• Sonuç bulunamadı

Türk Halk Şiiri Nazım Şekilleri ile Olanlar

II. ŞAĐR ABBAS SAYAR

II.3. ŞĐĐRLERĐN TAHLĐLĐ

II.3.1.1. Türk Halk Şiiri Nazım Şekilleri ile Olanlar

Sayar’ın bu kategoriye giren şiirlerinin kimisinde “dinî-tasavvufî” halk şiirinin kimisinde de “âşık tarzı” halk şiirinin özelliklerini rahatlıkla görebiliriz.

“Dinî-tasavvufî” halk şiirinin özelliklerini “Yunus’a”, Mevlâna’ya ve “Hz.

Muhammed’e”, “Olmaz”, “Diye” gibi şiirlerinde görmek mümkündür. Bu şiirler, dörtlük nazım birimi ve koşma tarzı kafiye düzeni (abab, cccb…veya xaxa, bbba…) ile, hece ölçüsünün daha çok 8’li ve 11’li kalıpları ile yazılmışlardır. Muhteva, dil ve üslup özellikleri ile de tamamen Yunus “ilâhi”lerini hatırlatmaktadırlar. Örnek:

Yunus’a

Başın eğmiş sol yanına Geçmiş Allah deyu deyu- Aşk şarabın yudum yudum, Đçmiş Allah deyu deyu.

Hak yoluna çıkmış yaya, Bazan yükselmiş semâya.

Her an elini Hüdâ’ya, Açmış Allah deyu deyu.

Kesreti vahdette bulmuş -Sen seni bil- diyen kulmuş Dere, tepe, bin bir yokuş Geçmiş Allah deyu deyu.

Göç vakti gelmiş fenadan Ecel emir olmuş Hüdâ’dan, Köprü olan şu dünyadan

Göçmüş Allah deyu deyu (s. 17).

Bu şiir, şairin yayımladığı ilk şiir kitabı Gönül Sandalı (Đstanbul 1946)’nın da ilk şiiri olması dolayısıyla da dikkate alınmalıdır, diye düşünüyoruz.

Yine dinî duyguların ifadesi olan bir başka örnek:

Münacaat

Salâh yolu göster eyle hidayet Kurtar beni nefs elinden yarabbi Yer eylesin varlığında her ayet Kurtar beni nefs elinden yarabbi.

Gaddar şeytan fermanını işliyor Aciz nefse fenalığı aşlıyor En nihayet nedameti başlıyor Kurtar beni nefs elinden yarabbi.

Amentüye iman ettim ervahta Şeytan yolu tükeniyor bu ahta Hidayet et koyma beni günahta Kurtar beni nefs elinden yarabbi.

Şeytan kırbaç oldu nefs atıma Getirdiler delâletin setine Şu mübarek ramazan hürmetine Kurtar beni nefs elinden yarabbi.141

Sayar’ın bazı şiirlerinde “şathiye” (şathiyât-ı sofiyâne) niteliğinde söyleyişlere de rastlıyoruz:

Kader senin sülâlenden başlarım Ettiğini ben de sana işlerim Benim tatlı sesli sarhoş kuşlarım

Çığlık çeken seme, sersem kaz oldu (s. 87).

Âşık tarzı halk şiirleri biçiminde olan şiirlerinde de oldukça başarılı örneklere rastlıyoruz. Yer yer bazı şiirlerinde dil ve üslup itibariyle Karacaoğlan’ı, Veysel’i hatırlatan söyleyişlere rastladığımız gibi, bazen bu şairlerin şiirlerine nazireler de kaleme almıştır. Örnek:

Aşık Veysel’e Nazire Deryada seyretsem, havada uçsam, Benim sadık yarim kara topraktır.

Bilinmez sözleri deşsem, konuşsam, Benim sadık yarim kara topraktır.

Diz çökmüş huzurda kesilmiş çömez, Türlü nimet verir ben verdim demez, Mazlumun ahını zalimde komaz, Benim sadık yarim kara topraktır.

Çiğ tohumu kırk yerinden dişliyor, Işgın ışgın yeşermeye başlıyor, Yedi rengi birbirine aşlıyor, Benim sadık yarim kara topraktır.

