• Sonuç bulunamadı

Müzeler oluşmaya başladığı dönem itibariyle içinde bulundurduğu eserleri saklamış, korumuş ve gelişen zamanla birlikte toplumun da bu eserlerden yararlanıp bilgilenmesini sağlamış ve sonuç olarak toplum yararına hizmet eden kurumlar olmuşlardır. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na göre müzenin tanımı;

kültürel değer taşıyan unsurlardan oluşan bir bütünü; türlü biçimlerde korumak, incelemek, değerlendirmek, halkın beğenisinin yükselmesi ve eğitimi için sergilemek amacıyla toplum yararına, sürekli yönetilen kurumdur

(https://pdb.ktb.gov.tr, 2019). T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müze tanımından anlaşılacağı üzere müzelerin toplum yararına yönelik sorumlulukları vardır.

Müzelerin işlevleri arasında toplama, koruma, sergileme ve araştırma müzelerin oluştuğu dönem itibariyle yapmaya çalıştıkları işlevlerdir. İletişim ve eğitim işlevleri ise çağdaş müzecilik anlayışıyla beraber önem kazanmıştır. Müzelerin işlevleri şu şekilde ele alınmaktadır:

Toplama İşlevi: Müzeler kalıcı sergilerini yerine getirebilmek için

koleksiyonlarını oluşturmaları gerekmektedir. Bu doğrultuda müzeler koleksiyon parçalarını toplayarak oluşumlarını gerçekleştirirler.

Koruma İşlevi: Müzeler koleksiyonlarını tamamladıktan sonra edindikleri

eserleri gelecek yüzyıllara aktarmak adına koruma işleviyle sorumludurlar. Bu doğrultuda bünyesinde yer alan eserleri; nem, sıcaklık, kirlilik, ışınımlar, biyolojik etmenler, eserlere temas eden malzemeler, doğal afetler ve insan faktörü nesnelerin fiziksel ve biyolojik açıdan bozulmasına neden olmaması için çalışmalar gerçekleştirmeleri gerekir. Müzelerin, eserleri özelliklerine göre koruma ve depolama çalışmaları yapmaları gerekmektedir. Aynı zamanda bozulan ya da zarar gören eserlerin bakım ve onarımlarını yapmaları müzelerin sorumluluğundadır (Irmak, 2013:8).

Sergileme İşlevi: Müzeler bünyelerinde bulunan eserleri belirli bir kurgu ve

ve geçici sergi olarak ikiye ayrılır (Çalışkan, 2016:27). Kalıcı sergiler müzelerin ana koleksiyonları içerisinde yer alan eserlerin daimî şekilde sergilenmesidir. Geçici sergiler ise müzelerin envanterinde yer alan eserlerin belirli bir süre kapsamında ziyaretçisiyle paylaşımıdır. Sergileme işlevi sonucunda müze ziyaretçisi eserle tanışıp bilgilenir.

Araştırma İşlevi: Müzelerin sahip oldukları eserler araştırma işleviyle

açıklanır. Nesnenin kaynağı, nesnenin kendisi araştırılır. Nesnenin ne olduğu bilgisi; ait olduğu dönemin tarihsel, sosyal, kültürel ve ekonomik durumunu yansıtan verilere de ulaşılmasını sağlar. Araştırma işlevi sonucu elde edilen bilgiler; müzenin koruma, belgeleme, sergileme gibi işlevlerinin de kaynağı konumuna gelir (Ayaokur, 2014:22). Araştırma işlevi müzebilimciler ya da müze uzmanları tarafından gerçekleştirilir.

İletişim İşlevi: Gelişen müzecilik anlayışıyla beraber müzeler nesne odaklı

olmaktan çıkıp toplum odaklı olmaya başlamıştır. Çağdaş müzecilik anlayışıyla beraber müzelerin iletişim işlevi önem kazanmıştır (Altunbaş ve Özdemir, 2012:10). Müzelerde yapılan sergiler, film çekimleri, sanat temsilleri vb. etkinlikler, müzeye duyulan ilgiyi artırmakta olup müzeler bu çalışmaları; sosyal medya hesapları, basın bültenleri, reklamlar, afişler vb. gibi uygulamalar aracılığıyla toplumla paylaşmaya başlamışlardır. Müzeler pazarlama, halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyetlerine iletişim işlevleri bünyesinde ağırlık vermiştir. Bu doğrultuda belirledikleri hedef kitleye yönelik iletişim çalışmalarını gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Müzeler belirli yaş gruplarına yönelik eğitim atölyeleri düzenleyerek, okul gruplarına yönelik rehberli tur hizmeti vererek çocuklarla iletişim kurup çocukların bilgilenmesini sağlamaktadırlar (Maccarıo, 2002, 277). Müzeler yapmış oldukları faaliyetler sonucunda iletişim çalışmalarını tüm yaş gruplarına göre gerçekleştirmeye çalışmaktadır.

III. MÜZELERDE HALKLA İLİŞKİLER

Halkla ilişkiler kuruluş ile onun karşısındaki hedef kitle arasında karşılıklı menfaate dayalı ve sağlıklı bir diyalog tesis etmesi, bunun sonucunda da kamuoyunun ilgili kesimlerinde kuruluş hakkında olumlu bir imaj ve destek yaratılmasıdır. Halkla ilişkiler özel ya da tüzel kişinin karşılıklı iş yaptığı gruplarla ilişki kurması, varsa ilişkilerini geliştirmesi için gösterilecek çabalardır (Asna, 2012: 17). Dijital halkla ilişkiler ise bir kuruluşun hizmetleri veya bu hizmetlerle ilgili güncelleştirmeler hakkında paydaşlarına bilgi vermeyi; çevrimiçi haber bültenleri yayınlamayı ve gazetecilik ağlarının gücünden faydalanarak internet üzerinden bilgi yaymayı içerir (Gifford, 2010: 63). Halkla ilişkiler birçok alanı etkilediği gibi müzeleri de etkilemiştir. Müzeler çağa ayak uydurmaya çalışıp kendini geliştirirken halkla ilişkiler çalışmalarından yararlanmaktadır. Müzeler için halkla ilişkiler çalışmaları günümüz iletişim ve teknoloji çağında hedef kitleye ulaşmada önem arz etmektedir. Bu yüzden müzeler halkla ilişkiler çalışmalarından ve dijital halkla ilişkiler çalışmalarından yararlanmaktadır.

Tezin III. bölümünde müzelerde halkla ilişkiler, halkla ilişkiler kavramı ve gelişimi, halkla ilişkiler uygulama alanları, halkla ilişkiler araçları, dijital halkla ilişkiler kavramı ve gelişimi, enformasyon toplumu kavramı, enformasyon toplumuna ilişkin görüşler, enformasyon ekonomisi kavramı, web 1.0’dan web 2.0’a geçiş sürecinde halkla ilişkilerin dönüşümü, dijital halkla ilişkiler kavramı, dijital halkla ilişkiler araçları, kurumsal web siteleri, kurumsal bloglar, sosyal medya yönetimi ve online içerik üretimi, online haber bültenleri, mobil uygulamalar, RSS, podcasting, halkla ilişkiler ve müze ilişkisi, Ronnenberger ve Rühl’ün halkla ilişkiler teorisi açısından postmodern müzeler, müzelerde kullanılan halkla ilişkiler araçları, geleneksel halkla ilişkiler araçları ve dijital halkla ilişkiler araçları konuları araştırılacaktır.