• Sonuç bulunamadı

Beşinci sınıf öğrencilerinin sosyal katılıma ilişkin deneyim kazanmalarına yönelik belirlenen davranışları, “Sosyal Katılım Deneyimleri” teması altında verilmiştir. İlgili temaya ait kodların belirlenmesinde öğrencilerin yapılması gereken veya tasarı halindeki davranışlarının değil örnek durumlarda uygulamaya geçtikleri davranışları dikkate alınmıştır. Bu doğrultuda değerlendirme kapsamına alınan örnek durumlar; öğrencilerin sınıflarında okullarında veya yaşadıkları çevrede sorun olarak gördükleri durumlar karşısındaki davranış çeşitlemeleri; bu yerlerin kendileri ve diğer insanlar için daha iyi koşullara sahip olması için yapılabileceklerdir. Beşinci sınıf öğrencilerinin deneyimlerinin yer aldığı kodlar tablo 4.5’te verilmiştir.

Tablo 4. 5. Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Katılım Deneyimleri

TEMA KODLAR

SOSYAL KATILIM DENEYİMLERİ

İş birliği- uyum Maddi yardım– bağış Çevreye karşı duyarlılık

Proje gerçekleştirme (Mavi kapak toplama) İmza kampanyasına katılım

Sosyal Katılım Deneyimleri teması, öğrencilerin farazi söylemlerinden ziyade bizzat yaşamlarında gerçekleştirdikleri davranışlar esas alınarak oluşturulmuştur. Bu tema bulgularına öğrencinin sosyal katılım davranışlarına örnekler vermesi yerine kendisinin sosyal katılım adına yapmış olduğu davranışların tespitine yönelik sorulan sorulara verilen cevaplar doğrultusunda ulaşılmıştır. Belirtilen durumları içeren konularla ilgili öğrencilerle yapılan görüşmelerde beşinci sınıf öğrencilerinin bazı örnek ifadeleri aşağıda belirtilmiştir.

Örnek bir vatandaşın çevreye katkı sağlaması, sivil toplum kuruluşlarına katılması, ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunması gerektiğini savunan Berk’in, bu doğrultuda kendisinin bizzat yaptığı davranışların çevreye duyarlılık ve yardım davranışları şeklinde oluştuğu söylemleri doğrultusunda tespit edilmiştir. Yaptıklarını, “ben dışarıdaki insanları görünce çok üzülürüm, yardım ederim. LÖSEV kutularına para atarım. Yerde bir plastik görürsem alırım. Çöpe atarım” şeklinde örneklendirdiği tespit edilmiştir. Berk’in, bunları gerçekleştirmesinde özellikle ailesinin rolünün büyük olduğunu, ailesinin yardımsever insanlar olduğunu da ayrıca belirttiği görülmüştür. İkinci olarak Sosyal Bilgiler kitabında yer alan örnek hikâyelerden etkilendiğini ve esinlendiğini ifade eden Berk’in, sınıf ve okulu ile ilgili olarak üst sınıfların davranışları ile ilgili zaman zaman sorun yaşadıklarını ancak bu durumu çözüme kavuşturmakta yetersiz kaldığını, ancak yine de girişimde bulunduğunu, “biz sınıfça çok düzenliyiz. Hatta en temiz sınıf da seçilmiştik ama yedinci sınıflar her yeri dağınık bırakıyor, masanın altına bir şeyler yazıyor. Aşağıya yemek koyuyorlar. Sırayı kırmışlar şimdi gördük. Bir kere konuşmayı denemiştim onlarla” şeklindeki söylemlerinden anlaşılmıştır. Burada Berk’in kendisi ve yakın çevresi için olumsuz olarak değerlendirdiği bir davranışa karşı sözlü uyarıda bulunması, çözüm arayışına girerek harekete geçmesi de sosyal katılım davranışı çerçevesinde değerlendirilmiştir.

Sosyal katılım davranışına örnek olarak yardıma ihtiyacı olan kişilere maddi destek sağlama davranışlarında bulunduğunu belirten Tunç, yaptıklarını şöyle dile getirmiştir:

Yardıma muhtaç teyzeler dileniyor sokakta. Onlara beş lira falan atıyorum. Alışveriş merkezlerindeki lösemili çocuklar için konulan sadaka kutuları var mesela. Oralara para atıyorum. Burada biriken paralar ihtiyacı olan kişilere gider. Onlar da kendileri için iyi şeyler yapabilirler.

