• Sonuç bulunamadı

Haber elde etme ve bilgi alma, gezegende insanların yaşaması ile başlamıştır. Yapılan arkeolojik çalışmalar bu durumu kanıtlar niteliktedir. İlkçağlardan itibaren haberdar olma ve bilgi toplama aracı olarak kullanılan medya, Mısır'da resmi gazeteler ile Roma Senatosu'nda ilkel ilanlar ile varlığını sürdürmüştür. Roma İmparatorluğu'nda gerçekleşen önemli olayları halka duyurmak amacıyla hazırlatılan ilanlar, senato tarafından seçilen yetkililer tarafından şehrin belirli meydanlarında okunur, vatandaşların imparatorluğun genelinde meydana gelen olaylar, senato tarafından alınan kararlar, kendilerini ilgilendiren konular hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanmıştır (Anadolu Ajansı, 2017: 17- 18).

İletişimden kitle iletişim safhasına geçiş sürecinde 20. yüzyılda devrim niteliğinden gelişmeler yaşanmıştır. Gutenberg tarafından 15. yüzyılın ortalarında geliştirilen ve elle dizim tekniği ile çalışan harf basım tekniği, medyanın gelişmesinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Tahta harfler kullanılarak sınırlı sayıda basılabilen eserler, metal harflerin kullanılması ile birlikte binlerce adet basılmaya başlanmıştır. İtalyan gezgin ve kâşif Marconi tarafından 19. yüzyılın sonunda geliştirilen radyo, dalgaların iyonosfere çarparak geri dönmesi ve dönen sinyallerin de yine dünyada bir başka alıcı tarafından toplanması prensibine göre çalışmaktadır. 20. yüzyıla kadara sınırlı sayıda kişiye ulaşan insanoğlu, teknolojinin yardımıyla çok fazla sayıda kişiye ulaşma imkânını elde etmiştir. Gazete, radyo ve televizyonun geniş kitlelere ulaşması ve toplumsal hayatta etkisini artırması McLuhan'ın deyimiyle dünyayı adeta bir 'evrensel köy' haline dönüştürmüştür (Işık, 2017: 15).

İngilizce yönlerin baş harflerinden meydana geldiği bilinen „news‟ haber kelimesi, „her yönde meydana gelen olaylar‟ olarak tanımlanmaktadır. Haber, Türk Dil Kurumu'nun Büyük Türkçe Sözlüğünde, „1. Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık.2. İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi‟ diye tanımlanmaktadır (www.tdk.gov.tr). Haber köken olarak aslında Arapça bir sözcüktür. Haberin

öztürkçe karşılığına 'salık', 'duyuk' gibi sözcükler önerilmişse de yaygınlık kazanmamış ve kelime olarak haber, dilimizde yaygın bir biçimde kullanılmaya devam etmiştir (Yüksel ve Gürcan, 2005: 55-56).

İnsanoğlunun „bilme‟, „haber alma‟ isteği, arzusu üzerinde pek çok kimse görüş ileri sürmüştür. İlk yapılan haber tanımlamaları arasında, „olan her şey haberdir‟, „dün bilmediğimiz haberdir‟, „insanların üzerinde konuştuğu haberdir‟, „haber okuyucuların öğrenmek istedikleridir‟ şeklindeki tanımlar yer almıştır. Bu tanımların hepsi, insanın bilme, öğrenme isteğinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır (Tokgöz, 2017: 140).

Haber temelde, bireylere dünya üzerinde hayata dair meydana gelen gelişmeler hakkında bilgi vermeyi amaçlar. Kitle iletişim araçlarında yayınlanan haberler; bireyin ilgi duyacağı ulusal veya uluslararası konular hakkında bilgi sahibi yapmaktadır. Özetle kitle iletişim araçları kanalıyla hedef kitleye ulaşan haberler, bireylerin bilgi sahibi olmalarını, eğitim seviyelerinin artmasını ve eğlenerek güzel zaman geçirmelerini sağlamaktadır (Tayfur, 2018: 11).

