• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.1. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi

Edebiyat

Türk Dili ve Edebiyatı öğretiminden bahsedebilmemiz için öncelikle “edebiyat” kavramının tanımlarına başvurmamız gerekmektedir.

Edebiyat, Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat’ında; 1. Nazımlı, nesirli güzel sözler,

2. Bu sözden bahseden ilim olarak tanımlanmıştır (Devellioğlu, 1999: 203).

Edebiyat, malzemesi dil olan güzel bir sanattır. Güzel sanat yapıtları, her şeyden önce yüksek duygu ve düşünce ürünleridir. Güzel sanatlar, bu yönüyle uygarlığa ve insanlığa büyük katkıda bulunmaktadırlar. Edebiyat ürünlerinin çok büyük bir bölümü, insanları çeşitli bakımlardan eğitmek amacıyla yazılmıştır.

Türk edebiyatında Yunus Emre, birçok şiirini ve Risaletü’n- Nushiyye (Öğüt Kitabı) adlı eserini, Mevlânâ Mesnevi’sini, Nabi Hayriyye’sini, Namık Kemal tiyatro eserlerinin çoğunu, Ahmet Mithat romanlarını, Tevfik Fikret Halûk’un Defteri ve Şermin adlı eserlerini, Mehmet Akif Safahat’ını, Hüseyin Rahmi romanlarını ve daha pek çok şair ve yazar, eserlerini hep insanlara nasıl yaşanılması, nelere değer verilmesi gerektiğini öğretmek amacıyla yazmışlardır (Kavcar, 1999: 3).

Karakuş, edebiyatı çocukların duygularını etkilemesi açısından değerlendirmiştir. Edebiyat, insan ve toplum hayatını yansıtan duygu ve düşüncelerin söz ve yazı ile güzel ve etkili bir şekilde anlatılması sanatıdır. Edebiyat, çocuğun hayal dünyasını zenginleştirir, estetik zevkini genişletir, millî benlik ve millî kimlik kazanmasını sağlar (Karakuş, 2005: 168).

Kavcar, edebiyatın işlevleri konusundaki görüşlerini şöyle aktarmıştır: …Edebiyatın temel işlevlerinden biri, eğitme, insan kişiliğini değiştirme ve geliştirmedir. Bu işlevine duyguları geliştirme, duyarlık kazandırma duygu ve düşünce arasında sağlıklı bir denge kurma da denebilir. Çünkü insanoğluna sevmeyi, acımayı, güzellikler karşısında heyecanlanmayı öğretmede, edebiyat önemli bir görev üstlenir. Kişiyi, sığlıktan, bencillikten ve onun doğurduğu yalnızlıktan kurtarır. (Kavcar, 1999: 5).

Bir dil ancak o dilin en güzel örnekleri olan edebî metinler aracılığı ile öğretilebilir. Çünkü edebiyatın temeli dildir.

Milletler kendilerini en iyi edebiyat ile ifade ederler. Duygular, düşünceler ve hayaller, kendilerine en uygun ifade şekillerini edebî eserlerde bulurlar. Edebiyat en derin, en yüksek ve en kuvvetli ifade şeklidir. Edebiyatın bir insanın şahsiyetini geliştirici bir etkisi vardır (Kaplan, 2000: 162).

Edebiyat Eğitimi

“Eğitim” ifadesinin Edebiyat kapsamında değerlendirilmesi, Türk Dili ve Edebiyatı öğretimi açısından büyük önem taşımaktadır.

Kavcar, Edebiyat ve Eğitim birlikteliğini şu şekilde ifade etmektedir:

Edebiyat ve eğitim, insanla ve insan topluluklarıyla ilgilenip uğraşma bakımından birbirini tamamlayan, birbiriyle yakından ilişkili olan iki alandır. Çünkü edebiyatın da eğitimin de konusu insandır. İnsanoğlunun yeryüzündeki serüvenleri doğal ve toplumsal çevresiyle ilişkileri, sağlıklı bir yaşayış özlemi, bu iki alanın ortak konusunu oluşturur. Birbirinden ayrı yollarda ayrı amaçlarda olan birbirinden habersiz ve kendi dünyasında yaşayan insanları ruh ve zevkçe birleştiren köprüyü edebiyat kurabilir (Kavcar, 1999: 2).

Eğitim faaliyetleriyle kültürel, toplumsal, sosyal ve ahlaki değerlerimize sahip nesiller yetiştirmek istenmektedir. Edebiyat eğitimi bir toplumun kullandığı dili ve bu dilin oluşturduğu kültürü vererek millî şuurun oluşmasında katkı sağlamaktadır. Eğitim bakımından edebiyatın değeri insana duyma, düşünme ve hareket etme özellikleri vermesidir. Bir insan ancak böyle bir geniş ortam içinde kendisine uygun olan yolu seçme özgürlüğünü kazanır (Kavcar, 1999: 4).

Edebiyat eğitimi ve öğretimiyle;

• Öğrencilere okuma-anlama ve eleştirme becerisi kazandırılır, • Öğrencilerin düşünce ve yorum gücü geliştirilir,

• Öğrencilerin düşüncelerine yön verme becerisi kazandırılır, • Öğrencilerin kültürel düzeyi yükseltilir,

• Öğrencilerin duygu ve hayal gücü geliştirilir, • Edebî türlerin öğretimi sağlanır.