Bu davranışlarda bulunmasını sağlayan şeyleri sosyal bilgiler ders kitabından ve ailesinden öğrendiğini belirten Tunç’un, özellikle annesinin hep yardım kutularına para

attığını, kendisinin ilk başta bu davranışı gereksiz gördüğünü ama sonra kendisinin de yapmaya başladığını ifade ettiği görülmüştür. Konu ile ilgili olarak ders kitabında “Etkin Vatandaşlık” öğrenme alanında öğretmen tarafından sivil toplum kuruluşlarının örneklendirildiği ve Tunç’un belirttiği LÖSEV sivil toplum kuruluşunun adının, yaptıklarının neler olduğunun “evet, LÖSEV nedir? Sağlık alanındadır. Kan hastası olan çocuklara ve vatandaşlara yardım edilir.” şeklinde açıklandığına 11/04/2017 tarihli sınıf gözleminde tanık olunmuştur.

LÖSEV ile ilgili sınıf ortamında yapılan açıklamalarda, diğer sivil toplum kuruluşlarının açıklanmasına benzer şekilde kuruluşun sağlık, eğitim gibi hangi alanda hizmet verdiği, ne tür çalışmalar yaptığı anlatılmıştır. Belirtilenlere ilave olarak, konu ile sosyal katılım arasındaki bağlantının kurulması açısından kuruluştaki görevliler dışında toplumdaki diğer bireylerin bu kuruluşa nasıl destek verebilecekleri veya sınıftaki öğrencilerin bu konuda neler yapabileceği ile ilgili herhangi bir örneklendirmenin öğretmen tarafından gerçekleştirilmediği gözlem notlarına kaydedilmiştir.

Sosyal katılım ile doğal çevreye duyarlılık değeri arasında bağlantı kuran Naz’ın, kendisinin de bu konuda hassas olduğunu belirterek çevreyi koruma adına davranışlarda bulunduğu, “kendim çevreye çöp atmıyorum mesela. Çöpe atmayanları görürsem uyarıyorum. Plastik falan görürsem onları da alıyorum. Okul kurallarına uyuyorum” ifadelerinden anlaşılmıştır. Naz’ın kurallara uyma davranışını da sosyal katılım adı altında belirtmesinin sosyal bilgiler öğretmeninin ifadesi ile paralellik gösterdiği görülmüştür. Sosyal bilgiler öğretmeninin görüşme sırasında sosyal katılımı tanımlarken: “sosyal katılım yapan kişi, yasal anlamda kurallara uygun davranmaya gayret eder.” ifadesini kullandığı tespit edilmiştir. Toplumsal kurallar akıl ve mantığa uygun olduğu sürece toplumsal hayatı kolaylaştırıcı ve iyileştirici unsurlardır. Bu doğrultuda içinde bulunulan ortama ve ortamın kurallarına uygun davranışlar sergileme toplumsal düzenin sağlanması çerçevesinde ele alınarak sosyal katılım davranışının bir türü olarak nitelendirilebilir. Burada üzerinde durulması gereken nokta, uyumun zorlayıcı (cezai yaptırım) nedenlerden mi kaynaklandığı; mantığa büründürülmüş, içselleştirilmiş bir davranış olarak, istekle ve bilinçle mi gerçekleştiğidir.

Engelli kişilere yardımda bulunma örneği ile sosyal katılımı ilişkilendiren Gül’ün, daha önce de benzer şekilde okullarında bunların yapıldığını da ayrıca belirterek, “biz

engellilerle ilgili bazı şeyler öğrendik. Bunlardan ben de yapma isteği buldum. Mesela, biz önceden de yapıyorduk. Mavi kapak toplayıp onlarla onlara tekerlekli sandalye alıyorduk.” şeklinde açıklamalarda bulunduğu görülmüştür. Projesi ile ilgili kendisini teşvik eden şeyin sosyal bilgiler dersi olduğunu belirten Gül, derste engellilerle ilgili bir konunun geçtiğini, burada anlatılanlardan esinlenerek kendisinin böyle bir şey yapmayı istediğini belirtmiştir. Gül’ün engellilerle ilgili belirttiği konunun, sosyal bilgiler ders kitabında, Birey ve Toplum öğrenme alanında, “Çocuk Hakları Her Yerde” başlığı altında Çocuk Hakları Sözleşmesi maddelerinin açıklanmasında görseli destekleyen bir paragraf formatında ve detaylı bir açıklama içermeyecek şekilde yer aldığı (Sosyal Bilgiler Ders Kitabı: 25) tespit edilmiştir.

