• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ SIĞINMACILAR ve MÜLTECİLİĞİN HUKUKSAL YÖNÜ

3.2 Türkiye’nin Zorunlu Sığınmacı Politikası: Genel Durum

3.2.2 Sultanbeyli İlçesi ve Suriyeli Sığınmacılar

Sultanbeyli İlçesi İstanbul’un Anadolu yakasında yer almaktadır. Sultanbeyli’nin tarihi çok eski dönemlere dayanmamakla birlikte, çok kısa zamanda gelişerek 1985 yılında 3 600 olan nüfusu 2016 yılına gelindiğinde yaklaşık olarak 327 000 olmuştur. 2019 yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre de 336 021 kişi olmuştur. Sultanbeyli ilçesi 1957 yılında köy statüsüne kavuşurken, 1989 yılında belde statüsüne, 1992 yılında 3806 sayılı kanun kapsamında ilçe statüsüne kavuşmuştur (Sultanbeyli Kaymakamlığı, 2019). İlçe yeni bir yerleşim alanı olması nedeniyle oldukça kısa bir zamanda ilçe statüsüne kavuşmuş olup, hızlı nüfus artışı ve göç nedeniyle nüfus bakımından Anadolu’daki birçok ilden daha büyük hale gelmiştir (Sultanbeyli Belediyesi, 2020).

Sultanbeyli ilçesi, İstanbul’daki diğer ilçelere nazaran, daha güçlü Suriyeli diyalogu geliştirmiş olup, 2014 yılından başlamak üzere Suriyeli sığınmacılarla ilgili Sivil Toplum Kuruluşları, Sultanbeyli Belediyesi ve diğer Kamu Kuruluşları ile aktif bir şekilde çalışmıştır. Yine bu ilçeye gelen sığınmacıların verimli ve etkin bir şekilde kamu hizmetlerinden yararlanması için Alman İşbirliği Kurumu, Açlıkla Mücadele Vakfı ve Mülteciler ve Sığınmacılar Dayanışma Derneği aracılığı ile çeşitli faaliyetler başlatılmıştır. Yine bu birlik ve dernekler aracılığı ile kurulan Sultanbeyli Mülteciler Derneği, ilçedeki mültecilerin yanında İstanbul’un diğer ilçelerindeki mültecilere de destek sağlamıştır (Kavas vd. 2019: 64).

31

Mülteciler Derneği (2017) verilerine göre Suriyeli sığınmacıların, Sultanbeyli ilçesine ilk yoğun gelişi 2013 yılında başlamış olup, 2014 ve 2015 yıllarında üst seviyelere tırmanmıştır. Sultanbeyli ilçesine yerleşen Suriyeli sığınmacıların %6’sının 2013 yılında, %42’sinin 2014 yılında, %35’inin 2015 yılında %17’sinin ise 2016 yılında geldiği düşünüldüğünde, Sultanbeyli ilçesine en yoğun Suriyeli akışının 2014 ve 2015 yıllarında olduğu görülmektedir. Sultanbeyli ilçesindeki Suriyeli sığınmacıların diğer bir özelliği buraya ilk gelmelerinde yaklaşık %82’sinin doğrudan buraya kayıt yaptırması olup, bunların yaklaşık olarak %47’si 18 yaşın altındaki bireylerden oluşmaktadır. Diğer taraftan buraya yerleşen mülteci nüfusun %85 gibi yüksek bir oranının Halep Şehrinden gelmesi ve bu mültecilerin %53’ünün erkek olması diğer dikkat çekici noktalar arasındadır (Erdoğan, 2017: 11-12).

Çetin (2019) İstanbul’daki Küçük Suriye ismindeki yazısında, Suriyeli sığınmacıların Türkiye genelinde artması ile neredeyse dört milyona yaklaşmasının sonucu olarak yoğun yaşanılan yerlerde kendi kültürlerini yaşamaya başladıklarını belirtmektedir. İstanbul’da en yoğun Suriyeli sığınmacının bulunduğu yerlerden birisi de Sultanbeyli ilçesidir. Çetin, ilçe sakinlerinin sayısının çoğalması ile Ziya Ülhak Caddesi olarak bilinen yerin Halep Caddesi olarak anılmaya başlandığını, burada bulunan işyerlerinin büyük bölümünün Suriyeli sığınmacılar tarafından işletildiğini, Suriyeli yatırımcıların burada işyeri açmak için çalıştıklarını bildirmektedir (Çetin, 2019). Uluslararası Kriz Grubu’nun 2018 yılı verilerine dayanarak yürüttüğü çalışmadan elde edilen bilgilere göre 2017 yılının Kasım ayına kadar içerisinde 24 adet Suriyeli sığınmacının yer aldığı toplam 35 kişinin ölümü ile sonuçlanan 181 vaka ile karşılaşıldığı belirtilmektedir. Ortaya çıkan ve içerisinde Suriyeli sığınmacıların yer aldığı olayların yıldan yıla artış gösterdiği ifade edilmektedir. Bu olayların neredeyse tamamı yerli halk ile Suriyeli sığınmacıların kamusal alanlarda daha fazla etkileşim içerisinde olduğu dönemlerde meydana gelmiştir. Diğer taraftan aynı grubun “Kentsel Gerilimi Azaltmak” isimli raporunda adli mercilere ulaşmayan, küçük çaplı çok sayıda olayın meydana geldiği de bildirilmektedir (Karakaş, 2018).

İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde yaşayan Suriyelilere yönelik yapılan bir araştırmada hem Suriyeli, hem de yerli esnaflarla görüşme yapılmış, yerli halkın Suriyeli sığınmacılardan memnuniyeti hakkında farklı yanıtlar alınmıştır. Elde edilen bilgiler Sultanbeyli halkının bir kısmının Suriyeli sığınmacılardan şikâyetçi olduğunu

32

gösterirken, bir kısmı memnun olduğunu veya zararlı olmadıklarını dile getirmiştir (Çetin, 2019). Yapılan çalışmalardan farklı sonuçlar elde edilse de, özellikle Sultanbeyli ilçesinde 2011 yılından sonra Suriyeli sığınmacıların artışı ile birlikte, yerli halkın yavaş yavaş ilçeyi terk ettiği veya başka bölgelere taşındığı gözlenmiştir. Diğer taraftan Sultanbeyli ilçesinde Suriyeli mülteci nüfusunun artışı ile birlikte, mülk sahiplerinin kiralarda artış yapması ortaya çıkan diğer bir sonuçtur (Kavas vd. 2019: 66). Sultanbeyli İlçesinin farklı mahallelerinde 31.12.2018 tarihi itibariyle ortaya çıkan kira bedelleri çizelge 3.2’de yer almaktadır.

Tablo: 3.2 Sultanbeyli ilçesinin mahalle bazında 31.12.2019 itibariyle kira bedelleri

Kaynak: Kavas vd. 2019.

Sultanbeyli ilçesi İstanbul’un Anadolu yakasındaki en fazla Suriyeli sığınmacının yaşadığı merkezlerin başında gelmekte olup, burada ikamet eden Suriyeli sığınmacıların yaklaşık olarak %34’ü tekstil işi ile uğraşmaktadır. Tekstil işi ile iştigal eden Suriyeli sığınmacıların arkasından yaklaşık olarak %20 oranı ile işçi olarak çalışan mülteciler en yoğun ikinci grubu oluşturmakta, bunu %6’lık oranla

33

terziler takip etmektedir. Sultanbeyli ilçesinde bulunan Suriyeli esnafların Ziya Ülhak Caddesinde yer almakla birlikte, burada yer alan her 40 esnaf dükkânından 35 tanesi Suriyeli sığınmacılar tarafından işletilmektedir. Sultanbeyli ilçesinde bu kadar yoğun mülteci nüfusunun olması, Suriye’deki geleneklerini burada yaşatıyor olmaları ve savaş ortamından uzak olmaları nedeniyle, mültecilerin yaklaşık olarak %85’i ülkelerine dönmek istememektedirler (Eşiyok, 2019).

Sultanbeyli ilçesinde yaşayanlar üzerinden yürütülen bir çalışmada burada ikamet edenlerin Suriyeli sığınmacılara yönelik kaygıları, davranış biçimleri ve tutumları incelenmiştir. Bu araştırmada yerel halk ile Suriyeli sığınmacılar arasında problem olduğunu ifade eden katılımcıların %10’u hırsızlık yaptığını belirtirken, %10’u yardım istediklerini, %10’u pis olduklarını, %10’u anlaşamadıklarını, %15’i kavgaya meyilli olduklarını, %15 gürültü yaptıklarını, %20’sinin ise diyalog kuramadıklarını ifade etmişlerdir. Yine aynı araştırmadan ortaya çıkan başka bir sonuca göre yerel halkın %57,1’i Sultanbeyli’de ortaya çıkan olaylarda Suriyeli çetelerin, %21’i ise yerli çetelerin Sultanbeyli’de güvenlik sorununa neden olduğunu belirtmiştir (Süleymanov, 2016: 43).

Suriyeli sığınmacıların entegrasyonu, Türkiye’nin diğer şehirlerinde olduğu gibi yaşam koşullarının eşitlenmesi ile toplumun bir üyesi olma noktasında kimlik, kültürel, yapısal ve etkileşimsel entegrasyonun sağlanması amacı ile adım adım gelişecek aşamalardan oluşmaktadır. Bu aşamaların gerçekleşmesinde yerel halkın destek ve kabulü söz konusu olduğu gibi, Suriyeli sığınmacıların bütünleşmeye dair başarısı da önem kazanmaktadır. Bu durum bir anlamda yerel halk ile Suriyeli sığınmacılar arasındaki karşılıklı süreci ifade etmekle birlikte, kuşaklar üzerinde de farklı sonuçları olacaktır. Sağlıklı bir bütünleşme ile yerel halk ile Suriyeli göçmenler arasında toplumsal ve kurumsal eşitlik sağlanacak olup, bunun sağlanması ile etnik köken de anlamını yitirmeye başlayacaktır (Aydın, 2018: 7).