3. Taklit : Hem içeriği hem de sözcükleri aslına benzeterek aktarma.
7.3. Metin Türüne Göre EĢdeğerlik
Günümüz çeviri uygulamalarında çevrilecek metnin türüne göre çeviri yönteminin belirlenmesi anlayışı hakimdir. Çeviri işlemi için büyük önem taşılan bu an- layış, metin türlerini ve onun niteliklerini tanımamızı gerekli kılar. Metin kapsamına bir dilde yazılmış bin lerce sayfalık roman, öykü, tiyatro oyunu gibi edebi türlerin yanında, kişiler ya da toplumdaki kurumlar arasında değişik amaçlarla düzenlenmiş sözleşmelerden, iş yazışmalarından, araç ve gereçlerle ilgili kullanım kılavuzlarından, alış veriş pusulalarından; doktor reçetelerinden, mahkeme tutanaklarından, propaganda ve reklamlara deyin pek çok sayıda yazılar girmektedir.
Bunların ortak özelliklerinin belirlenerek işlevlerine göre sınıflandırılması metindilbiliminde çok sayıda araştırmacı tarafından yapılmıştır. Aşağı yukarı birbiriyle benzerlik gösteren bu sınıflandırmaları biz burada teker teker zikretmekten ziyade görüşlerini büyük ölçüde benimsediğimiz, Brinker'in sınıflandırmasını esas alarak her bir metin türünün nitelikleriyle birlikte eşdeğerlik konusuna değineceğiz. Brinker (1985:104) "Linguistische Textanalyse" adlı kitabında metinleri işlevlerine göre şöyle sınıflandırmıştır:
-Edebi metinler (literarische Texte): Bu gruba roman, öykü, destan, tiyatro oyunu, şiir gibi sanat ağırlıklı metinler girmektedir. Bu türlerin çevirisinde içerikle birlikte öncelikle çevrilecek metnin biçim, üslûp, sözcük, ses, sözdizimi gibi bütün dilbilgisel örgüsünün aktarılması gerekir.
-Bilgilendirici metinler (informative Texte): Gazete, radyo, televizyon haberleri, her türden kılavuzlar, başvurular, bilirkişi raporları, bilimsel ve teknik metinler, referanslar, eleştiri yazıları gibi metinler bu grupta yer alır. Bu tür metinlerin çevirisinde de öncelikle içeriğin aktarılması önem kazanır.
-Açıklayıcı metinler (deklarative Texte): Bu gruba giren metinler arasında taziye mektupları, telgraflar, vasiyetnameler, kutsal kitapların metinleri, kararnameler, yetki belgeleri (vekaletnameler), hür türden senet, makbuz ve yazılı belgeler sayılabilir. Bu metinlerde de tıpkı bilgilendirici metin türlerinde olduğu gibi içeriğinin iletilmesi esastır.
-Çağrı nitelikli metinler (appellative Texte): Reklamlar, ilânlar, afişler, yemek tarifleri, propaganda yazıları, hukukla ilgili metinler, doktor reçeteleri, dilekçeler, kullanım kılavuzları, vaazlar ve buna benzer metinler bu gruba girer. Bu metinlerin nitelikleri, bir bilgi aktarımını gerektirdiğinden, çeviride bunların biçimsel özelliklerinden çok içerdikleri bilgilerin öncelikle sunulması gerekiyor.
-Bir sorumluluk ya da yükümlülük ifade eden metinler (obligatorische Texte): teminat mektupları, talimatlar, yönergeler, genelgeler, garanti belgeleri, taa-hütnameler ve benzeri metinler bu grubu oluşturur. Bu metinlerin işlevi bir zorunluluğu dile getirmektir. Yani bunlar metnin alıcısını bu zorunluluğa uyması gerektiğini gösterir. Yukarıdaki metinlerde olduğu gibi (edebi metinler hariç) bunlar da bir bilginin iletilmesini esas almaktadır. Dolayısıyla çevirmenin bu metinlerde de bilgi aktarıma önem vermesi gerekir.
Şimdi yukarıda açıkladığımız metin türlerinin her biriyle ilgili bir kaç örnek çevirileriyle birlikte vererek iki dil arasında metin düzeyinde eşdeğerliliğin kurulmasını inceleyelim.
7.3.1. Edebi Metinler
Die Bremer Stadtmusikanten
Es hatte einmal ein Mann einen Esel, der schon lange Jahre die Säcke unverdrossen zur Muhle getragen hatte, dessen Kräfte aber nun zu Ende gingen, so daß er zur Arbeit immer untauglicher ward. Da dachte der Herr daran, ihn aus dem Futter zu schaffen, aber der Esel merkte, daß kein guter Wind wehte, lief fort und machte sich auf dem Weg nach Bremen; dort, meinte er, könnte er ja Stadtmusikant werden. Als er ein Weilchen fortgegangen war, fand er einen Jagdhund auf dem Wege liegen, der jappte wie einer, der sich müde gelaufen hat, "Nun, was jappst du so, Packan?" fragte der Esel. "Ach", sagte der Hund. Weil ich alt bin und jeden Tag schwächen werde, auch auf der Jagd nicht mehr fortkann, hat mich mein Herr wollen totschlagen, da habe ich ReiBaus genommen; aber womit soll ich nun mein Brot verdienen?...