Eğitim, insanın hareket ve davranışlarında, duygu ve düşüncelerinde hayallerinde, ideallerinde, kıymet hükümlerinde, hayat bakış açısında, estetik zevkinde vb. değişiklik yapma süreci olduğuna ve bu özelliklerin edebiyatla yakın alakası bulunduğuna göre edebiyat ile eğitim arasında çok sıkı bir ilgi ve iletişim vardır. Edebiyat, eğitimin en önemli ve somut aracı olma özelliğine sahiptir. Millî Eğitimin amaçları doğrultusunda, gençlerin edebî metinlerle iyiye ve güzele ulaştırılıp olumlu davranış değişiklikleri meydana getirmesi önemlidir (Karakuş, 2005: 192).

Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi ile ilgili batılı anlamdaki ilk çalışmalar, XIX. yüzyılın sonlarına doğru başlamıştır. “İlk edebiyat öğretimi kitabı Recaizade Mahmut Ekrem’in Talim-i Edebiyatı ile Muallim Naci’nin Istılahat-ı Edebiyye’sidir” (Cemiloğlu, 2003; 23).

Edebiyat eğitimi, edebî metinlerdeki sanat değerini sezmeyi, dilin metinde kazandığı anlamları kavramayı ve metni yorumlamayı sağlayacak becerileri kazandırmayı amaçlar. Bu eğitimin ilk ve önemli basamağı, lise yıllarındaki edebiyat dersleridir. Edebiyat derslerinde öğrencilere her yönüyle bireysel, ulusal, evrensel değer, zevk ve anlayışın edebî metinlerde nasıl inceleneceği ve değerlendireceği hususunda beceriler kazandırmalı ve sanata özgü yaşantının özellikleri hissettirilmelidir. Edebiyat eğitimiyle öğrencilerin her düzeydeki dil göstergelerinin nerede, niçin, nasıl ve neden kullanıldığını kavrayabilecek bir anlayışa erişmelerini sağlayarak onları, Türk Milletinin birer ferdi yapmak amaçlanmaktadır (MEB, 2005).

Edebî Metin

Bir iletişim aracı olan edebî eserler, okuyucuda estetik bir duyarlılık kazandırmak amacı taşımaktadır.

Edebî metinler, sanat zevki ve anlayışıyla kültür değerlerini hayatın gerçekliğinden hareketle somutlaştırır. Bunlar insanın zevkinin gelişmesine ve mensubu bulunduğu toplumun değerlerini benimsemesine hizmet eder (MEB, 2005).

Eğitim bakımından edebiyatın değeri, insana çok çeşitli duyma, düşünme ve hareket etme örnekleri vermesidir. Edebiyat dersinin asli vazifesini yerine getirmesi ve bazı faydaların sağlanması için en mühim araç, ders kitapları ve bu kitaplardaki metinlerdir. Bu metinler düşünce dünyamızı genişletir, edebî zevk verir, estetik duygusu aşılar, kimlik kazandırır. Metinlerle öğrencilerin hayal gücü, düşünceleri eğitilir. Ders kitaplarına seçilen metinler, öğrencilerin düşünce gelişimlerini ne kadar etkilerse o kadar Türk Millî Eğitiminin amaçlarına ulaşılır. Bu nedenle seçilen metinler, kültürümüzü taşıyıcı özellikte olmalıdır (Karakuş, 2005: 241-245).

Edebiyat kitaplarında verilen metinler, öğrencilerin zihinsel, kültürel düzeylerine ve yaşlarıyla paralel yapı ve zevklerine uygun olarak seçilmelidir. Öğrencilere okuma zevki ve alışkanlığı kazandırmak için ders kitaplarına edebî metinler özenle seçilmelidir. Öğrencilerin kültürel zenginliğini artırmak, karşılaştırma yeteneğini ve düşündüklerini ifade etmedeki becerisini geliştirmek için edebiyat kitaplarındaki metinlerin rolü büyüktür. Edebî ve estetik zevk kazandırılması, ahlak ve dil gelişimi için Edebiyat ders kitaplarına seçilen metinlerin ilgili alanlara yönelik seçkin örnekler olmasına özen gösterilmelidir (Cemiloğlu, 2003: 18).

Metin seçiminde mümkün olduğunca farklı görüşleri sergileyen orijinal metinlere yer verilmelidir. Öğrencilerin tek bir görüş ve anlayışın eserleri ile karşı karşıya bırakılması, onların eleştirel düşünme gelişimlerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Amaç, öğrencinin hür ve bilimsel düşünme metodunu kazanmasıdır. Farklı görüşlere sahip yazarların eserlerinden seçilmiş deneme metinlerinin kitaplarda yer almış olması, öğrencilerin tenkitçi bir bakış açısına sahip olmasını sağlar (Aytaş, 2001: 59).

Edebiyat eğitimin amaçlarından birisi de, öğrencileri sosyalleştirerek hayata hazırlamaktır. Bunun için toplumdaki değerlerin, kültürel yapıların, inançların ve davranışların öğrenciye verilmesi ve benimsetilmesi gerekir. Edebiyat kitaplarına alınacak metinlerin bu noktalara dikkat edilerek hazırlanması gerekmektedir (Karakuş, 2005: 247).

Edebî eser, dille gerçekleşen güzel sanat ürünüdür. Tarih ve kültürle yakın ilişkisi vardır. Edebî metin, sanat ve kültür etkinliklerinin iç içe girdiği bir alanda oluşur. Zaten dil, kültür alanının hem yapıcısı hem de ifade aracıdır. Bu durum, edebiyat

eğitimine, kültür ve sanat eğitimi arasında ayrı bir önem kazandırmaktadır (MEB, 2005).

Benzer Belgeler