Haberle ilgili tek bir tanım yapmak mümkün değildir. Çünkü haberin tanımı, kişiden kişiye değişmektedir. Bundan dolayı haber ile ilgili bugüne kadar yüzlerce tanım yapılmış, günümüzde de yapılmaya da devam etmektedir (Olkun, 2017a: 48). Bu düşünceden hareketle en genel anlamda haber, yeni ve anlamlı olan, yayınlandığında hedef kitlenin mümkün olduğunca büyük kısmını ilgilendiren olay ya da bilgiler olarak tanımlanabilir (Şeker, 1999: 11)

Girgin (1998: 13)‟in derlemiş olduğu bazı tanımlara göre haber;  Bir kimse ya da bir yerdeki olaylar hakkındaki bilgilerdir,  Bir olayın raporudur,

 Bir olgu üzerinde edinilen bilginin anlatımıdır,

 Belirli yer ve zaman içinde gerçekleşmiş çeşitli olayların bilmeyenlere aktarımıdır,

 Çevrede olup biten her şeydir,  Gazetecilerin yaptığıdır,

 Gerçek olan bir şeyin özetidir,  Herhangi bir konudaki yeni bilgidir.

Görüldüğü üzere, haberi tek bir tanımla açıklamak mümkün görünmemektedir. Haberin tanımı, kişinin ideolojisine, düşüncesine göre farklılık gösterebilmekle birlikte haber, kendini yenileyen, zamana göre de güncellenebilen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır (Olkun, 2017: 25).

Haberin diğer basılı metinlerden farklı özellikleri olduğunu ifade eden McQuail, bu özellikleri şöyle sıralamaktadır:

 Haber, dayanaksızdır. Olay ve konu geçerli olduğu sürece haberin yaşama şansı vardır. Olayın geçerliliğini kaybetmesinden sonra konu haber olma özelliği taşımaz.

 Haber, her şeyden önce günceldir ve yeni olmuş veya tekrar oluşan olaylarla ilgilidir. Bu durum habere zamanlık unsurunu verir. Geçmişte kalan ve toplumun gündeminin dışında olan bir olay haber yapılamaz.

 Habere esas olacak konular ve olaylar gerçek konumlarından daha önemli veya garip, beklenmeyen türden olmalıdır. Olağan, sıradan gelişmelerin ve olayların haber konusu içerisine girmeyeceği açıktır. Habere esas olan konu, olay, gelişme ilgi çekici olmalıdır. İnsanların ilgisini çekmeyecek bir durum haber yapılamaz. Okuyucu ve izleyicilerin habere olan ilgisi yaşa, cinsiyete, eğitim ve kültür düzeyine göre değişir.

 Habere konu olacak olaylar, bir sistem içerisinden seçilmezler. Haber farklı olaylarla, gelişmelerle ilgilenir ve ele aldığı konular birbiriyle ilişkisizdir. Olayların yorumlanması da haberin görevleri içerisinde yer almaz. (McQuail 1994'den aktaran; Toruk, 2008: 165- 166).

2. 2. Haber Üretim Sürecine Etki Eden Unsurlar

Tarihi süreç içinde değişik tanımları yapılan haber, yeni ortaya çıkan olay veya söylemin ya da süregelen bir olayın „yeni‟ unsurunun gazetecilik kuralları çerçevesinde uygun biçimlere sokularak kamuoyuna yansıtılmasıdır (Anadolu Ajansı, 2017: 27). Bu tanımdan hareketle, haber unsurlarını taşımayan günlük

hayatta, dünyanın herhangi bir yerinde ve herhangi bir zamanda gerçekleşen bir olay haber olma niteliğini taşımamaktadır. Ancak; yenilik, ilginçlik, önemlilik, zamanlılık, etki gibi özellikleri taşıyan bir olay haberciler tarafından haber üretme sürecinin kriterleri göz önünde bulundurularak haber haline getirilip hedef kitleye iletilmektedir (Öztekin, 2008: 131).

