• Sonuç bulunamadı

Spor Kulüplerinin halka açılmasında Türkiye Örneği

1. GĐRĐŞ

1.8 Spor Kulüplerinde Halka Açılma

1.8.1 Spor Kulüplerinin halka açılmasında Türkiye Örneği

Türkiye'de liberal ekonomiye geçişle birlikte, 1980'li yılları ikinci yansından itibaren Sermaye piyasası faaliyetlerine getirilen düzenlemeler ve Đstanbul Menkul Kıymetler borsasının faaliyete geçmesiyle ülkemiz yatırımın bankacılığı kavramıyla tanışmıştır. Çok kısa bir sürede çok önemli mesafeler kaydederek Dünyanın önde gelen gelişmekte olan piyasalarında yerini alan ĐMKB, birçok yabancı yatırımcı için hala en cazip piyasalardan biri olma konumunu sürdürmektedir. ĐMKB'nin faaliyete geçmesiyle birlikte, ülkemizin önde gelen şirketleri birbiri ardına halka açılarak Sermaye Piyasası'nın yarattığı avantajlardan faydalanmaya başlamışlardır (Aydan, 1995).

Spor kulüplerinin halka açılması Avrupa'daki örneklerine oranla ülkemizde son dönemlerde uygulanmaya başlanmış bir finans yöntemidir. Türkiye'de spor kulüplerinin halka açılabilmesi için aynen diğer halka açık firmalarda olduğu gibi anonim şirket şeklinde örgütlenmiş olmaları gerekmektedir. Bunun için mevzuatta gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelere göre spor kulüpleri iki şekilde kurulabilmektedir; ilki dernekler kanunu gereği kurulanlar ki bu şekilde kurulan spor kulüpleri profesyonel futbol şubelerini kuracakları ya da kurulmuş olan bir şirkete devredebilmektedir. Đkincisi ise Türk Ticaret Kanununa tabi olarak kurulan şirket şeklindeki spor kulüpleridir (Akşar, 2005).

Halka açılmanın spor kulüpleri ile spor dışındaki şirketlere sağlayacağı yararlar arasında bir fark bulunmamaktadır. Genel olarak herhangi bir şirketin halka açılmak suretiyle kazandığı avantajlar, şirketleşerek halka açılan spor kulüpleri içinde geçerlidir (Aydan, 1995).

Dernekler Kanunu çerçevesinde kurulan spor kulüplerindeki futbol birimlerinin, bağımsız bir şirket olarak örgütlenmesi, kulüplerin mali sorunları için başlı başına bir çözüm, ancak yetersiz bir basamak olmaktadır. Spor kulüplerinin profesyonel organizasyon yapısı ve yönetim kadrosu ile halka açılmaları da gerekmektedir (Aydan, 1995).

Spor kulüplerinin hızla şirketleşmeleri ile öz sermaye-borçlanma dengesinin sağlanması sonucunda sağlam bir yapıya gidilebilir. Hisse senedi satışı ile halka açılmaları, tahvil ihraç edebilmeleri ve diğer kredi olanaklarından yararlanmaları kolaylaşacaktır. Özellikle, spor kulüplerinin futbol branşları için bu konu acili yet arz etmektedir (Aydan, 1995).

Türkiye'de büyük kulüpler ve diğer birkaç kulüp bu tür faaliyetler ve organizasyonları üstlenmiş şirketleşme çalışmalarını başlatmış bulunarak gelirlerini artırmada Avrupa ülkeleri örneklerini model olarak benimsemiş bulunmaktadırlar.

Türkiye'de Spor kulüplerine bağlı şirketlerin hisse senetlerini halka arz etmesi ve menkul kıymet borsalarında işlem görmeye başlamaları SPK ve ĐMKB'nin incelemelerini içeren bir süreç dâhilinde gerçekleşmektedir. Ayrıca spor kulüplerine bağlı şirketler işlem görmeye başlamalarından sonra mali tablolarını belirli dönemlerde bağımsız denetim kuruluşlarına denetlettirmekte, ortaklarını ve kamuyu düzenli olarak bilgilendirmekte, SPK ve ĐMKB'nin sürekli denetimine tabi olmaktadırlar. Bu çerçevede halka açılmak ve hisse senetlerinin menkul kıymet borsasında işlem görmesini sağlamak ile kulüpler, sermaye piyasasının denetim mekanizmaları sayesinde kurumsallaşma süreçlerini hızlandırmakta ve modern yönetim tekniklerine daha kısa sürede kavuşabilmektedirler (Akşar, 2005).

