• Sonuç bulunamadı

Dünya ekonomisine eklenme konusunda ciddi adımlar atmış olan birçok gelişmekte olan ülkede yüksek işsizlik oranlarının ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin devam etmekte olması, iktisat çevrelerinde işgücü piyasasının esnekliğine yapılan vurguları artırmıştır.395 Sanayileşmiş ülkelerin genelinde 1970’li yıllardan sonra

395

Özlem Onaran, “Türkiye’de Yapısal Uyum Sürecinde Emek Piyasasının Esnekliği”, Toplum ve Bilim, Sayı:86, 2000, ss. 194-195.

esneklik uygulamalarına rastlanırken, Türkiye’de esneklik özellikle 1990’larda emek piyasasıyla ilgili başlıca politika konusu haline gelmiştir. Đşveren örgütleri 1989 sonrası reel ücret artışlarının tahriki ile Türkiye’de emek piyasası esnekliği tartışmasını açma konusunda öncü rolü üstlenmişlerdir. Esneklik yanlısı önerilerin temel argümanı ücret artışlarının uluslararası rekabet gücünün yitirilmesine neden olduğu yolunda olmuştur. Gümrük birliğine girme hazırlıkları da dikkatleri Türk sanayinin rekabet gücünün düzeyi konusuna yönelterek esneklik tartışmalarının yayılmasına neden olmuştur.396

Makro açıdan dünyanın diğer ülkelerinde yaşanan istihdam sorunları farklı nedenlerle de olsa benzer biçimde yaşanırken, Türk firmaları da diğer ülkelerde faaliyet gösteren rakiplerinin uyguladığı bazı istihdam politikalarını örnek alarak uygulamaya başlamıştır. Özellikle 24 Ocak 1980 sonrasında Türkiye’nin temel ekonomik politikalarında ithal ikameciliğe dayalı sanayileşme modelinden vazgeçmesi ve ihracata dayalı sanayileşme modelini benimsemesinden sonra, işletmeler ihraç fiyatlarını düşük tutabilmek için emek maliyetlerinin düşürülmesine olanak verecek her türlü esnekliği denemişlerdir. Türkiye’de esnek çalışma biçimleri 4857 sayılı Đş Kanunu ile 10.06.2003 yılında yasal düzenlemeye kavuşmuştur. Ancak, esnek çalışma biçimleri Türkiye’de 4857 sayılı yasa ile varolmamıştır; bu kanundan önce de uygumla da mevcut olup Yargıtay’ın çeşitli içtihatlarına konu olmuştur.397

Dünyada gelişmekte olan pek çok ülkede olduğu gibi 1960’lar ve 1970’lerde Türkiye’nin de temel kalkınma stratejisi ithal-ikameci politikalara dayalıydı. Bu döneme, ağır sanayi ve sermaye mallarında yurtiçi üretim kapasitesini artırmayı hedefleyen büyük kamu yatırımları damgasını vurmuştu. Dış ticaret, miktar kısıtlamaları ile ve genelde Türk lirasının satın alma paritesine göre aşırı değerli olmasına yol açan bir sabit kur rejimiyle sıkı sıkıya korunuyordu.398 Đthal-ikamesi stratejisi ağırlıklı olarak ithal hammaddelere dayandığından Türkiye’nin ticaret hadleri 1973-1974 dönemindeki ilk petrol krizinden sonra kötüleşmiştir. Bu kötüleşme, ödemeler dengesi üzerinde büyük bir yük yaratmış, bu ilave yük kısa

396

Ansal ve diğ. Türkiye Emek Piyasasının Yapısı ve Đşsizlik, s. 59. 397

Kutal, a.g.e., s. 26. 398 TCMB, a.g.e., s. 6.

vadeli borçlanmalarla telafi edilmeye çalışılmıştır. 1977’den sonra, ithalatın gereken zamanda ve oranda gerçekleşmemesi üzerine işgücü piyasasında da sorunlar baş göstermiş ve arz yönünde önemli sorunlar ortaya çıkmıştır. Türkiye’de özellikle kriz dönemlerinde ücretlerin çok rahat aşağıya çekilebildiğine, düşük ücretle çalışanların dahi iş güvencelerinin devamı koşuluyla ücretlerindeki azalmayı kabul ettiklerine işaret edilmektedir. Dolayısıyla kriz dönemlerinde uyumun doğrudan ücretler üzerinden sağlanmasıyla ücret esnekliğinin Türkiye’de işverenlerce yaygın olarak kullanıldığı dile getirilmektedir. 399

