• Sonuç bulunamadı

Yatırımları ülkesine çekmeye çalışan ülke, yapılacak yatırımlardan fayda sağlamak isterken, yabancı yatırımcı da yatırım yapılacak ülke tercihini yaparken birçok faktöre dik- kat etmektedir. Yabancı yatırımcının Türkiye’yi tercih etmesinin veya etmemesinin sebep- lerine aşağıda kısaca değineceğiz.

2.3.1. Türkiye’nin Avantajları

Türkiye yabancı yatırımcı açısından 70 milyona yaklaşan nüfusu ile dünyanın en büyük 10-15 pazarından biri olarak gösterilmektedir. Nüfusun artış hızı ayrı bir etken ola-

rak karşımıza çıkar. Ayrıca, genç nüfusun ağırlıklı olması dikkat çekicidir. Türkiye’nin toplam nüfusunun %70’ini 30 yaşın altındaki nüfus oluşturmaktadır.

Türkiye’de eğitilebilir insan gücünün çok olmasıyla birlikte, Türk işçileri yabancı yatırımcı gözüyle, çalışkan, güvenilir ve dürüst bulunmaktadır81. Bunun yanısıra çok iyi eğitilmiş bir yönetici sınıf ve ortaklık yapmak için de son derece dinamik bir girişimci sınıf mevcuttur.

Bağımsızlığını kazanan Türki Cumhuriyetlerle, Türkiye’nin psikocoğrafi bir yakın- lığı vardır. Bu ülkelerle olan coğrafi yakınlık, kültürel benzerlik, iletişim kolaylığı ve libe- ral ekonomiye geçme isteklerinden dolayı oluşan ilişkiler, bu ülkelere yatırımda bulunacak yabancı sermayenin Türkiye’den bir ortak bulma ihtiyacını doğuracaktır. Bu tür Jont- venture yatırımları Türk İşletmelerine yeni fırsatlar sunacaktır82.

Türkiye coğrafi konumu nedeniyle farklı avantajlara da sahiptir. Coğrafi açıdan iki kıtanın ortasında bulunması, hemen hemen tüm pazarlarla ilişki içinde olan bir jeopolitik konuma sahip olması, Gümrük Birliği Anlaşmasının bir tarafı olması, Avrupa Birliğine tam üyelik için müzakere aşamasında olması yabancı yatırımcı için olumlu ayrıntılardır. Ortadoğu’ya yakınlığı ile yeni bir boyut kazanan Türkiye, aynı zamanda demokratik rejimi benimseyen tek islam ülkesi olma ayrıcalığına da sahiptir. Türkiye, Gümrük Birliği üyesi olmasının yanında farklı alanlarda da faaliyet göstermektedir. Örneğin, İslam Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası, Karadeniz Ekonomik İşbirliği üyesidir.

Türkiye, özellikle son dönemde, önemli adımlar atmıştır. Vergi reformu, sosyal güvenlik reformu, uluslararası tahkim konusunda anayasa değişikliği, bankalar yasası, IMF ile yapılan stand-by düzenlemesi ile enflasyonun indirilmesi, bütçe disiplininin sağlanması, yapısal reformların devam ettirilmesi ve kur politikasının geleceğe yönelik belirsizlikleri azaltacak bir çerçevede yürütülmesi hedef alınmıştır.83

Ayrıca, Türkiye bir çok ülke ile uluslararası yatırımların korunması ve çifte vergi- lemeyi önleyici konularda anlaşmalar yapmış ve Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası,

81 Hayati DEMİRER, “ Yabancı Sermaye Gözüyle”, Macro Economy, (Şubat, 1997), 27.

82 Yavuz CANEVİ: Turkey and Foreign Direct Investment, YASED Yayınları, No: 47, (Haziran, 1993),

10.

83 DPT, VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları Özel İhtisas Komis- yonu Raporu, DPT: 2514-ÖİK:532, Ankara, Mayıs, 2000, s.19

IMF, OECD gibi bir çok uluslararası kuruluşa üye olmuştur. Bunların hepsinin varlığı Tür- kiye için son derece olumlu bir durumdur. Diğer avantajlı yönlere de aşağıda maddeler halinde kısaca değinilmiştir;

ƒ Bir çok serbest bölgenin oluşturulması, ƒ Dinamikleşen özel sektör,

ƒ Özellikle inşaat ve imalat sahasındaki kapasite büyüklüğü,

ƒ İşgücü maliyetleri ve diğer üretim faktörleri diğer ülkelere göre nispi olarak ucuz bulunması,84

ƒ Bir çok ülkede bulunmayan liberal bir kambiyo ve yabancı yatırım mevzuatına sahip olması, 4875 Sayılı Kanun yatırımcılar için bir çok engeli ortadan kaldır- mıştır.

