• Sonuç bulunamadı

PSĠKOLOJĠK PERFORMANS

BENLĠK SAYGISI YÜKSEK OLAN

3.4. SPORDA MOTĠVASYON

Sporcunun performansı üzerinde etkili olan unsurların basında sporcunun motivasyonu gelmektedir. Bu doğrultuda antrenörlerin sporcu motivasyonu hakkında bilgi sahibi olması ve antrenmanlarında ve oyunlarda belirleyecekleri motivasyon stratejilerini uygulamaları önem taĢımaktadır. Bununla birlikte sporcunun motivasyonunu anlamak ve yönetmek çoğunlukla karmaĢık bir süreci içermektedir (Schneider ve Baker, 2006).

Motivasyonun gücü ve basarı arasındaki iliĢkinin, özellikle sporda çok önemli olduğu gayet açıktır. Motive edici gücü düĢük olan bir durumun, düĢük bir basarı ile sonuçlanması muhakkaktır. Her insan, kendini tatmin eden ve huzur verici durumları arama, rahatsız edici durumlardan ise kaçma eğilimi gösterir. Arama ve kaçma eğilimleri, güdülerin yapısında mevcuttur. Hangi eğilim daha ağır basarsa, ona yönelik güdüler ortaya çıkar. Buna göre, basarı güdüsü, baĢarılı olma ya da baĢarısızlıktan kaçınma, arkadaĢlık güdüsü ise itibar arama ya da reddedilmekten kaçınma seklinde ortaya çıkar (Ġkizler ve Karagözoğlu, 1997).

Sporda yüksek performans için fiziksel ve fizyolojik açıdan güçlü olmanın yanı sıra psikolojik (zihinsel ve duygusal) açıdan da güçlü ve hazırlıklı olmak gerekir. Sporcuların yüksek yoğunluktaki antrenmanlara katılımlarını ve bunu uzun süre devam ettirmelerini sağlayan gücü açıklamak için birçok kuram öne sürülmüĢtür. Bu kuramlardan birisi de basarı motivasyonu kuramıdır. Basarı motivasyonu kuramı kiĢilerin fiziksel bir aktiviteye neden katıldığını, zor olanı baĢarmak için neden bu kadar güç harcadığını ve bunu neden bu kadar uzun süre devam ettirdiğini açıklamaya çalıĢmaktadır (Tiryaki. 2000).

Basarı motivasyonu ile ilgili en önemli yaklaĢım Mc.Clelland ve Atkinson‟un basarı motivasyonu modelidir. DüĢünürler güdülenmenin ölçütü olarak bireysel özellikleri temele almanın eksik bir yaklaĢım olacağını düĢünerek basarı motivasyonuna durumsal yaklaĢım kuramını geliĢtirmiĢlerdir. Mc.Clelland ve Atkinson‟un teorisi, kiĢilerin ortaya koyacakları davranıĢların bütün var olan basarı durumları için açıklamaya çalıĢmaktadır. Atkinson‟a göre kiĢi, basarı durumlarıyla karsılaĢtığında bilmektedir ki, göstereceği performans baĢkaları ve kendi tarafından su ya da bu Ģekilde değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Özellikle kiĢiler, bazı mükemmellik