Özellikle 90’lı yıllarda yaşanan ekonomik krizler, esnekliğe olan ilgiyi de arttırmış ve uygulamalarını yaygınlaştırmıştır. Mevcut yasalar ve toplu sözleşme hükümlerine rağmen yaygın olarak hayata geçirilen esneklik uygulamalarına bakıldığında şu örnekler sıralanabilir: Taşeronluk, fason üretim, kaçak işçi çalıştırma, geçici işçi, mevsimlik işçi, belirli süreli hizmet akitlerinin artması, ihbar önellerinin azaltılması ya da kaldırılması, kısmi süreli akitlerin yaygınlaşması, toplu izin, ücretsiz izin, toplu işten çıkarma, kısa süreli çalışma, çalışılan süreyle orantılı ödeme, kayan iş süreleri, telafi edici çalışma, sıkıştırılmış iş haftası, işçilere yarım ücret ödenerek izne çıkarma, ücret zamlarının toplu iş sözleşmesinde kabul edilenden az uygulanması, performansa dayalı ücret sistemleri, toplam kalite yönetimi ve kalite çemberleri uygulaması gibi. Esneklik kavramı esasen işgücü piyasaları dönüşümünü tamamlamış, işsizliğin görece düşük seyrettiği, ücretlerin görece yüksek olduğu, sosyal devlet ile beyaz ve mavi yakalı işçi sendikalarının hâlâ güçlü olduğu sanayileşmiş Batı ülkelerinde ortaya çıkmıştır.400

Türkiye’de mikro düzeydeki istihdam politikalarında esneklik arayışlarının nedenleri arasında kuşkusuz 1475 sayılı eski Đş Yasası’nın esnekliğe olanak tanımayan katı hükümleri ve yaşanmakta olan ekonomik krizin etkileri vardır. Bunlara, işletmelerin korunması ile ilgili olarak devletin önlem almasının gecikmesi de eklenmelidir. Bu koşullar altında Türkiye’de işletmeler bazı sorunlarını uyguladıkları işletme politikaları ile çözmek zorunda kalmışlardır. Bir çok işletme kapanmak bir çok işletme de istihdam ettiği personel sayısını çeşitli nedenlerle

399

Özlem Onaran, “Đstihdam Politikaları ve Türkiye Emek Piyasaları”, Đktisadın Dama Taşları III, Đstanbul Üniversitesi ĐFMC Đktisat Dergisi, 2003, ss. 69-70.

azaltma yoluna gitmiştir. Genellikle esneklik arayışı içine giren işletmeler uzun süre yasal kurallara saygılı hareket etmiş işletmelerdir. Bu işletmelerin personel sayısını azaltma gibi zecri tedbirler almak veya gelişen piyasa ekonomisi koşullarında mevcut katı yasal koşullara karşın işletmelerini ayakta tutabilmek ya da daha fazla kar edebilmek için bazı esneklik arayışlarını gündeme getirdikleri dikkati çekmektedir.401

Sendikalara göre, özellikle işçi-işveren kurulları ile ilgili esneklik yönünde önerilerin amacı yıllardan beri yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen uygulamaları ortak bir kurula götürerek bu uygulamalara meşruluk kazandırmaktır. Böylece işçi sendikaları da yasaya aykırı bir esnekleşmeyi kurullarda yer alarak resmen kabul etmiş olacaktır. Doğal olarak esneklikten yoksun olan yasal düzenlemeleri esnetmeye çalışarak uygulamak yani yasal zemin içinde kalmak hem işçi hem de işçi sendikası ile anlaşarak gerçekleşmektedir. Buna karşılık kayıt-dışı ekonomiye kaça işletmelerde bütün katı yasal kurallara rağmen esneklik maksimum düzeyde ve kuralsızlık aşamasındadır. Doğal olarak kayıt-dışı ekonomi, kayıtlı (formel) ekonomi için ciddi bir haksız rekabet ortamı yaratmaktadır.402