Yaşadığı çevre ile ilgili ulaşım sorunlarının bulunduğunu tespit eden Cem’in, bu sorunun çözüme yönelik herhangi bir şey yapmadığı, ancak okulda, arkadaşlarının yaşadığı bir soruna kayıtsız kalmayarak, onların başlattığı bir çözüm sürecine dâhil olduğu açıklamalarından anlaşılmıştır. Cem düşüncelerini şöyle dile getirmiştir:

Mesela ulaşımla ilgili sorun var. Belediyeye dilekçe veririm. Ama yaptım mı? Yapmadım. Kendim dilekçe yazmadım ama kızların yazdığı bir dilekçeye, gerçi imza kampanyasıydı o, işte ona imza attım. Okulda şöyle bir şey olmuştu. Bizim beden eğitimi öğretmeni kızlara mal, geri zekâlı falan demiş. Onlar da imza topladı. Biz de imzaladık. Ben de imzaladım, birkaç arkadaşım da.

Cem’in söylemlerinden, başkaları tarafından başlatılan bir duruma destek olmada isteklilik gösterirken, kendisinin bizzat girişimi ile gerçekleşebilecek bir sosyal katılımda bulunmayı tercih etmediği anlaşılmıştır. Oysa aynı öğrenci görüşme sırasında kitaptan bir konuyu örnek vererek bir çocuğun dilekçe yazmasını dile getirmiş, “o yapabiliyorsa biz de yapabiliriz” ifadesini kullanmış, ancak bizzat bir davranışta bulunma davranışını göstermediği tespit edilmiştir.

Okuldaki yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik açıklamalarda bulunan Alp’in davranışı konuşan tepki şeklinde kodlanmıştır:

Mesela okulda bir tane kapalı spor salonu olabilirdi. Soğuk havalarda da spor işlerimizi yapabilirdik bu sayede. Voleybol, futbol, basketbol sahası ayrı ayrı olabilirdi. Sahalardaki çizgiler belirgin olabilirdi. Zorlanıyoruz çünkü bazen oynarken. Yerlerde ufak tefek çatlaklar var. Bunlar çimentoyla doldurulabilirdi.

Alp’in belirttiği bu düşünce ve önerilerini kendince yetkili gördüğü bir kişiye “okul başkanı gelip fikirlerimizi sorduğunda ona söyledik.” şeklinde aktardığı görülmüştür. Alp’in ifadesinden okulla ilgili fikirlerin belirtilmesinde hiyerarşik bir düzen olduğunu düşündüğü de anlaşılmıştır. Çünkü benzer şekilde sınıf duvarlarının kirli olduğunu da belirten Alp, sorunun çözümü için önce kendi sınıf öğretmenlerine durumu ilettiklerini, sınıf öğretmeninden beklentilerinin ise kendileri dışında sınıfı kullanan diğer şubenin sınıf öğretmenine sorunu anlatması olduğunu söylediği görülmüştür. Bu silsilenin devamında Alp’e göre diğer sınıf öğretmeni öğrencileri uyaracak ve sorun hallolacaktır. Ancak yine Alp’in ifadesinde belirttiğine göre çözüm gerçekleşmemiş, Alp bu kez çözüm olarak idarenin sınıfı kirleten kişileri uyarması gerektiğini belirtmiştir ve bu Alp’e göre kesin çözüm olarak görülüştür. Ona göre, öğrencilerin gözleri korkacağı için sınıfı kirletmekten vazgeçeceklerdir.

İçinde bulunulan ortamlarda kendilerini ve/veya diğerlerini rahatsız eden bir durumla ile ilgili olarak bizzat yaşadığı bir örneği veren Nur’un, açıklamasından herhangi bir olay karşısında tepki verip vermemenin ölçütlerini belirleyerek hareket ettiği anlaşılmıştır:

Mesela şey, bizim camımızın önünde ağaç var. Ağaç, her fırtına, yağmur gibi şeylerde çok sallanıyor, düşecek gibi oluyor. Bizi çok korkutuyor. O ağaca da bir şey olabilir. Öğretmenle paylaştık bu durumu. O da idareye söyledi sanırım ve cama sabitlemek için çivi takıldı.

