• Sonuç bulunamadı

2.2. İşletmelerde Tükenmişliğin Kavramsal Çerçevesi

2.2.6. Tükenmişliğin Sonuçları

Tükenmişlik sendromu belli bir süre sorun yaratmıyor gibi görünse de (her zaman değil) bireyin yaşamının sonraki dönemlerinde ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bu sorunlar bireyin fiziksel ve ruhsal sağlığında, davranışlarında, arkadaşlarına ve ailesine karşı tutumlarında ve örgüte yönelik verimliliğinde etkisini göstermektedir. İhtiyaçların karşılanamaması sonucunda oluşan gerilim, bireylerin ruhsal sağlığını etkileyerek tükenmişliğe neden olabilmektedir (Toprak, 2013:31). Tükenmişlik tek başına onu yaşayana zarar veren bir olgu değil, aynı zamanda bireyin etrafındaki herkesi ve her şeyi yıkıma uğratabilen bir olgudur (Dalkılıç, 2014:138). Bu çalışmada tükenmişliğin sonuçları bireysel, örgütsel ve ailevi yönden incelenecektir.

2.2.6.1. Tükenmişliğin Bireysel Sonuçları

Tükenmişliğe maruz kalan bireylerde yorgunluk, uykusuzluk, iştahsızlık, baş ağrıları, sindirim güçlükleri gibi fiziksel sonuçlar ve depresyon, kaygı, çaresizlik, özsaygının azalması, alınganlık gibi psikolojik sorunlar sıklıkla görülmektedir (Dinibütün, 2013:35). Maslach vd. (2001:406), tükenmişliğin zihinsel işlev bozukluğuna neden olduğu; anksiyete, depresyon, benlik saygısı düşüşleri gibi zihinsel sağlık açısından olumsuz etkileri ortaya çıkardığını belirtmiştir. Kahili’ye (1988) göre, tükenmişlik sonucu fiziksel sağlık sorunları ortaya çıkmakta, bu bireylerde yorgunluk, uykusuzluk, baş ağrısı, mide ve bağırsak rahatsızlıkları görülmektedir (Cordes ve Dougherty, 1993:637-638). Corcoran (1986) göre, tükenmişlik yaşayan bireyler, müşterilere veya iş ortamında karşılaştıkları kişilere olumsuz davranışlar sergilemektedir (Ardıç ve Polatcı, 2008:74). Aynı zamanda bu bireylerin sigara uyuşturucu ve alkol kullanımlarında artış meydana gelmektedir (Cordes ve Dougherty, 1993:639). Freudenberger’e göre (1981:443), tükenmişliğin en önemli ve bireye en çok ipucu veren sonuçlarından biri; bireyin enerji seviyesindeki azalmadır. Bireyin enerjisi fark edilir bir şekilde eskiye nazaran azalmışsa, bu durum bir şeylerin ters gittiğinin habercisi olmaktadır (Dalkılıç, 2014:139).

46

2.2.6.2. Tükenmişliğin Örgütsel Sonuçları

Tükenmişlik yaşayan insanlar, hem kişisel çatışmalara hem de iş görevlerini aksatarak meslektaşları üzerinde olumsuz etkilere neden olabilirler. Bu durum, tükenmişliğin diğer çalışanlara bulaşmasına neden olabilmektedir (Maslach vd. 2001:406).

