• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI

1.5. TARİH, TABAKAT ve TERACİM KİTAPLARINDA HAKKINDA

1.6.11. Siyaset

1. el-Medinetü’l-Fâzıla

2. Makâle fî Siyaseti’l Ameliyye 3. Tuhfetü’l-‘Amil

4. Makâle fî Tedbiri’l Harb

125 İbn-i Ebî Usaybia, ‘Uyûnü’l-enbâ’, s. 694-695; Karabulut, ‘’Abdullatif Bağdadî’nin Eserleri’’, s.101-102.

48

Savaşın ilke ve kuralları ile alakalı bir çalışmadır. H. 623 yılında dönemin bazı hükümdarlarına ithaf edilmiştir.

5. el-Umde fî Usuli’s-Siyase

Siyaset ile alakalı usul ve kaideler barındırmaktadır.126

Tabakat ve Teracim kitaplarında Bağdadî’nin kaleme aldığı eserlerin uzun bir listesi yer alırken, eserlerin içeriğine dair neredeyse hiçbir bilgi yoktur. Bu listelerden anlaşıldığı üzere Bağdadî, birçok ilim dalında eser yazmış, yer yer yazılan eserlere şerhler düşmüş ve kimi zaman da yazılan eserleri muhtasar hale getirmiştir.

Bu eserlerin tümü göz önünde bulundurulduğunda, Bağdadî’nin hem dinî ilimlerde hem de aklî ilimlerde eserler telif ettiği görülmektedir. Yaklaşık 160 veya 170’e yakın eser içerisinde günümüze ulaşan eserlerin sayısı birkaç taneyi geçmemektedir. Burada isimleri zikredilen eserlerinin birçoğunun doğal afetler, yapılan savaşlar, Moğol ve Haçlıların İslam dünyasını istila etmesi gibi nedenlerden ötürü günümüze ulaşmadığı veya dünyanın farklı kütüphanelerinde olsalar bile şu ana kadar bu eserlere rastlanmadığı söylenilebilir.

126İbn-i Ebî Usaybia, ‘Uyûnü’l-enbâ’, s. 694-695; Karabulut, ‘’Abdullatif Bağdadî’nin Eserleri’’, s. 103.

49

İKİNCİ BÖLÜM

El- İFÂDE ve’l İ‘TİBÂR ADLI ESERDE MISIR’IN COĞRAFÎ-

SOSYAL VE KÜLTÜREL YAPISI

Çalışmamızın omurgasını teşkil eden bu bölümde eserin genel özelliklerinden bahsedilerek eserin tanıtımı yapılacak, eserde o dönemdeki Mısır’ın coğrafî yapısı, iklim özellikleri ve insanlar üzerindeki etkisi anlatılacak, daha sonra Mısır’da yetişen bitkilerden ve Nil nehrinde yaşayan hayvanlardan söz edilecektir.

Aynı şekilde bu bölümde Mısır’da bulunan arkeolojik eserlerden, o dönemdeki Mısır halkının yemek kültüründen, inşa ettikleri yapılardan, Nil nehrinden ve son olarak 597/1201-598/1202 yıllarında meydana gelen kıtlık, açlık, veba, depremler ve birtakım trajik hadiselerden bahsedilecektir.

2.1. ESERİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Bağdadî, daha önce Mısır’la alakalı on üç bölümden müteşekkil Ahbar-u Mısr adlı günümüze ulaşmayan bir eser kaleme almış daha sonra H. 600/1204 senesinde bu eseri özetleyerek el-İfâde ve’l-İ‘tibâr ismiyle Halife Nâsır Lidînillâh’a (1180/1225) armağan etmiştir. Eser iki bölüm olarak tertip edilmiş olup birinci bölüm altı, ikinci bölüm de üç fasıl barındırmaktadır.127

Birinci bölümün birinci faslında Mısır’ın coğrafî konumu, topoğrafik yapısı ve iklimi, Nil Nehri’nin yükseliş ve inişe geçtiği dönemler ve bunun neticesinde meydana gelen hastalıklar ve sebepleri gibi konular ele alınmıştır.

127 Ignaty Krachovski, Tarihü’l-edebi’l-coğrafiyyi’l-Arabi, c. 1, s. 345; Mahmut Kaya, ‘’el-İfâde ve’l-İ’tibâr’’ DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2000, c. 21, s. 504.

50

İkinci fasılda bitkilerden ve bu bitkilerin ilaç yapımında kullanımlarından söz eder.

Üçüncü fasılda Mısır’da yaşayan hayvan türlerinden bahsedilmektedir.