85

standartlarına göre değerlendirildiğinde, sonuç onlar için, “basarı” veya “baĢarısızlık” olacaktır. Teoriye göre birey üst düzeyde güdülenmeyi sağlayabilecek bireysel özelliklere sahip olsa bile, koĢullar uygun değilse, güdülenme durumu ortaya çıkamayabilir. Bu nedenle çevresel koĢullar belli bazı bireysel özelliklere sahip olmaktan çok daha önemlidir. Bazı durumlarla ilgili olarak baĢlangıçtaki beklentimiz oldukça yüksek olabilir. Bu durum güdülenmiĢ bir biçimde olaya yaklaĢmamızı sağlar. Ancak bir süre sonra durumun hiçte beklediğimiz gibi olmadığını görmek bizi olumsuz etkileyebilir. Bunun tam tersi durumda söz konusu olabilir. Yani baĢlangıçta durumun heyecan verici olmadığını düĢünebilir, olaya bu biçimde yaklaĢabiliriz. Üzerinden bir zaman geçtikten sonra, durumun farklı olduğunu, heyecan verici olduğunu görebiliriz. Diğer bir değiĢle duruma iliĢkin algımızda önemli bir değiĢiklik gerçekleĢebilir, bu durumda güdülenme düzeyimize etkide bulunabilir. KoĢullara iliĢkin diğer bazı örnekler, antrenörlerin tutumları, takımın kazanç-kayıp durumları, karsılaĢmanın yapıldığı çevre olabilir ( Gill, 1986; Tiryaki, 2000).

Mc.Clelland ve Atkinson‟un basarı motivasyonu modeli, basarı gereksinimini açıklamaya çalıĢan, kompleks davranıĢsal ve matematiksel bir yaklaĢımdır. DüĢünürler basarı gereksinimini iki faktörün etkilediğini belirtirler. Bu faktörler baĢarma motivi ve baĢarısızlıktan kaçma motivleridir. Buna göre basarı gereksinmesi, baĢarılı olma güdüsünden, baĢarısızlıktan kaçmanın çıkarılmasıyla hesaplanır. Eğer bu iĢlemden elde edilen değer (+) ise, yani baĢarılı olma güdüsü baĢarısızlıktan kaçma güdüsünden daha yüksekse kiĢi yarımsa durumlarına katılacak, eğer değer (-) ise, yani baĢarısızlıktan kaçma güdüsü daha yüksekse kiĢi yarıĢma durumlarından uzaklaĢacaktır. Buna göre yüksek basarı güdüsüne ve düĢük baĢarısızlıktan kaçıĢ güdüsüne sahip kiĢiler yüksek baĢarılıdırlar ve bu kiĢiler için basarı çok önemlidir. Bu kiĢiler baĢarısızlık hakkında çok fazla kaygılanmazlar. Basarı durumlarına sık sık girerler ve olabilecek baĢarısızlıklardan korkmadan, basarı için çok çalıĢırlar. Diğer taraftan, düĢük basarı güdüsüne ve yüksek baĢarısızlıktan kaçıĢ güdüsüne sahip kiĢiler baĢarısızlık hakkında kaygı duyarlar. BaĢarılı olabilme pozisyonlarına çok fazla girmezler. Bu tür sporcular, bir yanlıĢlık yaptıklarında ne olacağından, antrenörlerini, arkadaĢlarını ve taraftarı memnun edemeyeceklerinden kaygı duyarlar. BaĢarma motivi yüksek, baĢarısızlıktan kaçma motivi düĢük sporcuların, basarı kazanılabilecek ortamların içine daha fazla girme eğilimine en genel anlamda “basarı gereksinimi” adı verilmektedir (Cox, 1990; Gill, 1986).

86

Bu kuramın odak noktası, bazı bireylerin baĢarıya dayalı etkinliklerden, baĢarılı çıkmaktan çok üst düzeyde doyum aldıklarıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta “basarı” algısının bireyden bireye değiĢeceğidir. BaĢka bir deyiĢle, her birey kendi basarı düzeyini tayin etmekte yükümlüdür. Roberts‟e göre, basarı ve baĢarısızlık birer psikolojik durumdur. Bireyin basarı arayıĢındaki etkinliği yorumlaması temeline dayalıdır. Dolayısıyla, performansa dayalı sonuç bireyin çaba ve becerisi olarak algılanırsa, bu bir basarı olarak kabul edilebilir. Ama performansa dayalı sonuç bireyin yeteneksizliği ya da düĢük çabasına bağlanırsa, bu da baĢarısızlık olarak kabul edilir. Bu nedenle birisi için basarı sayılan bir durum bir diğeri için baĢarısızlık sayılabilir. Bununla birlikte örneğin, bazı sporcular kazanamayacaklarına inandıkları rakibe karsı Ģanslarını bile denemekten kaçınmaktadırlar. Basarı gereksinimi kuramına göre, bu sporcular kendilerini sınamadıkları için bu durumu baĢarısızlık olarak algılamayacaklardır. Ġkinci olarak, sporcunun yarımsa ortamına girmekten kaçınması, baĢarısızlıktan kaçma motivinin belirleyicisidir ve kiĢinin stres düzeyi ile iliĢkilidir. Stres düzeyi fazla olan sporcu, stres düzeyi düĢük sporcudan daha fazla yarıĢmadan kaçma eğilimindedir (Cox, 1990).

