• Sonuç bulunamadı

Sovyetler Birliği’nin Kıbrıs’a Bakışı ve Uyguladığı Stratejiler

1980’lerin ilk yılları Sovyetler Birliği’nde sık sık değişen iktidarlar, Mihail Gorbaçov’un gelmesiyle son buldu. 1982’de Leonid Brejnev’in yerine, Yuri Andropov geldi. Ardından kısa bir dönem yönetime gelen Konstantin Çernenko görevi 1985’te Gorbaçov’a bıraktı ve yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Sovyet politikasında ekonomik ve siyasal dönüşüm, dış politikaya da yansıdı. Silahsızlanma ve uluslararası ilişkilerin geliştirilmesine yönelen Sovyet dış politikasında, yumuşama dönemi başladı. Özal döneminde yapılan enerji ve ticari anlaşmalar sonucu, iki ülke arasında ilişkiler arttı.191

1963 olayları sırasında Sovyetler Birliği, Türkiye’nin müdahalede bulunması aleyhine açıklamalar yapıyordu. Türkiye’nin sahip olduğu imkânların, müdahale için yeterli olmadığı Türk liderler tarafından biliniyordu. Denktaş’ın açıklamaları, Türk yöneticilerin farklı bir endişeye sahip olduğunu göstermekteydi. Dönemin Başbakanı İnönü ile yaptığı görüşmede Denktaş, adaya müdahale etmenin farklı uluslararası sorunlara yol açacağı konusunda bilgilendirildi. Türkiye’nin adaya müdahalesi, Türk-Yunan savaşına sebep olabilirdi. Bu savaş sırasında Bulgaristan Türk-Yunanistan’a saldırabilir, böylece NATO ve Varşova Paktı üyeleri karşı karşıya gelebilirdi. 1963’te Rusya’nın tehdidiyle karşılaşan Türkiye, bir yıl sonra iki ülke arasında gelişen ilişkiler sonucunda destek gördü. 30.10.1964’te Rusya’yı ziyaret eden Türkiye Dışişleri Bakanı, Sovyetler Birliği’nin Kıbrıs konusunda federal bir yapıyı destekleyeceği konusunda anlaşma sağladı.192

Adanın Ortadoğu ve Afrika ülkelerine olan yakınlığı, Sovyetlerin etkisini yaygınlaştırmasında önemli bir duraktı. Kıbrıs Rumlarının Sovyet politikalarına yakın durması nedeniyle, adanın Sovyet etkisinden çok uzak olmadığı biliniyordu.

Sovyetlerin amacı, adanın bağımsız kalmasını sağlamaktı.193 Kıbrıs’ın etnik bir sorun

190 Nilgün Gülcan, “Türkiye-İngiltere İlişkileri ve İşbirliği İmkanları”, Ed. Sedat Laçiner, Bir Başka Açıdan İngiltere, Ankara: ASAM Yay., 2001, s. 40.

191 Hüner Tuncer, Türk Dış Politikası 2. Cilt Cumhuriyet Dönemi (1920-2002), Ankara: Kaynak Yay., 2017, s. 679-680.

192 Göktepe, ss. 414-415.

193 S. Gülcan, s. 180.

72 olmasından ziyade, kendi bölgesel stratejilerine göre politikalar yürüttü.194 Adanın kırsal kesimlerinde artan sosyalistlerin etkisini görmezden gelen Makarios’un amacı uluslararası alanda sosyalist ülkelere hoş görünmekti. Çünkü uluslararası alanda bu ülkelerin desteğine ihtiyaç duyuyordu.195 Sovyet liderleri Makarios’a yakın durarak, Kıbrıs’ta bulunan İngiliz üslerini ele geçirmenin peşindeydi.196 Yunanistan ve GKRY’nin dış politikası, dinî temellerden tamamen ayrı değildi. Yunanistan, Sovyetler Birliği’yle yakın ilişkiler kurmasında Ortadoks kilisesinin de etkileri vardı.

Aynı durum Kıbrıs’ta da yaşanmaktaydı.197 Sovyet etkisi Kıbrıs’ta AKEL partisinin kurulmasıyla başladı. AKEL’in sosyalist politikalar izlemesi, Batılı ülkeleri endişelendiriyordu. Sosyalist politikaların bölgede yaygınlaşması, İsrail’in de çıkarlarına ters düşüyordu.198 1974’te Yunan cuntasının Kıbrıs’ta darbe yapmasını Sovyet liderler kınamıştı.199

KKTC’nin bağımsızlık ilânının geri alınması yönünde açıklamalar yapan Sovyet hükümeti, BM gözetiminde Rumlarla görüşmeyi tavsiye etmiştir. Zira Sovyetler Birliği adada yaşanan her türlü sorunun, ABD ve NATO çıkarlarına hizmet ettiğini düşünmektedir. Soğuk Savaş döneminde Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeleri yakından takip eden Sovyet yönetimi, bağımsızlık ilânı sonrası adanın fiilen ikiye bölünmesi konusunda endişe duymuştur.200

