• Sonuç bulunamadı

Ekonomi Eğitimi; öğrencileri temel ekonomi konuları hakkında düşündürerek, onların

kişisel ve sosyal kararlar vermelerini kolaylaştıran eğitim sistemidir (Schug, 1985). Başka

bir tarif olarak; ekonomiyi daha iyi anlayan, ekonomik konularda karar vermede ve

uygulamada daha başarılı ve iyi birer vatandaş olan bireyler ve daha iyi düzeyde yüksek

öğretime öğrenciler yetiştirmeyi hedefleyen eğitimdir (Tansel, 2005, s.21).

Staubs’a (2007) göre ise öğrencileri ekonomik okuryazarlık hedefine ulaştıran bir yol olup,

“etkili ve katılımcı bir vatandaş olma adına gereken düşünsel becerilerin ve önemli ekonomi

bilgilerinin öğretimi” olarak tanımlamıştır. Birçok öğrenci büyüdüğünde bir iş insanı, şirket

çalışanı, tüketici, mevduat sahibi, borçlu, sosyal sigorta primi ödeyen veya oy veren vatandaş

ve vergi mükellefi bireyler olacak olmasından dolayı bu tanımlamayı yapmıştır. Çünkü

toplumdaki bireyler yeterli ekonomik bilgi, değer ve beceriye sahip değillerse; sanayileşmiş,

küreselleşmiş ve teknolojik olarak gelişmiş bir toplumda sorumluluklarını üstlenemezler

(Asano ve Yamaoka, 2015; Korkmaz, 2018, s.22).

Ekonomi ile ilgili değer, beceri ve kavramların bilinmesi, çocukların içinde bulundukları

zaman diliminde kariyer gelişimi ve ekonomik konulardaki başarıları için önemli bir yer

teşkil etmektedir. Öğrencilere öğretilen birçok önemli değer okullarda verilir. Ekonomi ile

ilgili değerler de iyi bir vatandaş olmanın en önemli gereklerindendir. Ayrıca çocukların

ekonomik kavramları ve özelliklerini iyi öğrenmeleri durumunda, sonraki yıllarda yatırımcı,

üretici ya da tüketici olarak almaları gereken kararlarda daha verimli ve etkin

davranabileceklerdir (Tansel, 2005, s.22).

Bir başka deyişle, eğer küçük çocuklar ekonomi ile ilgili temel kavramlarla erkenden

karşılaşırlarsa, ileriki yaşantılarında bu kavramları daha iyi anlayabilir ve uygulayabilirler.

Genel olarak ise, ekonomi eğitiminin temel amacı, bireyi toplumsal yaşama hazırlamaktır

(Korkmaz, s.29, 2018; Toy, 2012).

Ekonomi eğitiminin eğitim kademelerinde nasıl yapılandırılacağı hakkında farklı görüşler

ortaya atılmaktadır. Ancak ağırlıklı görüşe göre küçük yaşta ekonomi eğitimi alan çocukların

daha iyi birer tüketici, üretici ve seçmenler olacakları iddia edilmektedir. Bazı çalışmalarda

ise uygun eğitim olanakları sağlandığında ekonomi eğitiminin okul öncesi dönemden

itibaren yapılabileceğini belirtilmektedir. Bu konudaki diğer önemli bir nokta da ekonomi

eğitiminin içeriği ile nasıl yapılacağının eğitim kademesine göre değişmesi gerektiğidir

(Yıldırım, 2016, s.68).

Odabaş (2003) ekonomi eğitimini tüketici eğitimi ile ilişkilendirdiği çalışmasında 11 ile 15

yaşları arasındaki 120 öğrenci üzerinde, tüketici olarak öğrencilerin tüketim faaliyetlerinde

çevre bilinci düzeylerini belirlemeyi ve bununla ilgili bir eğitim modeli uygulamayı

hedeflemiştir. Çalışmasının sonucunda ise, böyle bir eğitimin olumlu etkileri olduğunu ifade

etmiştir.

çocuklarda ve farklı sosyoekonomik düzeydeki okullarda 1 ay boyunca uygulamıştır. Bu

çalışma tüketici eğitiminin örgün eğitim kurumları tarafından verilmesinin gerekliliğini

ortaya koymuştur. Ayrıca araştırmacı tarafından “Tüketici Eğitimi Tutum Ölçeği” ile

“Tüketici Eğitimi Bilgi Testi” de geliştirilmiş ve çocuk ve ergenlere tüketicilik bilincinin

öğretilebileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Ekonomi eğitimi içeriğinde çok fazla problem bulunduğundan, küçük yaşlarda ekonomi

eğitimi alan çocuklar iyi bir ekonomik karar verme becerisine sahip olma şansını yakalarlar

(Süntar-Akhan, 2010). Ekonomi eğitimine dair çalışmalarda bulunan Staubs (2007) ekonomi

eğitiminin erken yaşlardaki çocukların durumları ve problemleri analiz etme ve çözme

becerilerini geliştirebileceğini savunmaktadır.

Fox (1978) yazısında ilköğretim dönemindeki ekonomi eğitiminin; ekonomi tutumları,

ekonomi tecrübeleri ve bilişsel beceriler olmak üzere üç bileşenden oluştuğunu ifade

etmektedir. Bu üç bileşeni barındıran ekonomi eğitimi bireylerin tüketici, üretici, birikimci,

yatırımcı ve sorumlu vatandaşlar olarak görevlerini yerine getirmelerine fırsat veren

becerileri kazanmasını sağlamaktadır. Bunlar arasında; gerçek yaşam durumlarını analiz

etme, problem çözme, karar verme ve özellikle ekonomik akıl yürütme becerileri

bulunmaktadır (Akhan ve Süntar, 2010, s.54; Korkmaz, 2018, s.209).

