• Sonuç bulunamadı

1.2. AMERİKAN DIŞ POLİTİKASI YAPIM SÜRECİNDE ETKİLİ OLAN

1.2.4. Siyasi Partiler

ABD, çok partili siyasi hayatın geliştiği ilk ülkelerden biridir. ABD’de ilk siyasi parti Alex Hamilton öncülüğünde kurulan Federalist Parti olmuştur. Federal güç kullanmayı ve toplumdaki seçkin zümreyi çok fazla ön plana çıkarması nedeniyle bir süre sonra karşısına Demokratlar ve Cumhuriyetçiler gibi iki güçlü grup çıkmıştır. İlk siyasi kutuplaşma bu dönemde yaşanmıştır. Günümüzde hegemonik şekilde sadece iki siyasi partinin kalmasının sebebi, “çizgiyi ilk geçen” olarak tabir edilen seçim yöntemidir. En çok oyu alan seçimi kazanır ve galibiyet için bir oran hesabı yapılmaz. Bu yöntem yıllar içinde toplumu iki kutuplu bir yapıya teşvik etmiştir. (Ural, 2008)

Yüz yıldan uzun süredir, başkanlık seçimlerinde oyların en az %90’ını iki parti almıştır. Eyaletler düzeyinde ise durum değişiktir. Cumhuriyetçi Parti ile Demokrat Parti sisteme hâkim ana unsurlar olup, iktidar için mücadele etmektedirler. Siyasi güç bu iki parti arasında el değiştirmektedir. Kimi dönemlerde kısa bir süreliğine de olsa oyların bir bölümünü alan üçüncü partiler ortaya çıkabilmektedir. Ancak bunlar uzun soluklu olarak siyasal varlıklarını sürdüremezler. (Duverger, 1993:278)

23

Thomas Jefferson ve George Washington Demokratik-Cumhuriyetçi Parti’yi kurmuştur. 1801 seçimlerini Demokratik-Cumhuriyetçi Parti kazanınca, Thomas Jefferson bu partiden seçilen ilk ABD başkanı olmuştur. Böylece Amerikan siyasi tarihinde ikili siyasi parti sistemi ortaya çıkmıştır. 1828 yılında kurulan Whig Partisi ise Demokratik-Cumhuriyetçi Parti’ye tepki olarak kurulmuştur. Kölelik konusunda net bir tavır almaktan kaçınan her iki parti Özgür Toprak Partisi’nin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Demokratlar arasındaki kamplaşmadan yararlanan Abraham Lincoln Cumhuriyetçi Parti’yi kurarak ABD başkanı olmuştur. (Yavuz, 2014:334-335)

Cumhuriyetçiler muhafazakâr bir dünya görüşüne sahipken, Demokratlar liberalizm yanlısıdırlar. Şunu söylememiz gerekir ki; her topluluk olduğu gibi bu iki siyasi partide de radikal gruplar olmakla beraber liberal düşüncelere sahip kesim ağır basmaktadır. Genel olarak Demokratlar, sosyal devlet özelliğinin işletilmesini ve bu alanlarda devletin daha aktif olmasından yana tavır alırlar. Cumhuriyetçiler ise devlet müdahalesine karşı çıkmaktadır. Sistemdeki noksanlıkların devlet müdahalesiyle değil, özel teşebbüsler ile giderilmesini savunurlar. İki partinin federalizmden anladıkları farklıdır. Cumhuriyetçiler federal hükümetin yetkilerinin arttırılmasını savunurken, Demokratlar buna karşı çıkmaktadır. (Önem, 2009:21)

Her şeye rağmen Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında ideolojik yönelim açısından büyük farklılıklar yoktur. Bu nedenle seçmenler sandığa giderken ideolojik görüşlerini ikinci hatta üçüncü planda tutarlar. İdeolojiden çok adayın profili önemlidir. Bu yönüyle kadro partileri görünümündedirler. Yürütülen seçim kampanyalarının tamamen adaya bağlı olması bu olguyu kanıtlamaktadır. Aday olan isimler ekonomik açıdan varlıklı, toplum tarafından saygınlık kazanmış ve isim yapmış kişilerdir. (Keefe, 1990:267)