Gelirlerin çeşitlenmesi ve büyümesi ile beraber artık spor kulüpleri borsada da işlem görmeye başlamıştır. Türkiye'de de futbol sektörü son birkaç yılda önemli gelişim kaydetmiştir. Şirketleşme ve halka arz çalışmaları da hız kazanmaktadır.

Türkiye'de şirketleşme yoluna gitmiş birçok kulüp olmasına rağmen halka arz çalışmasını tamamlamış dört kulüp bulunmaktadır. Đlk halka açılan spor kulüpleri 14–15 Şubat 2002 tarihinde Beşiktaş ve Galatasaray olmuştur. Bunları daha sonra Fenerbahçe4 (12–13 Şubat 2004) ve Trabzonspor5 (6–7–8 Nisan 2005) izlemiştir (Akşar, 2005).

Türkiye'deki halka arz uygulamalarına bakıldığında uygulanan modeller arasında farklılıklar olduğu görülmektedir (Şafak, 1999).

Şöyle ki; Beşiktaş Avrupa'daki şirketler gibi gelir ve giderlerini aynı çatı altında topluyor BJK'nin sportif A.Ş. olarak, halka arz öncesi kurduğu şirketin yapılanması temelde, Đngiliz modeline daha yakın görülmektedir. Temel olarak Manchester United modeli esas alınmıştır. Bu modelde sportif tek başına önemli değildir. Sportif anlamda başarısız sonuçlar alınsa bile, şirketin gelirlerinde ciddi bir gerileme görülmemektedir.

Zira model sadece sportif başarının üzerine inşa edilmemiştir. Bu modelde, ciddi gelir getirecek işletme ve rant gelirleri önemli bir yer tutar. Şirketin en önemli dezavantajı ise; yapılacak oyuncu ve teknik adam transferlerinin gider olarak, şirket muhasebesine yansıtılıyor olması bir yandan karlılığı olumsuz etkilemektedir. Bu model, eğer başarılı olursa, kuramsallaşma anlamında BJK’ ne olumlu katkı yapacaktır, ancak yapılacak isabetsiz bir transferin olumsuz etkisi doğrudan gelir tablosuna yansıyabilir (Bademci, 2003).

Genel olarak baktığımızda; GS ve FB'nin halka arz yöntem ve şirket yapılan birbirine benzemektedir. Her iki şirket gelirlerini şirket içi, futbol alım-satım bedelleri gibi giderlerini de şirket dışı gösteriyor. Bu modelde kulüplerin borsada işlem gören şirketleri, her türlü giderden arındırılmış, gelir yoğunluklu mali bir yapılanmaya yönelmişlerdir. Fenerbahçe'de aynı şekilde, giderlerden arındırılmış, gelir yoğunluklu bir şirket yapılanmasıyla halka arz edilmiştir. Bu şirketlerde, gelirlerin şirket içi, giderlerin ise şirket dışı gösterildiği iş modeller söz konusu olduğu için, halka arzulanan bu iki şirket için oldukça karlı olduğu söylenebilir. Galatasaray ve Fenerbahçe arasındaki fark ise, Fenerbahçe'nin stadyum gelirlerini şirketin içinde gösterirken, Galatasaray'da stadyum gelirleri şirket içine dahil edilmemektedir (Bademci, 2003).

Trabzonspor modeli ise, GS ve FB modeller ile benzeşmektedir. Avrupa'daki benzerlerinin aksine futbol kulübü giderlerini içermeyen şirket, televizyon yayın haklan,

sponsorluk, reklâm, ticari ürün ve bahis oyunları isim hakki gelirleri gibi Trabzonspor'a ait bütün gelirleri bünyesinde toplamaktadır (Akşam Gazetesi, 2005).

