• Sonuç bulunamadı

2.2. Tüketim Kültürü ve Muhafazakâr Kadının Gündelik Yaşam Pratikleri

2.2.1. Lüks Tüketim

Tüketim kültürünün yaşam tarzları üzerindeki yönlendirici etkisi ile gereksinimleri aşan boyutlarda tüketim yapılması doğal karşılanmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda insanların kimlikleri tüketicilik ve daha fazla tüketmek üzerine kurulmuştur(Dağtaş&Dağtaş,2009: 69). İhtiyaçları aşan tüketimle birlikte lüks, bireylerin hayatlarında hızla yer edinebilmiştir. Lüksün estetik olanla harmanlanmaya başlanması imaj üzerinden gündelik hayatın kurgulanmasına sebebiyet vermiştir. Estetik olanı, yaşam pratiklerine aktaran bireyler zamanla tüketimin asıl ihtiyaç boyutundan lüks olana doğru bir geçişe maruz kalmıştır.

8 Bourdiecu yoruma göre alan, bir mücadele alanı olarak tarif edilmektedir. Alan içindeki konum sahibi bireyler bulundukları yerleri korumaya ve iyileştirmeye çalışmaktadırlar. Çeşitli sermeyenin ( ekonomik, kültürel, sosyal, sembolik ) kullanıldığı bir pazar alanıdır. Alanda politikanın gücü çok etkilidir , tüm alanı yönlendirebilmektedir. Boudieu alanı incelemek için 3 adımlık yolu takip etmektedir. İlk olarak güç alanını tarif eder ve politik olanla bağlantısını ifade eder, sonraki adım, o alandaki ilişkilerin nesnel tarafını ortaya koyar, son olarak alandaki farklı konumlardaki aktörlerin habituslarını belirtmektedir. Alandaki bireylerin bireylerin konumu sermeye miktarıyla ilişkilidir. 4 çeşit sermaye zerinde duran Bourdieu, bireyin sahip olduğu ekonomik kaynağı; ekonomik sermaye, Bireyin sahip olduğu meşru bilgileerin kaynağı ve çeşitleri kültürel sermaye olarak tanımlarken; bireyin diğerleriyle kıymetli ilişkilerini sosyal sermaye, bireyin sahip olduğu ve içinde bulunduğu onur ve prestiji sembolik sermeye olarak tanımlamaktadır (Ritzer & Stepnisky: 2015).

Sürekli yayılmacı olarak ilerleyen, gösterişe önem veren, ussal bir üretimden farklı olarak, üretimin bir biçimi olarak tüketim, bireylerin hayatında yönlendirici bir etkiye sahiptir. Bahsedilen üretim biçimi olan tüketimde, kendini sunabilmek adına içerisinde farklı farklı kurnazlıklar bulunmaktadır. Kendisini ifade edebildiği noktalar, kendine dayatılanları kullanmasıyla açıklanabilmektedir (Certeau, 2009: 106). Tüketim kendisini hemen hemen herkesin dünyasında kabul ettirmiştir. Gösterişin hakim olduğu tüketim ise, insanların bulunduğu sınıflara göre değişmeye başlamıştır. İçerisinde bulunulan yaşam tarzına göre tüketim pratiği gerçekleştiren muhafazakârlar, kendileri için üretilen tüketim araçlarını içinde bulunduğu sosyo ekonomik ve kültürel konjonktüre göre tüketmeye başlamıştır.

Benzer şekilde muhafazakâr kesimin kadınları da, toplumun ötekisi olmamak, modern görünme kalıplarının onlardan istediği gibi style sahibi olmak adına tüketim pratiklerini ona göre şekillendirmiştir. Bunu yaparken ise var olan örtülerinden ve belli yaşam felsefelerinden vazgeçmeyip, hepsini harmanlayıp karışım bir kimlik ortaya çıkarma gayreti göstermektedir. Böylesi bir değişimde muhafazakâr kadın ise tüketim kalıplarını yükselen sınıfına göre şekillendirmeye başlamıştır.

Lüks tüketimin salt muhafazakâr kadınlar üzerinden yapılmasını eleştiren Ruşen Çakır, aile desteği ve finansmanı olmadan muhafazakâr kadının tüketime bu kadar meyledemeyeceği üzerinde durmaktadır. Bu konu üzerinde AKP ve İslamcılık eleştirisi yapmanın nafile olacağını söylemektedir.9 Muhafazakâr kesimin daha çok kadın özelinde konuşmasının sebebi, kadının görünürlüğünün yoruma daha açık olmasından dolayıdır. İslamcı-muhafazakâr kadın özellikle örtüsü ve kıyafetleriyle içerisinde bulunduğu kimliği daha kolay tanımlayabilmektedir. Hal böyle olunca pahalı bir araçtan inen örtülü kadın, lüks tüketimle damgalanırken, aynı kesimin muhafazakâr erkeği indiği arabadan görünüm olarak hangi kesime ait olunduğu bilinmediği için damgalanmamaktadır. Örtü üzerinden bu denli yorum yapılması bu yüzdendir. Örtülü kadının, görünürlüğü dolayısıyla etiketlenmesi ve eleştirilmesi çok