Partilerin en aktif oldukları dönemler seçim dönemleridir. Seçimlerin olmadığı dönemlerde, parti etkinliği yok denecek kadar azdır. Örgütsel bağları zayıf ancak örgütlenme yapısı güçlü, parti içi disiplinden uzak, seçim için bir araya gelen profesyonel partiler olarak değerlendirilmektedir. Seçimlerde aday odaklı bir kampanyanın yürütülmesine karşın, iktidarın kazanılması için güçlü bir teşkilat yapısı son derece önemlidir. (Duverger, 1993:281) Partilerde seçim çalışmalarını yürütenler, sıradan üyeler değillerdir. Belirli bir ücret karşılığında çalışan alanında uzmanlaşmış profesyonellerdir.

24

Bu kişiler uzmanlaştıkları alanda seçim dönemlerinde parti içerisinde bulunan birçok seçim ajanının hareketlerini yönlendirebilirler. Rakip adayın/adayların yıpratılması, haklarında yalan haberler yapılarak karalanması ya da gerçek dışı anket düzenlenme gibi konularda son derece ehil kadrolardır. (Berkes, 1946:112)

Şekil 1: Amerikan Siyasal Parti Örgütlenmesi Kaynak: Lees, 1982:81

Kategorize ederek parti yapılarını incelemek gerekirse, birinci kategoride yönetici grup yer alır. Yöneticiler partiyi temsil eden ve genel olarak seçimlerde aday olan kişilerdendir. Parti içi hiyerarşide en üstte yer almaktadırlar. İkinci kategoride, tüm

25

zamanlarını ve enerjilerini parti için harcayan, aktif ve etkin üyeler yer alır. Bu üyeler ile yöneticiler arasındaki en büyük fark, karar verici organlarda yer alıp almamalarıdır. Üçüncü kategoride ise örgüt içi seçimlerde oy kullanan parti üyeleri vardır. Bu kişiler parti destekçileridir. Dördüncü ve son kategoride ise sandığa giderek partiye oy veren seçmenler vardır. Bu örgütlenmedeki tüm kişiler birbiriyle iç içe geçmiştir ve parti örgütlenmeleri kompakt hale gelmiştir. (Usta, 2010)

Parti örgütlenmelerini 6lı dikey bir piramit olarak değerlendirmek mümkündür. Her kademedeki komitenin farklı yetki ve sorumlulukları vardır. Üste doğru çıkıldıkça yetki ve sorumlulukların derecesi artar. Yerel düzeyde, mahalle, bucak ve kent komiteleri bulunur. Ulusal düzeyde bölge komitesi, federe devlet merkez komitesi ve ulusal komite vardır. En alt basamakta yer alan mahalle komiteleri bir araya gelerek bucak komitelerini oluştururken, birkaç kent komitesinin bir araya gelmesiyle bölge komiteleri oluşturulur. Bölge komiteleri aracılığıyla federe devlet merkez komitesi ortaya çıkarken ve nihayetinde en yetkili komite olan ulusal komite meydana gelir. Oluşturulan parti içi kurallar ile her basamaktaki komite, bir üst basamağın üyelerini seçmektedir. Tüm bu komitelere ve parti yapılanmasına ek olarak; kadın kolları, gençlik kolları ve dışarıdan partiye destek veren kulüp, dernek gibi yapılanmaların olduğunu ifade etmek gerekir. (Önem, 2009:22)