Ademin de canın verdi özünden, Hiçbir haller uzak kalmaz gözünden, Sebebi hayatım toprak yüzünden Benim sadık yarim kara topraktır.

Cümle mahlûk memesini yoklarlar, Kuşu kurdu, dağın taşın koklarlar,

141 Abbas Sayar, “Münacaat”, Bozlak, nr. 7-8, 31 Temmuz 1947, s. 2.

Bir gün ölsem kucağında yerim var.

Benim sadık yarim kara topraktır. 142

Bu tarzda yazılmış şiirlerinde kafiye düzeni çoğunlukla “abab, cccb…” veya

“xaxa, bbba…” şeklindedir. Bunları birkaç örnek üzende görmek faydalı olacaktır:

Çıkasıca Gözüm Seni çıkasıca gözüm Nerden gördün o güzeli Kara bakasıca gözüm Nerden gördün o güzeli Aklımı verdin yellere Feryat düşürdün tellere Sarılası mendillere Nerden gördün o güzeli Benim zaten içim yanık Bağrımda bin dert uyanık Kahrolası, mücrim, sanık Nerden gördün o güzeli (s. 54).

ya da,

Rivayet Muhtelif Bülbül ile akıbette Gül aynı kapıya çıkar.

Buluttan ayrı gözükse Yel aynı kapıya çıkar Bilmeyenler oldu bilir, Gam ömrümden arsa alır.

Ney nefesle dile gelir, Tel aynı kapıya çıkar.

Çıktık aydınlık dünyaya Gördük ki rağbet hep baya, Zengin atlı, fakir yaya Yol aynı kapıya çıkar.

Küstürsem mızrabı tele Ney nefesle gelir dile, Mecnun için vahâ ile

Çöl aynı kapıya çıkar (s. 84).

Bahar Şarkısı

Bir sabah uyandım baktım ki toprak

142 Abbas Sayar, “Aşık Veysel’e Nazire”, Bozok, nr. 183, 25 Mayıs 1954, s. 2.

Dallanı, dallanı, dallanı vermiş Bir dünya gökte ki renge uyarak Pullanı, pullanı, pullanı vermiş Güneş omuzundan atmış ceketi Işık mavilikte gün bereketi Kuşluk umuda vermiş nöbeti Sallanı sallanı, sallanı vermiş Bereket bulutun bir avucunda Yaşamak yaprağın yeşil ucunda Binbir renk kır gülün tomurcuğunda Dilleni, dilleni, dilleni vermiş (s. 167).

Sayıları çok olmamakla birlikte muhammeslerde, müseddeslerde veya bentleri üçlük nakaratları beyit hâlinde olan türkülerimizde rastladığımız “aaa bb, ccc bb…”

veya “aaa BB, ccc BB…” gibi kafiye düzeni ile beşliklerden kurulu şekilleri de epeyce kullanmıştır. Bu şekildeki şiirler çoğunlukla 8’li 11’li, az da olsa 14’lü hece ölçüsü kalıpları ile kaleme alınmışlardır. Bu örneklerde yoğun bir lirizmin yanında, felsefî fikirler ve bazen de ironik bir üslup dikkati çekiyor. Şekil hususiyetlerini görmek açısından birkaç örneği aşağıya alıyoruz:

Uyan Dalım Rüzgâr eser başak başak Mor ötesi ebemkuşak Filizler yarılır şak şak

Değişir bak yine halım, Bahar oldu uyan dalım.

Güneş yapışıyor toprağa, Can özden yürür yaprağa Hayat iner taşa, dağa

Değişir bak yine halım, Bahar oldu uyan dalım.

Kuru dala renk üşüştü, Yumurta böcekten düştü Kervanlar yokuşlar aştı

Benim yine eski halım, Bahar oldu uyan dalım (s. 73).

Şair, yer yer “Âşık Tarzı Türk” şiirinde olduğu gibi bazı şiirlerinde mahlas da kullanmıştır. Genellikle “Nail” mahlasını kullanan yazar, az da olsa Nailî, Latifî mahlaslarını da kullanmıştır:

Altın bilezik kolunda Nail’se kuldur yolunda, Bülbül olup gül dalında,

Öttün mü gülüm öttün mü? (s. 24).