Burada bilinmesi gereken konu; halka açılan şirketlerin GS, FB, BJK ve TS markasının ticari haklarını kulüpler değil, bu şirketlerin yönetmesidir. Çünkü Türkiye'de kulüpler dernek statüsünde bulunuyorlar ve bu şirketlerin büyük ortaklan konumundadırlar (Akşar, 2005).

Galatasaray Sportif A.Ş. ile Fenerbahçe Sportif A.Ş. arasında temettü dağıtımı bakımından temel fark; Galatasaray Sportif A.Ş.'de bilânço dönemi sonunda dağıtılabilir kar üzerinden temettü dağıtımı söz konusuyken; Fenerbahçe Sportif A.Ş.'de, her üç ayda bir ve gelirlerin %80'ni oranında temettü dağıtımının yapılması öngörülmüştür. Beşiktaş Futbol A.Ş.'de ise kulüp giderlerinin, şirket bünyesinde bulunması nedeniyle dağıtılacak kar, her türlü gider çıktıktan sonra kalan kısmın dağıtımım ifade etmektedir.

Trabzonspor Sportif ise diğerlerinden farklı olarak ve ĐMKB şirketleri arasında gelirlerinin %100'ünü temettü olarak dağıtmayı taahhüt eden tek şirket olarak dikkat çekmektedir (Akşar, 2005).

Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor Sportif A.Ş.'ler de, giderler kulüpte kalırken; gelirler ise yatırımcı ile paylaşılmaktadır. Bu durum mali yatırımcılar açısından bakıldığında son derece karlı ve verimli bir durum oluşturmasına karşın;

kulüpler açısından ciddi birer mali külfete neden olmaktadırlar. Bu uygulama aslında her iki kulübün de geleceklerini ipotek altına almalarından başka bir anlam içermemektedir. Uygulanan bu model ile kulübün sağladığı gelirlerin kulüp dışına temettü olarak transfer edilmesi, zaman içinde kulüp aktiflerinin erimesine neden olabilecektir. Çünkü Beşiktaş, yatırımcıları "kulübün nimet ve külfetine" ortak ederek, mali yapısını düzeltme yoluna giderken; Galatasaray ve Fenerbahçe'nin halka arz modeli olarak kulüp gelirlerini, Sportif A.Ş.'lerde giderlerini ise kulüplerde bırakarak karlarının önemli bir bölümünü yatırımcılara dağıtması, kulüpleri gelecekte ciddi sıkıntılara sevk edebilecektir. Oysa bu gelirler bünyede bırakılarak, borç ödemesinde kullanılabilirdi. Beşiktaş'ta ise bu tip bir zorunluluk bulunmamaktadır. Beşiktaş ve Galatasaray'ın ardından Fenerbahçe'nin de halka açılmasıyla artan spor şirketleri için 1 Nisan 2005 tarihinde ĐMKB Yönetim Kurulu "XSPOR" kodu ile spor sektör endeksinin

Ulusal-Hizmetler ana sektörünün alt sektörü olarak hesaplanmasına karar vermiştir (Akşar, 2005).

Kamunun tam zamanında ve doğru olarak aydınlatılması ilkesi nedeniyle halka açık spor kulüplerinin dernek olan diğer kulüplere karşı transfer gibi durumlarda dezavantajlı durumda olacağım söyleyen Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) üyesi Erdal Batmaz "Spor kulübünün halka açık bir şirketinin hissesini etkileyen yalan yanlış bilgi ve beyanlarla yapay bir kâğıt hareketinin oluşmasına yol açan her türlü haber, yayın, bilgi ve buna ilişkin yorumlar suçtur. Bu suç, 1 ile 3 yıl arasında hapis cezasını dahi öngörmektedir. " şeklindeki açıklamasıyla Spor basınının da çok ciddi olarak Sermaye Piyasası Kanunu'nun takibine maruz kalacağını belirtmiştir.