• Sonuç bulunamadı

Su Hizmetleri Sunumunda Temel Đktisadi Yaklaşımlar

I. BÖLÜM

2.3. Su Hizmetleri Sunumunda Temel Đktisadi Yaklaşımlar

1980 sonrası dönemde Yeni Sağ düşüncenin savunucuları, sıklıkla kamu yönetiminde ortak mülkiyet, dışlanmazlık ve fiyatlandırılamazlık ilkelerinin kalite düşüklüğüne, aşırı kullanıma ve istismarlara yol açtığını ileri sürmektedirler. Onlara göre kamu yönetimi serbest piyasa sisteminin dayandığı temel ilkeler ve değerler olan; kârlılık ve verimlilik ilkelerine göre yeniden yapılandırılmalıdır. Böyle bir yeniden yapılandırma kamu yönetimlerine "girişimcilik, müşteri, projecilik, rekabet, kendi kendine yeterli olma, kâr ve başarı" gibi piyasa temelli yeni değerlerin hâkim olmasına neden olacaktır157.

DB, ulus devletlerin merkezde toplanan yetkilerinin bir kısmını bütünleşen dünya ekonomisinin yönetici örgütlerine, bir kısmını da siyasal gücün paylaşılması amacıyla yerel yönetimlere devredilmesini önermektedir. Yani, yeni yerelleşme anlayışı, merkezden taşraya, taşradan yerel yönetimlere sonra da merkez, taşra ve yerel yönetimlerden de özel sektöre yetki devrini öngörmektedir.

156

Kartal, a.g.e., s. 480.

157

Songül Sallan Gül, "Kamu Yönetiminde Kalite, Piyasa ve Müşteri Arayışlarının Đdeolojik Temelleri", Kamu Yönetiminde Kalite I. Ulusal Kongresi, TODAĐE, 1998, s.70.

Yetki genişliği, özelleştirme ve sivilleşme kavramları, modern anlamdaki yerelleştirme teriminin çeşitli uygulamalarıdır. Yerel yönetimler, yerelleştirme politikaları ile güçlendirilmekte ancak asıl olarak yetkilerin buradan piyasa güçlerine transferi amaçlanmaktadır. Modern anlamda yerelleştirmenin yöneldiği bu hedef, onu klasik anlamda yerelleştirmeden farklı kılan en önemli özelliklerden biridir158. Yerel yönetimler sunmakla yükümlü oldukları yerel kamusal mal ve hizmetlerin teminini özel sektör kuruluşlarına devretmekle bizzat hizmet sunmayı terk ederek, sunulan hizmetin denetim ve düzenleme işlevlerini yerine getirmektedirler. Yaşanan bu değişim yerel kamusal malların alternatif yöntemlerle sunulmasına gerekçe gösterilebilecek temel bir teorik gelişmedir. Ulusal ekonomi içinde geniş bir kesimin tükettiği nihai mallar, doğal niteliğe sahip kamusal hizmet olarak üretilen şebeke suyu, enerji, haberleşme, ulaşım ve eğitim, sağlık gibi sosyal nitelik taşıyan hizmetlerin tümünün yeni kamu hizmeti anlayışı içinde ticarileştirilmesi amaçlanmaktadır.

Kamunun hizmet sunumu konusunda hakim konjonktür, hizmetlerin merkezden yerele devri, yerelden özelleştirme yoluyla müşteriye kârlılık esası gözetilerek sunumu içermektedir. Su hizmetlerinin vatandaşa sunumunda bu dönüşümün yansımasını, suyu bir kamu malı olarak kabul eden arz odaklı anlayıştan, suyu ticari bir mal olarak kabul eden talep odaklı anlayışa geçilmesi şeklinde yansıdığını görmek mümkündür.

2.3.1. Arz Odaklı Yaklaşım

Suyun kamusal bir kaynak olarak görüldüğü bu yaklaşımda, kamunun sunduğu su hizmetinin fiyatı suyun kullanıcıya ulaştırılması için gereken yatırımlar, bakım – işletim ve yenileme maliyetlerinden oluşmaktadır. Fiyatlandırmada bu yöntemin kullanılması, kamunun su hizmetlerinde kâr amacı ile değil, toplumun ortak gereksinimi olan bu hizmeti niteliği gereği “kamu yararı” kıstası gözeterek sunmasıdır.

158

DPT, Yerel Yönetimler, Özel ihtisas Komisyonu Raporu, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Yayın No: DPT:2538-ÖĐK:554, Ankara, 2001,s.10.

