• Sonuç bulunamadı

F. Elde Edilen Bulguların Analizi

V. SONUÇ VE ÖNERİLER

20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan yeni sanat akımları, siyasi ve ekonomik koşullar müzeleri de etkileyerek dönemin izlerinin yansıtılmasına sebebiyet vermiştir. 20. yüzyıl başlarında açılan müzeler, günümüz çağdaş müze yönetimi anlayışının ilk evreleri konumundadır. Müzeler eserlerin şekil ve boyutlarına göre mimari yapılarında değişiklik göstermiştir. Günümüzde ise müzeler, teknoloji aracılığıyla yapmış oldukları sergileri daha dikkat çekici ve akılda kalıcı olması için yeni çalışmalar gerçekleştirmiştir. Müzeler günümüz teknoloji çağında ortama ayak uydurup çağın yeniliklerini takip etmeye çalışmaktadırlar. Pasif konumda olan ziyaretçi müzelerin interaktif çalışmaları sonucunda aktif konuma gelmektedir. Müzeler web siteleri, sosyal medya hesapları, mobil uygulamaları ile ziyaretçiyle iletişimi arttırmaya çalışıp kalıcılığını sürdürmeye çalışmaktadır (Keş ve Akyürek, 2018:108).

Müzelerin özelleşmeye başlamasıyla birlikte yeni tartışma konularından biri olan kültürün özerkleşmesi kavramı ortaya çıkmıştır. Amerika’daki sanat müzelerinin köklü ailelerin servetleri sonucunda oluştuğu ve ailelerinin varislerinin müzelerin mütevelli heyetinde olduğu bilinmektedir. Türkiye’de de bu durum güçlü sermaye sahiplerinin, önde gelen festivaller (Koç, Sabancı, Eczacıbaşı), yayınevleri (Yapı Kredi), sanat galerileri (Akbank, Garanti), üniversiteler (Koç, Sabancı) üzerinde sponsorluklar veya mütevelli heyetleri aracılığıyla etkili olmaya başladığı görülmektedir. Yardımcı’ya göre kültürün üretim ve tüketimi, estetik yargılar özerkliği sermaye tarafından imha edilmiş bir sitemin ürünü haline gelmiştir (Yardımcı, 2005:95). Sanatın özerkliği içinde, özgürlük, yaratıcılık ve sanatın ekonomik değeri de özerkliğin içinde barınmaktadır (Kuryel ve Fırat, 2015: 63). Küratör Beral Madra bu durumla ilgili olarak müzenin sanayi kuruluşundan hiçbir farkı olmadığını ve birisinden tüketim malı çıkarken diğerinden sanat yapıtı ve kültür çıkacağını ve dünyaya pazarlanacağını söylemektedir (Yardımcı, 2005: 92). Bu durum ekonomik ve kültürel sermaye birimlerinin birbirlerine dönüştüklerini göstermektedir.

Dijital halkla ilişkiler enformasyon toplumunun oluşmasıyla birlikte gelişim göstermeye ve daha da önem kazanmaya başlamıştır. Enformasyon toplumunu daha önceki toplumsal yapılardan ayıran en temel özellik değişim hızının artmış olmasıdır. Enformasyon toplumunda bilgi ve iletişim teknolojilerinin yarattığı ortam içinde ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel ve hukuksal etkinlikler küreselleşme eğilimine girmiş, telekomünikasyon sistemlerinin ülke sınırlarını aşması ile bölgesel gruplaşmaya dayalı bütünleşme eğilimleri gündemde yerini almıştır. Küreselleşme ile birlikte oluşturulan pazarlar artık dünya çapında tasarlanmakta ve uygulanmaktadır (Sayımer, 2012: 14).

Dijital iletişim kapsamında uygulanan tüm yöntemler hedef kitle ile iletişim için birer yöntem ve araçtır. Uygulanan tüm iletişim faaliyetleri dijital halkla ilişkiler açısından da birer yöntem ve araç olarak görülerek doğru zamanda kullanılması ve planlanması gerekmektedir (Sarıoğlu, 2019: 22). Çünkü halkla ilişkiler açısından hedef kitle dijital ortamda “dijital hedef kitle” olarak yer almaktadır. Buna göre halkla ilişkiler uygulayıcılarının yenilikleri sürekli takip edip dijital ortama uygun ve dijital hedef kitleye yönelik çalışmalar gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Günümüz postmodern çağında iletişimin önem arz etmesi, gelişen teknolojik gelişmeler, sosyal medya hesaplarının aktif olarak kullanılması tüm kurumları etkilediği gibi müzeleri de etkilemiştir. Müzelerde; medya ağırlıklı etkileşimli çalışmalar, reklam, pazarlama ve halkla ilişkiler açısından yönetsel çalışmalar etkili olmuştur. Günümüzde halkla ilişkiler, müzelerin üst yönetim kadrolarının uzmanlık alanları arasında yer almaya başlamıştır. Halkla ilişkiler çalışmalarının planlı ve devamlı uygulamalar halinde yapılması müzenin, hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmaktadır. Müze halkla ilişkilerinin kısa vadeli amacı ziyaretçi hedefi, uzun vadeli amacı ise müze imajının oluşturulmasıdır. İmaj oluşturma müzenin kurumsal hedefleri arasındadır (Uralman, 2012: 79-80). Müzeler için halkla ilişkiler çalışmaları günümüz iletişim ve teknoloji çağında hedef kitleye ulaşmada önem arz etmektedir. Bu yüzden müzeler halkla ilişkiler çalışmalarından ve dijital halkla ilişkiler çalışmalarından yararlanmaktadır. Müzeler yapmış oldukları ya da yapacak olacak sergileri, eğitim atölyelerini, konferansları, etkinlikleri vb. çalışmaları dijital halkla ilişkiler araçlarından yayınlayarak dijital ortamda hedef kitleye ulaşmaya çalışmaktadır. Günümüz