Dördüncü fasılda Mısır’ın arkeolojik eserlerine ve birtakım müşahedelere ayrılmıştır.

Beşinci fasılda Mısır’ın mimarisinden söz edilmektedir. Altıncı fasılda ise Mısır’ın yemek kültüründen bahsedilmiştir.

Eserin ikinci bölümünün birinci faslında Nil Nehri’nin tafsilatlı anlatımı yapılmıştır.

İkinci fasılda Nil sularının çekilmesiyle 597/1200-1201 yılında meydana gelen kuraklığın sonucunda yaşanan kıtlık ele alınmıştır.

Üçüncü fasılda ise iktisadî kriz ve açlık neticesinde toplumda yaşanan trajik hadiseler işlenmektedir. Yine bu bölümde depremlerden ve depremlerin yol açtığı tahribatlardan bahsedilmektedir.128

Bağdadî’nin el-İfâde ve’l-İ‘tibâr adlı eseri, hacim olarak küçük olmasına rağmen muhteva açısından zenginlik arz eder. Bu eser, müsteşrikler tarafından oldukça önemli görülmüş ve üzerine incelemeler yapılıp birçok dile çevrilmiştir. İngiliz şarkiyatçılığının kurucusu kabul edilen Edward Pococke, Halep’te beş yıl ikamet ettikten sonra dönüşünde (1636) kendisiyle beraber müellifin kendi el yazması eserini de getirir ve Oxford’daki Bodleian Library’ye verir ve bu eseri Latinceye tercüme eder. Bu tercüme Arapça metniyle beraber Thomas Hyd tarafından yayımlanır (Oxford, 1702). Daha sonra 1782’de Joseph White, bu metni istinsah edip neşreder. Eser daha sonra Samuel Friedrich Günther Wahl tarafından Almancaya çevrilmiştir (Halle, 1790).129

128 Kaya, ‘’el-İfâde ve’l-İ’tibâr’’, s. 504-505.

129 Ignaty Krachovski, Tarihü’l-edebi’l-coğrafiyyi’l-Arabi, c. 1, s. 346; Yusuf İlyas Serkis,

Mu‘cemü’l- matbû‘âti’l ‘Arabiyye ve’l Mu‘arrebe, Mektebetü’s-Sekafe, Kahire trs., c. 2, s.

51

Ardından Büyük Pococke’nin torunu olan Pococke, eseri bir kez daha Latince’ye çevirmeye başlar, fakat ölümünden ötürü bu çaba yarım kalır. Bu yarım kalan çalışmayı White tamamlayıp Arapça metniyle beraber neşreder (Oxford, 1800). Çeviriler arasında en başarılı çeviri olarak Antoine Isaac Silvestre de Sacy’in çevirisi görülür. O, el-İfâde ve’l-İ‘tibâr adlı eseri Arapça metniyle beraber dipnotlarla zenginleştirerek ‘’Relation de I’Egypte par ‘Abd al-Latif’’ ismiyle neşreder (Paris, 1810). Eser daha sonra ticari amaçlar güdülerek birkaç kez neşredilmiştir. Bûl Galyoncî’nin neşri de (Kahire, 1958) daha önce yapılan yayınların tekrarı niteliğinde olmuştur. Eser, Kamal Hafuth Zand ile John A. Videan ve Ivy E. Videan tarafından Arapça metniyle beraber İngilizce’ye çevrilmiştir (Londra, 1965).130 Eserin Ahmed Gassan Sebânû tarafından tahkikli neşri gerçeklese de (Dımaşk, 1983) ufak tefek dipnot eklemeler dışında daha önce yapılan yayımlardan farklılık arz etmemiştir. Eser üzerine ilk ciddi neşri gerçekleştirenin Ali Muhsin İsa Mâlullah olduğu kabul edilir.131

Eserin içeriği hakkında bilgi verilmiş olup sahip olduğu önem zikredildikten sonra şimdi de eserde yer alan o dönemdeki Mısır’ın coğrafik yapısı, iklim özellikleri, Nil nehri, Mısır’da yetişen bitkiler ve yaşayan hayvanlar, arkeolojik eserler ve mimarîden söz edilecektir. Konuya giriş yapmadan önce şunu söylemek gerekir ki Bağdadî, bu eserinde Mısır lafzını kullanırken Sa’id bölgesini ve Nil deltasını, Kahire lafzını kullanırken de bilinen başkenti kastetmektedir.

2.2. MISIR’IN COĞRAFÎ YAPISI, İKLİM ÖZELLİKLERİ VE