Türkiye’de daha çok işveren kesimi istihdam performansına ilişkin sorunları işçi maliyetlerinin yüksekliği ve işgücü piyasasının katı yapısı ile ilişkilendirmektedir. Bu doğrultudaki baskılar sonucunda yürürlükteki mevzuatla piyasayı esnekleştirmeye yönelik bir dizi önlem ve uygulamalar gündeme gelmiştir. Öte yandan işveren kesiminin bu iddiasına karşıt olarak Türkiye’de işgücü piyasasının işleyişine yönelik yapılan bazı değerlendirmelerde, Türkiye işgücü piyasasının Avrupa ülkelerindeki işgücü piyasası kurumlarıyla, kurallarıyla karşılaştırılmayacak kadar esnek olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca işgücü piyasası katılıklarının işsizliğin açıklayıcısı olduğu yönündeki iddiaların geçerli olmadığına ve istatistiksel olarak bu değişkenlerin anlamsız olduklarına da dikkat çekilmektedir.403

Bu doğrultuda Türkiye’de özellikle kriz dönemlerinde ücretlerin çok rahat aşağıya çekilebildiğine, düşük ücretle çalışanların dahi iş güvencelerinin devamı 401 Kutal, a.g.e, s. 27. 402 Kutal, a.g.e., s. 28. 403 Onaran, a.g.e., s. 68.

koşuluyla ücretlerindeki azalmayı kabul ettiklerine işaret edilmektedir. Dolayısıyla kriz dönemlerinde uyumun doğrudan ücretler üzerinden sağlanmasıyla ücret esnekliğinin Türkiye’de işverenlerce yaygın olarak kullanıldığı dile getirilmektedir. Bununla beraber, bu kapsamda kimi durumda gündeme getirilen zorunlu ücretsiz izin uygulamalarının da esneklik açısından altı çizilmektedir.404

Başka bir çalışma da 1994 krizinin, ekonominin kriz koşullarına uyumundaki rolünün ücret düşüklüğü ile çalışanlar tarafından üstlenilmesiyle esnek bir işgücü piyasası varlığının gözler önüne serildiği dile getirmektedir. Türkiye’de işgücünün kayıtlı sektörde iş bulamadığı takdirde kayıt-dışı sektöre kaymasının yanı sıra kayıtlı sektörde işsizlik tehdidi karşısında ücretlerin de önemli oranda aşağı doğru esneklik gösterdiği ifade edilmektedir.405 Kayıt-dışı istihdamın varlığının esnekliğe imkan tanıdığı belirtilirken aynı zamanda esnekleşmenin ve işletmelerin özellikle işgücü açısından esnek hale getirilişlerinin de kayıt-dışı istihdam olanaklarını zorunlu olarak arttırdığı dile getirilmektedir. Bu bağlamda esneklik ve kayıt-dışılık kavramlarının birbiriyle yakından ilişkili olduğu belirtilmektedir.406

Türkiye işgücü piyasasının başta ücretler olmak üzere esnek olduğunu ileri süren görüşler yanında kimi iktisatçılar da istihdamın yapısına dikkat çekmektedirler. Tarım sektörü ve kayıt dışılığın ekonomideki ağırlığının altı çizilmekte ve ücretsiz aile işçiliği ve kayıt-dışı istihdam gibi kategoriler ön plana çıkarılmaktadır. Bu unsurlar göz önüne alındığında, bu kesimlerde işgücü piyasalarının bütün tanımlamalara göre fazlasıyla esnek olduğu, ücretlilerin ise toplam istihdam içindeki payının yaklaşık olarak %40 olduğu belirtilmektedir.407

Türkiye gibi işgücü piyasalarının son derece parçalı bir yapı sergilediği, istihdamın sektörel dağılımın çarpık olduğu, sektörler arası (tarım, sanayi ve hizmetler) verimlilik farklarının, işsizlik ve eksik istihdam oranlarının yüksek olduğu, enformel sektörün ve kayıt dışı çalışmanın giderek yaygınlaştığı, sendikalaşma oranının giderek düştüğü, makroekonomik istikrarın sağlanamamasıyla

