• Sonuç bulunamadı

2. SİYASET VE İLETİŞİM KAVRAMLARI

2.5. Siyasal İletişimde Aktörler

İçinde bulunduğumuz yüz yıl ile birlikte toplumsal yapı değişmeye başlamış Blumler ve Kavanagh (1999)‟a göre bu yapı ile birlikte kitle iletişim araçları siyasal iletişimi farklı evrelere doğru götürmüştür. Siyasal ve ekonomik olarak küreselleşen dünyanın (Ritzer, 2011 :186) siyasal dinamikleri yeni tartışmalar gündeme getirmekte, bu da siyasal iletişimin sürekli gelişen ve değişen bir yapıya sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Yeni küresel siyaset sahnesi pek çok oyuncunun sahne aldığı (Thomas, 2007 :84-102 akt: Ritzer, 2011:186) çok daha karmaşık siyasal süreçlere ve dolayısıyla yeni siyasal iletişim stratejilerine, yöntemlerine, mesajlarına, araçlarına ve tekniklerine zemin hazırlamaktadır (Damlapınar & Balcı, 2014).

Özsoy (2009: 22 ) siyasal iletişimi, “Farklı aktörler tarafından dile getirilen ve medya tarafından aktarılan siyasal söylemlerin üretimi ve değişimine ilişkin akla gelebilecek her şey olarak nitelemek mümkündür.” İfadeleriyle tanımlamaktadır.

Aziz (2007)‟e göre siyasal iletişim, iletişim modellerinin içinde barındırdığı öğeleri içinde barındırmaktadır. Bu öğeler alıcı, verici, mesaj, kanal ve geri besleme öğeleridir. Bu noktada iletişimin başlangıcındaki verici yani kaynak görevini gören, siyasal iletişim öğesi siyasal iletişim aktörleridir. Bu bağlamda siyasal iletişim aktörleri bağlı olukları yapı doğrultusundaki rollerine uygun şekilde mesajlarını biçimlendirmeli ve hedef kitlelerine aktarmalıdırlar.

Bu tanımlardan yola çıkarak; siyasi aktörleri, siyasal platformda meşruiyet kazanmaya çalışan kişi, kurum ve kuruluşlar olarak tanımlamak mümkündür. Buradan hareketle siyasal iletişim aktörleri olarak siyasi partiler, kamu yararına çalışan kurumlar, sivil toplum kuruluşları, baskı grupları, medya kuruluşları, merkezi ve yerel yönetimler ile vatandaşlar sıralanabilir (Özsoy, 2009).

15

2.5.1. Siyasi Partiler

Siyasi partilerin içerisinde konumlanmış kişiler görevleri her ne olursa olsun aslında siyasal iletişimin tam merkezinde olan siyasi aktörlerdir. Siyasi partilerin içindeki kişiler o siyasi partinin paradigması doğrultusunda rollerini oynayarak toplumu etkilemek adına örgütlü bir biçimde hareket etmektedirler. Doğal olarak siyasi partilerin içindeki kişilerin parti adına yaptıkları tüm eylemler o siyasi partinin menfaati göz önünde tutularak gerçekleştirilir.

2.5.2. Kamu Yararına Çalışan Kurumlar

Kamu yararına çalışan kurumlar ile sivil toplum kuruluşları birbirleri ile sıkça karıştırılan iki faklı yapıdır. Kamu yararına çalışan kurumlar ilgili bakanlıkların ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine, İçişleri Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilir. Böylelikle siyasi mekanizma ile temas halindedirler. Siyasi mekanizmanın tespiti sonucunda varlığını sağlayan bir olgunun siyaset dışı davranış göstermesi mümkün değildir. Bu bağlamda bu kurumların içindeki kişiler de birer siyasi aktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.5.3. Sivil Toplum Örgütleri

Demokrasinin var olduğu tüm sistemlerde kendini gösteren kuruluşlardır. Toplumsal olarak siyasi fikirlerin ortaya konmasında etken rol oynarlar. Her hangi bir şekilde devlet desteğine tabi olmadıkları için siyasi bağlamda diğer kuruluşlara göre daha aktiftirler. Çeşitli olaylar karşısında siyasal iktidarlara toplumsal sesi iletmek en büyük fonksiyonları olarak belirtilebilir. Bundan dolayı siyasal iletişim içerisinde yer alan önemli siyasi aktörlerdir.

