• Sonuç bulunamadı

2.2. KREDĠ KAVRAMI ve BANKACILIKTA KREDĠ ĠġLEMLERĠ

2.2.3. Bankaların Kredi Kullandırma Ġlkeleri

2.3.3.1. Tüketici DavranıĢlarını Etkileyen Faktörler

2.3.3.1.1. Sosyal Faktörler

Tüketicilerin ürün seçimi ve belirli marka ya da ürünleri tercihi genellikle çok karmaĢık sosyal faktörlerden etkilenmektedir (Kim ve diğerleri, 2002: 481).

Satın alma davranıĢını belirleyen sosyo-kültürel faktörler; aile, grup, sosyal sınıf ve statü, kültür gibi toplumla ilgili değerlerdir (Penpece, 2006: 33).

Aile; en geniĢ anlamı ile kan bağı, evlilik gibi etmenler neticesinde birlikte oturan iki ya da daha fazla kiĢinin oluĢturduğu toplumsal bir grup olarak tanımlanabilmektedir (OdabaĢı ve BarıĢ, 2003: 245). Anne ve babalar, çocukların kiĢilikleri ve yasam biçimlerinin, ekonomik ve politik düĢüncelerinin Ģekillenmesinde önemli rol oynamaktadırlar (Karafakıoğlu, 2005: 96).

Referans grupları; Tüketicinin tutumlarını, fikirlerini ve değer yargılarını

etkileyen herhangi bir insan topluluğu referans gruptur. Yani örnek alma, taklit etme gibi olgudur (Mucuk,2007: 72). Her referans grubu içerisinde tüketicilerin tecrübe ve düĢüncelerine güvendikleri fikir liderleri mevcuttur (Karafakıoğlu, 2005: 100).

Sosyal sınıf; KarmaĢık bir kavram olup bir toplumun aynı değerleri aynı ilgileri,

hayat tarzını ve davranıĢ biçimini benimsemiĢ nispi olarak homojen alt bölümleri olarak ifade edilebilir. Sosyal sınıf ayırımı pazarlama da özellikle pazar bölümlendirme de yaralı olmaktadır (Mucuk, 2007: 72).Sosyal sınıflar aslında, bir alt kültür grubu konumundadır. Sosyal sınıf ya da sosyal katmanlar, prestij, statü ve gücün ilgili düzeylerinde bir toplumun üyelerinin hiyerarĢik dağılımını gösterir…Sosyal statü; bireyin, toplumun diğer üyeleri tarafından da algılanan, toplum sistemi içerisindeki yerini ifade etmektedir. Statü, bir sosyal sınıfa ait konumun somut göstergesidir (Köseoğlu, 2002: 107-108).

Kültür ve alt kültür; KiĢinin isteklerinin en temel nedeni veya belirleyicisi olan

kültür insanların yarattığı değer sisteminin, örf, adet, ahlak, tutum, inanç, davranıĢ, sanat ve bir toplumda paylaĢılan diğer sembollerin karıĢımıdır.

Kültürel faktörler günlük yaĢantımızın önemli kısmını oluĢturduğu için satın alma kararlarını etkiler (Mucuk, 2007: 72).

2.3.3.1.2.Psikolojik Faktörler

Tüketici davranıĢlarını etkileyen psikolojik faktörleri güdülenme, algılama, öğrenme, tutum ve inançlar ve kiĢilik olmak üzere beĢ baĢlık altında toplamak mümkündür.

Güdü; uyarılmıĢ ihtiyaçtır ve bu ihtiyaç doyurulmalı, duyulan gereksinim

azaltılmalıdır (Çakmak, 2004: 7). Güdülenme ise; bireyin eyleminin yönünü, gücünü ve öncelik sırasını belirleyen iç ve dıĢ bir uyarıcının etkisiyle harekete geçmesidir (Köseoğlu, 2002: 117).

Algılama; Ġki kiĢi aynı Ģey veya olay hakkında çok farklı düĢünebilir, çünkü

aynı olaya birlikte Ģahit olmuĢlar ancak onu farklı Ģekilde algılamıĢlardır. Algılama bir olay veya nesnenin varlığı üzerinde duyular yoluyla bilgi edinmedir (Mucuk, 2007: 74). Algılama; bir dıĢ etkenin duyu organlarıyla alınması, “kapalı kutu” adı verilen zihinsel mekanizmada adlandırılması ve söz konusu dıĢ etkiye karsı olumlu veya olumsuz tepki göstermesi seklinde bir süreçtir (Mert, 2001: 18).