Haberin tasarlanıp kurgulanma süreci oldukça yapısallaşmıştır. Okulların ilgili bölümlerinde haber yazımının en temel kuralı olan '5N/1K' öğrencilere aktarılırken, aslında bir haberin hangi öğeleri bünyesinde bulundurması gerektiği haberciliği meslek olarak yapmayı düşünen adaylara öğretildiğini aktaran (Dursun, 2005: 77- 81), haber üretim süreçlerinin yapısını ele alan çalışmalarda, haberde bulunması gereken unsurları şu şekilde sıralamaktadır:

 Haber üretim sürecinde muhabirler, yer aldıkları kurumun politikalarına ve önceliklerine yönelik iş görme pratikleri içinde olmalıdır,  Muhabirlerin haber konusuna kendi değer yargıları ve dünya görüşünün getirdiği çerçevelendirme biçimi doğrultusunda bakmamalıdır,  Muhabir, gazetecilik meslek kodlarının en bilinen ve tekrarlanan olan haberin nesnellik ve gerçeklik iddiasına uygun olarak, kendi öznelliğini gizleyerek nesnel haber yapmaya çalışmalıdır,

 Medya kuruluşu, haberin tarafsızlığının/ nesnelliğinin garantisi gibi sunulan dengelilik söylemi doğrultusunda habere yaklaşmalıdır

Habere konu olan olayın hangi biçimde verileceği ilgili oluşan yaygın kanaat, haber metnini oluşturan ve haber üretim sürecinde aktif olan muhabirin objektifliği anlamında tartışmalara neden olmaktadır. Bu süreçte meslek etiği, hukuk kuralları ve toplumsal değerler göz önüne alınmadan muhabirin bireysel yeteneği, aldığı eğitim ve yetiştiği sosyo- kültürel çevre üzerinde durulmaktadır. Yapılan çalışmalar, haber içerikleri üzerinde muhabirin farklı nitelikte ve düzeyde aldığı eğitiminin haber objektifliği üzerinde etkileri olduğunu göstermektedir (Kılıç, 2005: 131).

Literatürde haber içeriklerini etkileyen unsurlar üzerine en kapsamlı araştırmalardan birin yapan Shoemaker ve Reese, gazetecilerin haber kararlarına

ilişkin literatür ve görüşleri analiz ederek haber üretimi üzerindeki etkileri mikrodan makroya doğru sıraladığı „Etkiler Hiyerarşisi‟ modelini geliştirmiştir. Modelde bu etkiler şöyle sıralanmaktadır:

 Medya Çalışanlarından Kaynaklanan Etkiler: Medya çalışanlarının kişisel özellikleri, tutumları, değerleri, inançları, etnik kökenleri, mesleki birikimleri ve rollerini kapsayan özelliklerin doğurduğu etkilerdir.

 Medyanın Tekdüzeliğinden Kaynaklanan Etkiler: Yayın periyodu, zaman kısıtlılığı, yer sınırlılığı, haber yazım kuralları, haber değeri, objektiflik ve haber kaynağına bağlılıktan doğan etkilerdir.

 Kurumsal Amaçlardan Kaynaklanan Etkiler: Kurum amaçları, ekonomik amaçlar ve kurum içi iş bölümünden kaynaklanan etkilerdir. Kurumsal yaklaşım içinde bu düzey medya kurumlarının hiyerarşik yapılarını, iş bölümünü ve ekonomik amaçlarını konu almaktadır.

 Kurum Dışından Gelen Etkiler: Daha çok haber kaynakları anlamında baskı gruplarından ve medyada olumlu bir şekilde yer alabilmeyi amaçlayan hükümetin baskılarından doğan etkilerdir (Shoemaker ve Reese 1996'dan aktaran; Olkun, 2017b: 27- 28).

