• Sonuç bulunamadı

1.3. SOSYAL POLĠTKANIN AMAÇ VE ARAÇLARI

1.3.2. Sosyal Politikanın Araçları

1.3.2.1. Sosyal Politkanın Ulusal Araçları

Sosyal Politkanın ulusal düzeydeki araçlarını; kamu karıĢımcılığı, sosyal planlama, sendikacılık, kooppetaifçilik ve sosyal güvenlik oluĢturmaktadır.28

1.3.2.1.1. Kamu KarıĢımı

Sosyal politikanın önde gelen araçlarından birini, çalıĢma yaĢamının biçimlendirilmesinde, iĢleyiĢinde ve yönlendirilmesinde kamu karıĢımı oluĢturmaktadır. Günümüzde devlet, sosyal sorunu çözmek, sosyal sınıflar arasındaki ekonmik ve sosyal dengeyi kurmak, eĢitliği sağlamak, uzlaĢmayı gerçekleĢtirmek ve Bir bakıma sosyal politikanın hedefleri, kamu karıĢımının da gerçeklerini oluĢturmaktadır.29

Devlet sosyal politikanın temel tarafıdır. Devlet çıkardığı kanunlar, oluĢturduğu kurumlar, iĢveren ve arabulucu rolü ile sosyal politikaların oluĢturulmasında temel rol oynamaktadır. Ülkenin siyasi, ekonomik, sosyo-kültürel yapısı ve uluslararası faktörler devletin sosyal politikaların oluĢturulmasındaki rolünü kapsam ve içerik olarak etkilemektedir30

.

Devletin sosyal yaĢama müdahale konusundaki anlayıĢı, sosyo-ekonomik sistemin yapısını da belirlemektedir. Müdahalenin niteliği ülkeden ülkeye yada zaman içerisinde farklılıklar gösterebilmektedir. Kamu müdahalesini belirleyen iki unsur, ekonomik kalkınma düzeyi ve ideolojik anlayıĢıdır31

.

28 Sami Güven,a.g.e.,s. 93 29 Sami Güven,a.g.e.,s. 93

30 Aysen Tokol,Yusuf Alper,a.g.e., s. 37 31

Sanayi Devrimi‟nin baĢlangıcından itibaren hakim sistem olan kapitalist iktisat sistemi ve onun uygulama alanını oluĢturan liberal felsefe, devletin müdahale alanının sınırlandırılması noktasında etkin olmuĢ ve sınırlamalar, sosyal yapıyı derinden sarsacak etkiler ortaya çıkarmıĢtır. Devletin müdahale gerekliliğinin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenler, ekonomik kaynaklı olanlardır. Sanayi Devrimi ile birlikte üretimde yaĢanan büyük artıĢın dünya ticaretindeki hareketle birleĢmesi, ekonomik büyümeyi de beraberinde getirmiĢtir. KiĢisel hakların geliĢimi ve bunun siyasal düzlemde ifadesini bulması, gelirin paylaĢılmasında devletin temel bir düzenleyici olarak ortaya çıkmasına neden olmuĢtur.

Devlet, yalnız bireysek ve siyasal hakları hayata geçiren ”liberal” bir nitelik değil, sosyal sorunlara önem veren, onlar içinde bazı sorumluluklar yüklenen sosyal bir nitelik kazanma noktasına gelmiĢtir. 20. Yüzyılda devletin sosyal niteliğini geliĢtiren etmenleri ise, sürdürülen ekonomik geliĢmede, bu ekonomik geliĢmelerden hakça paylar isteyen iĢçi sınıfı ve onun örgütsel mücadelesinde ve ekonomik-sosyal hakların kurumlaĢmasında bulmak mümkündür32

. Devletin sosyal politikalara doğrudan düzenlemeleri yanı sıra vergi politikaları gibi dolaylı müdahale araçları da mevcuttur.

Geleneksel endüstri iliĢkileri sistemi içerinde devletin beĢ temel iĢlevi, sosyal politika etkinliğinin de bir göstergesi olmuĢtur. Bunlardan ilki, devletin, sistemin genel hatlarını ve hukuki çerçevesini belirleme gücüdür. Ġkinci iĢlevi devletin sağlık, güvenlik ve ücretlerde asgari sınırları belirlemesi, üçüncüsü uzlaĢtırma rolü ile çalıĢma hayatında barıĢı sağlama fonksiyonu, dördüncüsü bir iĢveren olarak sistemin içinde olması ve sonuncusu da iĢveren sıfatı ile belirlediği ücretler yoluyla gelir düzeyleri üzerinde yarattığı etkidir33

.