16

2.5.4. Baskı Gurupları

Baskı gruplarını; her hangi bir yasal ve hukuki dayanakları olmaksızın ortak çıkarları için birliktelik kurmuş yapılanmalar olarak tanımlamak mümkündür. Maddi manevi ortak amaçlarına ulaşabilmek için seslerini duyurmak ve istediklerini yaptırmak adına siyasal iletişim çabaları gösterirler. Bu durum onların siyasi aktör olarak tanımlanmasındaki en temel nedendir. Baskı grupları belirli bir ideoloji, inanç, ekonomi, sınıf v.b. öğelere dayalı olarak varlıklarını sürdürürler.

2.5.5. Medya Kuruluşları

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte 21. yüzyılın en önemli özelliklerinden biri de “iletişim çağı” olarak adlandırılmasıdır (Özsoy, 2009). Siyasal iletişim kavramının adından yola çıkarsak, iletişimin olduğu bir platformda medyanın ne kadar önemli olduğunu çıkarabiliriz. Özsoy (2009 :22 )‟un siyasal iletişim ile ilgili , “Farklı aktörler tarafından dile getirilen ve medya tarafından aktarılan siyasal söylemlerin üretimi ve değişimine ilişkin akla gelebilecek her şey olarak nitelemek mümkündür.” tanımından yola çıkarsak medyanın siyasal iletişim sürecinde bir köprü görevi gördüğü kanaatine varabiliriz. Ancak bu noktada

Demir, (2007)‟e göre medyanın görevi sadece düşünceleri iletmekle sınırlanamaz. Medyanın başlıca görevlerinden biri, gereken zamanda, ayrıntıları ile gerçekleri kamu yararını göz önünde bulundurarak topluma iletmektir. Böylelikle medya, toplum ve siyasi mekanizma arasında objektif bir hal alabilir. Eğer bu noktada kamu yararı göz önünde bulundurulmaz, etik ilkeler göz ardı edilirse, her medya aracı yalnızca bağlı olduğu gücün sesini ileten, kısır ve yönlendirici bir mekanizma haline gelir.

17

2.5.6. Merkezi ve Yerel Yönetimler

Merkezi yönetimlerin içinde yer alan siyasi aktörler, cumhurbaşkanı, başbakan, eğer bir koalisyon var ise iktidarı mekanizmalarının liderleri, yok ise muhalefet partisi lideri olarak tanımlanabilir. Merkezi yönetimin içerisinde yer alan siyasi aktörler ülkenin en üst düzeyinde söz sahibi olan kişilerdir. Bu durum coğrafyadan coğrafyaya farklılık gösterebilir. Örneğin başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerde genel yönetimin içerisinde yer alan siyasi aktörlerin arasında başkan da vardır.

Yerel yönetimlerde ise en etkin role sahip siyasi aktörler, belediye başkanları, belediye encümen üyeleri, il genel meclis üyeleri ve muhtarlardır. Seçen ve seçilen ilişkisinin olduğu tüm platformların mensupları siyasi aktör olarak tanımlanabilir. Siyasi partilerin özellikle belediyeler üzerinden gerçekleştirdikleri siyasal halkla ilişkiler çalışmalarının yoğunluğu ve seçmen üzerindeki etkisi belediye başkanlarının ne kadar önemli siyasi aktörler olduğunu göstermektedir.

2.5.7. Vatandaşlar (Seçmenler)

İkinci Dünya Savaşı sonrası, dünya üzerinde siyasal ve ekonomik yapıların değişmesinin siyasal iletişim kavramının yeni boyutlar kazanmasına neden olduğu söylenebilir. Bu dönemde seçmen sadece oy kullanmakla yetinmeyip aktif vatandaş formuna dönüşmeye başlamışıdır. Bu durum siyasal iletişim kavramına çift yönlü bir iletişim biçimini getirmiştir (Lilleke & Lees- Marshment, 2005). Doğal olarak demokrasinin var olduğu tüm yapıların içinde siyasal iletişim, seçen ile seçilen arasında bir köprü görevi görmektedir. Bu noktada seçmenler, aktif olarak, seçecekleri alternatifleri değerlendirmektedir. Bu durum seçmenleri siyasi aktör konumuna getirmektedir.

18

Benzer Belgeler