ƒ Serbest kâr transferi ortamı,

ƒ İklim şartları, hava, deniz, kara ulaşımı, telekomünikasyon alt yapısının uygun- luğu,

ƒ İç pazar hacminin yüksek olması, özellikle gelir düzeyi yüksek kesimin yabancı markalara olan düşkünlüğü,

ƒ Ortaklık yapılabilecek son derece girişimci, dinamik özelliklere sahip kişiler bulunması,85 olarak sıralayabilir.

2.3.2. Türkiye’nin Dezavantajları

Türkiye’nin yukarıda özetlenen bir çok artısı olmasına rağmen yeterli dolaysız yatı- rım çekememesinin en önemli nedeni siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanamamış olması- dır. Uzun vadeli bir iş olan dolaysız sermaye yatırımları için gerek iktisadi gerekse hukuki ve siyasi istikrar unsurları oldukça önemlidir.

Türkiye’nin altyapısındaki yetersizlikler, 20 yıldır hüküm süren kronik yüksek enf- lasyon, gelir dağılımındaki dengesizlik, dış ticaret açığı, büyük dış borç, kayıt dışı ekono- minin varlığı, sürdürülebilirlikten uzak bir büyüme temposu, nüfus artış hızının yüksekli- ği, sürekli değişen hükümetler, terör olaylarının doğurduğu siyasi ve toplumsal huzursuz-

84 Nuray ERGÜL, Ülkemizde Doğrudan Yabancı Yatırımcıların Durumu, Vergi Dünyası, Sayı:270, Şubat

2004, s.150

luk, komşularıyla ilişkileri, çağdaş demokrasi anlayışındaki eksiklikler, yetersiz teknolojik düzey gibi faktörler nedeniyle potansiyelinin altında dolaysız yatırımlar çekebilmektedir.

Türkiye, uluslararası yatırımcılarca, kayıt dışı ekonominin varlığıyla birlikte mev- cut üretim ve dağıtım ağlarından eşit koşullarda yararlanma, fikri mülkiyet haklarının ko- runması, tekelleşme vb. açılardan henüz tam rekabet koşullarının oluşmadığı bir ülke ola- rak değerlendirilmektedir.86

Türkiye’de sanayinin örgütlenme biçiminin dikey ve yatay bütünleşmeleri tamam- lamış banka sahibi “holdingler” tarzında örgütlenmiş olmasının, yabancı sermayenin ülke- mize girmesine caydırıcı bir etkide bulunduğu açıktır. Holdinglerin sahip oldukları bayilik ve servis sistemleri yabancı sermayenin iç pazara ulaşmasını önlemektedir. Holdinglerin güçlü bankalarının yanı sıra çeşitli şirketlerde iştirak sahibi olmaları da yabancıların şirket satın almasını güçleştirmektedir.87 Yatırım yapıldıktan sonra yatırım yapılan ülkedeki yasal ve bürokratik uygulamalar, yatırımın ülkede kalma süresini etkilemektedir. Yasalarla ken- dilerine verilen hakların durumu ve yasaların değişme ihtimalleri ülkeye duyulan güveni belirlemektedir. Ülkemizdeki genel olarak var olan bürokrasi fazlalığı ve kırtasiyecilik yatırımcının azmini kırmaktadır. Ancak, son çıkan Kanun∗ ile şirket kuruluş aşamaları 19’dan 3’e indirilmiştir. Bunun anlamı, şirket kuruluş prosedürleri 24 saat içinde tamamla- nabilecek konuma getirilmiş olunmasıdır.

Ayrıca, sürekli değişen yasalar, teşvik uygulamalarının sürekli değişmesi, vergi oranlarının yüksek, hatta geçici olarak getirilen yasaların sürekli hale getirilmesi ve vergi mevzuatının karışık olması yabancı sermayeyi korkutan uygulamalardır. Hukuk ve adalet sistemindeki aksaklıklar ve yasaların etkili bir biçimde uygulanamamasının yarattığı sorun- lar güvensizlik unsurunu daha da pekiştirmektedir.Yabancı sermaye, elindeki kıymetleri edindiği dönemde geçerli olan kuralların bu kıymetler henüz elden çıkarılmadan değişti- rilmesini, kazanılmış haklara aykırı düzenleme olarak değerlendirmekte, bu düzenlemeler esnasında kendi görüşünün alınmamasını ise kabul edememektedir. Kanunların geriye yü-

86 Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu/Türk-Japon İş Konseyi, Türkiye’nin Yabancı Sermaye Ortamının De- ğerlendirilmesi, Engeller-Öneriler, İstanbul Kasım 2001, s. 13