Bu yaklaşıma göre kamu yönetimi su fiyatlamasında tekel konumunu hiçbir şekilde yitirmemeli, su kaynaklarının mülkiyeti kamuda bulunmalı, su hizmetleri kamu yönetimi tarafından sağlanmalıdır. Ayrıca bu yaklaşıma göre suya yönelik “piyasacı” ve “ticari” yaklaşımın önünde durulmalı, suyun işletilmesine özel sektörün ve çokuluslu su şirketlerinin girmesi engellenmelidir.159

Dünya genelinde bugün itibariyle fiyat belirleme sürecinde egemen olan yöntem arz odaklı yönetimdir. Ancak, özellikle 1980 sonrası Dünyada yaşanan iktisadi ve siyasi nitelikli değişim ve dönüşüm dönemi, kamunun su yönetimi alanındaki etkinliğini kırmaya/ortadan kaldırmaya yönelik ciddi adımların atılmaya başlandığı ve su hizmetlerinin piyasaya açılması yönünde önemli uluslararası girişim ve aktörlerin örgütlü çalışmalarının yoğunlaştığı bir dönem olmuştur.

2.3.2. Talep Odaklı Yaklaşım

Suyun kamu malı olmasına ve su hizmetlerinin kamu hizmeti kapsamında yer almasına karşı çıkan bu anlayışın temel tezi; suyun bir meta olarak ekonomik değeri yönüyle ele alınarak fiyatlandırılması suretiyle ekonomiklik, verimlilik ve tasarrufun artacağını, su kaynaklarının korunmasına ve sürdürülebilirliğine katkı sağlayacağını iddia etmektedir.

Suyun ekonomik bir mal olarak kabulü ve son derece yüksek finansman gerektiren altyapı yatırımlarının zorunluluğu ile birlikte hizmetin merkezi veya yerel kamu otoritesi tarafından sağlandığı örneklerde etkin olmayan yönetim ve düşük kalite gibi sorunlar, su hizmetlerinin talep odaklı bir yaklaşım çerçevesinde ve özel sektör katılımını da sağlayacak şekilde sunulması görüşlerinin temel tezlerindendir. Çok uluslu su şirketlerinin de desteği ve beklentileri doğrultusunda, Dünya Bankası, AB, GATS ve OECD gibi örgütler tarafından talep odaklı su yönetimi özellikle azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere küresel su krizinin sihirli formülü olarak

159

Tayfun Çınar, “Su Yönetimi Ve Finansmanında Strateji, Model Ve Aktörler”, Su Yönetimi Küresel Politika ve Uygulamalara Eleştiri, Ed: Tayfun Çınar, Hülya K. Özdinç, Memleket yayınları, Ankara, 2006, s.54–55.

empoze edilmeye çalışılmaktadır. Su Yönetiminde kamunun hakim olduğu arz odaklı yönetimden piyasa unsurlarının su yönetimine dahil edilmesini ve suyu bir ticari mal olarak gören talep odaklı anlayışa geçiş çabalarını kronolojik olarak dünyada yapılan uluslararası toplantılar ve toplantı çıktıları özelinde şu şekilde özetlemek mümkündür:

• 1992 Dublin Uluslar arası Su ve Çevre Konferansı • 1992 Rio Kalkınma ve Çevre Konferansı

• 1992 Đçme suyu Arzı ve Çevresel Hıfzıssıhha Bakanlar Konferansı, Noordwijk • 1994 BM Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı

• 1995 Dünya Sosyal Kalkınma Toplantısı, Kopenhag (Yoksulluk, su arzı ve hıfzısıhha)

• 1995 BM 4.Dünya Kadın Konferansı Pekin (Cinsiyet sorunları, su arzı ve hıfzısıhha)

• 1996 BM Đnsan Yerleşimleri Konferansı Habitat II, Đstanbul • 1996 Dünya Gıda Toplantısı Roma

• 1997 I. Dünya Su Forumu Marakeş • 1997 BM Genel Asamblesi Özel Oturumu

• 2000 II.Dünya Su Forumu, Lahey – Dünya Su Vizyonu ve Eylem Planı • 2001 Uluslararası Temiz Su Konferansı, Bonn

• 2002 Dünya Sürdürülebilir Gelişme Toplantısı • 2003 III.Dünya Su Forumu, Kyoto

• 2003 Camdessus Raporu (Report of World Panel on Financing Water Structure • 2006 IV. Dünya Su Forumu, Mexico City

• 2009 V.Dünya Su Forumu, Đstanbul

Su kaynaklarının yönetimi konusu 1970’lerden itibaren uluslararası gündemde yer almıştır. DB ve OECD, 1990’lara kadar su kaynaklarının, desantralize birimlerce, kapsamlı planlama ve fiyatlandırma ilkesi ile etkin yönetilebileceğini savunmaktaydılar. Bu dönemde piyasa mekanizmalarından söz edilmekle birlikte asıl vurgu kamu kuruluşlarına yapılarak, kamunun suyu ‘ekonomik bir mal’ gibi yönetmesini sağlayacak tedbirler üzerinde durulmuştur. Son yıllarda ise kamu

kurumlarının ve kapsamlı planlama yaklaşımının olumsuzluklarından sıklıkla bahsedilerek su kaynakları yönetiminde, piyasacı bir fiyatlandırma ve özelleştirme politikaları önerilmektedir.

2.4. Kamusal Su Hizmetlerinin Piyasalaşmasında Uluslararası Aktörlerin