168 1995 9.617.415 200 414.795 203 282.064 410 595.583 224 1996 10.601.550 220 415.390 204 420.482 611 567.659 214 1997 10.761.000 223 516.893 253 471.415 685 701.182 264 1998 9.970.531 207 532.190 261 486.682 708 836.504 315 1999 10.082.010 209 511.057 251 596.854 868 817.221 308 2000 10.076.526 209 491.223 241 643.436 935 783.498 295 2005 10.538.000 219 369.000 182 958.010 1388 830.000 312

Kaynak:www. fao. org, 2006

5.1.4. Birim Hayvandan Elde Edilen Verimler

Ülkemizde damızlık üretiminde ciddi ilerlemeler sağlanamamıştır. İlerleme sağlayamamamızın en önemli nedenlerinden bir tanesi, genetik ve çevresel ıslah çalışmalarının bir arada yürütülmemesidir. Birim hayvandan elde edilen verimler düşüktür. Bu konunun iyileştirilmesi için hayvanların bakım ve besleme koşullarının iyileştirilmesi, barınaklardaki hijyenik şartların sağlanması, hayvan hastalıkları ile mücadelede etkinlik sağlanması gerekmektedir. Ayrıca hayvancılığı etkileyen çevresel etkenlerden olan pazar şartlarının iyileştirilmesiyle üreticinin daha yüksek ve düzenli gelir elde etmesi sağlanmalıdır. Örgütlenme konusunda dışarıdan gelen saf ırkları korumak ve gelişimini takip etmek amacıyla kurulan Damızlık yetiştiriciler birliği gibi kuruluşlara hayvan yetiştiricilerinin katılım oranı beklenilen düzeyde değildir. Hayvan yetiştiricilerinin ağırlıklı olarak bitkisel üretim yaptığı düşünülürse üye olunması beklenen ve zorunlu kılınan kuruluşların çok olması mali açıdan zayıf çiftçimizin bu konuda kararsız ve çekingen kalmasına sebep olmaktadır. Bu konuda üreticilerimizin kendi kuruluşlarını kendileri kurarak bu konuda gerekli önlemleri kendileri almaya çalışma bilinçleri çok düşüktür (Anonim, 2004-a).

DİE’nin 2003 yılı verilerine göre 5.040.362 baş sağmal sığırın %20,53’ü kültür, %44,38’i melez ve %35,09’u da yerli ırktan oluşmaktadır. Üretilen 9.514.138 ton sütün

ise %33,80’i kültür, %48,02’si melez, %18,18’i de yerli ırk hayvanlardan elde edilmektedir. Görüldüğü gibi yerli ırk hayvanlarımızın oranı toplam içerisinde hala yüksektir ve bu durum da hayvan başına verim düşüklüğüne dolayısıyla hedeflediğimiz üretim artışlarının sağlanamamasına neden olmaktadır.

Grafi 7:Sığır Genotiplerinin Sağılan Hayvan

Benzer Belgeler