Öğrenme; DavranıĢ ve düĢünce süreçlerinde, kazanılmıĢ deneyimlerle oluĢan

değiĢikliktir denilebilmektedir. Pazarlamacılar, tüketicinin öğrenme biçimleriyle ilgilenmektedir. Çünkü pazarlama stratejileri tüketicilere marka adını, hizmetleri, satıĢ yerini, fiyatı ve özel promosyonları anımsatmaya yardımcı olmaktadır. Pazarlamacılar, uyarıcıları kullanmaktadırlar. Tüketiciler de tekrarlar veya çağrıĢımlarla, uyarıcıları anlamlandırarak, satın alma davranıĢını bir alıĢkanlık ya da otomatik bir davranıĢ haline dönüĢtürmektedir. Örneğin; bir çok insan tekrarlar sayesinde marka ismini farkında bile olmadan öğrenmektedir (Köseoğlu, 2002: 126).

Tutum ve inançlar; Tüketicilerin algılamalarını ve davranıĢlarını doğrudan

iliĢkin olumlu ve ya olumsuz duygularını ifade eder, inanç ise kiĢisel deneye veya dıĢ kaynaklara dayanan doğru veya yanlıĢ bilgileri görüĢleri ve kanıları kapsar (Mucuk, 2007: 74).

KiĢilik; Bireylerin hedeflerine ulaĢmalarında büyük bir rol oynayan kiĢilik,

davranıĢ ve alıĢkanlık kalıplarını yasam tarzının temeli olarak tanımlamaktadır. Birey kendisinin ve dünyasının oluĢturduğu görüĢleri doğrultusunda bir amaç edinmekte ve bu amaca ulaĢmak için bir takım davranıĢlar ortaya koymaktadır (Sarıkaya ve Sütütemiz, 2004: 232).

2.3.3.1.3.KiĢisel Faktörler

Tüketicilerin satın alma davranıĢlarını belirleyen kiĢisel etkenler; yaĢ, cinsiyet, meslek, öğrenim düzeyi, gelir durumu, medeni durumdur (Muter, 2002: 23).

YaĢ; Bireyin satın alma davranıĢını belirleyen önemli etmenlerden biridir.

Belirli yas dönemleri, belirli gereksinmeleri doğurmaktadır. DeğiĢen yas ile birlikte, bu gereksinimlerde değiĢir. Yas etkeni, bireyin satın alma davranıĢını etkilemekle birlikte satın alınan ürün ya da hizmetin kullanılma biçimini de belirler. Yiyecek, giysi, mobilya, eğlence vb. ihtiyaçlar ve istekler tüketicinin yasıyla yakından alakalıdır. Örneğin; 15-20 yas grubu plak, giysi vb. malları talep ederken, 25-30 yas grubu, mesleğe yeni atılanlardan ve aile kuranlardan oluĢtuğundan, ev eĢyaları talebi daha yoğundur (Köseoğlu, 2002: 98).

Cinsiyet; Tüketici davranıĢlarında cinsiyet en önemli faktörlerden biridir. Kadınlarla erkeklerin tüketim davranıĢları bakımından farklılaĢtıklarını gösteren bir çok araĢtırma yapılmıĢtır. Cinsiyet tüm kültürlerde önemli bir sosyal kategoriye hizmet eder ve her kültürde “kadınsılık” ve “erkeksilik” kavramları çerçevesinde geniĢ bir bilgi ağı oluĢturmuĢtur. Esasında kadın ve erkekler, hem kadınsı hem de erkeksi davranıĢlarda bulunabilirler (Orhan, 2002: 7).

Meslek; Tüketicide belirli mallara karsı ihtiyaç ve istek duymasına neden olan faktördür (Sürücü, 1998: 19). Bireyin mesleği; onun satın alma davranıĢlarını önemli ölçüde etkiler. Örneğin; bir bilgisayar mühendisi ile, bir nakliye Ģirketi

çalıĢanının gereksinimleri ve istekleri birbirine benzemeyecektir (Penpece, 2006: 31).

