• Sonuç bulunamadı

1.2. Silahlanma ve Savaş İlişkisi

1.2.2. Silah Transferi

İkinci Dünya Savaşı sonrasında gelişmekte olan devletler kendi varlıklarını yoğun bir silahlanma ile korumayı düşünmüşler. Bunun sebebi de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra büyük güçlerde ortaya çıkan silah fazlalarıdır. Bunlar bu silah fazlalarını yardım paketleriyle ve bağışlar yoluyla dağıtmışlardır.38 Örneğin, 1950-1967 yıllar arasında ABD silah ihracatının %75’i bu bağışlar yoluyla gerçekleşmiştir. Ülkelerin varlıklarını silahlanma yoluyla sürdürmeyi düşünmeleri silah ticaretinde önemli bir ivme kaynağı olmuştur.

Silah ticareti sıradan bir ticaret gibi görünse de aslında öyle değildir. Serbest ticareti savunan ekonomik liberalizmdeki karşılaştırmalı üstünlükler teorisi güvenliği

37 Ferhat Pirinççi, Silahlanma., op.cit., s. 110.

38 Burada ister yardım ister satış olsun bütün silah silah transferleri silah ticareti başlığında değerlendirilmektedir. Ayrıca satıcı, bağışçı ya da silah yardımı yapan ülkeler aynı kategoride yani satıcı ve/veya tedarikçi ülke olarak değerlendirilmektedir.

20

doğrudan ilgilendiren silahlanmayı kapsamamaktadır. Zira silahların özel durumu üzerine GATT (General Agreement on Tariffs and Trade)’da ve DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) metinlerinde de durulmaktadır. GATT ve DTÖ’nün kurulmasının ardından kabul edilen ve geçerliliğini koruyan “Güvenlik İstisnaları” başlığını taşıyan 21. Maddesi doğrudan silahlanmanın istisna olduğunu göstermektedir.39 Maddeye göre “Anlaşmada yer alan hiç bir hüküm, devletlerin hayati güvenlik çıkarlarını korumak için girişeceği eylemlere halel getiremez” şeklindeki genel ifade sonrasında, silah, savaş malzemeleri ve muhimmat gibi materyallerin ticaretine karışılamayacağı belirtilmektedir.

Normal bir ticarette satıcı malını en iyi fiyat verene satmak ister, alıcı ise istediği malı en düşük fiyatı veren satıcıdan almak ister. Fakat silah ticaretinde aynısı geçerli değildir. Bazen satıcı ülke çok düşük fiyata silah satabilirken, alıcı ülke de normalden çok daha yüksek fiyata silah alabilmektedir. Bir de alıcı normalden çok yüksek fiyat vermesine rağmen satıcı alıcının istediği silahları satmayabilir.

Silah ticaretinde ticari beklentilerin yanı sıra siyasal ve stratejik çıkar beklentilerinin rolü büyüktür. Silah ticaretinde satıcı ve alıcı ülkelerin belirli beklenti ve hedefleri bulunmaktadır ve söz konusu hedefler çatışmayınca silah transferi devam etmektedir. Eğer söz konusu hedefler çatışırsa silah transferi tarafların birinin veya ikisinin girişimi ile durdurulabilir.

Satıcı ülkelerin hedeflerini ekonomik, siyasi ve stratejik olmak üzere üçe ayırarak incelemek mümkündür. Normal ticaretten silah ticaretinin bir diğer farkı burada ekonomik hedeflerden ziyade siyasi ve stratejik hedeflerin daha üstün olmasıdır; hatta siyasi ve stratejik hedefler ekonomik hedefleri beslemektedir.40

Siyasi hedefler ile stratejik hedefler birbiriyle yakından ilişkilidirler. Silah satışında bulunan ülke alıcı ülke üzerinde bir nüfuz alanı oluşturmaktadır; buna siyasi hedeflerin ilki diyebiliriz. Eğer alıcı ülke silah ihtiyaçları konusunda yerli savunma sanayine sahip değilse ve alternatif silah kaynakları yok ise, buna ek olarak da güvenlik kaygıları yüksek düzeyde ise silah transferi başarılı nüfuz aracı olabilmektedir. Ancak silah ticaretinin alıcı ülke üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanılması her zaman

39 GATT, Article 21- Security Exceptions,

http://www.wto.org/english/res_e/booksp_e/analytic_index_e/gatt1994_08_e.htm#article21, (05.04.2017).

40 Ferhat Pirinççi, Silahlanma., op.cit., s. 112.

21

beklenen neticeyi vermeyebilir. O yüzden silah transferinin cezalandırıcı veya caydırıcı bir yöntem olarak değil de bir ödül olarak olarak kullanılması daha verimli olmaktadır.