Ülkemizde verilen ekonomi eğitiminin -yükseköğrenim düzeyi hariç- çoğunlukla ilkokul ve

ortaokul düzeyinde sosyal bilgiler dersi ile ilişkilendirilerek yapıldığı, okul öncesi eğitimde

ise yer verilmediği söylenebilir. Lise düzeyinde eğitim kapsamında ise Ekonomi seçmeli bir

ders olarak sunulmakla birlikte, bu dersin en çok seçilen dersler arasında yer almadığı tespit

bilinmektedir (Yıldırım, 2016, s.32).

Ekonomi eğitimi çok yönlü bir içeriğe sahip olup sosyal bilgiler dışında da birçok alanla

ilgili olabilir. Örneğin; yer şekilleri hakkında yapılan bir etkinlikte doğal kaynaklar hakkında

konuşulup, çocuklara bu kaynakların tasarruflu kullanılmasına dair bilgi verilebilir (Littrell,

1999, s.35). Kourilsky (1993) okul öncesi dönem çocuklarıyla yaptığı çalışmasında, sosyal

bilgiler, matematik, dil sanatları, görsel sanatlar ve sahne sanatlarını disiplinler arası bir

yaklaşımla birleştirerek çocuklara ekonomiyi öğretmeyi hedeflemiştir. Ülkemizde verilen

ekonomi eğitimi Fen ve Teknoloji, Türkçe, Sosyal Bilgiler ve Hayat Bilgisi dersleri

kapsamında olup ilköğretim düzeyinde başlamaktadır.

İlköğretim aşamasında öğrencilere kazandırılması amaçlanan ekonomiye yönelik eğitsel

kazanımlar şunlardır: Tüketim bilincine sahip olma, kaynakları gereğince ve yerinde

kullanabilme, bilgiyi üretime dönüştürebilme, öncül üretim becerilerini kazanma, girişimci

olma, bazı meslekler ve görev tanımları hakkında bilgi sahibi olma, tutum ve tasarruf

bilincine sahip olma ve ekonomi ile ilgili başlıca bilgileri ve kavramları bilme (Toy, 2012,

s.32).

Ülkemizde ise ekonomi eğitimine dair yapılmış akademik çalışmalar son yıllarda artmıştır.

Yapılan çalışmalar incelendiğinde ise, ekonomi eğitiminin birçok kez tüketici eğitimi ile

ilişkilendirildiği ve konuya dair çalışmaların çoğunlukla sosyal bilgiler, iş eğitimi, ev

ekonomisi gibi dersler kapsamında ortaöğretim düzeyinde yapıldığı görülmektedir.

Ülkemizde zorunlu eğitimin 4.- 7. sınıflarında verilen Sosyal Bilgiler dersinin konu içerik,

amaç ve kazanımlara ait bilgiler MEB tarafından hazırlanan “Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim

Programı (İlkokul ve Ortaokul 4, 5, 6 ve 7. Sınıflar)” isimli kitapta belirtilmiştir (MEB, 2018,

s.32).

Sosyal bilgiler öğretim programının 2. ve 8. maddelerinde ifade edilen özel amaçları

içerisinde ekonomi eğitimi ile ilgili ifadeler yer almaktadır. Ayrıca Programda öğrencilere

kazandırılması planlanan temel becerilerden biri de “finansal okuryazarlık” tır. Bu amaçlar

ve beceri Sosyal Bilgiler dersi ilgili öğrenim hedeflerinden birinin de öğrencilere ekonomi

ile ilgili kavramların öğretilmesi olduğu anlaşılmaktadır (MEB, 2018, s.32).

Sosyal Bilgiler dersinin verildiği tüm sınıflarda da (4.- 7. sınıflar) “Üretim, Dağıtım ve

Tüketim” ünitesi bulunmaktadır. Adı geçen ünitede öğrenim hedefleri içinde de ekonomi

eğitimi ile ilgili önemli ifadeler vardır (MEB, 2018, s.33).

Yine “Üretim, Dağıtım ve Tüketim” ünitesinin kazanım ve açıklamaları bölümleri Tablo 3

ve Tablo 4’te gösterilmiştir. Bu Tablolara göre bu ünitelerde öğrencilere ekonomi ve finansal

okuryazarlıkla ilgili teorik ağırlıklı detaylı bilgi verilecek ve ödevlerle pekiştirilecektir.

Sosyal Bilgiler Ulusal Konseyi (1998) ve Ulusal Ekonomi Eğitimi Konseyi’ne (1997) göre,

çocukların yaşadıkları dünyayı daha iyi anlayabilmesi, tüketici, üretici ve oy veren gibi

yetişkin rollerine hazırlanabilmesi için ekonomi ile ilgili kavramları anlamaları

gerekmektedir. Çünkü ekonomi bilgisiyle donatılmış çocuklar bugünün ve yarının

küreselleşmiş ekonomisinde işlevsel roller üstlenebilirler. Ekonomiye dayalı bir sistemde

yaşayan üreticiler, tüketiciler ve vatandaşlar olarak, bireyin ekonomi bilgisiyle donatılması;

bireyi iyi bir şekilde geliştirirken, hayatını daha iyi ve verimli hale getirecek yetkin kararlar

vermesini kolaylaştırır. Bu sebeplerden dolayı, yine Ulusal Ekonomi Eğitimi Konseyi’nin

konusunda gerekli temel bilgileri 12 yaşına gelinceye kadar edinmeleri önem taşımaktadır

(Seefeldt, Castle ve Falconer, 2015, s.96).