Öğrenim Düzeyi; Öğrenim durumu yüksek tüketici, daha kaliteli ve daha

karmaĢık ve doyurucu ürün ve hizmetler istemektedir. Ayrıca bilgi toplumu tüketicisi, markalarda duygusal öğeye önem vermekle birlikte, satın alma davranıĢında sadece bunu ölçüt almamaktadır. Yeni tüketici daha az sadıktır ve marka bağlılığı davranıĢını daha az göstermektedir. BaĢka bir deyiĢle tüketici, markanın değerini bir bütün olarak algılamakta ve sözlerin yerine getirilmediğini anladığında, markaya sırtını dönmektedir (Köseoğlu, 2002: 102).

Gelir Durumu; Tüketicilerin kiĢisel gelirlerinden dolaysız vergiler çıktıktan sonra, geriye kalan gelirleri kullanılabilir gelir diye nitelendirilmektedir. Bu gelir, tüketicinin satın alma gücünün göstergesi konumundadır. Kullanılabilir gelirin bir bölümü, değiĢmez yükümlülüklere ve yasam için zorunlu ihtiyaçlara harcanır. Neyin ne ölçüde zorunlu olduğu, kolayca ölçülemez ama ev kirası, yiyecek, giysi, ulaĢtırma ve sağlık giderleri değiĢmez ve zorunlu ihtiyaçlara yapılan harcamalar çıktıktan sonra, geriye kalan gelir bölümü, isteğe bağlı gelir diye tanımlanmaktadır ve tüketici bu geliri istediği gibi kullanır (Köseoğlu, 2002: 103).

Medeni Durum; Tüketicilerin satın alma davranıĢlarını etkileyen önemli faktörlerden biridir. Evli olmayan yahut evi olan tüketicilerin satın alma davranıĢlarında farklılıklar görülmektedir.

2.3.3.1.4.Ekonomik Faktörler

Tüketiciler ekonomik gücü değiĢim aracı olarak kullanmaktadırlar. Ekonominin genel yapısı, gelecekle ilgili beklentiler, ekonomik canlılık ve bu ekonomik güç onların satın alma davranıĢlarını değiĢik Ģekillerde ve büyüklüklerde etkilemede önemli rol oynamaktadır.

Bazı tüketiciler fiyatı, ürün kalitesinin veya prestijinin bir göstergesi olarak yorumlamaktadırlar. Böylece daha yüksek bedel yüksek satın alma olasılığı ile

iliĢkilendirilmektedir. Diğer tüketiciler fiyatı negatif Ģekilde görebilmekte ve farklı alıĢveriĢ stratejileri ile fiyatı azaltmaya çalıĢmaktadırlar (Sternquist ve diğerleri, 2004: 83).

2.3.4.Farkındalık Kavramı

Farkındalık, kiĢilerin kendi tutum ve davranıĢlarının ne ölçüde farkında olduklarını belirtmek için kullanılan bir kavramdır. Yapılan araĢtırmalar, yüksek farkındalığın tutum-davranıĢ iliĢkisini güçlendirdiğini göstermektedir. Sosyal psikoloji literatüründe farkındalığın neden tutum-davranıĢ iliĢkisine etki ettiği iki Ģekilde cevaplandırılmaktadır (KağıtçıbaĢı, 1999: 114).

Farkındalık tutum ve davranıĢ iliĢkisini etkileyen temek faktörlerden biridir. Her bireyin her durumu aynı Ģekilde algılayamaması farkındalık kavramının öneminin artmasına sebep olmaktadır.

2.4.TÜKETĠCĠ KREDĠLERĠ

2.4.1.Tanım ve Tarihçe

Tüketici kredisini, herhangi bir mal veya hizmetin satın alınması amacıyla ve mutlaka ticari amaçlar dıĢında yararlanmak kaydıyla, gerçek veya tüzel kiĢilere banka veya finans kurumları tarafından, ödünç, avans veya mali yardım Ģeklinde önceden belirlenmiĢ koĢullarla geri ödenmek üzere verilen kredi Ģeklinde tanımlayabiliriz (Akipek, 1999: 144).

TKHM m.10 tüketici kredisini, tüketicilerin bir mal veya hizmet elde etmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredi olarak tanımlamaktadır.

TKHK m.10‟daki tanımdan hareketle tüketici kredisinin unsurlarını Ģu Ģekilde belirleyebiliriz. Bir kere, tüketici sözleĢmesinin tarafları tüketici ve kredi verendir. Ġkinci olarak, tüketici kredisinin konusu nakit olarak alınan kredidir. Üçüncü olarak, tüketicinin kredi almaktaki amacı bir mal veya hizmet edinmektir (Öztek, 2008: 7).