32 Meryem Koray,a.g.e.,s. 40 33

1.3.2.1.2. Sendikalar

Sendikalar sosyal politikaların en önemli taraflarından birini oluĢturmaktadır. Sendika kavramı, ilk defa Ġngiltere de bir Ģehir veya bölgede iĢçilerin genel çıkarlarını korumak için kalfalar arasında kurulup, geliĢtirilen dostluk örgütlerinin ortak eylemlerini anlatmak amacıyla kullanılmıĢtır. Bir süre sonra iĢçilerin mesleki örgütlerine “Sendika Odaları” adı verilmiĢ, sendika kavramı bu günkü anlamını 1839 yılında kazanmıĢtır34

.

ĠĢçi sendikalarını endüstri devrimi ve endüstrileĢmenin yarattığı sorunların ortaya çıkardığı bilinmektedir. Makinanın üretimde kullanılmasıyla yoğun emek ve sermaye kullanımı gerekmiĢ, sermayenin güçlü konumu emeğin sömürü düzeninde çalıĢtırılması sonucunu doğurmuĢtur. Bu dönemde endüstriyel üretim ise büyük bir hızla artmaktadır35

.

II. Dünya SavaĢından olumsuz biçimde etkilenen sendikalar; savaĢ sonrası dönemden 1970‟li yılların sonuna kadar bir çok ülkede, altın çağlarını yaĢamıĢlardır. Bu dönemde Keynezyen ekonomik politikalar, refah devleti anlayıĢı ve Fordist üretim tarzı çerçevesinde, demokratik çoğulcu sistemler altında, hem kurumsal hem de ekonomik ortamın uygun olması nedeniyle hızlı bir geliĢme göstermiĢ, kurumsal ve hukuki yapılarını güçlendirmiĢ, siyasi ve toplumsal etkinliklerini arttırmıĢlardır. Ayrıca bu dönemde sendikalar kamu politikalarının oluĢturulmasında ve iĢ yerlerinde çalıĢma koĢullarının belirlenmesinde etkin rol oynamıĢlardır. Aynı geliĢme süresinde sendikaların geliĢme stratejileri ile uyumlu neo-korporatist yapılara dönüĢtükleri de gözlenmiĢtir. Sendikalar 1960‟lı yıllarda uzlaĢmacı ve sorumlu sendikacılık kimlikleri ile 1970‟li yıllarda ise toplumsal sözleĢmelere taraf siyasi ortak görünümünde faaliyetlerini sürdürmüĢlerdir36

.

34 Aysen Tokol,Yusuf Alper,a.g.e., s.38 35 Meryem Koray,a.g.e.,s.69

36

Sendikalar ilk olarak iĢverenlere karĢı toplu pazarlık yoluyla, ikincisi siyasal iktidarlara karĢı ya siyasal partiler aracılığı ile ya da bir baskı grubu olarak iki yoldan sosyal politika oluĢturma olanağına sahiptirler. Bunlardan birincisi tümüyle iĢyerindeki çalıĢmalara yönelik düzenlemeler olarak dar anlamda bir sosyal politika olurken, ikincisi yine çalıĢmalara yönelik olsa da geniĢ kesimleri ilgilendiren düzenlemeler olacaklardır37

.

Belirli bir sosyal ideale inanma temelinde güçlenen sınıf bilici, çalıĢanların kurdukları sendikalar eliyle, mevcut düzen içerisinde ekonomik ve sosyal durumlarını düzeltme hareketi olarak güç kazanmıĢtır. ÇalıĢanların kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olmaları ve amaçlarının gerçekleĢmesine katkı sağlamaları, modern toplumun bir unsuru olarak da değer görmüĢtür. Ġlerleyen süreçte sendikaların toplu pazarlık, grev ve toplu sözleĢme hakları ile donatılması, çalıĢma hayatının güçlü bir aktörü olarak ortaya çıkmalarına ve sosyal politikaları Ģekillendiren etkin bir unsura dönüĢmelerine neden olmuĢtur.