Seçim propagandasının yürütülmesinden başkan adayının tanıtımına kadar birçok faaliyet ulusal komite tarafından icra edilir. Başkanlık yarışının kazanılmasında başkan adayının performansı kadar ulusal komitenin etkinlik derecesi önemlidir. Başkan adayı seçimi kazanmak için büyük mitingler yaparken esas olarak seçmenle dirsek temasında olan ulusal komite ve alt basamağında yer alan üyelerin gösterecekleri performans önemlidir. Yapılacak olan toplantı ve tanıtımların planlamasını sağlayarak başkanın en büyük yardımcıları konumundadırlar. Seçimlerin sona ermesiyle birlikte tüm bu parti faaliyetleri sona erer ve bir sonraki seçim sürecine kadar parti bir anlamda pasif hale gelir. ABD’de partiler ideolojik grup veya sınıf toplulukları olarak görülmemelidir. Daha çok farklı fikirlere ve çeşitli sosyal pozisyonlara sahip olan kişilerin bir araya geldiği yapılanmalardır. Parti örgütlenmeleri esas olarak seçim makineleri olarak görev yapan, oy toplamakta ve yönetim mevkilerini ele geçirmekte uzman kişilerden kurulan takımlardır. (Önem, 2009:22)

26

Toplumun her kesimi her iki partiye de oy verebilmektedir. Burada esas belirleyici nokta başkan adayının kendisidir. Oy verme alışkanlıklarında bir geçişkenlik olduğu söylenebilir. Tabi ki daha önce edinilmiş oy verme alışkanlıkları mevcuttur ancak, seçmen tabanında işçiler X Partisine, çiftçiler Y Partisine oy kullanır gibi bir genelleme yapmanın mümkün olmadığı açıktır. Ayrıca kendilerini herhangi bir parti yanlısı olarak gören kişiler dahi bir sonraki seçimde kolaylıklı karşı parti adayına oy verebilmektedir. (Duverger, 1974:58-59)

Parti yapılarındaki disiplinsiz örgütlenme şeklinin yasama-yürütme ilişkileri açısından olumlu bir sonucu vardır. Başkanın mensubu olduğu partinin Kongre’de çoğunluğu sağlayamaması durumunda ortaya çıkabilecek olan siyasal tıkanıklık yasama üyelerinin parti aidiyetinin zayıflığı nedeniyle düşük bir ihtimal olarak kalmaktadır. Partilerin ideolojik açıdan birbirlerinden çok uzak olmamaları, başkanın kolaylıkla karşı partiden olan kişileri de çalışma ekibine alabilmesine imkân vermektedir. Bu sayede, sistemde oluşabilecek olası krizler henüz ortaya çıkmadan engellenmektedir. (Keefe, 1990:271) Kongre üyelerini bağımsız davranmaya iten tek neden partilerin örgütlenme şekli değildir. Seçim kampanyalarında partiden herhangi bir yardım almayan aday, seçim bölgelerinde oy aldığı toplumun sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan tatminine daha çok önem vermektedir. Kongre üyeleri böylelikle parti görüşlerinin aksine olan durumlar olsa dahi oy aldığı bölge halkının tercihlerine paralel şekilde davranabilmektedir. (Durgun, 2005:142)

Seçim kampanyalarının merkezinde para vardır. Normal şartlarda iktisadi hayat içerisinde aktif olan çok uluslu şirketler ve onların sermayedarları zaman içerisinde - özellikle 1920li yıllardan itibaren - siyasi partiler içerisinde etkinliklerini artırmışlardır. Küreselleşmiş dünya ekonomisinin merkezinde yer alan Amerika Birleşik Devletleri’nde parti içi siyasete yön veren neredeyse yegâne şeyin para olması küresel dünya ile uyumludur.

Nüfusun kümelendiği kent merkezlerinde Demokrat Parti daha fazla oy alırken, kırsal kesime ve şehrin dışında kalan daha çok banliyö diye tabir edilen kesimlerde ise Cumhuriyetçi Parti oylarının önde olduğu gözlemlenmektedir. Her iki parti hedef olarak belirledikleri bir zümreye hitap etmektense seçim propagandalarını daha kapsayıcı şekilde hazırlamaya meyillidirler. Zira hedef kitlenin büyüklüğü daha çok oy alabilme

27

imkânı vermektedir. Her şeye rağmen, Hristiyan muhafazakâr cumhuriyetçiler ile liberal demokratlar arasında kesin çizgilerle ayrılmış bir kutuplaşmanın olmadığı söylenebilmektedir. (Lefebvre, 2005:78)