Haberi oluşturan profesyoneller, bir olayı haberleştirirken, toplumsal değerleri ve kamu yararını dikkate alarak bir takım değerlendirmeler yapmak durumundadırlar. Mesleğin karakteristik yapısı, zamana karşı yarışı bu karar sürecini riskli hale getirmektedir. Habercilerin bu değerlendirmeyi çok kısa bir zaman içinde yüksek rekabet baskısı altında vermeleri gerekmektedir. Bu nedenle yoğun baskı altında gazetecilik görevini yerine getiren habercilerden ideal düzeyde objektif olmalarını beklemek imkânsızdır (Donsbach 2004'ten aktaran; Küçüközyiğit, 2014: 29).

2. 3. Haber Objektifliği ve Haber Güvenilirliği

Objektiflik kavramı sözlükte; araştırmacının yaptığı çalışmada nesnelliği ve öznelliği arasından kurduğu ilişki, haberde ise, haberi oluşturan profesyonelin habere

konu olan olayı kendini dışlayarak değerlendirip haberi oluşturma yetisi olarak tanımlanmaktadır (Mutlu, 2004: 216).

Objektiflik kavramı ABD iç savaşından sonra, Amerikan Gazeteciliğin bir ürünü olarak diğer ülkeler tarafından benimsendiği görülmektedir (Tokgöz, 2017: 423- 424). 19. yüzyılın başlarında gazetecilik, açık olarak siyasi partilerin ve iş çevrelerinin temsilcisi olmuştur. Mesleki standartta objektiflik terimi, haberciliğin profesyonel bir meslek haline gelmesi, haberin yer alacağı medyanın kar elde edilebilecek bir alan ve haberin satılabilir bir meta olarak değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkmıştır (Özerkan, 2000: 48).

Toplum içerisinde belirli kurallara bağlı olarak yaşamlarını sürdüren bireyler, bulundukları toplumsal dokunun yapısal özelliklerini ister istemez taşımaktadırlar. Medya mensuplarını da, toplumun öteki bireyleri gibi içinde doğdukları ve yaşadıkları yapının etkilerinden soyutlamak mümkün değildir. Bu nedenle haber üretim aşamasında, muhabirinden patronuna çalışan herkesin, haberin oluşturulduğu olaya ilişkin bir görüşü vardır (Sağnak, 1996: 124). Bu nedenle haberi üreten habercinin şekillendirdiği habere kendi düşüncesini yansıtması beklenilebilir bir durumdur. Her bir değer, habercinin habere bakış açısının ve habere yaklaşma biçiminin belirlenmesinde etkilidir. Dolayısıyla objektif ve kişisel değer yargısı taşımayan bir enformasyon düşünmek olası değildir (Alemdar, 1996:248).

Haber toplama, yazma ve hedef kitleye ulaşma sürecinde karar verici olan kişi şey kurumların tarafsız olması ya da tarafını açıkça belli etmesi beklenmektedir. Böylece karar verici noktasında bulunun kişi ve kurumlar yanlış yönlendirilmeyecektir. Medya, toplumun aldığı kararlarda ve alınan bu kararların duyurulmasında etkili olduğu düşünülen oluşumlardan biridir. Toplum tarafından bu kadar ağır bir sorumluluk yüklenen medyanın topluma sunulan içeriklerin hazırlanması ve sunulması aşamasında objektif olması yaygın olarak kabul görmüş bir düşüncedir. Günümüzde var olan liberal medya anlayışının temeli buradan gelmekte, medya çalışanları ve medyanın içeriklerine muhatap olan izleyici, dinleyici ve okuyucu da bu görüşü savunmaktadır. Ancak bu noktada, medya ile ilgili çalışma yapan akademisyenler, mesleği icra eden profesyoneller hatta hedef kitle diye adlandırılan medya muhatabının bazı kesimleri, medyanın anlatıldığı kadar

objektif olamayacağı görüşünde birleşmektedirler. Bu düşünceden hareket edenler medyanın tarafsızlığının yeniden tartışılmasını istemekte, objektiflik konusuna topluma sunulan haberlerde, meslek etiği, haber değerleri ve öz denetim yöntemleriyle sağlanması gerektiği gibi bir takım çözüm önerileri geliştirmişlerdir. Ancak yapılan tüm çalışma ve araştırmalara rağmen medyada beklenilebilen seviyede bir objektiflikten bahsetmek şu an için mümkün değildir ( Gökgücü, 2007: 7- 8).

