• Sonuç bulunamadı

D. Üretim Kapasitesi ve Başlıca Tarımsal Ürünlerdeki Gelişmeler

V. TÜRKİYE’DE TARIM SEKTÖRÜNÜN FİNANSAL YAPISI

Öz sermayesi yetersiz tarımsal işletmeler, işletmelerini büyütmek ve yeni yatırımlara girişmek için, hatta zaman zaman üretim faaliyetlerini sürdürebilmek için dış kaynağa gereksinim duyarlar19. Tarımda, sermayenin devir hızı (net satışlar/sermaye) düşük olduğundan, yani, bir projeye yatırılan sermayenin (sadece satışlar göz önüne alınarak) başabaş noktasına gelmesi uzun zaman aldığından, yeni yatırımların finansmanı için dış kaynak kullanımı kaçınılmazdır. Sektörde, dış kaynağa karşı var olan talep ilk başta kredi faizlerinin yükselmesine neden olacakmış gibi gözükse de bu görüş yanlıştır. Tarım sektöründe çalışanların ödeme gücünün sınırlı ve dönemsel olması, bu kesimin yüksek faizli kredi kullanımını engellemektedir. Öte yandan, dünyanın her ülkesinde devletçe verilen düşük faizli tarım destekleri, özel bankaların bu büyük pasta içinde yer almak için fiyat düşürmelerine neden olmaktadır. Dolayısıyla, tarım sektörünün finansman yapısının en önemli özelliği, nakdi ve gayrinakdi kredi faiz oranlarının piyasa faiz oranının altında olmasıdır.

19 Cengiz Yalçın ve diğerleri, Tarımsal Yapıda Değişme ve Gelişmeler, Ankara: II. Tarım Şurası II. Komisyon Raporu, 2004, s. 31.

Ülkemiz tarım sektörü de, nüfusun beslenmesi, sanayi sektörüne yaptığı katkılar, dış ticaret dengesindeki (etkinliği azalmış olsa da) yeri ve özellikle de istihdamdaki payı nedeniyle sadece finansal değil aynı zamanda sosyal bir gerçekliktir. Devletin sektöre yaptığı müdahalelerin ve verdiği desteklerin de temel nedenleri bunlardır. Ülkemizde tarım sektörünün finansman yükünü çoğunlukla devlet çekmektedir. Bu yük, sadece sağlanan nakdi kredilerden kaynaklanmamaktadır. Çiftçiye devletçe sağlanan nakdi kredi olanaklarının yanında, taban fiyat uygulamaları, doğrudan ve dolaylı gelir destekleri ile başka diğer destekler (Ar-Ge, kontrol, eğitim) de devlet tarafından kullanılan tarım finansmanı araçları olarak nitelendirilebilir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bazı tarım kooperatifleri, kamu bankaları ve özel bankalar, özel finans kurumları, finansal kiralama şirketleri ile piyasadaki satıcılar, sektörün finansman bacağında yer alan kurumlar olarak sıralanabilir. Doğrudan devlet tarafından sağlanan krediler, genellikle tarımsal işletmenin giderlerini karşılamak maksatlıdır. Bu kredilerin vade yapıları genellikle kısa olmakla birlikte, etkinliği üst düzeydedir. Devletçe sağlanan ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca kullandırılan krediler, özellikle Avrupa Birliği destekli gelişim programlarının finansmanı için kullandırılmaktadır. Bu krediler, uzun vade yapılarına ve düşük faiz oranlarına sahiptir.

Piyasada yer alan ve tarım sektöründe faaliyet gösteren şirketlerle ilişki içinde bulunan satıcılar da vadeli satışlar yapmak suretiyle sektör elemanlarının finansman ihtiyacını karşılamaktadırlar. Akaryakıt, gübre ve tohum gibi temel ürünlerin vadeli satışları, vade yapıları özellikle hasat dönemine göre ayarlandıklarında oldukça etkin birer finansman yöntemi olmaktadır.

