• Sonuç bulunamadı

Bitkisel üretimde ürün verimi ve kalitesi üzerine olumsuz etkileri bulunan etkenlerin belirlenmesi zirai mücadelenin temelini oluşturmaktadır. Zirai mücadelenin ilk adımı etkenin doğru bir şekilde teşhis edilmesidir. Zira bu sağlanamazsa, uygulanacak mücadele stratejileri başarıya ulaşamayacaktır. Bu durum, Konya ili fasulye ekiliş alanları açısından da büyük öneme sahiptir. Bu düşünceden hareketle Konya ili fasulye ekiliş alanlarındaki fitopatolojik sorunların ortaya konulması amacıyla 2006 yılı fasulye üretim sezonunda yapılan sürvey çalışmaları ve laboratuar çalışmaları neticesinde elde edilen bulgular aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir.

1. Sürvey çalışmaları neticesinde Konya iline bağlı 5 farklı ilçede gezilen 67 tarlanın tamamında fungal kaynaklı kök çürüklüğü ve solgunluk hastalığı belirtileri gözlenmiştir. Bununla birlikte, her tarladaki bitkilerin hastalığa yakalanma oranlarının farklı olduğu belirlenmiştir (Şekil 4.1; Şekil 4.2; Şekil 4.3).

2. Sürvey çalışmaları kapsamında gezilen 67 tarladan 24 tanesinde bakteriyel kaynaklı hastalıkların belirtileri gözlenmiştir. Bu hastalıkların tarlalara göre yakalanma oranları % 2 ile % 90 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Özellikle Altınekin ve Çumra ilçelerinde gezilen bazı tarlalarda, bu hastalıkların yıkıcı düzeylerde olduğu görülmüştür (Şekil 4.4).

3. Konya ili fasulye ekiliş alanlarında görülen viral kaynaklı hastalıkların, yapılan sürvey çalışmaları sonucu üründe ekonomik düzeyde bir kayba neden olacak yoğunlukta olmadığı görülmüştür.

4. Abiyotik hastalıklardan bitki besin maddesi eksikliği (Şekil 4.6) ve tohumluğun zarar görmesi sonucu ortaya çıkan kelkafalar hastalığı belirtileri (Şekil 4.7) görülmüştür. Merkez ilçelerinden Meram ilçesine bağlı olan Çarıklı kasabası ve Boruktolu köyü civarındaki fasulye tarlalarında yoğun olarak demir eksikliğine bağlı

kloroz belirtileri görülmüştür. Bununla birlikte fide döneminde gezilen tarlaların bir çoğunda kelkafalar hastalığı belirtisi gösteren bitkilere rastlanmıştır.

5. Özellikle fide döneminde gezilen ve çiftçilerle yapılan görüşmeler sonucunda pnömatik mibzerle ekimin yapıldığı anlaşılan bazı tarlalarda, kullanılan mibzerin kalibrasyonunun düzgün olmaması sebebiyle sıra üzerinde yer yer boşluklar olduğu gözlenmiştir.

6. Çalışma kapsamında gerçekleştirilen sürvey çalışmalarında hastalık belirtileri gösteren bitki örneklerinden in vitro koşullarda bazı fungal mikroorganizmaların varlığı tespit edilmiştir. Bunlardan en sık görüleni Fusarium cinsine bağlı fungus türleridir. Bu fungus türleri toplam izolatların % 57.02’sini oluşturmuştur. Bu türleri Macrophomina phaseolina (% 15.38), Rhizoctonia solani (% 14.93) ve Alternaria spp. (% 4.98) takip etmektedir (Çizelge 4.5). Yapılan patojenisite testleri sonucu Fusarium izolatlarından iki tanesinin patojen olduğu tespit edilmiştir. Fusarium türlerinin dışında, seçilen M. phaseolina ve R. solani izolatlarının fasulyede sırasıyla % 40.91 ve % 77.78 oranlarında patojen oldukları ortaya konulmuştur (Çizelge 4.6).

7. Konya ili fasulye ekiliş alanlarında yapılan sürvey çalışmaları sonucunda tespit edilen diğer fungus türleri Alternaria sp., Pythium sp., Ulocladium sp., Chaetomium sp., Gliocladium sp., Sclerotinia sclerotiorum, Penicillium sp. ve Curvularia sp.’dir (Çizelge 4.1; Çizelge 4.2; Çizelge 4.3).