iletişim çağında müzelerin dijital halkla ilişkiler çalışmalarına ağırlık verildiği görülmektedir.

Kültürel kamu kurumları olarak müzeler, kamusal alanı hem tematik (topikal) hem de maddi olarak (iletişim teknolojileri ve sergileme ve katılım materyalleri) şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. Son yıllarda müzeler, ziyaretçilerin kamusal alana katılmaya davet edildiği daha etkileşimli çalışma şekillerine geçmiştir (Noy, 2017: 39). Müzelerin içlerinde yer alan kafeler, ziyaretçilerin sergiler kadar müze kafeleri için de gelmelerini sağlamaktadır. Müze dükkânları, ünlü sanat eserlerinin desenleri ile süslenmiş gündelik eşyaları satarken, tüketimin merkez yeri sayılabilecek alışveriş merkezleri de sanat sergilerine ev sahipliği yapmaktadır (Artan, 2014: 116). Sanat ve sanata ev sahipliği yapan müzeler günümüz postmodern çağında tüketim kültürünün bir parçası haline gelmişlerdir.

H1: Özel müzeler dijital dönüşüme uygun olarak dijital halkla ilişkiler araçlarını çeşitli ve etkin kullanmaktadır hipotezi ele alındığında;

Müzelerin kullanmış olduğu sosyal medya hesapları (Facebook, Twitter, Instagram, Youtube) araştırma kapsamında incelenmiştir. Seçilen beş özel müzenin sosyal medya kullanım durumlarına bakıldığında özel müzelerin sosyal medya hesaplarının %85’ini kullandığı ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda araştırma kapsamında belirlenen “Özel müzeler dijital dönüşüme uygun olarak dijital halkla ilişkiler araçlarını çeşitli ve etkin kullanmaktadır” hipotezi kabul edilmiştir.

H2: Özel müzeler dijital halkla ilişkiler araçlarını interaktif iletişim kurma amaçlı değil, basın ajansı / tanıtım veya kamuyu bilgilendirme modeline uygun olarak tek yönlü kullanmaktadır hipotezi incelendiğinde;

Araştırma kapsamında yer alan özel müzelerin sosyal medya hesaplarına yapılan yorumlar ele alındığında müzelerin sayfa takipçi sayısına oranla yorumların yetersiz kaldığı araştırma sonucunda tespit edilmiştir. Müzelerin paylaşımlarına bakıldığında ise takipçilerini bilgilendirme ve duyurulardan haberdar etme amacıyla yapıldığı görülmektedir. İncelenen gönderi yorumlarında ise müze yetkilisine soru yöneltilmiş ancak ziyaretçi geri dönüş alamamıştır. Araştırma kapsamında yer alan “Özel müzeler dijital halkla ilişkiler araçlarını

interaktif iletişim kurma amaçlı değil, basın ajansı / tanıtım veya kamuyu bilgilendirme modeline uygun olarak tek yönlü kullanmaktadır” hipotezi kabul edilmiştir.

H3: Özel müzeler farklı dijital halkla ilişkiler araçları için aynı iletiyi paylaşmaktadır. Farklı mecralar için farklı içerikler üretilmemektedir hipotezi ele alındığında;

Müzelerin sosyal medya hesap paylaşımları incelendiğinde aynı gönderiyi farklı sosyal medya hesaplarında paylaştığı ortaya çıkmıştır. Araştırma kapsamında yer alan “Özel müzeler farklı dijital halkla ilişkiler araçları için aynı iletiyi paylaşmaktadır. Farklı mecralar için farklı içerikler üretilmemektedir” hipotezi kabul edilmiştir.