Izgar’a (2001:25) göre, tükenmişliğin örgüt üzerindeki olumsuz etkilerinden biri, hizmet verilen insanlara/müşterilere karşı yetersiz ilgi gösterilmesine neden olmasıdır. Tükenmişlik yaşayan birey, diğer insanlara bakış açısını değiştirerek etrafındaki insanları bir nesne gibi görmeye başlar. Böylece birey, hizmet verdiği insanların/müşterilerin ihtiyaçlarına önem vermeyen, onlara saygısız ve kaba davranan bir şekilde hizmetini devam ettirmektedir (Polatcı, 2007:85). Bu durum, Maslach ve Zimbardo’nun (1982) ifadesiyle, bireyin performansında düşüş meydana getirmektedir. Bu düşüş genellikle yapılan işin niteliğinde ve kalitesinde kendisini göstermektedir. Düşük performansın bir sonucu olarak motivasyon düşmekte ve birey kendisini engellenmiş hissetmeye başlamaktadır. Bu durumdaki birey yaptığı işi artık umursamamakta ve daha başarılı olma gibi bir kaygı taşımamaktadır. Bireyin, iş için fazla çaba göstermesi ve yaşanan sorunlardan dolayı kafasının dağınık olması, iş yapma becerisini zayıflamakta ve iş kazalarının oranı artmaktadır (Ardıç ve Polatcı, 2008:74). Maslach ve Leiter (1999) göre, bireyin işe olan tavrındaki bu değişiklikler, işteki başarısının düşmesine, sonuç olarak da örgütsel başarının düşmesine neden olmaktadır. Bu durumda tükenmişlik hem çalışanlara hem de örgüte ağır maliyetler getirmektedir (Polatcı, 2007:85)

Tükenmişlik sonucunda örgütte; işten ayrılma niyeti, devamsızlık, işgören devir hızında artış ve işi bırakma meydana gelebilir. İşe ilgisi düşük olan ve tükenen bu bireylerin, işlerine devam etmeleri halinde, verimlilik ve etkinlikleri azalmaktadır. Dolayısıyla bu durum, iş tatmini ve örgütsel bağlılığın azalmasına neden olmaktadır (Maslach vd. 2001:406). Tepeci ve Birdir’e (2003:959) göre, tükenmişliğin bir diğer olumsuz yanı, daha uzun süre verimli olabilecek insanların erken emekliye ayrılmasıdır (Dalkılıç, 2014:144).

47

2.2.6.3. Tükenmişliğin Ailevi Yönden Sonuçları

Tükenmişlik yaşayan insanlar, aile bireyleri ile ilişkilerinde çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Maslach’a (1982:81) göre, kendini duygusal olarak tükenmiş hisseden birey, eve gergin, sinirli, üzgün ve psikolojik olarak yorgun gelecektir. İşin kendisine yüklediği tüm sorunları da beraberinde eve getiren çalışanın, aile bireyleriyle iyi zaman geçirecek enerjisi kalmayacaktır. Birey bütün gün yoğun bir şekilde çalışmış ve birçok insanın sorunlarıyla uğraşmıştır. Bu nedenle hayatındaki en önemli bireyler olan ailesinin sorunlarını kaldırabilecek durumda değildir. Bundan dolayı aile bireyleri kıskançlık yaşayabilmekte, incinebilmekte ve bir şeyler paylaşamaz duruma gelebilmektelerdir. Çalışanın ailesiyle huzursuzluk yaşamasının diğer bir sebebi de çalışanın özel hayatında uygun olmayan zamanlarda telefonla aranması, hatta işine gitmek zorunda bırakılmasıdır. Bu gibi durumlardan kaynaklanan eşler arasındaki kavgalar, boşanmaya kadar giden bir yola girebilmektedir (Karaman, 2009:50-51).

Maslach ve Zimbardo’ya (1982:82-83) göre, bazı durumlarda çalışan bireyler, evlerine gittiklerinde işleri hakkında hiçbir şey konuşmamayı tercih etmektedir. Bu durum, bireylerin, işlerinin katı yönleriyle ailelerinin yüzleşmesini istemedikleri için, sığındıkları bir çözümdür. Birey bu şekilde, bir anlamda ailesini koruma altına almaktadır. Bu davranış, her ne kadar avantajlı gibi gözükse de; özellikle evli çiftler arasında, açık, güvenli ve paylaşımcı bir ilişkiye sahip olmayı engeller niteliktedir (Dalkılıç, 2014:143). Jackson ve Maslach’ın (1982) polisler üzerine inceleme yaptığı çalışmada, işe karşı geliştirilen olumsuz tutumları eşlerin de büyük ölçüde paylaştığı görülmüştür. Bu bulgu, tükenmişliğin olumsuz sonuçlarının çalışan bireyin yakınlarını da etkilediğini ortaya koymaktadır (Konakay,2010:114).