404 Onaran, a.g.e., ss. 69-70. 405Ansal ve diğerleri, a.g.e., s. 132. 406

Kuvvet Lordoğlu, “Esnekleşme Versus Enformelleşme”, Petrol-Đş Yıllığı (1997-199), ss. 871-874. 407

Fikret Şenses, “Neoliberal Ekonomi Politikaları, Đşgücü Piyasaları ve Đstihdam”, Petrol-Đş Yıllığı (2000-2003), s. 150.

bağlantılı reel ücretlerin sürekli aşağıya doğru seyrettiği bir ülkede “daha fazla esneklik” talebinin anlamı daha fazla kayıt dışı, daha yüksek işsizlik, daha düşük ücretler ve sendikasızlaşma olmaktadır.408 Bu bağlamda, esnek iş gücü piyasalarının, Türkiye gibi geç sanayileşmiş ülke ekonomilerinin dünya pazarı ile entegrasyonunda rekabet gücünü arttırdığı savı halen bir iddia olmaktan öteye gidememektedir.

Gelişmekte olan ülkelerdeki işgücü piyasası esnekliği tartışmaları genellikle, kayıtlı sektörde yer alan az sayıda ücretli çalışan üzerinde yoğunlaşmakta, kayıt-dışı sektörde ve tarım sektöründe birikmiş ve büyük çoğunluğu oluşturan kendi hesabına çalışan, ücretsiz aile işçisi ve yevmiyeli işçiler göz ardı edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki her türlü yasal düzenlemeden uzak bir kayıt-dışı sektörün varlığı işgücü piyasalarına zaten büyük bir esneklik sağlamaktadır.409

Tablo 3.7: Kayıtdışı Đstihdamın Đşteki Duruma Göre Dağılımı (2003, bin kişi)

Toplam SSK Emekli Sandığı Bağkur Kayıtlı Değil Diğer Toplam 20.811 5.582 2.192 2.257 10.735 45 Ücretli 9.080 5.119 2.192 19 1.727 23 Yevmiyeli 1.884 183 - 4 1.497 2 Đşveren 1.043 93 - 768 179 2 Kendi Hesabına 5.083 135 - 1.436 3.496 17 Ücretsiz Aile Đşçisi 3.921 52 - 30 3.836 2

Kaynak: TÜĐK, http://www.tuik.gov.tr/ PreIstatistikTablo.do?istab_id=446, (23.04.2006)

Kayıt dışı da denilen kuralsız esnek çalışmanın Türkiye’de yaygın olduğu yukarıdaki tablodan da anlaşılmaktadır. Esnek çalışma biçimleri Türkiye’de sayısal, işlevsel, ücret ve diğer biçimleri ile zaten uygulanmaktaydı. Yaygın uygulamalara bakıldığında aşağıdaki örnekler verilebilir:

• Taşeronluk • Fason üretim • Kaçak çalıştırma

• Đkamet ve çalışma izni olmayan yabancı kaçak işçi çalıştırma

408

Hatman, a..g.e., s. 2.

• Geçici işçi • Mevsimlik işçi • Đstisna akdi

• Kapsam dışı personel • Özel güvenlik görevlisi • Belirli süreli hizmet akdi

• Đhbar önellerinin azaltılması ya da kaldırılması • Kısmi süreli hizmet akdi

• Part-time çalışma • Toplu izin

• Ücretsiz izin

• Toplu işten çıkarma • Kısa süreli çalışma

• Vardiya sayısının azaltılması ya da çeşitlendirilmesi • Çalışılan süreyle orantılı ödeme

• Kayan iş süreleri • Telafi edici çalışma • Vardiyalı çalışma • Sıkıştırılmış iş haftası

• Đşçilere yarım ücret ödenerek izne çıkarılması

• Ücret zamlarının toplu iş sözleşmesinde kabul edilenden az uygulanması • Toplu iş sözleşmelerinde ücret maddesinin tadili