(J. Grimm-W. Grimm, 1969: 112).
Burada edebi metin türleri arasında yer alan bir Alman masalının giriş bölümü söz konusudur. Bu masal Alman masalları geleneğine göre yapılanmıştır. Görüldüğü gibi masal bütün Alman masalları için geçerli olan "Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde..." veya "bir varmış bir yokmuş..." yahutta "vaktiyle bir ... varmış" anlamına
başlamıştır. Bu deyiş Alman masalları için bir gelenektir. İşte her ülkenin buna benzer bir deyiş geleneği vardır. Türkçe'de de bu deyiş biraz önce belirttiğimiz şekildedir.
Metin türü geleneğine göre "eşdeğerlikten" kastımız, çevirmenin işte böyle bir metni hedef dildeki yerleşik geleneği ile aktarmasıdır. Ayrıca adı geçen metin edebi bir metin olduğundan, diğer metin türlerinde belkide rastlayamayacağımız çok sayıda deyimleri de içermektedir. Örnek verecek olursak "... Kräfte ... zu Ende gehen" (= takati tükenmek),"... kein guter Wind wehen" (= işleri tıkırında olmamak), "sich auf den Weg machen" (= yola koyulmak), "... Reißaus nehmen" (= tabanları yağlamak veya sıvışmak) ifadeleri birer deyimdir.
Çevirmen edebi metinleri çevirirken metnin bu tür dilbilgisel özelliklerini üslubuyla birlikte göz önünde bulundurmak ve hedef dilde bunlarla ilgili de eşdeğerlik kurmak zorundadır. Ayrıca masalın karakterinin gerektirdiği rivayet şeklini de -ki bu Almancada sözünü ettiğimiz metinde de görüldüğü gibi genelde Prâteritum/plus- quamperfekt ile verilmektedir- hedef dilde eşdeğer bir yapıyla yansıtmak zorundadır. Türkçede masallar için bu anlatım biçimleri "-miş" yapılarla verilmektedir. Bu açıklayıcı bilgilerden sonra şimdi yukarıdaki metnin ilgili çevirmen tarafından nasıl aktarıldığına bir göz atalım.
Bremen ġehri Çalgıcıları
Vaktiyle bir adamın bir eşeği varmış. Bu eşek çuvalları bıkmadan usanmadan yıllarca değirmene götürmüş. Fakat artık takati kalmamış, işe yaramaz bir hale gelmiş. Sahibi onu boş yere beslemek istemiyormuş. Eşek de işlerin yolunda olmadığını sezmiş, başını alıp çıkmış, Bremen yolunu tutmuş. Orada şehir çalgıcısı olabileceğini sanıyormuş. Eşek böylece az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş; yolda boylu boyuna yatan bir av köpeğiyle karşılaşmış. Hayvan, koşmaktan yorulmuş köpekler gibi soluyup duruyormuş. Eşek sormuş: Ne soluyup duruyorsun böyle bakayım, bekçi baba?
Köpek: Sorma, demiş ihtiyarladım. Günden güne kuvvetten düşüyorum. Avda koşamıyorum, diye sahibim beni öldürmek istedi... Ben de kaçıp kurtuldum. Bundan sonra karnımı nasıl doyuracağım bilmem?...
Çev. Kemal Kaya (1992:51)
Görüldüğü gibi burada çevirmen kaynak dildeki Alman masalının giriş bölümünü Türkçe'ye çevirirken, daha çeviri metninin başlığını izleyen ilk cümlede, seç- tiği sözcük ve Türk masallarında kullanılması alışıla gelen (Örneğin "vaktiyle ... varmış gibi") bir yapıyla masal dünyasının gerçek dışı, hayalî karakterini ortaya koymuştur. Daha sonraki cümlelerde kaynak dildeki fiil kiplerini karşılayan "-miş" li yapılar
çevirilen metnin masal olduğunu iyice belirlemiştir. Buradan şunu demek isityoruz: Çevirmenin Almanca'dan aktardığı bu metin, aslı ile metin geleneği yönünden örtüşmektedir. Bununla birlikte kaynak metinin bu bölümünde geçen deyimlerin örneğin "... Kräfte ... zu Ende gehen"'nin "takati kalmamak", "... kein guter Wind gehen"'nin "işleri yolunda olmamak", "sich auf den Weg machen'"nın "başını alıp çıkmak", "ein Weilchen fortgehen"'nin "az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş" ve nihayet "... Reißaus nehmen"'in "kaçıp kurtulmak" şeklinde Türkçeye aşağı yukarı aynı anlamlara gelen deyimlerle çevrilmesinde de denkliğin kurulduğunu söyleyebiliriz. Ay- rıca edebi metinlerin çevirisinde büyük önem taşıyan kaynak metnin diğer dilsel özellikleri yani sözcüklerin seçimi, onların dizimi, normal cümle yapılarından sapmalar, (parataktische, hypotaktische Sätze) dediğimiz basit ve birleşik cümlelerle, metnin üslûp ve içeriğinin verilmesi yönlerinden de eşdeğerlilik kurulmuştur.