Haberde objektiflik, haberin oluşturulması ve oluşturulan haberin hedef kitleye ulaştırılması olmak üzere iki aşamada değerlendirilmektedir. Haberi oluşturan muhabirin, düşünce ve duygularını katmadan olayın bütün ayrıntılarına yer vermesi, haberin yazım aşamasında ise habere konu olayda bulunan bütün taraflara eşit miktarda yer verilmesi, haberin yayınlandığı kitle iletişim aracında hangi konum ve uzunlukta yer verildiği gibi kriterler objektifliğin ölçülmesinde kullanılabilecek kriterlerdir (Güz, 1997: 50-51).

Son yıllarda haber ve haberciliğe ilişkin yoğun bir şekilde tartışılan, üzerinde araştırmalar yapılan konulardan biri de güvenilirlik kavramıdır. Güvenilirlik, genel olarak makale ve haber benzeri bir iletinin haberci veya bir medya kuruluşu gibi bir kaynağın, kitle iletişim araçları gibi bir aracın toplumda inandırıcılık algısına gönderme yapan karmaşık bir yapı şeklinde tanımlanmaktadır (Meyer, Marchionni ve Thorson 2010'dan aktaran; Balcı ve Bekiroğlu, 2014: 195-196).

Gazetecilik mesleğinin üretimi olan haberin muhatabı insanlardır. Bu nedenle medya bakımından güveni sağlamak veya güveni oluşturmak çok önemlidir. Haber üretim sürecinden geçen bir haberin hedef kitle tarafından okunması her şeyden önce haberi yazan muhabire ve haberi yayınlayan kitle iletişim aracının güvenilir olmasına bağlıdır (Alemdar ve Uzun, 2013: 78).

Medyanın ürettiği belki de en önemli çıktı olan haber, hedef kitlenin toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel, sanatsal ve gündelik olaylara verdiği tepkide referans noktalarından birini oluşturmaktadır. Bu varsayımı güçlendiren en önemli olgu internet teknolojisinde yaşanan baş döndürücü gelişmeyle birlikte tablet ve akıllı telefonlar kanalıyla kullanılan sosyal medya haberciliğidir. Medyanın günlük

hayatta vazgeçilemez olarak ulaştığı bu güç ve potansiyel, haber güvenilirliği konusunun taşıdığı önemin en açık göstergesidir (Balcı ve Bekiroğlu, 2014: 193).