• Performansa dayalı ücret sistemleri

• Toplam kalite yönetimi ve kalite çemberleri • Evde çalışma

• Çocuk çalıştırma

Türkiye’deki işgücü piyasaları genellikle esnek bir görünüm içindedir. Tarımsal ve enformel sektör istihdamı hala büyük bir ağırlık taşıyor. Toplam istihdam çok büyük ağırlıkla kendi hesabına çalışanlar ve ücretsiz aile işçileri üzerinde yoğunlaşıyor. Bu kesimlerde ise işgücü piyasalarının bütün tanımlara göre fazlasıyla esnek olduğu biliniyor. Kayıt-dışı çalışanların yüksekliği de dikkate

alındığında, esnek çalışma biçimleriyle ilgili esas tartışma noktalarının kamu kesimi ve sendikaların örgütlü olduğu özel sektörde yoğunlaştığı görünüyor.410

Çalışma mevzuatını esnekleştiren diğer ülkelerde de işsizlik oranlarının arttığı, kapitalizmin kriz salınımlarının engellenmediği görülmektedir. Esnek uzmanlaşma kapitalistlerin kâr oranlarını düşürmemesinin önemli bir aracı olmaktan başka, emek cephesinin ciddi kayıplarından başka bir anlam ifade etmemekle birlikte esnekliğin, önümüzdeki dönemde ortaya çıkabilecek potansiyel krizleri de engelleyebilme kapasitesi bulunduğunu iddia etmek pek mümkün görünmemektedir.411 Bu bağlamda Türkiye’de kayıt-dışı sektörün varlığı zaten esnekliğin fazlasıyla oluşmasını sağlamıştır. Bu esneklik gelişmiş ülkelerin uygulamaya çalıştığı esneklik uygulamalarından farklı olarak bir tür kuralsızlaştırma şeklindedir.

Esneklik uygulamaları daha çok özel kesimde ve kayıtlı ekonomide faaliyet gösteren işletmelerin, yasaları hatta imzaladıkları toplu iş sözleşmelerini esneterek gerçekleştirdikleri uygulamalardır. Son on yılda işletmelerin esneklik talepleri giderek artmakta bu taleplerde, rekabet koşulları, yüksek maliyetler, işyeri yoksa işçi de yoktur, kriz ve darboğazların aşılması, gerekçelerine dayandırılmaktadır. Kriz dönemlerinde uygulamada sıkça görülen esneklik uygulamaları ise şöyledir: ücretlerde esneklik, fazla çalışma ücretinde esneklik, ücretli izin uygulamasında esneklik, alt işveren uygulamaları.412

Đşveren örgütlerinin iddialarının aksine, yarı zamanlı iş belirli süreli, geçici iş kontratları ve taşeron anlaşmaları gibi henüz düzenlemelerin olmadığı standart dışı istihdam alanları, işverenler için emek piyasası düzenlemelerinden kaçabilecekleri ve böylece işçilik maliyetlerini aşağı çekebilecekleri son derece esnek bir ortam yaratmaktadır. Bu esneklik, ana firmanın işyerini ve ekipmanını kullanan sahte bir tkım firmalar aracılığıyla sendikasız ve geçici işçi olarak enformal uygulamalardan yararlanılmasını olanaklı hale getirmektedir. Đşçi sendikalarının toplu sözleşme

410

Öztürk Türkdoğan, Kamu Personel Kanun Tasarı Taslağı Değerlendirmesi, ss 36-37. 411

Hatman, a.g.e., s. 1. 412 Kutal, a.g.e., s. 28.

konusundaki yasalar delmek için ana firmanın, 10 işçiden az işçi çalıştıran küçük şirketlere bölünmesi ücret esnekliği yaratmak için kullanılan başka bir yöntemdir.413

Bir işveren sendikasının 2001 krizinden sonra yaptığı çalışmaya göre işletmelerden %82’si kriz döneminin atlatılması için işletmelerinde tasarruf önlemlerine başvurmuş, bu tasarruf önlemleri arasında toplu iş sözleşmesinde yapılan ücret zamlarının yeniden gözden geçirilmesi de vardır. Bazı işletmelerde ise fazla çalışma ücretleri, hafta tatili ve vardiyalı çalışmalarda sözleşmede yazılı hükümlere uygun ödemeler yapılmamış toplu sözleşmelerde bu tip çalışmalarda ödenmesi gereken yüzdeli ücretler işgücü maliyetlerini arttırdığı gerekçesiyle ödenmemiştir. Bunun yerine çalışanlara ertesi gün izin verilmek suretiyle ya da sözleşmeler de öngörülenden çok daha düşük seviyelerde ödemelerde bulunulmuştur.414

