• Sonuç bulunamadı

2.3. Siyasal Katılımı Etkileyen Değişkenler

2.3.2. Siyasal ve Hukuksal Değişkenler

Siyasal katılımı etkileyen siyasal ve hukuksal değişkenler; bireyle ilgili değişkenler ve çevreyle ilgili değişkenler olmak üzere 2’ye ayrılmaktadır.

2.3.2.1. Bireyle İlgili Değişkenler

Siyasal katılımı etkileyen bir diğer değişken siyasal ve hukuksal değişkenlerdir. Bu değişkenlerin bir kısmı bireyle ilgiliyken, bir kısmı da bireyden bağımsız olarak, sosyal ve siyasal çevre, hukuk sistemi, parti sistemleri vb. değişkenlerdir.

Bireylerin düşünce yapısına ve önem sırasına uygun olarak siyasal yönelimde odak noktası olarak partiler, siyasal kişiler ya da parti programları olabilmektedir. Birey siyasal bir tercihte bulunurken, adaya ya da partiye olan bağlılığını veya parti programında yer alan düşünceleri esas alıp, kararını bu yönde verebilmektedir. Verilen kararın siyasal katılım açısından bazı sonuçları olması da kaçınılmazdır. Baykal (1970: 111) bu sonuçları şöyle açıklamaktadır: “Bunların (sonuçlardan) en önemlisi, siyasal katılmanın sürekliliği ve düzenliliği ile ilgilidir. Siyasal yöneliminde parti bağlılığı ağır basan kimseler, birinci derecede kişilere ya da programa önem verenlere nazaran hem daha yüksek siyasal katılma göstereceklerdir

hem de siyasal katılmalarının yönü devamlı değişmelere tabi olmayacaktır. Bunun sebebi partilerin, daha sürekli ve genel siyasal semboller olmasıdır. Böyle kurumlaşmış sembollerle özdeşleşmenin daha kalıcı bağlılıklara yol açacağı açıktır. Diğer taraftan, siyasal kişiler ile programlara olan bağlılığın, bunların olayların akışı içinde geçirdiği değişmeler dolayısı ile sürekli bir siyasal katılmaya yol açma olasılığı azdır. Aynı şekilde, pek çok kimse için program ve kişilik üzerinde durma, açık ve kesin bir siyasal tavır takınmaktan kaçışın bir yoludur.”

Bireylerin siyasete bakış açıları ve onu ne ile özdeşleştirdikleri de katılımın yoğunluğunu ve yönelimini belirleyen bir faktör olmaktadır. Vatandaşların bazılarının siyaseti ahlak dışı, çıkarsal ilişkiler ağı olarak görmesi halinde katılım düşerken; bazılarının ise siyasetin kötü taraflarını düzeltmek için daha fazla faaliyette bulunulması gerektiği düşüncesinden hareketle katılım artmaktadır. Bazıları ise siyasetin sunmuş olduğu nimetlerden faydalanabilmek için katılım göstermektedirler.

2.3.2.2. Çevreyle İlgili Değişkenler

Bazı siyasal değişkenler bireylerden bağımsız olarak sistemin işleyişi, kurallar dizisi, sistemin yapısıyla ilgilidir. Birey, bu anlamda bir çerçeve içinde hareket etmek zorundadır. Kimi zaman kısıtlayıcı kimi zaman katılımı artırıcı bu faktörler çeşitlilik göstermektedir.

Her siyasal sistemde siyasal süreç, belirli kurallar ve yasalarla işlemektedir. Kimlerin siyasal sürece katılıp, kimlerin katılamayacağından, hangi düzeyde katılabileceklerine kadar bir takım yasal sınırlamalar olmaktadır. Seçmenlik için belirli bir yaşın üzerinde olmak, okuryazar olma, bazı meslekleri icra ediyor olmamak, belirli suçlardan hüküm giymiş olmamak, vergi ödemek gibi kurallar koyulmaktadır. Örneğin T.C. Anayasası’nın seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanun’un altıncı maddesinde, oy kullanabilmek için 18 yaşını doldurma şartı aranmaktadır. Bununla birlikte silâhaltında bulunan er ve erbaşlar ile askeri öğrencilerin, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin oy kullanamayacağı da 67. maddede düzenlenmiştir. Yine 68. maddede bazı meslek mensuplarına ve yükseköğretim öncesi öğrencilerin siyasal partilere üye olamayacağı belirtilmiştir. Kuşkusuz ki bu yasal sınırlamalar katılımı

olumsuz etkileyecek, tabana yayılmış geniş katılımı önleyecektir. Seçmen kütüğüne kayıt yaptırma zorunluluk ve zahmeti de katılmanın düşük olmasına yol açan bir diğer yasal sorun olarak değerlendirilmektedir.