Medyada güven sorunu, iletişim üzerinde çalışmalar yapılmaya başlandığı zaman kişiler arası iletişim ve inanılırlık çerçevesindeyken, teknolojide yaşanan hızlı gelişim ile birlikte güvenilirlik kavramı hakkında yapılan araştırmalarda biçim ve boyut değiştirmek durumunda kalmıştır. 1950'lı yıllardan itibaren kitle iletişiminde yaşanılan teknolojik gelişmeyle birlikte, kitle iletişim araçları birçok kişinin dikkatini çekmeyi başarmış ve giderek akademik çevrelerin ilgi alanına girmiştir. Kitle iletişimi güvenilirliği üzerinde ilk araştırmalar 1950'lı yıllarda McCroskey'in öncülüğünde başlamıştır. Araştırmalar; kitle iletişim tarafından hedef kitleye sunulan iletinin kaynağından başlayarak, kitle iletişim sürecinin bütün aşamalarının güvenilir olup olmadığı sorunsalı temelinde sistematik bir şekilde devam etmiştir. Güven araştırmalarında, kitle iletişim araçları kanalı ile hedef kitleye sunulan içeriğin inandırıcılığı incelemek esas teşkil etmektedir. Ancak son yıllarda güven kavramı üzerinde araştırma yapan akademisyenler, çalışmalarını daha çok internet tabanlı çalışan ve yeni medya olarak adlandırılan sosyal medya platformları üzerine kaydırmıştır. Yeni medya platformlarına günümüzde internetin var olduğu her ortamda zaman ve mekân kısıtlamasına takılmadan ulaşılabilmesi, bu yeni mecraya olan ilgiyi artırmıştır. Kitle iletişim araçları ve kitle iletişim araçları tarafından sunulan içeriklerin güvenilirliğine ilişkin kaygılar, bu araçların hitap ettiği kitlelerin sayısının milyarlar ile ifade edilmeye başlanması ile doğru orantılı olarak her geçen gün artmaktadır (Mehrabi 2009, McCroskey 1996, Peng 2003, Weiner 2007'den aktaran; Yılmaz, 2016: 399- 400).

Medya haberlerinin güven algısı üzerindeki etkileri hakkında (Olkun, 2017b: 73 ) tarafından yapılan başka bir çalışmada ise, haber ve haber üretim sürecinin bir çok faktörün yer aldığı oldukça karmaşık bir yapıdan meydana geldiği belirtilmektedir. Haberin, üretim sürecinden başlayıp hedef kitleye ulaşana kadar geçen süreçte çok sayıda etkiye maruz kaldığı iddia edilmektedir. Çalışmada haber güvenilirliğine etki eden unsurlar on dokuz başlık altında toplanmıştır. Bunlar; siyasi otoriteye yakınlık, siyasi nedenler, ekonomik nedenler, mülkiyet/tekelleşmeden kaynaklanan nedenler, reyting kaygısı, doğruluk, haberde taraflılık, haberde ideolojik

yanlılık, haberde gizli ya da açık reklam yapılması, haberin toplanmasındaki yöntemler, haberde yönlendirme yapılması, haberde bilgi eksikliği, medyada öz denetim, haber ve yorum farkı, özel hayatın gizlilik ihlali, kişilik haklarının ihlali, haber kaynağıyla ilişki düzeyi, kaynak belirtilmeden yazılan haberler ve ayrımcılık şeklinde sıralanmaktadır.

2. 4. Sosyal Medya Haberciliği

Geleneksel olarak habercilere atfedilen haber üretim sürecine internet bağlantısı olan herkesin katılmasına olanak sağlayan sosyal medya, paylaşım siteleri veya paylaşım ağları olarak adlandırılan kullanıcıların erişimine açık ortamlarda zaman ve mekân kısıtlaması olmaksızın kullanıcıların iletişimde bulundukları alanlar olarak tanımlanabilir. Kısaca bireyleri sanal ortamda buluşturan platformdur (Balcı, 2017: 172-173).

Kitle iletişim teknolojilerinde son yıllarda meydana gelen hızlı gelişme, pek çok alanda değişikliğe yol açtığı gibi habercilik pratiklerinin de değişmesine sebep olmuştur. Özellikle teknolojik gelişmelere bağlı olarak yaygınlaşan internet teknolojisi, günümüzde temel iletişim araçlarından birisi haline gelmiştir. Yeni medya olarak da adlandırılan bu ortam habercilere geniş ve zengin enformasyon alanı oluşturarak mesleki çalışmalarının en çok zamanını alan haber konusu bulma, kaynaklara ulaşma, yazdıkları haberi güncelleme, kamuoyunun nabzını tutma gibi kısaca haber üretmek gibi gazeteciliğin temel faaliyetlerini yerine getirme konusunda önemli kolaylıklar sağlamaktadır(Kurt, 2014: 822).