Nur’a açıklamasının ardından kendisini rahatsız eden bir şeyi ifade ettiğinde çözüm geliştirildiğini, başka durumlar ile ilgili de aynı sonucu alabileceği örneklerinin olabileceği söylendiğinde, “bu durum farklı bir şeydi, bu ağaç herkesi rahatsız ediyordu. Hatta öğretmeni de. Bir de zarar veren bir şey önemli yani.” şeklindeki açıklama yaptığı kaydedilmiştir. Nur’un bir kişinin katılım göstererek değişmesi veya düzeltilmesi istenilen durumlarla ilgili belirlediği ölçütün, durumdan birçok kişinin rahatsız olması ve ortaya çıkabilecek sonucun fiziksel düzeyde zarar verici bir şey olması gerektiğini düşündüğü anlaşılmıştır. Nur’un verdiği örnek durum aslında yaşam koşullarının iyileştirilmesi örneğidir. Öğrencinin farklı bir örnek verememesi veya bu örneği toplumsal alana taşıyamaması kendi düşüncesinde belirlediği ölçütlere uygun olmaması ile ilgili olduğunu göstermiştir. Oysa Nur’un görüşme esnasında okulda da zaman zaman bazı sorunlarla karşılaştıklarını ifade ettiği kaydedilmiştir:

Dönem ortasında ders programı değişmişti. Değişikliği müdür yapıyordur herhalde çünkü okulu o idare ediyor. Neden yapıyor bilmiyorum ama. Aslında biraz sinir olduk. Çünkü biz de ders programına göre plan yapıyoruz. Değişince bize zorluk çıkabiliyor. Ama bunun için bir şey yapmadık.

Bu örnekte Nur’un ve arkadaşlarının gördüğü zarar yeni programa uyum sağlamakta güçlük yaşama olmasına rağmen, öğrenci tarafından fiziksel bir zarar kadar önemli bulunmaması buradaki koşulların iyileştirilme davranışının gösterilmemesinin nedeni olarak düşünülmüştür. Ayrıca birinci örnekte rahatsız olanlar arasında öğretmeninin yani otorite figürlerinden birinin de yer almasının iyileştirmenin gerçekleştirilmesinde etkili bir güç olarak görüldüğünü düşündürmüştür. Oysa program değişikliği zaten direkt bir otorite tarafından gerçekleştirilmektedir.

Konuşan tepkiye bir başka örnek olarak Naz, bununla ilgili deneyimini şöyle ifade etmiştir:

Okulda altılar, yediler ve sekizler çok küfürlü konuyorlar bazen. Küfür kullanıyorlar ve şey yapıyorlar böyle velet falan diyorlar. Dalga geçiyorlar bazen bizimle. Bir de sıraları çok kirletiyorlar. Pis bırakıyorlar. Bunu hocamıza söyledik. O da müdür yardımcısına söyledi. Artık daha temiz sıralar.

Naz da Alp gibi, belirttiği düşüncesinde sorun çözme görevini oradaki otoriteye (yetkili öğretmen idareci vb.) yüklemiştir. Sorunların ancak bu şekilde çözüleceğine olan inanç, Alp, Naz ve benzer şekilde düşünen çocukların bir güce bağımlı olarak yetişmelerine neden olacağını düşündürmüştür. Bu doğrultuda öğrencilerin toplumda da karşılaştıkları çoğu durumda kendilerini değil başkalarını etken kılan bir anlayışla, onların aktif vatandaşlık yolunda değil katılımcı olmayan bireyler olarak yetişmelerine yol açabileceğini akla getirmiştir. Ancak yine de öğrencilerin bu davranışları, istenmeyen veya yanlış bulunan durumlarda düşüncelerin ifade ediliyor olması, sözlü olarak bir katılım içerdiğinden sosyal katılım kapsamında değerlendirilmiştir. Bu aşamada sosyal katılım davranışı olarak değerlendirildiğinde, bu tür davranışlar, başlangıç seviyesinde bir davranış olarak nitelendirilebilir. Ancak sürdürülebilir veya gerçekleştirilebilir bir çerçevede düşünüldüğünde sosyal katılımın tam anlamıyla yerine getirilmesi açısından geliştirilmesi gereken bir çerçevede değerlendirilmiştir.