Yıllık ücretli izin uygulamasında da gene işverenlerin ihtiyacına göre, izin sürelerini yasal sınırların dışına çıkarak izin süresini bölme, izin kullandırılmama ya da ilerde kullanılacak izni şimdiden kullandırma gibi uygulamalara gidilmektedir. Ücretsiz izin uygulaması ise önce otomotiv sanayinde daha sonra diğer işkollarında uygulamaya geçmiştir. Üretim azalması veya üretimin durdurulması gerektiğinde işçiler ücretsiz olarak izne çıkarılmaktaydı. Bunu kabul etmeyen işçilerin ihbar ve tazminat hakkını isteme hakları bulunmasına rağmen işlerini kaybetme ağırlığı karşısında çalışanların önemli bir bölümü bu uygulamaya boyun eğmişlerdir.415 Bu uygulama çalışmayan kişilerin çalışıyor gözükmesi sağlayarak işsizlik verilerine de yansımamıştır.

Türkiye’de alt işveren (taşeron) uygulaması da son yıllarda giderek yaygınlaşmıştır. Alt işveren uygulaması önce asıl işlere yardımcı olma anlamında (bahçe düzenlemesi, bakımı, temizlik işleri gibi) başlamış, 1970’li yıllarda sendikaların güçlenmesi ile beraber işverenler bu yan işleri alt işverenlere

413

Ansal ve diğ., Türkiye Emek Piyasasının Yapısı ve Đşsizlik, s. 62. 414

Kutal, a.g.e., s. 29-30. 415 Kutal, a.g.e., s. 30-31.

vermişlerdir. Günümüzde ise, asıl işlere yardımcı işlerden başka asıl üretim alanlarında da alt işveren uygulamasına gitmişlerdir.416

Türkiye’de de esnek çalışma şekillerine olanak vermesi açısından bakıldığında hizmetler sektöründe az da olsa bir artışın olduğu ve buna bağlı olarak da kadın istihdamı açısından hizmet sektöründe bir kıpırdanmanın olduğu görülmektedir. Kentte kadın istihdamının özellikle hizmetler sektöründe artması esneklik açısından olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Çünkü artan kadın istihdamını karşılayan sektör hizmetler sektörüdür ve esnek çalışma şekilleri daha çok kadınlar tarafından tercih edilmektedir. Hizmetler sektöründe kadın istihdamının artmasına bağlı olarak Türkiye’de henüz hayli gerilerde olsalar bile kadınlar beyaz yakalı işlerde de ilerleme sağlamışlardır. Örneğin, bilimsel ve teknik personel ile profesyonel mesleklerde olanlar arasında kadınların payı on yıl içinde %30’dan %35’e, idari personel içindeki payı ise %32’den %37’ye çıkmıştır.417

Tablo 3.8: Türkiye’de Đstihdam Edilenlerin Kayıtlılık Durumu

Yıllar Toplam Erkek Kadın

Kayıtlı Kayıtlı değil Kayıtlı Kayıtlı değil Kayıtlı Kayıtlı değil

1992 51.3 48.7 63.4 36.6 22.0 78.0 1993 53.1 46.9 62.7 37.3 24.7 75.3 1994 54.8 45.2 66.4 33.6 25.9 74.1 1995 51.2 48.8 62.2 37.8 23.7 76.3 1996 47.9 52.1 57.9 42.1 22.7 77.3 1997 48.6 51.4 57.2 42.8 25.2 74.8 1998 50.0 50.0 58.9 41.1 26.4 73.6 1999 46.8 53.2 55.8 44.2 24.4 75.6 2000 49.1 50.9 55.9 44.1 30.2 69.8 2001 48.0 52.0 55.5 44.5 27.8 72.2 2002 48.6 51.4 56.4 43.6 28.6 71.4 2003 48.4 51.6 44.2 55.8 28.7 71.3

Kaynak: TĐSK, Mayıs 2004 Đşveren Dergisi, 5-9 Mayıs 2004 Tarihli Türkiye Đktisat Kongresi Çalışmaları Kapsamında Hazırlanan “Đstihdamın Artırılması ve Đşgücü Piyasası” Çalışma Grubu Raporu, s. 16.

