• Sonuç bulunamadı

4. Çalışmada İzlenen Yöntem ve Kaynaklar

2.3 Sevgi ve Merhamet Değerlerinin Öğretiminde Etkili Unsurlar

2.3.2 Sosyal Çevre

Bu nedenle sevgi, çocuğa kazandırmak istediğimiz güzel ahlaki davranışların temelini oluşturur. Ancak sevgi ve şefkatle çocuğu iyi bir şekilde terbiye etmek ve onu yararlı bir insan haline getirmek mümkün olur.

İnsanlar yaratılışları gereği toplum hayatı yaşamak zorundadırlar. Toplumu oluşturan insanların sahip olduğu ortak kültürü din, dil, töre, hukuk ve toplumsal değerler meydana getirir.

Çocuğa bu değerler nasıl aktarılır? Şüphesiz bunun birinci şartı toplum içerisinde yaşamaktır. Böylece bu değerleri görür, duyar, hisseder, tecrübeler yapar ve öğrenir197

196Mustafa Öcal, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar, Ankara, 1991, s.83 197İbrahim Canan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, İstanbul, 2000, s.147

86

Çocuğun yetiştirilmesi ve sosyalleştirilmesinde en büyük sorumluluk anne ve babaya yüklenmiştir. Fakat çocuğun sosyalleşme olayı, yalnız aile çevresinin çizdiği sınırlar içinde kalmaz, toplum çevresinde de devam eder. Yani toplum, çocuğun eğitiminde önemli bir faktör olarak rol oynar.

Bir toplumun yaşam biçimi o toplumdaki çocuk yetiştirme anlayışını ve yöntemlerini belirler. Gelenekler başta olmak üzere bir ülkenin ekonomisi, tarihi, coğrafyası, o toplumun ulusal kişilik yapısını oluşturur. Buna göre o toplumun yaşam biçimi oluşur. Çocuk eğitilirken, yaşanan bu hayat, eğitime de yön verir. Batı toplumunda çocuk bağımsız bir kişiliği, parayı ve başarıyı hedefleyen çalışmalar yapar. Gelenek ve asaleti umursamaz, yaşlılara karşı ilgisiz ve aile bağları zayıf olarak yetişir. Buna karşılık doğu toplumları geleneğe bağlı, büyüklere saygılı bir nesil yetiştirmek ister. Aile bağları da son derece güçlüdür. Görülüyor ki yaşama tarzı değiştikçe eğitim de değişmektedir. Bu manada karşıtlık gösteren eğitim tarzları arasında da üstünlük veya düşüklük aramak yanlıştır. Her iki eğitim uygulamasının da olumlu ve olumsuz yönleri olabilir198

Çocuklarda dini duygu ve düşüncenin gelişmesinde sosyal çevrenin ve kitle iletişim araçlarının önemli etkileri ve katkıları vardır. Televizyon görsel ve işitsel olarak etkili bir iletişim aracı olması nedeniyle insanlığı etkileyen yayın organlarının başında gelmektedir. Televizyon, olumlu bir uyarım kaynağı olmasının yanında, aile içi ve dışı toplumsal etkileşimi en alt düzeye indirdiğinden, çocuğun sosyal gelişimine olumsuz etkisi vardır. İlk çocukluk döneminden itibaren çocuklar, kendilerine model olarak seçtikleri TV’deki dizi kahramanlarının özelliklerini, günlük yaşamlarına ve oyunlarına yansıtmaya başlarlar. Bu nedenle olumsuz uyarımlar içeren bir film, çocuktaki saldırganlık dürtülerini harekete geçirerek onu saldırgan yapabilir. Çocuk ve genç açısından bakıldığında, bilgisayarın, iyi değerlendirildiği takdirde eğitim ve gelişime olumlu katkılarının olduğu bir gerçektir. Bilgisayar kullanımı sınırlı bir süreyi aştığı takdirde, olumsuz etkilerde de bulunabilir. Özellikle okulöncesi dönem çocuğunun günlük programında bilgisayarın

87 yeri sınırlı olmalıdır199

Kültürel yönden zayıf insanların bir köyde, bir kasabada veya bir mahallede toplanmış olmaları, kendi gelişmelerine olumsuz etkiler yaptığı gibi, çocukların dini ve ahlaki terbiyelerinde daha olumsuz etkiler yapmaktadır. Çocuğun sokakta . Çocuklar için hazırlanan bilgisayar oyunlarında ve televizyon programlarında yardımseverlik, sevgi, saygı, adalet, merhamet gibi insani değerler verilerek çocukta bu duyguların uyanmasına zemin hazırlanmalıdır. Televizyon, çocuk için ne arkadaşın ne de oyunun yerini alabilir. Oyun, çocuklar için tabii ve fıtri bir ihtiyaçtır. Oyun, çocuğun duygularının dışa çıkmasına yardımcı olur. Bu oyunlar sırasında çocuğun kişisel ve ahlaki özellikleri, toplumsal davranışları belli bir kalıba girer. Bundan dolayı çocukları, toplumsal yardımlaşma ve insanları sevme duygusunu geliştiren oyunlar oynaması konusunda teşvik etmeli, bu konuda onlara yardımcı olmalıdır.