H4: Özel müzelerin dijital ortamlarda paylaştıkları iletilerde “önemli günler” geniş yer tutmaktadır hipotezi ele alındığında;

Müzelerin içerik paylaşım türleri incelendiğinde Rahmi M. Koç Müzesi müze / sergi/ etkinlik ile ilgili bilgi, Sakıp Sabancı Müzesi duyurular, Türkiye İş Bankası Müzesi müze / sergi/ etkinlik ile ilgili bilgi, Pera Müzesi duyurular ve İstanbul Modern Sanat Müzesi duyurularla ilgili daha çok paylaşımda bulunduğu ortaya çıkmıştır. Araştırma kapsamında yer alan “Özel müzelerin dijital ortamlarda paylaştıkları iletilerde ‘önemli günler’ geniş yer tutmaktadır” hipotezi kabul edilmemiştir. Paylaşım türleri incelendiğine özel müzelerin daha çok duyuru şeklinde paylaşımda bulunduğu görülmüştür.

Yapılan araştırmanın sonucunda özel müzeler dijital halkla ilişkiler araçlarını çeşitli kullanmakta, paylaşımlarını kamuyu bilgilendirme amaçlı tek yönlü kullanmakta, paylaşımlarını interaktif iletişim amaçlı kullanmamakta, faklı mecralar için farklı içerikler kullanmamakta ve paylaşım türlerini daha çok duyuru şeklinde kullanmaktadır.

Özel müzeler arasında sadece bir müze mobil uygulama kullanmakta ve kurumsal web site araştırmasında ise müzelerin web site kullanımına önem verdiği görülmektedir. Müzeler dijital halkla ilişkiler araçlarını dijital dönüşüme uygun şekilde kullanmaya çalışmakta ancak bu konuda yetersiz kalmaktadır.

Günümüz pandemi (Covid 19 salgını) döneminde dijital iletişimin önemi daha da artmış bulunmakta ve bireyler/ kurumlar dijital ortamda iletişim

çalışmalarını geliştirmeye çalışmaktadır. Müzelerin de dijitalleşmeye önem vermesi ve bu yönde çalışmalarını gerçekleştirmesi gerekmektedir. Müzeler profesyonel halkla ilişkiler danışmanıyla çalışmalı ya da kendi müzesinde halkla ilişkiler birimini oluşturması gerekmektedir. Dijital ortamda da buna yönelik profesyonel adımlar izlemelidir.

Araştırma kapsamında müzelerin özel günlerle ilgili ve tek yönlü iletişim kullanarak bilgi vermek amaçlı paylaşımda bulunduğu görülmektedir. Bu durum müzelerin dijital ortamda yeterli iletişimi sağlayamadığını göstermektedir. Müzeler, paylaşımlarında tek yönlü iletişim yerine çift yönlü iletişim kullanıp ziyaretçilerden geri bildirim alıp çalışmalarını bu yönde düzenlemeye özen göstermelidir. Müzeler halkla ilişkiler araçlarını kullanırken hedef kitleye yönelik tutum sergileyip hedef kitleye hitap edecek şekilde paylaşımda bulunmalıdır. Örneğin müzelerin hedef kitleleri arasında bulunan bireysel ziyaretçiler, okul grupları, yetişkin gruplar ve bireysel aile ve çocuklara yönelik şekilde paylaşımlarını tüm hedef kitleyi kapsayacak şekilde gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Müzeler özel günle ilgili paylaşım, duyuru ve müze ile ilgili bilgi dışında kendi içeriklerini üretmelidir. Sosyal medya diline hâkim olup hashtag, link vb. gibi daha çok hedef kitleye ulaşacak bağlantılar kullanmalıdır. Müze web sitelerinde sosyal medya hesaplarının tamamı yer almalıdır. Ayrıca şehirlerin prestij yapıtları olan müzeler, turist ziyaretçilere yönelik yabancı dilde sosyal medya hesaplarına sahip olmalı ya da sosyal medya hesaplarında hem Türkçe hem de yabancı dilde paylaşımlarını oluşturmalıdır. Bu şekilde turist hedef kitleye ulaşılabilirlik artmaktadır. Müzeler, içeriğini dijital ortama yansıtıp web sitelerinde 360 derece görüntülere yer vermeli ve mobil uygulamalarını oluşturarak hedef kitlesiyle olan iletişimi güçlendirmelidir.

Müzeler ziyaretçilerden müze ile ilgili geri dönüş alabilmek için ziyaretçi defterleri kullanmaktadır. Bu uygulamayı dijital ortama taşıyarak web sitelerinde dijital ziyaretçi defteri bulundurmaları günümüz dijitalleşme çağında önem arz etmektedir. Ayrıca müzeler dijital ziyaretçi defteri dışında elektronik değerlendirme formları ve anketleri kullanmalıdır. Almış oldukları geri bildirim sonucunda çalışmalarını bu yönde gerçekleştirmelidir.

Müzeler web sitelerinde çevrim içi rezervasyon etkinliği sağlamalıdır. Müze ziyaretçilerinin yoğunluk gösterdiği günlerde ve özellikle grup ziyaretlerindeki yoğunluk, çevrim içi rezervasyon aracılığıyla bilet gişesindeki uzun sıraları önleyebilmektedir. Bu şekilde online ortamda ziyaretçi sayılarının takip edilmesi müze yetkilileri açısından da kolaylık sağlamaktadır.