1.3.2.1.3. Sosyal Güvenlik

Sosyal Güvenlik, sosyal politikaların Birinci Dünya SavaĢından sonra en hızlı geliĢen araçlarındadır. Bu nedenledir ki, çağımızı bir sosyal güvenlik çağı Ģeklinde niteleyenlerde bulunmaktadır. Günümüzde sosyal güvenlik harcamalarının ulusal gelir gelir içindeki payı Almanya, Fransa, Hollanda ve Ġsveç gibi geliĢmiĢ ülkelerde %25-30‟lara değin çıkmaktadır. Sendikacılıkta olduğu gibi, sosyal güvenlik sistemlerindeki geliĢmiĢlik de, ülkelerin sosyal politikalardaki geliĢme düzeylerini yansıtan önemli ölçülerinden birisidir 38

.

Sosyal güvenlik, düĢüncesinin temelinde, insanın en temel gereksinimlerinden birini oluĢturuan, geleceğini güvence altına alma ya da yarınından emin olma gereksinimi yatmaktadır. Bu gereksinim tüm insanlar için

37Meryem Koray,a.g.e.,s. 69 38

genel geçerliliği olan bir nitelik taĢımakla birlikte, özellikle iĢçi sınıfı bakımından çok daha ivedi, yaĢamsal ve yaygın bir konum kazanmaktadır39

.

19. yüzyılın sonlarında özellikle kötü çalıĢma koĢulları, sefalet ücretleri seviyesine düĢen emek gelirleri gibi nedenlerle iĢçilerin tepkilerinin artması, demokrasinin yayılması ve iĢçilerin örgütlenmesi ile politik alanda bir baskı grubu oluĢturmaları vb. geliĢmeler devletin sanayileĢmiĢ Batılı ülkelerde sosyal sigorta uygulamalarına yol açmĢtır. Diğer yandan I. Dünya SavaĢı‟nın etkileri henüz geçmeden ortaya çıkan 1929 Buhranı ile artan ve süreklilik kazanan iĢsizlik 20. Yüzyılın ilk yarısında devletin sosyal güvenliği sağlamak için aldığı önlemleri arttırmasını gerektirmiĢtir. Özellikle II. Dünya SavaĢı‟ndan sonra devlet bu alanda temel bir birim haline gelmiĢtir40

.

Sosyal güvenliğin olası hedefleri;

YaĢam süresince karĢılaĢılabilecek emeklilik, iĢsizlik ve hastalık gibi çeĢitli risklere karĢı korumak sağlamak,

Yoksulluğu ve düĢük geliri hafifletmek,

Özellikle çalıĢma çağından emekliliğe geçiĢte, çeĢitli olanakları insanların yaĢam döngüleri boyunca yeniden dağıtmak,

Zengin ve yoksular arasında kaynakları yeniden dağıtmak,

Ek maliyet gerektiren bazı durumları telafi etmek.(Örneğin engelli çoçuklar) Geleneksel aile yapısının bozulduğu durumlarda mali yardım sağlamak, Ģeklin de sıralanabilir41

.

39 Sami Güven,a.g.e., s. 142

40 CoĢkun Can Aktan, Özlem Özkıvrak, age, s. 47

41 Pete Alcock, Margaret May, Karen Rowlingson(der), Sosyal Politika Kuramlar ve

1.3.2.1.4. Kooperatifler

Kooperatiflerde sendikalar gibi, sosyal politkaların hedeflerine ulaĢmasında evrensel geçerliliği olan temel araçlarından birisidir. Kooperatifler, kendisine özgü ilkeleri ve ideolojisi olan özgün bir sosyal politika aracı olarak, hemen hemen tüm ülkelerde yaygın bir uygulama alanı bulmuĢlardır. Kooperatifçilik, önce iĢçi sınıfının kolektif kendi kendine yardım hareketli olarak baĢlamıĢ ve giderek geniĢ üretici ve tüketici kesimleri kapsayan demokratik bir halk hareketine dönüĢmüĢtür. Güçsüz toplum kesimlerinin ekonomik savunmasını yapan, ekonomik ve sosyal eĢitsizlikleri giderek, sosyal adaleti sağlayan kooperatifler, demokratik yapıları ve özgün ilkeleriyle, ekonomik ve sosyal demokrasinin temel kurumlarını oluĢturmaktadır. Bu niteliğiyle, kooperatifçiliğin ilkeleri, sosyal politikanın; sosyal adalet, sosyal eĢitlik, sosyal geliĢme ve sosyal demokrasi gibi hedefleriyle üst üste çakıĢmakta ve aynılaĢmaktadır. Bu nedenle sosyal politkayı salt iĢçi sınıfı hareketlerinin bir kanadıyla sendikalarla sınırlı görmek ve öteki kanadını ihmal etmek olanaksızdır.42