• Sonuç bulunamadı

ÖZAL DÖNEMİNDE KIBRIS SORUNU BAĞLAMINDA

B. Uluslararası Alanda Etkin Aktörlerin Çözüme Etkisi

III. ÖZAL DÖNEMİNDE KIBRIS SORUNU BAĞLAMINDA

YUNANİSTAN’LA İLİŞKİLER

Yunanistan’la Ege ve Kıbrıs’ın yanında, Batı Trakya’da yaşayan Türkleri kapsayan bir ilişki yürütmek gerekiyordu. Özal, Yunanistan’da yaşayan Türklerin sorunlarının çözümünün, iyi ilişkiler sonucu olacağını düşünüyordu. İki ülke arasında ticarî ve turizm ilişkilerini artırmaya yöneldi. İlk hedeflerinden biri, Yunanistan’la iyi komşuluk ilişkileri kurmaktı.

Yunanlıların olayları Türk düşmanlığına bağlı değerlendirmeleri sonucu, ilişkileri geliştirmek kolay olmadı.132

Özal’ın Yunanistan’a karşı dostça adımlar atmasına karşı, Yunanistan’ın uyguladığı politikalar tam tersiydi. Yunanistan, Türkiye’nin Ege ve Kıbrıs’ta uyguladığı politikaları sürekli eleştiriyor, uluslararası toplantılarda şikâyet ediyordu. Yunanistan, AT üyeliği sonrası iki ülke arasındaki sorunları AT’ye taşımaya çalışıyor, üyelik avantajını kullanarak Türkiye üzerinde baskı oluşturuyordu. Buna karşın Özal, 1964 tarihli Yunan gayrimenkullerinin satışını yasaklayan kararnameyi, 1988’de kaldırdı. Özal’ın dostluk ve iyi niyet yaklaşımına karşı Yunanistan Kıbrıs başta olmak üzere, Ege ve azınlık hakları konusunda sürekli eleştirel tavırlar takınıyordu.133 Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde Özal dönemi, Yunanistan’da iktidarda olan Papandreu’nun karşıt ve sert politikalarına denk gelmişti.134 Ege krizi, Özal’ın sağlık sorunu nedeniyle yurt dışında olduğu bir dönemde yaşandı. Özal telefon diplomasisi yoluyla sorunu çözmeyi başardı.135

130 Özdemir, s. 343.

131 Mütercimler, ss. 8-10.

132 Yavuzalp, ss. 266-269.

133 Erhan ve Arat, s. 91.

134 Aksu, s. 166.

135 Aksu, s. 292.

109 Papandreu, Kıbrıslı Türkleri yok sayan politikalar izleyerek, sorunu uluslararası alana taşıdı. Türkiye’nin adada işgalci olduğunu, Kıbrıs’tan askerini çekmesi ve adanın eski haline dönmesini savundu. 15.5.1983’te BM Genel Kurulu’nda, Türkiye’nin askerini çekmesi ve adanın bölünmüşlüğünün sona ermesi yönünde karar çıkmasını sağladı. Toplumlar arası görüşmelerin önemini azalttı.136

Yunanistan’la ilişkileri düzeltmek isteyen Özal, uyguladığı politikalarla Papandreu’yu yumuşatmak, uluslararası alanda Türkiye’nin dostluk mesajlarını duyurmak istedi. Yunanlıların Türkiye’yi ziyaret etmelerini kolaylaştırmak için, tek taraflı olarak vize serbestliği getirdi.137 Özal’ın vize uygulamasını, Dışişleri Bakanlığı görevlileri gazetelerden öğrendi. Bu durum, Özal’ın statükocu bürokrasiye yaklaşımındaki farklı bir örnekti. Böyle bir durum o ana kadar yaşanmamıştı. Özal’ın vizeyi kaldırması, turizme canlılık getirdi ve gelen Yunanlı turistlerin ekonomiye katkısı oldu. Yunanistan hükümeti vizenin kaldırılmasını hoş karşılamadı ve önlem almak için bazı adımlar attı fakat beklenen etkiyi vermedi. Toplumlar arası ticari ve kültürel ilişkilerin gelişmesini isteyen Özal’ın vize serbestisi kararı Türkiye açısından olumlu bir gelişmeydi. Kültürel ve ticarî yönde iki toplum arasında yakınlaşma, siyasî sorunların çözümüne katkı sağlaması kaçınılmazdı.138 Özal’ın Yunanistan’la ilişkilerin düzelmesine yönelik attığı adımlar, Yunanlı karar vericileri etkilemede yetersiz kaldı. Özal’a göre Yunanistan’ın AT üyeliğine güvenerek, komşuluk ilişkisini ikinci plana atması hatalıydı.