Hukuksal ortamın bazen katılımı artırıcı etkisi de görülebilmektedir. Oy kullanmamanın cezalandırıldığı ülkelerde katılım düzeyi %10’a kadar artabilmekte, yine bu tür cezaların kaldırıldığı ülkelerde doğru orantılı bir şekilde katılım oranı düşebilmektedir (Powell, 1990: 155).

Siyasal sistemin demokrasi olması ya da totaliter bir rejim olması durumunda da siyasal katılım düzey ve yoğunluğu farklılık göstermektedir. Totaliter sistemlerdeki katılım daha çok siyasi otoritenin kendini meşru göstermek amacıyla, kitlelerin mobilize edilmesiyle ortaya çıkan bir katılım türü olacağından, bu katılım siyasal hayatta aktif rol oynayabilecekleri bir kanal olamayacaktır. Bu anlamda, tek partili sistemle çok partili sistem arasında katılım yönünden bir fark oluşmaktadır (Dursun, 2012: 250-251). Türkiye’de 1923-1945 arası dönemdeki tek partili rejim çerçevesindeki katılım davranışı bu duruma örnek teşkil etmektedir. Bu dönemdeki tek parti yönetimi kitleleri mobilize etme amacı gütmektedir. Demokrasilerdeki katılım ise daha çok tabana yayılmış, sadece oy verme değil diğer katılma türlerini de içeren, hukuksal anlamda birbirine eşit vatandaşlar tarafından ifa edilen geniş bir alanı kapsamaktadır. Buradaki katılım türü totaliter rejimlerde olduğu gibi hem siyasal otoriteyi destekleyici özellik barındırırken hem de sistem karşıtlığını da müsaade etmek suretiyle meşrulaştırıcı ve sistemi güçlendirici bir özelliğe sahip olmaktadır. Özellikle çağdaş demokrasilerde katılım kanallarının çokluğu, oy verme dışında daha üst düzey katılım kaynaklarının olması, totaliter rejimlere kıyasla daha iradi olması vb. özelliklerinden dolayı, bu rejimlerin daha katılımcı olduğunu söylenmektedir (Özgişi, 2014: 59-60).

Örgütleşme olanakları da katılmayı etkileyen bir faktördür. Bazı sistemlerde örgütleşme bürokratik kurallara, kimi yasal zorunluluklara, önceden bildirime bağlıyken; bazı sistemlerde örgütleşmeyi teşvik edici imkânlarla donatılmaktadır. Örgütler bireyi siyasal yaşama hazırlayan, siyasi tasarruflarda bulunabilmesi için bilgi ve becerilerle donatan yerlerdir. Özellikle üst düzey katılım açısından bireyleri teşvik edici etkileri göz önüne alındığında örgütleşmenin daha kolay olduğu toplum

ve siyasal sistemlerde katılım daha yoğun olurken; örgütleşmenin bir takım kurallara bağlı olduğu siyasal sistem ve toplumlarda katılımın daha az olacağı düşünülmektedir (Görgülü, 2018: 19-22).

Siyasal kültürün de bireylerin siyasal katılımını etkilediğine dair bir inanç bulunmaktadır. Ozankaya (1971: 32) siyasal kültürü, “bireylerin içinde yaşadıkları topluluk veya toplumun yönetimiyle ilgili algı, ilgi, bilgi, değer ve eylemlerini ve bunları etkileyen maddi ve manevi şartlar” olarak tanımlamaktadır. Siyasal kültür, bireye içinde bulunduğu siyasal şartları ve süresi nasıl değerlendireceği konusunda bireye bir yol çizer, bireyi siyasal olaylar karşısında belirli bir tavır takınmaya yönlendirmektedir. Siyasal kültür, en basit anlamda katılım türü olan oy vermeden protesto hareketlerine kadar tüm katılım yolları ve bireyleri bu yollardan alıkoyacak ya da yönlendirecek özellikleri içinde barındırmaktadır.

Seçim sistemlerinin siyasal katılımı ne derecede etkilediği tartışmalı olmakla birlikte çok turlu sistemlerde seçmenlerin oylamaya daha az katılacağı söylenmektedir. Nispi temsil sistemlerinin daha çok tercihe imkân vermesi dolayısıyla daha katılımcı olduğu düşünülmektedir.