Sosyal medya, sunduğu imkânlar ile hedef kitle olarak tabir edilen ve habercilik mesleğinden uzak, sıradan okuyucu/izleyici/dinleyicinin geleneksel medyadan farklı olarak kendi medyasını oluşturması için gerekli altyapıyı da sağlayabilmektedir. Okuyucu/izleyici/dinleyici, kişisel web siteleri, bloglar, sosyal ağlar, mikro bloglar ve hatta web siteleri üzerinden kendi televizyon ve radyo kanallarını yani kendi medyasını kurma olanağına sahip olmaya başlamıştır. Böylelikle, geleneksel medyanın tek taraflı enformasyonu ve bu enformasyonu kontrol etme yetkisinden kaynaklı ayrıcalıklarını sona erdiren sosyal medyanın

gelişimi, içerik üretim ve dağıtım süreçlerini de bireyselleştirerek daha özgür bir iletişim ortamı sağladığını ifade etmek yanlış olmayacaktır (Behar, 2013).

Sosyal medya, habercilere enformasyon kaynaklarına ulaşmada hız ve kolaylık sağlamakla birlikte, aynı zamanda, yazdıkları haber metinlerinin içeriklerini ve haber fotoğraflarını güncellemede önemli kolaylıklar sağlamıştır. Hedef kitle tarafından güvenilir kaynakları kullanarak haber içeriği oluşturan ve bu haberleri yayınlayan habercilerin ön plana çıkmasına imkân sağlayan sosyal medya, habercilere internet teknolojisini kullanarak varlıklarını güçlendirerek hedef kitleleriyle doğrudan iletişime ve etkileşime geçme fırsatı da vermiştir (Behar, 2013).

Sosyal medya, gündelik hayatın neredeyse vazgeçilmez unsurlarından biri olan mobil cihazlar ve bu cihazlara özgü sosyal medya uygulamaları ile ağ bağlantısı bulunan dünyanın herhangi bir noktasındaki diğer birey veya grupla kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal alanlarda iletişim geliştirmemize olanak sağlamaktadır. Sosyal medya sağladığı olanaklarla kullanım amacına uygun olarak birey ve toplumun yaşam biçimini değiştirme potansiyeline sahip olduğunu vurgulamak gerekir. Ancak amacına uygun olmayan şekilde kullanılan sosyal medya, uygunsuz içerik ve bilgi çarpıtma ile de birey ve toplumun yaşantısında var olan yanılgı ve önyargıları büyütüp dağıtmalarına neden olabilmektedir. Hatta sosyal medyanın kullanıcıların bu yanılgıları yeniden üretmelerine zemin hazırlayacak bir potansiyelinin bulunduğunu söylemek abartılı bir ifade olmayacaktır (Çakır, 2013: 12).

Sosyal medyanın benzer durumu habercilik alanında da oluşturduğu görülmektedir. Sanal ortamın habercilik pratikleri içinde yer alması, objektif olarak sürdürülmesi gereken gazetecilik mesleği için bazı dezavantajları da beraberinde getirmiştir (Kurt, 2014: 824).Sanal ortamda bütün kullanıcılar tarafından herhangi bir denetime tabi tutulmadan içerik üretip paylaşılması, doğruluğu kanıtlanmayan enformasyonun yayılmasına neden olmaktadır. Doğruluğu kanıtlanmayan bilgiyi kaynak alarak haber yapan muhabirler ve bu haberi yayınlayan kitle iletişim araçları hedef kitle karşısında zor durumda kalabilmektedir.

2. 5. Haber Etiği

Etik, Yunanca „ethos‟ sözcüğünden türetilmiştir. Kavramın Latince „ethicus‟ sözcüğünden geldiği de kabul edilir. Etik, sosyal bir varlık olan insanın bireysel ve toplumsal ilişkilerinin temelini oluşturan kuralları ve değerleri, doğru ya da yanlış,

Benzer Belgeler