Stres gibi kendine güven ve kendine yarar basarı motivasyonunda anahtar kelimedir. Sporcuların yüksek ve düĢük basarı motivasyonuna sahip olmasında ana faktördür. Banduras‟ın kendine yarar teorisi basarının baĢarıyı getireceğini belirtmekte ve kazanılan baĢarıların daha ileride olabilecek baĢarılara zemin hazırladığını belirtmektedir. BaĢarısızlık ise kendine güveni düĢürür. BaĢarısızlıktan kaçma eğilimini kamçılar.68 BaĢarısızlık korkusu taĢıyan sporcular baĢarısızlığın sorumluluğunu almaktan kaçınırlar ve gelecekle ilgili fazla ümit verici değildirler, gelecekteki basarı beklentileri düĢüktür, güçlükler karsısında ısrarlılık, dayanıklılık ortaya koyma eksikliği yasarlar ve düĢük özgüvene sahiptirler. Bu sporcular olumsuz olasılıklar ve sonuçlarla ilgili düĢünürler, imgeler kurarlar ve bunların üzerinde devamlı zihinleri meĢgul olur. Eğer biz oyunu kazanamazsak ne olacak? Eğer penaltıyı veya serbest atıĢları kaçırırsam ne olacak? Eğer antrenör sahaya çıkan 11‟de bana yer vermezse ne yaparım? Bu ve bunun gibi düĢünceler sporcuları emerek bütün enerjilerini alır ve baĢarılı performansın ortaya konulmasını engelleyici rol oynar. Öte yandan bazı düĢünürler sporcuların motivasyonunda becerilerine iliĢkin algılamalarının rol oynadığını ileri sürmüĢtür. Buna göre baĢarıyı açıklayan iki ana

87

perspektif bulunmaktadır: Göreve bağlılık ve iradeye bağlılık. Göreve bağlılık söz konusu olunca dikkat aktivitenin öğrenilmesini ve geliĢtirilmesini kapsar. Ġradeye bağlılık söz konusu olduğunda ise ilk amaç diğerlerinin arasında en iyi olmaktadır. Göreve bağlı sporcunun kendisine yönelik yeterlilik algısı kendisine iliĢkin görüĢlerinden (yaptığı iste ne kadar usta olduğuna iliĢkin algısı, hedeflere ulaĢmak için sergilediği çaba gibi), iradeye bağlı sporcunun ise sosyal çevresinden (kendi performansını baĢkasıyla kıyaslama, çevresinin kendisine yönelttiği olumlu geri bildirimleri alma gibi) beslenmektedir. BaĢka bir deyiĢle, iradeye bağlı sporcular kendi yetenekleriyle ilgili çevrelerindeki kiĢilerin olumlu algılamalara sahip olmasına odaklanmakta ve bununla motive olmakta, göreve bağlı sporcular ise amaçlarına ulaĢmak için yeterli çabayı gösterip göstermediklerini kendi vicdanlarında sorgulamakta ve kendilerini yeterince çaba sarf etmiĢ olarak algılamaları durumunda ise motive olmaktadır (Tiryaki,2000 ; Bonney, 2006).

88

BÖLÜM IV

MAÇ ANALĠZĠ