Sovyetlerin dinî ve ekonomik ilişkilerine bağlı olarak, Güney Kıbrıs’la ilişkileri yoğundur. Güney Kıbrıs’ın Bağlantısız Ülkeler içinde olması Sovyet yönetiminin çıkarlarına uygundu. Bunun yanında Sovyetlerin Kıbrıs’taki yatırımları sonucu ikili ilişkiler artmıştır. Fakat GKRY’nin AT üyesi olmasıyla, adadaki jeopolitik konum değişmiştir. Bunun sonucunda Sovyetler Birliği’nin bazı dönemler KKTC’yi öne çıkaran açıklamaları olmuştur.201

BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Sovyetler Birliği’nin Türk dış politikası ve Kıbrıs sorununda önemli bir konuma sahip olduğu, Türk karar vericileri tarafından göz ardı edilmektedir. Sovyetlerin politikaları konusunda gerekli çalışmalar yapılmamakta, Kıbrıs konusundaki tutumu yanlış algılamalara neden olmaktadır.

194 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Uluslararası Konumu, 64. Baskı, İstanbul: Küre Yay., 2011, s. 402.

195 O’Malley and Craig, s. 151.

196 O’Malley and Craig, s. 208.

197 Huntington, s. 238.

198 Çeçen, s. 92.

199 H. Erol, “Kuzey …, s. 300.

200 Bostancı, s. 346.

201 Davutoğlu, Teoriden …, s. 184.

73 Güney Kıbrıs’la ekonomik işbirliği yapan Sovyetler Birliği, dağılma sürecine girmesiyle kendi sorunlarına dönmek zorunda kalmıştır. Kıbrıs konusunda hem kendi iç dinamikleri hem Batılı aktörlerin etkisiyle uzak duran bir görüntü vermiştir. Kıbrıs konusunda sürekli Rum tarafının tezlerini destekleyen politikaları, zaman zaman değişebilmektedir. Adada olabilecek bir çözüm konusunda diğer ülkelerle birlikte hareket eden Sovyet yönetiminin, Kıbrıs Türklerine ekonomik yardımları ve yatırımları destekleyici açıklamalar yapmıştır. Müslüman ülkelerle ilişkilerini iyi tutmak isteyen Sovyet yönetimi, Türkiye’nin ve İKÖ üyeleriyle aynı yönde politikalar sürdürmesi önemli bir gelişmedir. Sovyetler Birliği, GKRY’yi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temsilcisi olarak tanımakta, KKTC’yi devlet olarak tanımamaktadır.202

VII. KIBRIS’IN LEVANT BÖLGESİ VE DOĞU AKDENİZ İÇİN ÖNEMİ

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan sonra Makarios, Bağlantısızlar topluluğuyla ilişkiler kurmanın yollarını aradı. Makarios’un kendi kararlarını uygulamaya çalışması, ABD ve Yunanistan’ın tepkilerine neden oluyordu. Kıbrıs’ın Rumlara ait olduğu görüşünü Bağlantısız ülkelere kabul ettiren Makarios, bu devletlerin desteğini almayı başarmıştı. Makarios ve Yunanistan bölge ülkeleriyle ilişkiler geliştirirken, Türkiye ABD yanlısı politikalar izlediği bir dönem içindeydi. Cezayir’in bağımsızlığını tanımayan Türkiye, Arap devletleri ve Üçüncü Dünya ülkeleriyle ters düşmüştü. Türk dış politikası, Kıbrıs konusunda bu politikanın cezasını ödemek zorunda kaldı. Yunanistan’ın bölge ülkelerine yakın politikalar izlemesi, Kıbrıs konusunda elini güçlendirdi. Yunanistan Arap ve Üçüncü Dünya ülkelerinin yanı sıra, Avrupa devletlerinin de desteğini alıyordu.203

Bölge ülkeleri açısından bakıldığında, Kıbrıs’ın jeopolitik konumu farklı bir özellik kazanıyordu. Türkiye’ye olan yakınlığından dolayı Kıbrıs, güvenlik açısından büyük öneme sahipti. İsrail açısından bakıldığında dünyaya açılan tek kapı niteliğindeydi. Suriye ve Mısır, adanın dost olmayan bir devlet tarafından kontrol edilmesini, kendileri açısından güvenlik sorunu olarak görmekteydi. Süveyş Kanalı’nın önünde olan Kıbrıs, Mısır’ın Batıya açılan kapısı konumundaydı. Aynı

202 “Rusya Federasyonu’nun Kıbrıs Politikası”, 6.2.2005, http://www.turksam.org/tr/makale-detay/603 -rusya-federasyonu-nun-kibris-politikasi, (Erişim: 4.3.2018).

203 Çeçen, s. 82-83.

74 durum Suriye için de geçerlidir.