AT’nin coğrafi olarak kıyısında kalan Yunanistan’ın, Topluluk içinde etkisi sınırlı kalıyordu.

Türkiye’nin AT üyesi olmasıyla, Yunanistan’ın ekonomik ve güvenlik açısından etkisi artabilirdi. Bunun yanında iki ülke insanlarının birlikte uzun yıllar yaşamasının olumlu yönlerini ortaya çıkarmak gerekirdi. Ortak geçmişin dostane yaklaşım içinde yeniden canlandırılması, Avrupa ile bütünleşmeyle daha sağlıklı bir ortama dönüşebilirdi.139

Yunanistan’ın ekonomik sıkıntılar çekmesi, Papandreu’nun politikalarından dönmesine neden oldu. Askerî harcamalar ülke ekonomisine büyük bir yük getirmiş, Yunanistan ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştı. AT Yunanistan’ın ekonomik yapısını düzeltmesi yönünde uyarıda bulunmuş, Yunan hükümeti kemer sıkma politikasını uygulamaya koymuştur. Söylemlerinde Türk düşmanlığını sürekli dile getiren Papandreu, daha yumuşak bir dil kullanmaya başlamıştı.

1986’da Davos’ta Özal ve Papandreu’nun, iki ülke arasındaki sorunların konuşulacağı bir kahvaltı programı ayarlandı. Bu program Türk basınında yayınlanınca, Papandreu tarafından

136 Uslu, Türk …, s. 375.

137 Fırat, s. 109.

138 Yavuzalp, ss. 263-265.

139 Özal, s. 379.

110 son anda iptal edildi. Türkiye karşıtlığı azalan Papandreu’nun, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri düzeltmesi, böylece başka bir bahara kaldı.140

Özal ve Papandreu 1987’de yapılan Davos’a da katılmıştı. Özal kendi resepsiyonuna katılmayan Papandreu’nun resepsiyonuna katılarak, diplomatik bir adım atmıştı. Özal’ın bu tutumu salonda bulunanlar ve uluslararası alanda şaşkınlık yarattı. Özal’ın amacı iki ülke arasındaki ilişkileri düzeltmekti, fakat Papandreu liderliğindeki PASOK iktidarı, Türkiye karşıtı bir tutum içindeydi. Özal’ın bu diplomasi hamlesi, Yunan Başbakanın köşeye sıkışmasına neden oldu. Özal döneminde iki ülke arasındaki ilişkilerde unutulmaması gereken konuların başında, PASOK iktidarının uzlaşmaz tavırları gelmektedir. Papandreu ABD, NATO ve Türkiye karşıtı söylemlere sahipti. İktidara geldiğinde bu söylemlerinden vazgeçti.

Yunanistan’ı AT üyesi yaptı, NATO’ya geri döndürdü, ama çatışmacı politikasıyla Türkiye’yi zor durumda bıraktı.141

3.3.1988’de Özal ve Papandreu arasında başka bir görüşme oldu. Brüksel’de bir araya gelen liderler, dostluk ve iyi niyet çerçevesinde açıklamalar yaptılar. İki lider çatışmacı söylemlerden kaçınarak, birlik ve dostluğu destekleyen mesajlar verdiler. Askerî alanda, Kıbrıs konusunda ve Yunanistan’da yaşayan Türklere yönelik iyi niyetli açıklamalar yapıldı.

Yunanistan, AT üyeliğinde Türkiye’ye destek vereceğini beyan etti. Papandreu’nun daveti üzerine Özal, Yunanistan’ı ziyaret etti. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmek için, yanında işadamlarını götürdü. İki ülke ilişkilerinde oluşan bahar havası, 1989’da Papandreu hükümetinin iktidarını kaybetmesiyle kesintiye uğradı. Aynı yıl Özal, Cumhurbaşkanı oldu.142

Yunanistan tarafında yöneticiler, halkın baskısına karşı zor durumda kalıyordu. Yunan Başbakan Kostas Karamanlis, Türklerle olan çatışma ortamından dolayı, halkın Kıbrıs konusunda hassas davrandığının farkındaydı. Yunanlıların Kıbrıs üzerindeki taleplerinin önünde duran Türkiye’nin sahip olduğu veto hakkı, iki toplum arasındaki gerginliği artırıyordu.

Karamanlis’in gerçekçi olan bazı itirafları, Yunan halkı tarafından hoş karşılanmıyordu.