87 Ercan ALPTÜRK, Yabancı Sermaye Yatırımının Vergisel Boyutu, Vergi Sorunları, Sayı:184, Ocak 2004,

s.22

rümesi ülkemizde sıkça başvurulan bir uygulama olmuştur. Bu gibi uygulamalar güvensiz bir yatırım ortamını ortaya çıkarmakta ve yatırım yapanlar adeta pişman edilebilmektedir.88

Tablo: 9 Türkiye’nin Güçlü ve Zayıf Yönleri

GÜÇLÜ YÖNLER ZAYIF YÖNLER

İnsan Kaynakları:

Genç Nüfus Eğitimci Yönetici Deneyimli Sanayici

Ortaklığa olumlu yaklaşan dinamik girişimci Ucuz ve verimli işgücü

İç Pazarın Yapısı:

Sürekli büyüyen tüketici kitlesi Sosyal yaşantı

Alım gücü

Coğrafi Konum:

Orta Doğu, Doğu Avrupa ve eski Sovyet Cumhu- riyetleri’ne hakim stratejik konum

Yasal Altyapı:

Yabancı sermayeyi teşvik kanunu Yabancı sermaye çerçeve kararı Patent haklarının korunması yasası Tüketicinin korunması yasası Rekabetin korunması yasası

Markaların korunması hakkında KHK

Fiziki Altyapı:

Organize sanayi bölgeleri Ulaşım ağı

Hammadde temini kolaylığı Doğal kaynakların fazlalığı

İzlenen Ekonomi Politikaları:

Uygulanan serbest piyasa ekonomisi Yabancı sermayeye uygulanan teşvikler Yatırım maliyetlerinin düşüklüğü Uygun rekabet ortamı

Siyasi İstikrar:

Sık değişen hükümetler ve istikrarsız koalisyonlar

Demokrasi:

Batı standartlarında demokratik kurum ve kuru- luşların yerleşmemiş olması

Terör

Ekonomik Göstergeler:

Yüksek enflasyon Dış ticaret açığı

İç ve dış borç politikalarının yetersizliği Bütçe açığı

Kredi maliyetlerinin yüksekliği

Türkiye’ye ve Türk İşletmelerine Duyulan Güven:

Uluslararası anlaşmalara uyulmaması Yönetimlerin vaadlerini gerçekleştirmemesi Geçmişte taahhütlerini yerine getirmeyen, olum- suz imaj bırakan Türk firmaları

Kurumsal Altyapı:

Gerçekleştirilemeyen özelleştirme

Sermaye piyasasının yeterince gelişmemiş olması Geleceğe dönük enerji politikalarının bulunma- ması

Sık değişen mevzuat Bürokrasinin yıldırıcılığı

Komşularla İlişkiler:

Çeşitli gerçeklerle gündeme gelen tartışmalar

Kaynak: TÜGİAD, 2000’li Yıllara Doğru Türkiye’nin önde Gelen Sorunlarına Yaklaşımlar: XVI- Ya-

bancı Sermaye, Mayıs 1996 s:65

Devletin ekonomi içindeki payının yüksek oluşu yabancı sermaye yatırımlarını olumsuz etkileyen faktörlerden bir diğeridir. Özelleştirme bir ülkenin rekabete dayalı bir pazar ekonomisini teşvik etmeye hazır olduğuna dair çok uluslu yatırımcılara verdiği bir mesajdır. Türkiye ile ilgilenen her yabancı yatırımcı, bankaların ve alt yapı hizmetlerinin özelleştirilmesi ile ilgili gelişmeleri izlemektedir. Bu süreçte gerçekleşecek bir başarı, ül- kenin dünya çapında rekabetçi bir ekonomiye dönüştürülmesinde “olmazsa-olmaz” bir başarı kriteri olarak görülmektedir.89

Türkiye’de bu güne kadar bir çok özelleştirme çalışması yapılmış ve bir çok özel- leştirme projesi de beklemeye alınmıştır. Ancak, genel olarak Türkiye’deki özelleştirme çalışmaları yavaş işlemiş olsa da son dönemde hızlanma görülmektedir

Economist Intelligence Unit’in yapmış olduğu araştırmaya göre, dolaysız yabancı yatırımlarında en riskli 60 ülke sıralamasında Türkiye 18. ülke olmuştur. Türkiye, risk fak- törünün en yüksek olduğu alan 85 puanla makro ekonomik dengeler olarak gösterilmiştir, hükümetin etkinliği 64, vergi politikaları ise 63 puanla en fazla risk yaratan konular arasın- da yer almıştır. Economist Intelligence Unit’in Türkiye değerlendirmesinde, yüksek mik- tarlardaki kamu açığının enflasyonu tırmandırması ile makro ekonomik koşullar, ülkede en fazla risk yaratan konu olduğuna dikkat çekmiştir.90

2.4.TÜRKİYE’DE UYGULANAN VERGİSEL TEŞVİKLER VE DOLAYSIZ