Okulöncesi dönemdeki çocuğun, anne babanın güven verici beraberliğine, kendi yaşıtlarıyla çeşitli oyunlar oynamaya, güzel öyküler dinlemeye ihtiyacı vardır. Bunun için anne ve babalar zaman zaman televizyonu kapatabilmeli, farklı uğraşlarda bulunarak çocuklarına örnek olabilmeli aynı zamanda toplumsal değer yargılarını değiştirmeye neden olan dizileri izlemelerine engel olmalıdırlar. Çocuklar için dışarıdan alınması planlanan dizi ve çizgi filmler, öncelikle uzmanlar tarafından değerlendirilmeli, uygun görüldüğü takdirde satın alınmalıdır.

Çocuk, yetişme süreci içinde en yakın çevresi olan ailesiyle, onlarla ilişki halinde bulunan hısım, akraba ve komşular ile doğrudan ve dolaylı olarak güçlü bir etkileşim halindedir. Çevresiyle olan etkileşimi ile kendi sınırlarını öğrenmeye başlayan çocuğun ilgileri de gelişir. Örneğin; çoğunlukla dindar insanların yaşadıkları, dini değerlere saygı duyulan bir çevrede yetişen çocuklar bu ortamdan etkilenir ve dini duygu ve düşünceleri erkenden uyanarak olumlu yönde gelişir.

Aile içinde, oyunda ve daha sonra okulda diğer çocuklarla karşılaştıkça paylaşma, yardımlaşma, acıma, sevme, üzülme, korku, öfke gibi tecrübeler yaşar.

199

88

öğrendiği birtakım argo sözler veya hoş olmayan davranışlar ister-istemez eve taşınmaktadır. Bu durum ise, çocuğun ailedeki dini-ahlaki terbiyesinde bir takım güçlükler ortaya çıkarmaktadır.

Sosyal çevre, kültür bakımından güçlü, fakat inanç ve ahlak yönünden zayıf olabilir. Böyle çevrede oturan bazı aileler, kendi çocuklarına dini bilgiler veremezler ya da vermek istemeyebilirler. Bu tür ailelerle komşuluk yapan diğer aile çocuklarının iletişiminde problemler çıkabilmektedir200

200Mustafa Öcal,”Ailede Çocukların Dini ve Ahlaki Eğitimlerinde Karşılaşılan Problemlerin Başlıca

Sebepleri ve Çözüm İçin Bazı Teklifler”,Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi,İstanbul,1996, sayı 3,s.190

. Bulunduğumuz çevredeki insanlar bize veya çocuklarımıza kötü örnek teşkil ediyor, özellikle çocuklarımızın ahlaki anlayış ve niteliklerini olumsuz yönde etkiliyorsa o çevreden uzaklaşmamız gerekir.

İlk çocukluk çağında çocuğun ahlaki ve duygusal gelişimine etki eden sosyal ortamlardan biri de okulöncesi eğitim kurumlarıdır.

Çocukların geleceğini belirleyecek olan toplumsal ve ahlaki değerlerin aktarılması daha yaşamın ilk yıllarında başlar. Temel bilgi ve beceriler bu dönemde kazanılır. Okul öncesi eğitim kurumları da çocuklar için yeni bir arkadaş çevresi, geniş bir oyun ortamı ve çeşitli deneyimler kazanacağı bir yer olması nedeniyle oldukça önemlidir. Çocuklar kendi yaşıtlarıyla bir arada vakit geçirirken saygı göstermeyi, paylaşmayı, birbirleri için bir şeyler yapabilmeyi öğrenirler. Çocuğun gelecekte toplum ve ahlak kurallarına uyum göstermesinde burada oyunun ve oyunun kuralına alışık olmasının rolü de büyüktür. Ahlaki değerlerimizden sevgi, saygı, yardımlaşma, şefkat, hoşgörü gibi değerlerinin temelini oluşturan davranışlar da bu ilk yıllarda kazanılır. Bu yaştaki çocuklara istenilen davranışları aktarmada masal, hikâye anlatımı türünden sözlü faaliyetlerden, renkli resimli kitaplardan ve eğitici filmlerden yararlanılabilir.

89

2.4 Hadislerde Sevgi Ve Merhamet Konularının İşlenişi

Benzer Belgeler