Genel olarak Tüketici Kredileri, bankalar ve tüketici finansman Ģirketlerince doğrudan nakit Ģeklinde ya da mal ve hizmet satın alımına yönelik finansman ihtiyacının karĢılanması Ģeklinde kullandırılmaktadır. Tüketici kredileri konut, taĢıt ve beyaz eĢya gibi dayanıklı malların tüketimine yönelik açıldığı gibi mesleki amaç, eğitim, gıda, giyim ve tatil vb. harcamalarına yönelik olarak da kullandırılmaktadır (Tekirdağ, 2009: 4).

Tüketici kredilerinin tarihsel geliĢimine baktığımızda temelinin Sanayi Devrimine dayandığı görülmektedir. Ġlgili dönemde Singer dikiĢ makileri tarafından yürütülen Ģimdi al, aylık taksitler biçiminde öde kampanyası tüketici kredileri uygulamalarının ilk örneğini temsil etmektedir.

Ġkinci dünya savaĢının sona ermesinin ve kilisenin faiz konusundaki tutumunu değiĢtirmesinin tüketici kredilerinin geliĢmesinde tetikleyici unsur olduğu görülmektedir.

Önceleri bankalar, tüketicilere taksitli satıĢ yapan satıcıların alacaklarını finanse ederken, sonraları tüketicilere doğrudan doğruya kredi vermeye baĢlamıĢlardır. 1950‟li yıllarda otomobil, buzdolabı ve mobilya almak için kullanılan tüketici kredilerinde önemli artıĢlar olmuĢtur. 1960‟lı yıllarda ise artık taksitli satıĢ sistemi yerini büyük ölçüde tüketici piyasasına giren bankalara bırakmıĢtır (Tekirdağ, 2009: 6).

Ülkemizde tüketici kredileri yaygınlaĢmadan önce üretici firmalar tarafından satıĢlarını kolaylaĢtırmak amacıyla dağıtım Ģirketleri ve pazarlamacılara vadelerde bir takım kolaylıklar sağlandığı görülmektedir. SatıĢlarını artırmak isteyen pazarlamacılarda aynı uygulamaya baĢlamıĢ tüketicilere vadeli satıĢ iĢlemine geçmiĢlerdir. Fakat bu uygulama pazarlamacıların kendi kaynaklarından fedakarlık etmelerine sebep olmuĢtur. Aynı zamanda kredi açtığı alıcının ödeme gücü hakkında bilgi toplama, senet yahut teminat alma yükümlülüğü de doğmuĢtur. 1980‟li yılların sonlarına doğru bankalar tarafından tüketici kredisi kullandırılmaya baĢlandığında ise alacakların takibi yükü bankalara geçmiĢtir.

Ülkemizde tüketici kredileri, uzun yıllar herhangi bir yasal düzenleme olmaksızın, Bankalar Birliği‟nin yayınladığı kurallar ve her bankanın kendine özgü birtakım standart sözleĢmeler ile yürütülmekteydi. Bunun sonucu olarak tüketicilerin mağdur olmalarına yol açılmakta idi (Kapağan, 2004: 32).

Ülkemizde tüketici kredileri alanında yapılan ilk yasal düzenlemenin 1995 tarihli Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun olduğu görülmektedir. TKHK‟nın 10. maddesinde tüketici kredileri hakkında hükümlere yer verilmektedir. 2003 yılında 4822 sayılı kanunla 1995 tarihli TKHK‟da, ekonomik krizler sonrası ortaya çıkan çok yüksek tüketici kredisi temerrüt faizlerini engellemek ve tüketiciyi kredi sözleĢmelerinde korumak amacıyla kapsamlı değiĢiklikler yapılmıĢtır. AB standartları ile yenilenen 6098 sayılı Borçlar Kanunu‟nun 20-25. maddelerini oluĢturan Genel ĠĢlem ġartları ve yenilenen kanunlara uyum amacıyla hazırlanan 54 maddelik TKHK‟da değiĢiklik yapılmasına iliĢkin kanun tasarısı ise tüketici kredileri alanında yapılan en yeni değiĢiklikleri oluĢturmaktadır.

Benzer Belgeler