Elde edilen bu bulgular ışığında, Konya ili fasulye ekiliş alanlarında görülen fitopatolojik sorunların en aza indirgenmesi veya ortadan kaldırılması ve bölgede daha verimli ve kaliteli fasulye üretiminin yapılabilmesi için aşağıda sıralanan öneriler dikkate alınmalıdır.

1. Öncelikle fasulye üretiminde hastalıktan ari, sertifikalı tohumluk kullanılmalıdır. Her yıl sertifikalı tohumluk kullanma imkanı yoksa en azından 2-3 yılda bir tohumluk değiştirilmelidir. Bir önceki yılın ürünü tohumluk olarak

kullanılacaksa, tohumluk hastalıkla bulaşık olmayan tarlalardan alınmalı ve buruşmuş, esmerleşmiş ve şekli bozuk daneler kesinlikle tohumluk olarak kullanılmamalıdır.

2. Tohum ekiminden önce toprak iyi bir şekilde işlenmelidir. Bunun için sonbaharda, bir önceki bitkinin anızı toprağın 10-15 cm derinlikte işlenmesiyle toprağa karıştırılır. Derin sürümden kaçınılmalıdır, ilkbaharda ise toprak tavında iken 1 veya 2 sürüm yapılarak ve bundan sonra tırmık ya da diskaro geçirilerek tarla ekime hazırlanmalıdır.

3. Özellikle sürveyin gerçekleştirildiği tarlalarda ağırlıklı olarak görülen kök çürüklüğü hastalıklarının mücadelesinde toprağın sıkıştırılmamasının büyük önemi vardır. Toprak sıkıştırılmasının önlenmesi için; toprak ıslak iken işlenmemeli, mümkün olduğunca traktör tarlaya sokulmamalı, toprak derinden işlenecekse kaz ayağı kültivatör kullanılmalı ve ekimden hemen önce toprak tırmık veya ızgara ile yüzeysel olarak işlenmelidir.

4. Diğer tüm bitkisel ürünlerin üretiminde olduğu gibi fasulye üretiminde de kültürel işlemlerin büyük bir önemi vardır. Bitkinin sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesi için bütün koşullar sağlandığı taktirde muhtemelen fitopatolojik sorunların ortaya çıkma şansı en aza inecektir. Bu amaçla, ekim, gübreleme ve sulama gibi bakım işlemleri usulüne uygun olarak gerçekleştirilmelidir.

5. Ekim derinliğinin, çıkış ve özellikle de kök çürüklüğü hastalığının oluşumu üzerinde etkisi vardır. Tohum büyüklüğüne bağlı olmakla birlikte genellikle 3-4 cm derinliğe ekilmesi uygundur. Bu sebeple, özellikle mibzerle yapılan ekimlerde, kullanılan mibzerin kalibrasyonunun düzgün olması sağlanmalıdır.

6. Fasulyede görülen özellikle toprak kökenli hastalıklar için münavebe yapılmalıdır. Bu amaçla hastalık görülen tarlada en az 2 yıl baklagiller dışındaki bitkiler yetiştirilmelidir.

7. Kök çürüklüğü hastalıklarına karşı thiram (%80) etkili maddeli fungisidlerle tohum ilaçlaması yapılmalıdır. Ayrıca, bakteriyel kökenli yaprak hastalıkları için; hazır bakırlı preparatlardan birisi, hastalık görülmeden koruyucu olarak bitkiler 2-3 yapraklı iken uygulanmaya başlanarak haftada bir olmak üzere 2-3 uygulama yapılır.

8. Fasulye bölgemizde Mayıs ayı başından itibaren ekilmeye başlanmaktadır. Erken ekim yapılması, yine özellikle kök çürüklüğü hastalıklarının çıkışını teşvik edeceğinden tavsiye edilmemektedir.

9. Bölgemizde fasulye tarımında yaygın olarak kullanılan yağmurlama sulama sistemi, özellikle bakteriyel ve fungal kaynaklı yaprak hastalıklarının gelişimini teşvik ettiğinden önerilmemektedir.

10. Fasulye tarımında mümkün olduğunca hastalıklara tolerant çeşitlerin kullanılmasına özen gösterilmelidir.

11. Fasulye üretimi yapılacak tarla toprağından usulüne uygun olarak örnek alınarak strüktür, tekstür, tuzluluk ve bitki besin maddesi içerikleri yönünden analizleri yaptırılarak çıkan sonuçlara göre uygun bir gübreleme programı düzenlenmelidir. Özellikle çimlenme sonrası azotlu gübrelerle yapılan gübrelemelerin bitkileri hastalıklara hassas hale getirdiği unutulmamalıdır.

Benzer Belgeler