Özel bankalar ve kamu bankaları da çiftçi kredileri yaratarak sektörün finansmanı konusunda birer tamamlayıcı olmaktadırlar. Ucuz fon maliyeti ve piyasaya aşinalık gibi önemli avantajlara sahip olan kamu bankalarının yanında, daha saldırgan bir biçimde pazar payı mücadelesi veren özel bankalar da gelişime açık olan bu sektörü finanse etmek için çaba göstermektedir. Tarım kredileri konusunda bankacılık sektörünün lideri olan ve tarım sektörüne en fazla aşina olan Ziraat Bankası, farklı amaçlara hizmet eden çok sayıda nakdi kredi türü geliştirmiştir. İşletme sermayesi yetersizliklerini hedef alan işletme kredisi, yatırım finansmanı amacı taşıyan yatırım

kredisi, belirli bir projeye bağlı olarak ortaya çıkacak üretime dayandırılan projeli kredi, belirli üretim amaçlarını hayata geçirmek adına hazırlanan projelerin finansmanının tesisi amacını taşıyan sözleşmeli üretim kredisi, düşük faizli bireysel çiftçi kredisi, ani finansman gereksinimlerinin karşılanması için kısa vadeli, spot tarımsal kredi ve sabit faizli traktör kredisi gibi kredi çeşitlerinin hepsi temelde aynı amaca, tarım sektörünün büyümesine katkıda bulunmak amacına hizmet etmektedir. Ancak, bankaların azalan kâr marjları, bu sektörden çekilmelerine ve daha verimli plasmanlara yönelmelerine neden olmuştur. Nitekim bankacılık sektörü tarafından verilen toplam nakdi krediler içinde, tarım sektörüne ayrılan pay, 1996 yılında %16,7 düzeyindeyken 2001 yılında %2,1 gerilemiş ancak 2004 yılında %3,75, 2005 yılında da %3,47 düzeyine ulaşmıştır. Yüzdeler yerine, sektöre aktarılan kredi miktarına bakılacak olursa, 2004 yılı için 3,85 milyar YTL, 2005 yılı içinse 5,28 milyar YTL verileri ile karşılaşılacaktır. Yüzdesel anlamda büyük bir değişme yokmuş gibi gözükse de gerçek anlamda sektöre aktarılan kredi miktarının ne denli arttığı böylelikle ortaya çıkmaktadır. Çarpıcı bir gösterge de, 2005 yılı sonu itibariyle, tarım sektörüne kullandırılan nakdi kredilerin %96,44’ünün T.C. Ziraat Bankası, yani devlet tarafından kullandırılmış olmasıdır20.

Sektöre sağlanan krediler, risk yapısı nedeniyle, ülkenin çeşitli bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Trakya, Orta Anadolu ve Ege bölgeleri kredi bulma konusunda sıkıntı çekmez ve tarıma ayrılan krediler içinde önemli bir miktarı elde ederken aynı şeyi Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri için söylemek olanaklı değildir. Bu durum, tarım sektörünün sağlanacak kredilerle geliştirilmesi politikasıyla taban tabana zıttır. Bu durumun, tarım sektörüne aktarılan nakdi kredilerin %95’lik bir kısmını elinde bulunduran devlet tarafından yaratılmış olması ise daha büyük bir çelişkidir.

Bankaların sektörden çekilmeye başlaması, yatırım malının %100 finansmanı ilkesiyle çalışan finansal kiralama şirketlerinin sektördeki paylarının büyümesine neden olmuştur. Esnek ödeme planı oluşturma imkanı ile sektörün nakit hareketlerinin dönemselliğe uyum sağlayan finansal kiralama sistemi sektör yatırımları için giderek önemli bir finansman aracı olmaktadır. Artmakta olan

yatırımlara karşı, azalmakta olan nakdi kredi miktarı, sektörü, finansal kiralama şirketleri için giderek cazip kılmaktadır. Sektörün finansal kiralama sistemi ile olan ilişkisi ilerleyen bölümlerde detaylı bir biçimde ele alınacaktır.

İKİNCİ BÖLÜM

FİNANSAL KİRALAMA, FAALİYET KİRALAMASI VE

FAALİYET KİRALAMASINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

YÖNTEMLERİ

Bu bölümde öncelikle, finansal kiralamanın ne olduğu, tarihsel gelişimi, türleri ile avantaj ve dezavantajları ele alınacaktır. Bunların ardından ülkemizde ve dünyada finansal kiralama piyasaları ana hatlarıyla ele alınacak ve faaliyet kiralamasına geçilecektir.

Faaliyet kiralamasının tanımı, özellikleri, kıyaslamaları, ülkemizde faaliyet kiralamasına geçiş koşulları ve faaliyet kiralamasında fiyatlama ele alınacaktır. Daha sonra faaliyet kiralaması değerlendirmesinde kullanılan yöntemlere geçilecek ve hem kiralayan hem de kiracı açısından kullanılması gereken yaklaşımlara ve hesaplamalara değinilecektir.