• Sonuç bulunamadı

Suredeki Âyetlerin Konu Dağılımı

2. ARAŞTIRMANIN METODU

1.2. KIRÂAT İLMİNİN KISA TARİHİ

2.1.3. Suredeki Âyetlerin Konu Dağılımı

Meryem Suresi’nin ilk âyeti “صعيهك” şeklinde, huruf-u mukatta’a ile başlamaktadır.

Surenin: 2-15. Âyetlerinde; Hazreti Yahya’nın Allah’a yakarışı, yakarış içinde müthiş bir iman ve teslimiyet göstermesi, rabbine çok gizli fısıltı diyebileceğimiz çok

alçak bir sesle yalvarışı konu edinmektedir. Hz. Zekeriya’nın kendisinden sonra yakın akrabaları ve kavminin bozguna uğramalarından korktuğundan dolayı; kendisine ve Yakub (a.s.) aline varis olacak bir veli168 dilemesi; yaşının epeyce ilerlemiş olduğunu,

eşinin de evlat vermeye müsait olmadığını kendi lisani ile: “Rabbim! Şüphesiz

kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.” 169diyerek, yaptığı duada şartlar ne olursa olsun,

Allaha karşı dua ve ubudiyetinde ne kadar teslim kâr; sebeplere tevessülünün yanında Allaha karşı ne kadar mütevekkil olduğu noktasında bize örneklik teşkil etmektedir.

Yüce Allah’ın da duasına icabet edip kendi duasını akim bırakmadan, mucizevî bir şekilde kendisinin de eşinin de yaşlarının ilerlemesine rağmen, daha önce hiç kimseye verilmemiş bir isim ile nübüvvette de önde olacak bir evlat ile müjdelenmektedir. Hz. Yahya bu durumu yadırgayacak ve: “Rabbim!” “Hanımım kısır

ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?”170

diyecektir. Yüce Allah’ta kendisine Cebrail’in diliyle: Evet, öyledir. Ancak Rabbin

diyor ki: “Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.”171 diyecektir. (bu âyetin siyakından da ileriki âyetlerde göreceğimiz gibi)Hz.

Zekeriya’nın yaşı epey ilerlemiştir. Eşi de kısırdır. Bu güne kadar hiç evlat sahibi olmamışlar. Tüm bunlara rağmen, mucizevî bir şekilde evlat sahibi olmaktadırlar. Evlat sahibi olmada bir peygamber olmasına rağmen Hz. Zekeriya bile böyle bir olay karşısında şaşırmaktadır. Allah (c.c.)’da: Daha önce, hiçbir şey değil iken seni de

yarattım.”172 Buyurmak suretiyle Hz. Zekeriya’nın şaşkınlığını gidermektedir. Al-i

İmran suresinde Hz. İsa’nın yaratılışının da tıpkı Âdem’in yoktan var edildiği hususu gibi şu şekilde teyid edilmektedir: “Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından)

İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. O da hemen oluverdi.”173Âyet-i kerimede Adem (a.s.) ’in yaratılışı ile Hz. Zekeriya’nın

yaratılışı bir anlamda karşılaştırılmıştır. İkisinde de Hz. İsa’nın yaratılışı garipsenmemesi gerektiği vurgusu yapılmaktadır. Sonuçta iki peygamberin de yoktan

168 Kur’ân yolu Türkçe meal ve tefsir adlı çalışmada, Veli kelimesi halef diye tercüme edilmektedir ve

kişinin yakını, dostu, arkadaşı, yardımcı ve destekçisi demektir.( Komisyon, Kur’ân yolu, c. 3, s. 589.) 169 Meryem 19/4. 170 Meryem 19/8. 171 Meryem 19/9. 172 Meryem 19/9. 173 Al-i imran 3/59.

var edildiği vurgusu yapılıp, Hz. İsa’nın ise sadece babası olmadan yaratıldığı ifade edilmektedir. Bizlere ise, yoktan var etmenin daha zor olduğunu bildirmektedir.

Aynı şekilde Âl-i İmran suresinde Hz. Zekeriya’nın çocuk sahibi olma kıssası ile Hz. İsa’nın doğumları siyak ve sibak anlamında da art arda gelmesi dikkat çekicidir. İki surede de önce Hz. Zekeriya’nın olağan üstü bir şekilde evlat sahibi oluşu, Daha sonra da Hz. Meryem’in evlat sahibi oluşu anlatılır.

Hz. Zekeriya Hz. Meryem’in teyzesinin kocası174 olup aynı dönemde yaşamış

kişilerdir. İleride Hz. Meryem’e gelecek olan itirazlar canibine Hz. Yahya’nın doğumu hüccet olarak gösterilebilir. O günün toplum şartları göz önünde bulundurulacak olursa Hz. Zekeriya’nın da eşinin de fiziki olarak hiçbir şekilde evlat sahibi olamayacakları aşikârdır. Ama Allah onları evlat sahibi kılmaktadır. Toplum Hz. İsa’nın doğumunu garipseyecek olursa Hz. Yahya’nın da doğumunu garipsemeleri lazım ve bu ikisinden daha zor olanı da Hz. Âdem’in yaratılışıdır ki yoktan var edilmesidir.175