Tedarikçi ülkenin müttefik ülkeye silah satışında bulunması demek alıcı ülkenin iç ve dış tehditlere karşı desteklenmesi anlamına gelmektedir. Bu yöntemi Soğuk Savaş zamanında ABD ve SSCB kullanmışlardır.41

Satıcı ülkenin bir diğer hedefi de söz konusu bölgede güç dengesini korumak olabilir.42 Bunu yapmasının temel üç sebebi olabilir: birincisi, rakip bir tedarikçi ülke bölgeye yoğun bir şekilde silah tedariği yapmakta ise; ikincisi bölgedeki mevcut denge söz konusu tedarikçinin aleyhine ise tedarikçi ülke silah transferinde bulunarak bölgedeki dengeyi kendi lehine değiştirmek isteyebilir. Üçüncüsü ise stratejik kaynaklara ve hammadelere (örneğin petrol ve/veya doğal gaz gibi) sorunsuz bir şekilde erişebilmek için o bölgeye silah transferinde bulunabilmektedir.

Stratejik hedeflere gelecek olursak, silah transferi yapan bir ülke doğrudan kendi güvenliğini sağlama amacı güdebilmektedir. Yani müttefik ülkelere yapılacak silah transferi bu ülkelerin askeri hazırlığını güçlendirmektedir. Bu da olası bir kriz durumunda tedarikçi ülkenin o devletin askeri olarak daha güçlü bir halde yanında yer alması demektir. Ayrıca satılan ve/veya verilen silahlara karşılık olarak tedarikçi, alıcı ülkede askeri ve istihbarat amaçlı üsler açma ya da ülke topraklarını kullanma hakkı elde etmek gibi beklentiler içinde olabilir.

Stratejik açıdan bakıldığında silah transferi bir yere askeri müdahelede bulunmak yerine de kullanılabilmektedir. Yani tedarikçi ülke müttefik ülkenin korunması için asker göndermek yerine silah göndererek (silah transferi yaparak ya da) söz konusu ülkenin ordusunu güçlendirme yoluna gidebilir.

Son olarak tedarikçi ülke yeni ürettiği silah sistemlerinin savaş alanındaki gerçek performansını, yaptıkları satışlar ile her hangi bir çatışmaya girmeden test etme imkanını elde etmektedir. Bu da silah sistemlerinin gözden geçirilmesine ve eksiklerinin giderilmesine imkan sağlamaktadır. Bunlar da AR-GE faaliyetleri üzerindeki ekonomik yükü azaltmakta yardımcı olmaktadır.

41 Daha fazla bilgi için bkz. Tayyar Arı, Geçmişten günümüze Orta doğu, Siyaset, Savaş ve Diplomasi, Bursa: MKM Yayıncılık, 2008 ss. 241-324

42 Ferhat Pirinççi, Silahlanma., op.cit., s. 115.

22

Ekonomik hedeflere gelecek olursak, tedarikçi ülke yapmış olduğu silah transferi ile kendi ülkesine döviz girdisi sağlamak ve ödemeler dengesini düzenlemek gibi hedefleri de besleyebilmektedir. Tedarikçi ülkenin savunma sanayinde ve yan endüstrilerinde istihdamı arttırmak ve altyapıyı güçlendirmek gibi ekonomik beklentilerinin yanı sıra AR-GE maliyetlerini karşılamak da ekonomik beklentileri arasında yer almaktadır.43

Silah satışları çoğu zaman bir kereliğine yapılan eylemler değildir. Çünkü satılan silahların teslimatının ardından kısa süre içinde yedek parçalara ve biraz zaman sonra da o sistemin modernizasyonuna ihtiyaç duyulacaktır. Yedek parça ve modernizasyon için ise genelde yine o silah sistemini tedarik eden ülkeye başvurulmaktadır. Bu da tedarikçi ülke için yine ekonomik kar elde etmesi anlamına gelmektedir. Buna ek olarak silahların kullanımı için verilen kapsamlı eğitim de ekonomik getiriler içermektedir.44

Ekonomik olarak son bir dolaylı katkı da satılan silahların sağladığı reklam fonksiyonuyla, gelecekte satılacak olan silahlara olan talebi arttırmasıdır; Satılan silahların savaş meydanındakı performansı da bu silahlara olan talebi arttıracaktır.

Alıcı ülkelerin hedef ve beklentilerine gelecek olursak, öncelikle alıcı ülkelerin çoğu ekonomik ve teknolojik açıdan yerli savunma sanayini oluşturacak kapasitede değildirler. Eğer yerli savunma sanayi var olsa bile gelişmiş silah üretebilecek kapasitede değildir ya da bunun için altyapısı yoktur. Nitekim, AR-GE faaliyetlerinin getirdiği ekonomik maliyetler düşünülecek olursa bazı ülkeler için kısa ve orta vadede ekonomik açıdan dışarıdan silah almak daha akıllıcadır.

Silah alımında bulunan alıcı ülkenin siyasi ve stratejik hedeflerinin arasında en önemlisi ya da başlıcası, askeri denge açısından rakiplerinden üstün olmaktır. Böylece rakip ülke üzerinde caydırıcı bir etki yaratmak amaçlanır.

43 Ferhat Pirinççi, Silahlanma., op.cit., s. 113.

44 a.yer

23