• Sonuç bulunamadı

Tâbi Tümelin Varlığının Doğruluğu

4. ÇALIġMANIN YÖNTEMĠ

2.2. MÜFRET MANALAR

2.2.3. Tümel Ve Tikel Ġle Ġlgili Meseleler

2.2.3.2. Tâbi, Mantıkî ve Aklî Tümel

2.2.3.2.2. Tâbi Tümelin Varlığının Doğruluğu

Doğru olan tâbi tümelin hariçte var olduğudur. Yani hariçte, mahiyetin onu kapsadığı bir Ģey vardır. O mahiyete, tümel olma iliĢtiği zaman tâbi tümel olur. Zeyd ve Amr buna örnek gösterilebilir. Bu zaten açık olan bir Ģeydir. Ġnsan en ufak bir düĢünmeyle bile bunu kavrar.

Ġbn Sînâ da tâbi tümelin var olduğuna iĢaret ederek Ģöyle demektedir: O tâbiyyet ki, onun akıldaki manasına ortaklık iliĢiyorsa hariçte mevcuttur.400

Mantıkî ve aklî tümelin ise hariçte var olup olmadıkları konusunda ihtilaf vardır. Kutbuddin Râzî de var olan tümelin tâbi tümel olduğunu, mantıkî tümelin kendi konularına nispetle tümel olduğunu, aklî tümelin ise ferdi olmadığı için kesinlikle tümel olmadığını belirtir.401

ġayet biri izafetin var olduğunu söylerse mantıkî tümelin var olduğunu kabul etmiĢ olur. O zaman aklî tümel de var olur. Çünkü o, mücerret olan mantıkî ve tâbi varlıktan terkip edilir. Eğer aklî tümel mevcut değilse mantıkî tümel de mevcut olmaz. Çünkü aklî olanın var olmaması onun iki parçasından (tâbi, mantıkî) birinin de var olmamasını gerektirir.402

Tümellerin hariçte var olup olmadıkları konusu mantık ilminin konusunun dıĢındadır. Çünkü mantık, meçhûle ulaĢtırması açısından bilinen tasavvurlar ve tasdiklerden bahseder. Mantığın konusu da o tümellerin hariçte var olması üzerine bina edilmez.

Ġslam mantık geleneğinde tümellerin hariçteki varlığı konusunda ihtilaf vardır. Bazıları, tümellerden tâbi tümelin hariçte var olduğunu savunurken bazıları

399

Teftâzânî, ġerhu’r-Risâleti’Ģ-ġemsiyye fi’l-Mantık, s.169-170

400 Ġbn Sînâ, Kitâbu’Ģ-ġifâ (el-Medhâl), s.61

401 Kutbuddin Râzî, Risâle fi’t-Tahkîki’l-Küllîyyât…, s.24 402 Teftâzânî, ġerhu’r-Risâleti’Ģ-ġemsiyye fi’l-Mantık, s.170

106

tümellerden hiçbirinin hariçte mevcut olmadığını savunur. Mesela Gelenbevî, tümellerin hariçte var olduğunu kabul etmez. Çünkü somutluk olmaksızın bir Ģeyin hariçte var olması imkânsızdır. O, tâbi tümelin hariçte varlığını kabul edenleri de eleĢtirmektedir. Ona göre tâbi tümelin hariçte var olduğunu savunanlar hariçte onun parçasının varlığına dayanmıĢlardır. Hâlbuki o, tümel kavram ile Ģahıstan mürekkep bir ferttir. Mesela Zeyd böyledir. Çünkü o, tümel bir kavram olan insan ile Zeydin somut olan varlığından mürekkeptir. Gerçekte o, akla ait tikel kavram olup, hariçte mevcut değildir. Öyleyse doğru olan tâbi tümelin hariçteki varlığının, onun fertlerinin hariçteki varlığından ibaret oluĢudur, kendisinin hariçteki varlığından değildir.403

Kutbuddin Râzî de her ne kadar tâbi tümelin hariçte var olduğunu kabul etse de Gelenbevî‟den önce Gelenbevî‟nin söylediğine benzer ifadeler dile getirmektedir:

Tümelin dıĢta bulunmasıyla, dıĢtaki bir Ģey, akılda meydana geldiğinde ona tümellik iliĢir demek isteniyorsa bu doğrudur ve bunu inkâr etmek mümkün değildir. Yok, eğer dıĢtaki bir Ģeye dıĢtayken tümel demek doğrudur demek isteniyorsa, bu durumda tümel kelimesiyle tasavvurunun kendisi, (çok Ģey arasında) ortaklığını engellemeyen anlamı kastediliyorsa bu da doğrudur; Ģayet tümel kelimesiyle çok Ģey arasında ortak olan anlamı kastediliyorsa, onun hariçte bulunmadığında hiçbir kapalılık yoktur. Çünkü dıĢtaki her mevcut, somuttur ve hiçbir somut da çok Ģey arasında ortak değildir.404

Daha önce mantığın konusunda zikrettiğimiz birinci ve ikinci makûller burada zikrettiğimiz tâbi, mantıkî ve aklî tümelleri kapsamaktadır. Bu zikrettiğimiz tümeller, fertlerinin zihinde veya hariçte var olması hasebiyle birinci veya ikinci makûl olmaktadırlar. Bu fertlerin varlığı farazi olarak kabul edilse bile durum değiĢmemektedir. Eğer bir tümel mefhûm, ateĢ için sıcak olmak gibi sadece hariçte veya hem hariçte hem de zihinde var olan fertleri için sabit olursa, bu tümel mefhûm birinci makûllerdendir. Sıcaklık ateĢ için hariçte zat itibariyle vardır. Çünkü daha önce de değindiğimiz gibi zihinde var olsaydı zihnin yanması gerekirdi. AteĢi sıcaklık vasfı ile tasavvur ettiğimizde sıcaklık ateĢle beraber aynı anda zihinde sûreti

403 Gelenbevî, Burhanu-Gelenbevî, s.6

107

ile var olur, zat itibariyle var olmaz. Dört rakamı için çift olma da birinci makûllerdendir. Ama dört için çift olma ile ateĢ için sıcak olma aynı değildir. Çünkü çift olma dört ile tasavvur edildiğinde zatı ile var olur, vasfı veya sûreti ile değil. Biz ne zaman dört için çift olmayı yok saydığımızda dördü tasavvur edemeyiz. Eğer tümel bir mefhûm, hariçte hiçbir ferdi olmaksızın sabit olursa, bu tümel mefhûm ikinci makûllerden olur. Çünkü onu ikinci derecede aklederiz. ĠĢte mahiyetlere iliĢen tümel mefhûmlar da ikinci makûllerdendir. Bunlara tâbi, mantıkî ve aklî tümeller adı verilir. Mantıkî tümel olan bir mefhûmun hariçte arzolunan zatına tâbi tümel bu ikisinden oluĢana da aklî tümel adı verilir.

Bu üç tümel mefhûm beĢ tümelden her bir tümel mefhûma taksim edilir. Mesela; hayvan cinstir denildiğinde hayvan mefhûmu tâbi cins, cins mefhûmu da mantıkî cins olur. Bu iki mefhûmun toplamı ise aklî cins olur. Ġnsan türdür denildiğinde insan mefhûmu tâbi tür, tür mefhûmu da mantıkî tür olur. Bu iki mefhûmun toplamı da aklî tür olur. Aynı Ģekilde natık ayırımdır denildiğinde natık mefhûmu tâbi ayırım, ayırım mefhûmu da mantıkî ayırım olur. Bu iki mefhûmun toplamı ise aklî ayırım olur. Diğer beĢ tümel mefhûm da bu Ģekilde kıyas edilir. Bu ayrım Teftâzânî de açıktır. Zira o, hiçbir Ģeyin bitiĢmediği tümel mefhûma mantıkî tümel, mantıkî tümelin bitiĢtiği Ģeye tâbi tümel, mantıkî ile tâbi tümelin toplamına ise aklî tümel demektedir. O, tâbi tümelin varlığını kabul etmektedir. Çünkü ona göre, tâbi tümelin varlığı, o tümelin fertlerinin varlığı anlamındadır.405

Tâbi tümelin fertleri hariçte mevcut olduğundan tâbi tümel de hariçte mevcuttur.