Âyetlerin devamında, Hz. Zekeriya’nın bu durum karşısında Allah’tan eşinin hamileliği176 için bir alamet istediği, Allah’ın da Hz. Yahya’ya üç gece konuşmaması,

kavmine sabah ve akşam Allah’ı zikretmelerini emretmesi gerektiği anlatılmaktadır. Ayrıca Hz. Yahya’ya henüz çocukken kitap ve hikmetin verildiği,177Hz. Yahya’nın

olgun kişiliğinden, anne babasına olan saygısından ve Allah’a olan itaatinden bahsedilir. Yüce Allah Hz. Yahya’ya 15. Âyette: “Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün

ona selâm olsun!” diyerek bizlere, bir anlamda anne babasına itaatkâr, Allah’ın

emirlerini yerine getiren bütün kulların da bu övgüye layık olacağını bildirmektedir. Surenin devamında, Hz. Meryem’in kıssası zikredilmektedir. Meryem´in, ailesinden ayrılıp oturdukları yerin doğu tarafına (Beyti Makdis’in doğu tarafı178)

çekildiği bir sırada meleğin ona gelip, Allah (c.c.)’ın kendisine, baba olmadan bir çocuk verileceğini müjdelemektedir. Meryem´in ise bu haber karşısında dehşetle irkildiği,

174 Komisyon, Kur’ân Yolu, c. 1, s. 550. 175 Bkz. Al-i İmran suresi 35- 60. âyetler 176 Sabunî, Safvetü’t-Te fasir, c. 2, s. 195.

177 Buradaki Kitab’ın Tevrat olduğu anlaşılmaktadır. Safvetü’t-Tefasir, c. 2, s. 195. 178 Komisyon, Kur’ân yolu,c. 3, s. 596.

Meleğin; Allah (c.c.)´ın bu işi böyle takdir ettiğini söylediği ve Cenab-ı Hakkın takdiriyle Hz. Meryem´in Hz.İsa’ya hamile kaldığı beyan edilmektedir.

Yine Hz. Meryem´in, günü gelince Hz. İsa´yı dünyaya getirdiği bu olaydan sonra da kavmi karşısında çok müşkül durumda kaldığı, fakat henüz kucaktaki bir çocuk olan Hz. İsa´nın bizzat konuşarak, (bir anlamda) annesinin saliha ve masum olduğunu ifade etmektedir. Kendisinin şâyet bir mucize olmasaydı konuşamayacağını, Allah’ın onu Peygamber seçtiğini açıklanmaktadır.

Daha sonra Hz. İbrahim’in kıssası ile ilgili bilgiler verilmektedir. Hz. İbrahim’in babasına, putlara tapmaktan vazgeçmesi gerektiğini, babasına babacığım diye hitabı, Allah’a ibadet etmeye çağırdığı ifade ediliyor. Babasının ona karşı çıkışı, sonunda Hz. İbrahim’in onlardan ayrılarak oradan uzaklaştığı açıklanıyor. Hz. İbrahim’in, kavminden uzaklaşmasından sonra Allah (c.c.) ´ın ona oğlu İshak’ı, İshak’a da oğlu Yakub’u ihsan ettiği ifade ediliyor.

Surede daha sonra Hz. Musa’nın kıssasına kısaca temas ediliyor. Cenab-ı Hakkın Hz. Musa’ya Sina dağının sağ tarafından nidada bulunduğu ve kardeşi Harun’un da ona yardımcı olarak Peygamber seçildiği beyan ediliyor.

Surede İsmail (a.s.) ’ın kıssası zikrediliyor. Hz. İsmail’in, vaadinde sadık ve kendisine kitap verilen bir Peygamber olduğu, ümmetine namaz kılmayı, zekât vermeyi emreden ve rabbinin rızasını kazanmış bir kul olduğu ifade ediliyor.

Surede kısa da olsa İdris (a.s) ’ın kıssası zikredilmektedir. O’nun da özü ve sözü doğru bir Peygamber olduğu ve kendisine yüce makamların verildiği bildrilmektedir.

Peygamber kıssalarının ardından, namazı terk eden, heva ve heveslerine uyan insanların geldiği ve onların da yapıp ettiklerinin cezalarını görecekleri, imanlarından sonra tövbe ederek, salih amel işleyenlerin ise cennete girecekleri ve bir haksızlığa uğratılmayacakları zikrediliyor.

Surede daha sonra, alaylı bir şekilde: “Bana âhirette mal ve evlat verilecek.” diyen kâfirin ahvaline dikkat çekiliyor. Bu gibi kâfirlerin, iftihar ettikleri mallarının ellerinden alınacağı ve bunların hemen cezaya uğratılacağı uyarısı yapılmaktadır.

Daha sonra, “Allah çocuk edindi.” diyen kâfirlerin bu çirkin ve bâtıl iddialarına dikkat çekiliyor. Ve bu korkunç iddiaların tesirinden neredeyse dağların bile çatlayacağı ve Rahman olan Allah’a çocuk edinmenin asla yakışmayacağı beyan ediliyor.

Kıyamet gününde bütün yaratıkların, Allah’ın huzurunda hesap vermek üzere toplanacakları ve herkesin orada dünyada yapmış olduğu amelleriyle baş başa kalacağı beyan ediliyor.

Benzer Belgeler