Karamanlis, NATO komutanlarından birine Kıbrıs’ı dışardan gelen bir saldırıya karşı asla koruyamayacağını anlatmıştı. Yunanistan’ın maddî yetersizlikleri, Yunanlı yöneticilerin Kıbrıs’ta çözümü siyasî olarak sağlamalarını gerektiriyordu.143

Yunanistan’la ilişkileri düzeltmek isteyen Özal, Kıbrıs sorununda çözümün Yunanistan’la ilişkilere göre şekilleneceğini düşünüyordu.144 Atılan dostluk adımlarına

140 Fırat, s. 111.

141 Ataman, Mülakat.

142 Fırat, ss. 114-115.

143 O’Malley and Craig, ss. 117, 125.

144 Balcı, Türkiye …, s. 198.

111 rağmen, Yunanistan’la sorunlar ortaya çıkıyordu. 1987 yılında yaşanan Ege sorunu bunlardan biriydi. Yunanistan Ege Denizi’nde petrol arama faaliyetine başlayarak, hassas bir konuyu gün yüzüne çıkardı. Yunanistan’ın bu davranışı, Türkiye’nin AT’ye üyelik başvurusunda bulunacağı bir dönemde gerçekleşti. Özal, konunun üstünde fazla durmayarak geçiştirmeye çalıştı. Özal’a göre dostluk ilişkilerinin bozulmaması için, böyle konuların abartılmadan çözülmesi ve bu tür adımların atılmaması gerekiyordu. Özal’ın bu dostluk çağrılarına rağmen Yunanistan’ın, Bern Bildirisi’ni145 ihlâl eden hareketlere devam etme çabası içinde olduğu görüldü. Yunanistan’ın bu davranışına karşı söylemini sertleştiren Türkiye, misilleme yapılacağını bildirdi.146

Özal’ın, iki ülke arasındaki ilişkilerde ve AT üyeliği yolunda sorun yaşamak istememesine rağmen, Türk Dışişleri ve Genelkurmayı, Ege Denizi konusunda bir nota vererek Yunanistan’ı engelledi. Kıbrıs konusunda da askerî yönetimin, Özal politikalarına engel olan çıkışları oldu. Çözüm odaklı hareket eden Özal, Kıbrıs konusunda sürekli bürokrasi ve askerî idareyle karşı karşıya kalıyordu.147

AT ve Yunanistan’la ilişkilerin bozulmaması için uygulanan sessiz diplomasinin diğer bir örneği, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde yaşandı. Kıbrıs Cumhuriyeti için ayrılan koltuklarda Kıbrıs Türklerinin temsil edilmemesine, Türkiye sessiz kaldı. Avrupa ile giderek uzaklaşan KKTC, AT tarafından gönderilen yardımlardan faydalanmak için, GKRY’nin iznine ihtiyaç duyar hale geldi. 1990’da GKRY’nin AT üyeliğine başvurması, adadaki ayrılığı derinleştirici bir etki yapmıştır.148

Özal’ın yurt dışı ziyaretlerinde, Rum ve Yunanlılar tarafından protesto edilmesi sık yaşanıyordu. Rum protestoculara göre Özal, Kıbrıs’ın Saddam’ı olarak görülmekte ve ağır sözlerle eleştirilmekteydi.149

Yunanlı Uluslararası İlişkiler ve Jeopolitik Profesörü Dimitri Kitsikis’in, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilere farklı bir yaklaşımı vardı. Bir dönemler iki ülke arasında bir konfederasyon kurulmasını savunan Kitsikis, Özal’a danışmanlık da yapıyordu. 1990’da Özal aracında halkı selamlarken, o sıra Özal’ın ziyaretine katılmış, Özal’la birlikte halkı selamlamıştı. Özal’ın sevecen ve samimi tavırları, uluslararası alanda sempati toplamasına

145 Bern Bildirisi, Türkiye-Yunanistan arasında 11.11.1976’da imzalanmıştır. Anlaşmaya göre iki ülke arasında Ege kıta sahanlığının sınırlandırılması konusunda görüşmelerin yapılması ve aykırı bir eylemde bulunulması yasaklanmıştır. (http://www.mfa.gov.tr/the-delimitation-of-the-aegean-continental-shelf.en.mfa).

146 Fırat, s. 113.

147 Balcı, Türkiye …, ss. 187-188.

148 “Turgut Özal Döneminde Kıbrıs Niçin Çözülemedi”, http://www.usbed.org/yayinlar/turgut_ozal_doneminde _kibris_nicin_cozulmedi.pdf, (Erişim: 9.2.2018).

149 Özdemir, s. 339.

112 neden oluyordu. Diğer taraftan Yunanistan’da, Kitsikis ve Türkiye-Yunanistan arasında dostluğu savunan Profesör Giannos Kranidiotis, yaptığı çalışmalar ve açıklamalar sonucunda Yunanlıların eleştirilerine maruz kalıyordu.150