9http://www.gazetevatan.com/rusen-cakir-540388-yazar-yazisi--susluman--taslamak/ Erişim Tarihi: 14.12.2018

kolay olmaktadır. Özellikle günümüzde muhafazakârlığın kadınlar üzerinden bu denli konuşulması tercihlerinin yaşantılarıyla çok daha kolay bağdaştırılabileceği içindir. Tercihlerinin arka planında tüketim pratikleri bulunmaktadır. Tüketim toplumu olarak atfedilen bu zamanı yaşamak ideoloji, kimlik, dünya görüşlerini, belli tüketim pratiklerinin ortaklığında buluşturabilmektedir. Tüketme eylemini deneyimleyen muhafazakâr camianın kadınları ise sunulan nimetlerden yararlanmayı kendi yaşantılarına uygun şekilde, meşru zemine oturtarak talep etmişlerdir. Her talep yeni arzı meydana getireceği için, tüketimin istekli müşterilerine yeni üretim alternatifleri cevap vermekle meşgul olmaktadır. Bu noktada üniversiteli muhafazakâr kadınlar, mezun olduktan sonra yine kendilerine uygun işlerde çalışabileceklerini ifade ederek, kamusal alanın meşru alanlarına talip olmaktadır.

Kamusal alanda aktif, eğitimli ve belirli ekonomik seviyeye sahip kadınların artan gelir seviyeleri tüketim pratiklerini de doğru orantılı şekilde etkilemiştir. Tüketim pratiklerinin hayatlarına aktarıp, tüketim kültürü etrafında birleşebilen muhafazakâr kadınlar salt tüketim ve modayla özdeşleştirilmemelidir. Dine olan bağlılık ve mesleklerini icra edebilmeye yönelik hevesli tutumun arasındaki çatışma, modern yoruma ve geleneksel olanın eleştirisine dönüşebilmektedir. İslam’ın ilk dönemine dönülerek İslam geleneksel kılıfından çıkarılmakta, başka bir şekliyle Batı modernizmine alternatif kaynaklar aranabilmektedir(Göle, 2016: 138). Modern görünümle birlikte Müslüman insan görünümü bir arada birleştirebilen muhafazakâr kadınlar, geleneksel kadın görünümünden farklı şekilde yaşamaktadır. Yaşantıların değişimi zamanla içinde bulundukları birliktelikleri ve bağları da değiştirmektedir. Muhafazakâr kesim, öteki olarak görülmemek adına var olan sosyal yapı içerisinde uyum modeli geliştirmeye başlamıştır. Toplumu topyekûn etkileyen değişim, hemen herkesin hayatında radikal kararlara sebebiyet vermektedir. Muhafazakâr kadın ise, bunu en çok yaşadığı çevre ve ortamların farklılaşmasında hissetmektedir. En nihayetinde içinde bulunulan toplumun yaşam kodları değişince, pratikteki kültür kodları yenilenip değişebilmektedir.

Bu aşama da, bir kişinin muhafazakâr olduğu söyleniliyorsa, o kişi belli düşünme ve davranış pratikleri içinde olup, belirli şeyleri yapmaya eğilimli

olabilmektedir (Oakeshott, 2004: 55). Yani o kişinin belli habitus içerisinde olması beklenilir. Kişi farkında olmadan o pratiğe göre yaşamını şekillendirebilmektedir. Çevre, bu pratiklerin en kayda değer oluşturulduğu yerdir. Kültürünü ve gündelik hayatını yaşam alanı içerisinde şekillendirmektedir. George Simmel, benzer kıyafetleri tercih eden insanların, benzer davranış kalıpları içerisinde tutum sergilediğini belirtmektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde moda, tek tip kıyafetin yaygınlaşmasını temin ederken, modanın yayıldığı tüm ülkelerde aynı tarz davranış kalıpları içerisine girilip; aynı jest ve mimiklerin oluşması sağlanmaktadır (Barbarasoğlu,1995: 121). Muhafazakâr kadınların aynı tüketim kalıplarında ortaklıklar kurabilmesi bahsedilen habitus etrafında oluşan yaşam pratiklerinden dolayı olmaktadır. Gidilen mekânlardaki ortaklık, alışveriş tercihlerindeki benzerlik, tatil için tercih edilen mekânların fiziksel şartları aynı noktalarda birleşebilmektedir. Birleşilen bu ortaklıklar, muhafazakâr modanın da oluşmasına imkan tanımaktadır.