Türkiye işgücü piyasası için esneklik boyutunda temel noktanın istihdam ve ücretler (işgücü maliyetleri) üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Tartışmalar doğrultusunda Türkiye işgücü piyasası incelendiğinde tarım ağırlıklı yapının devam ettiği, %50’ye yakın bir kesimin kayıtsız olduğu, ücretsiz aile işçiliğinin %55 gibi

416

Kutal, a.g.e., s. 32. 417 Tunalı, a.g.e., s. 21.

yüksek oranlarda seyrettiği, kadın işgücü artmakla birlikte AB’ndeki rakamlara göre çok gerilerde olduğu, kent-kır ayrımının derin bir farklılık taşıdığı, çalışma sürelerinin çok uzun olduğu izlenmektedir. Bu durum da Türkiye işgücü piyasasında zaten esnek bir yapının olduğu tartışmalarına yol açmaktadır.

Bunun nedeni ise esneklik kavramınn asıl itibariyle işgücü piyasası dönüşümünü tamamlamış sanayileşmiş Batı ülkelerinde ortaya çıkmasıdır. Bu dönüşümü tamamlamaktan henüz oldukça uzak olan ülkeler için geçerli bir kavram değildir. Bu kavram bu ülkelerdeki istihdam yaratma güçlükleri ve işgücü piyasalarının karşı karşıya bulundukları baskılar ve temel yapısal özellikleriyle bütünleşmiş değildir. Bu piyasaların sadece küçük bir kesiti olan ücretle çalışanları üzerinde yoğunlaşmakta, sorunları ve çözümleri orada aramakta ve işgücü piyasalarının dönüşümü ve dolayısıyla emek süreciyle sanayileşme düzeyi göz ardı edilmektedir. Oysa bu farklı süreçler sonucunda işgücü piyasalarının yapısı da iki ülke grubu arasında belirgin farklılıklar göstermektedir. AB ile Türkiye işgücü piyasalarını karşılaştırdığımızda bu ayrım açıkça ortaya çıkmaktadır. Bizzat OECD’nin belirlediği gibi, düşük ücretli ve istikrarsız işler üzerinde yoğunlaşan Türkiye işgücü piyasası ile sanayileşmiş ülkeler işgücü piyasalarında esnekliğin aynı anlama gelmesi beklenemez.418

AB komisyonunun istihdamı arttırma amacıyla üye devletlere ilk sırada tavsiye ettiği esnek çalışma kısmi çlışma ve kısi çalışmanın yaygınlaştırılmasıdır. Ayrıca işin bölüştürülmesi ve esnek çalışma saatleri, kayan çalışma saatleri gibi esneklik sağlayıcı uygulamalardır. Özellikle kısmi çalışma üzerine yapılan vurgunun nedeni kadınlar öğrenciler gibi grupların kendilerine uygun çalışma zamanını seçmelerine olanak sağlaması ve düzenli bir çalışma rejimi olmasından kaynaklanmaktadır. Çağrı üzerine çalışma ve benzeri çalışma biçimleri ise, AB ülkelerinde genellikle niteliksiz yabancı işçilerin işsiz kalmamak kabul etmek zorunda kaldıkları çalışma biçimleridir. Ücretlerin düşük olduğu, ne zaman işe çağırılacağının ve aylık gelirinin kabaca ne olduğunun kesin olarak bilinmediği güvensiz çalışma türüdür.419 Türkiye’de esnek çalışmanın uygulanış biçiminin ise, çoğunlukla kayıtdışı istihdam

418

Fikret Şenses, “Đşgücü Piyasalarında Esneklik Türkiye için Geçerli Bir Kavram mıdır?, Petrol Đş Yıllığı (1995-1996), s. 703.

sektörüne hizmet ettiği görülmektedir. Ücretli ücretsiz izin uygulamaları, ücretlerde ve fazla çalışma ücretlerinde esneklik gibi uygulamalar kayıt altında olan istihdam sektörlerinde de krizi atlatma stratejileri olarak görülmekte ve krizin yükünü çalışanların üzerine bindiren uygulamalar olduğu göze çarpmaktadır. Bu durum Türkiye’de var olan işsizlik sorununa ek bir sorun olarak yansımaktadır.